“İş ortaklarımızla üreterek ekonomik değer yaratıp ihracat yapmak istiyoruz”
Bilkom Genel Müdürü Fikret Ballıkaya, tedarik zinciri yapılanmasının artık çok daha kritik olacağının altını çizerek pandemide kendilerinin de inisiyatif aldıklarını, üretici dağıtıcı misyonuna büründüklerini söyledi.
Fikret Ballıkaya, Bilkom olarak ‘Akıllı Ev’ teması içinde olmayı arzu ettiklerine dikkat çekerek geçen yıl başlattıkları akıllı televizyon işinin; ‘Akıllı Ev’ temasının merkezi olma iddiasıyla radarlarına girdiğini dile getirdi. “Bu televizyon; ‘Akıllı Ev’ temasının yönetim merkezi olacak dediğimizde buna karar verdik. Burada ürettiğimiz ve sattığımız tüm televizyonlar ‘android’ temellidir; hepsi akıllı televizyondur” açıklamasını yapan Ballıkaya, BThaber’in ‘3 Gazeteci 1 Konuk-3G1K’ başlıklı dijital etkinliğinin konuğu oldu ve BThaber Yayın Koordinatörü Ayhan Sevgi, BThaber Ankara Temsilcisi Sedef Özkan ve BThaber Editörü Handan Aybars’ın sorularını yanıtladı:
-
Türkiye bilişim pazarının gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Özellikle pandemi dönemi bu değişim / gelişim sürecini nasıl etkiliyor?
Bu süreçte tedarikte ciddi sıkıntılar yaşandı. Daha önce tedarik zincirinin varlığını çok hissetmiyorduk belki ama Çin kaynaklı, tek kaynaktan tedariğin ne kadar riskli olduğunu, panel ve çip üretemediği için duran fabrikalar gördük. Bir taraftan talep patlaması diğer taraftan üretim darboğazı yaşadık. Yani arz daralması ve talep patlaması bir araya geldiği için ciddi anlamda zor bir dönem geçirdik. Bunun sıkıntısını yaşayan firmalar ‘çoklu alternatifli tedarik yöntemleri’ne geçmeye çalışıyor. Yerli üretim her ülke için önemli bir fırsat olmaya başladı. Çip ve pil üretimi için ülkeler firmalara, kendileri inisiyatif alarak yerel üretim teşvikleri sağlamaya başladı. Tedarik zinciri yapılanması çok daha kritik olacak. Pandemi içerisinde biz de bir inisiyatif aldık. Üretici dağıtıcı misyonuna büründük. TCL ile kendi iş ortaklarımızla Çerkezköy’de televizyon üretmeye başladık. Pandemi döneminde ciddi anlamda cesur bir hamle oldu. Bir ‘merkez’ olarak Türkiye’den de ihracat için uğraşıyoruz. KKTC ile başladık, başka ülkelerle de şu anda bir proje devam ediyor. Her kriz kendi fırsatını da yaratıyor.
Çevrim içi servisler hayatımızın gerçeği olmaya devam edecek!
-
Bilkom olarak bu gelişmeler ışığında sizin stratejilerinizde nasıl bir değişim oldu ve olmaya devam ediyor?
