İŞ-ÖZEL HAYAT DENGESİ
Son dönemlerde tüm kurumsal hayatta şirketlerin en fazla üzerinde durdukları konuların başında tartışmasız çalışan mutluluğu geliyor. Gerek lokal gerekse uluslararası birçok şirket bu konunun şirketin başarısı için ne kadar önemli olduğunu artık biliyor.
Çalışan mutluluğunda önemli konuların başında, çalışanların iş ve özel hayat dengesi geliyor. Bu dengenin doğru kurulmaması çalışanın kendini mutlu hissetmemesini ve bu da işe olan coşku ve motivasyonunu etkiliyor. Genel inanış bu şekilde. İşte bu yüzdendir ki birçok şirket bir taraftan çalışanlarından maksimum faydayı sağlamak isterken diğer taraftan bu dengenin doğru kurulmasına dikkat ediyor.
Peki nedir bu iş – özel hayat dengesi? Bu soruya sanıyorum her yönetici aslında, tüm kişiliğini oluşturan kendi çocukluğunu yaşadığı dönem penceresinden cevap verecektir. Benim gibi çocukluğunu 1980 öncesinde geçirmiş birsinin konuya bakışı ile 1990 doğumlu bir çalışanın bu soruya cevabının aynı olmamasının normal olduğunu kabul etmek lazım. Sanıyorum burada iki tarafında birbirini anlaması daha önemli
Benim penceremden eğer bir konuda dengeden bahsediliyorsa orada birbirine zıt iki kavramı konuşuyoruz demektir. Resme buradan baktığımızda bu durumda iş hayatı ve özel hayat diye iki ayrı kavram vardır ve bunlar birbirine rakiptir. O yüzden doğru bir denge kurmak gerekir gibi bir anlam çıkıyor ki ben bu noktada sadece tek bir hayat olduğunu ve kişinin mutluluğunun bu hayatı bir bütün olarak yaşama şeklinden kaynaklandığını düşünüyorum.
Hayatı bir bütün olarak çoşku ile yaşayan birinin iş hayatında farklı, özel hayatında farklı tutum sergilemesi zaten mümkün değildir. Hayatta üzerine aldığı her rolü tüm hücreleriyle yapmayı beceren birisine nasıl iş ve özel hayat dengesinden bahsedebiliriz ki?
Benim idol olarak gördüğüm kişilerin başında gelen Çetin Altan kendi hayat analizini yaparken diyor ki “Eğer bir işi yaparken ondan aldığınız lezzet, o işten sağladığınız kazancı harcarken aldığınız lezzetten fazla ise gerçekten yaşamış sayılırsın.”
İşte konunun özü bu aslında. Gerçekten sahip olmak için değil, var olmak için bir iş yapıyorsak yani bu kadar çoşku ile yapıyorsak, bu kişiye böyle bir dengeden bahsedilebilir mi? Tabi bu bakış açısı 44 yaşındaki bir yöneticinin bakış açışı ve her jenerasyon için farklılıkar göseterecektir.
Yine de hatırlamamız gereken; tek bir hayat var ve bunu yaşama biçimizden siz sorumlusunuz. İşte geçirdiğiniz süre de bu hayatın bir parçası daha fazla şeye sahip olmak yerine var olmak için çalıştığımızda belki de bu iş özel hayat dengesi bizim için çok şey ifade etmeyecektir.