2020 şubat ayında bize bir şey çarptı! Ne olduğunu anlayana kadar bir çeyrek geçti. Mart ayında da uzaktan çalışmaya başladık. Öncelikle çalışanlarımızın ve ailelerinin sağlığı dedik. En temel varlığımız insan kaynağımız hatta insan kıymetimiz. İnsan kıymetlerimize sahip çıkmamız gerek. Bilkom’un 4 tane stratejik varlığı var: Biri; insan kıymetlerimiz. Diğerleri; sermaye, sözleşmeler, BT sistemleri. Varlıklarımızı kaybetmeden pandemi dönemini geçireceğiz dedik. Yatırım yaptık; IK olarak da büyüdük. İkinci çeyrekte pek çok hikâyemiz var. Pandemi yüzünden diye anlattık bu hikâyeleri. ‘Altına Hücum’ gibi ‘Teknolojiye Hücum’ dönemi oldu. 2020 yaz boyunca devam etti. Üçüncü çeyreğe geldiğimizde pandemi yüzünden bahsettiğimiz konular aslında pandemi sayesindeydi. “Pandemi sayesinde bunu yaptık, bunu sattık, bu imkanı yarattık” diye. Yıl sonuna geldiğimizde eğrisi doğrusu hepsini koyduğumuzda müthiş bir performans ortaya çıktı. Çok belirsizlik içinde boğuştuğumuz ama tüm zamanların en iyi yılı oldu. Sektördeki pek çok oyuncu için de bu geçerli. Daha önce yeni nesle uygun bir çalışma ortamı konusunda çalışıyorduk. Genç arkadaşlarımızla projelendirdik, adı; ‘Sanal İş Yeri Projesi’ oldu. Pandemi öncesinde başlamıştık. Dijital kütüphanaler yaratıldı, dokümanlar, yazıcılar ortadan kaldırıldı. Ofis telefonları masadan kaldırıldı. Dijital kaynaklara geçtik. Veri altyapımızı kurduk. Açık platform üzerine inşa ettik. Gerçek anlamda ‘iş akışı’na geçtik. Her şeyden önce çalışanların sağlığı dedik. Ofis ortamını da en iyi şartlarda hazırladık.
‘Tedarik Zinciri Zekâsı’na yatırım yaptık
Teknoloji boyutunda ise; çevrim içi yatırımlarımızı artırdık, yeni takım arkadaşları aramıza katıldı. Geleceğin çevrim içinde olacağı çok aşikâr. B2B sitelerimizin de yatırımını artırdık. Mağaza trafiğindeki kısıtlamalar nedeniyle, tüketicinin karekod okutup çevrim içi promotöre bağlanabileceği ‘çevrim içi promotör’ uygulamaları yaptık. Şimdi bazı iş ortaklarımızla ‘çevrim içi mağazalarda çevrim içi promotör’ uygulaması gerçekleştiriyoruz. Ürün ve paranın güvencesini bizim verdiğimiz ‘kapalı pazar yeri’miz, lonca marketimiz var. Kapalı betada davetle çalışıyor; iş ortaklarımızın B2B bazında kendi aralarında ticaret yapabileceği, fırsat bazlı alım satım gerçekleştirebilecekleri bir pazar yeri. Tedarik zinciri konusunda ihtiyaçları, zorlukları gördüğümüz için önlemler aldık, ‘Tedarik Zinciri Zekâsı’na yatırım gerçekleştirdik ve tedarik tahminleme konusunda simülasyon yaptık. ‘Dropshipping/stoksuz e-Ticaret’ hizmeti vermeye başladık. Daha çok yeni ama entegre servislerle gelişeceğini düşünüyorum. Çevrim içi servisler hayatımızın gerçeği olmaya devam edecek. Pandemi sonrası da bu çalışma düzeni devam edecek. Biz bu düzeni sevdik. Uzaktan çalışmanın; evde çalışma olması gerekmiyor. Uzaktan çalışma bence esnek çalışmadır. Teknoloji imkanlarını kullanarak işimizi devam ettirebileceğimiz bir ortam olarak düşünüyorum. Bir ofise bağlı kalmaktansa, çoklu ofis kavramıyla ya da ‘her yer bize ofis’ kavramıyla; zaman ve mekândan bağımsız olarak, bu sisteme sahip çıkıp devam ettireceğimizi düşünüyorum. Ofise gelmenin mecburiyet değil, tercih olacağı, ofis kavramının da ‘bir yer’ değil, ‘her yer’ olabileceği bir dünya. Ama sosyalleşmenin olabileceği, kimsenin evde tıkılıp kalmayacağı, daha gönlünce sosyalleşebileceği, yüz yüze de gelebileceği bir ortam, bir dünya hayal ediyorum.
‘Dijital Model Şirket’te proje ‘startup’larıyla çalışarak birlikte öğrenip büyüyoruz
-
Bilkom’un misyonunu ‘Katma değerli dağıtıcı’ olarak tanımlıyorsunuz. İş süreçlerinizde katma değeri nasıl tanımlıyorsunuz?
Kendimize katma değerli ve odaklı distribütör diyoruz. Standart bir distribütörden daha fazlasını masaya getiriyoruz. Standart distribütör, alır, satar, ürün ve para hareketini yönetir. Biz katma değerli hizmetlerimize ‘Bilkom Plus’ diyoruz. 360 derece marka yönetimi, iş geliştirme, proje yönetimi, kanal programı geliştirmesi yapabiliyoruz. Satış sonrası hizmetlerde de bunu sağlayabiliyoruz. TCL ile üretici dağıtıcı misyonunu da üstlendik. Tabii ki katma değerli hizmetler daha maliyetli. Buna ihtiyaç duyan iş ortaklarımıza bunları sağlıyoruz. Tüm hizmetleri tek noktadan alabilecekleri bir yeriz. Biz seçiciyiz; Bilkom olarak gönül rahatlığıyla arkasında durabileceğimiz en iyi markaları, en inovatif ürünleri temsil etmeye gayret ediyoruz. Katma değerin içindeki ‘odak noktası’ bunları da sağlıyor. Biz ‘startup’ları çok seviyoruz, yıllardır da çalışıyoruz. Mottomuzda da var; kendimize ‘dijital yaşam koçunuz’ diyoruz. Teknoloji insanların refahı, rahatı için var. İnsanların hayatında teknoloji bir amaç değil bir araç. Biz bu araçların en iyilerini sağlayıp insanların hayatlarını kolaylaştırmak, destek olmak için varız. Bu ayrıca bizim misyonumuz. Bundan 4-5 yıl önce ‘Dijital Model Şirket’ olalım dedik; önce kendimizde uygulayalım, biri sorduğunda gösterelim istedik. Büyük sistem entegratörleriyle çalışmak yerine, proje ‘startup’larıyla çalışalım; küçük şirketlere de fırsat sağlayalım, birlikte öğrenelim, birlikte büyüyelim dedik. Örnek olarak vermek gerekirse; Vispera ile çok güzel projeler yaptık.
-
‘Bilişim ürünleri lojistiği’ yapmak ile ‘Katma değerli dağıtım’ yapmak arasındaki farklar hakkında bilgi verebilir misiniz?
Her şeyi hızlı ve düşük maliyetli temin edebilme üstüne tabii ki çalışıyoruz. Ama biz esasen değeri; buradaki optimizasyondan ziyade ürüne kattığımız değer olarak gerçekleştiriyoruz. ‘Bilkom Güvencesi’; nihai tüketici nezdinde daha çok duyulur olacak. “Bana bunun içinde ne fayda var?” diye herkes merak edecek. Bizde ‘3 Müşteri’ kavramı mevcut: Bunlardan ilki; nihai müşteri. İkincisi; bayilerimiz. İyi günde kötü günde ortak olduğumuz düşüncesiyle ‘iş ortağı’ demeyi tercih ediyoruz. Özetle şöyle diyorum: “Herkes bayiye mal satar, biz iş ortağımıza malı sattırırız.” Üçüncüsü; ‘vendor’- marka ya da tedarikçilerimiz. Katma değerli hizmetlerimiz sayesinde, markanın en az kendisi kadar markasına kıymet vererek yönetimi konusunda markayı destekleyip yardımcı olma noktasındayız. Diğer yandan bizdeki fiziksel hizmet gerektiren lojistik, depolama, dağıtım hizmetleri veya sahadaki hizmetler gibi dış kaynakla; farklı iş ortaklıklarıyla yürüyor. Sahada da hayat devam ediyor.
Artırılmış gerçeklik gözlükleri; ‘bir sonraki büyük teknolojik atlama’ olabilir
-
2021 yılı ve sonrası için hedef ve stratejileriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Bu hedef ve stratejilerinizde kanal yapınızın rolü nasıl olacak?
Biz tüketici elektroniğindeyiz; ağırlıklı olarak akıllı telefonlar, tabletler, bilgisayar, giyilebilir aksesuarlar, akıllı cihazlar içindeyiz. ‘Tüketiciye dokunan tüm teknolojiler’ diyoruz buna. Bugün bu ürünler vardır ama yarın bambaşka ürünler de olabilir. Kendimizi hiçbir zaman bir bilgisayar ya da bir telefon dağıtıcısı olarak nitelendirmedik. Teknolojinin olduğu her yerde tüm yenilikler içinde olmak kaidesiyle tüketiciye ‘dijital yaşam koçu’ misyonuyla ürünleri sağlamak tarafındayız. 3 tane takip ettiğimiz önemli eğilim var; bunlardan bir tanesi; akıllı evler ve akıllı şehirler. ‘Akıllı ev’ teması içinde olmayı arzu ediyoruz. Geçen yıl başlattığımız akıllı televizyon işi; ‘Akıllı Ev’ temasının merkezi olma iddiasıyla radarımıza girmişti. Bu televizyon; ‘Akıllı Ev’ temasının yönetim merkezi olacak dediğimizde buna karar verdik. Burada ürettiğimiz ve sattığımız tüm televizyonlar ‘android’ temellidir; hepsi akıllı televizyondur. Robotik süpürgeler daha revaçta. Ev robotu, bir yardımcı olabilir. Bugün yapmıyoruz ama yarın yapabiliriz. Akıllı evin içinde bunların hepsine yer var; bu yaşam kısmı. İşin güvenlik kısmı da çok önemli. Konforu; ısıtma, ışıklandırma gibi sistemler de… Başka ürünler de mevcut; hava temizleme ürünleri gibi. Akıllı robotlar daha da akıllanacak. Evi gözetleyen, kontrol eden modelleri geliyor. Arçelik ile kardeş şirketleriz; birçok yerde yollarımız kesişiyor. Arçelik üretim yapıyor, biz satıyoruz. Biz ürün ithal ediyoruz, Arçelik’e ürün sağlıyoruz, Arçelik satıyor. Ortak çok işimiz var. Biz, daha çok işin teknoloji sağlayıcı boyutundayız. Arçelik, bize hem müşteri hem de üretici desteği sağlıyor; iyi bir iş birliğimiz var. Türkiye’de yerli ve milli üretmek istediğimiz başka ürünler de bulunuyor. Burada üretelim, buradan ihraç edelim, satalım diyoruz; hatta yerlileştirmesini, millileştirmesini artırarak bir katma değer ve bir ekonomik değer yaratarak buradan satalım diyoruz. Önemli bir istihdam da yaratabiliriz. Bu yolda devam edeceğiz. Tabii ki bunu iş ortaklarımızla, grup şirketlerimizle yapmak isteriz. Sadece Türkiye için değil, uluslararasına çıkabileceğimiz portföyler olarak bakıyoruz. Ürün olarak giyilebilir aksesuarlar; gözlükler artarak devam edecek. Artırılmış gerçeklik gözlükleri; ‘bir sonraki büyük teknolojik atlama’ olabilir. Yeterince iyi teknolojilerin gelişmesi için biraz zaman geçmesi gerekiyor. Ama o noktaya geldiğimizde bugün kullandığımız pek çok cihazın yerine sadece bir gözlük takıyor olacağız. Şöyle bir hayal kurmak mümkün: Yeterince iyi teknolojilerin gelişmesiyle birlikte taktığınız bir gözlük ile, aslında evinize bir tablet, bir televizyon, bir akıllı saat, bir telefon almanız gerekmeyecek artık. O noktadan sonra sadece içerik değil, tasarım satılmaya başlanacak, farklı bir obje ekonomisi başlayacak. Bir sonraki; telefondan sonra gelecek platform; giyilebilirler. Teknolojinin biraz daha gelişmesi gerekiyor. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde örneklerini göreceğiz. Kanal bizim her şeyimiz; iş ortaklarımız. Bilkom olarak teknoloji distribütörüyüz. Ama biz kanalımız varsa varız. Biz hep onlarla var olduk; onlarla da devam edeceğiz.