İş sürekliliği konusunda önemli avantajlar sunuluyor
Bulut bilişimin tek başına bir teknoloji olmadığını, sadece bilişimin farklı bir konseptte sunulduğunu kaydeden Fujitsu Türkiye Çözüm Mimarı Turgut Haspolat, “Buna bağlı olarak bulut bilişimi; bir sağlayıcı aracılığı ile bilişimin hizmet olarak kullanılması şeklinde tarif edebiliriz. Aslında birçok bulut bilişim sağlayıcısının sunduğu hizmetleri dikkate aldığımızda hem kişisel hem de kurumsal düzeyde ‘Hizmet olarak Yazılım-(SaaS)’ kullanımı ön planda iken, uygulama geliştiricilere ‘Hizmet olarak Platform-(PaaS)’ özellikle test ve izleme ihtiyaçlarında daha yakın gelmektedir. Sanırım şu an en çok dikkat çeken; kendisine atanmış sunucular, esnek veri depolama alanı ve yüksek ağ erişim imkânları ile ‘Hizmet olarak Altyapı (IaaS)’ paketidir” dedi.
Araştırma sonuçlarına göre Türkiye’de KOBİ’lerin yüzde 8’i bulut bilişim hizmetlerinden faydalanmaya sıcak bakmıyor, yüzde 36’sı mevcut BT sistemlerini değiştirmek istemiyor, yüzde 29’u buluta geçişin ek maliyet yaratmasından çekiniyor, yüzde 40’ı ise işletme verilerini bulut üzerinde depolama konusunda güvenlik endişesi duyuyor
Türkiye’de özellikle IaaS paketinde kurumlar, verilerinin kendi bünyesinde barındırdığı gibi güvenli olamayacağını düşünüyor. Bunu psikolojik bir yanılsama olduğunu kaydeden Turgut Haspolat, şunları kaydetti:
“Özellikle kurumlardaki veriler, birçok güvenlik açığı ile barındırılmaktadır ve çalışanların çoğu veri güvenliği bilincinden yoksundur. Birçok şirket ve kurumun bilgi güvenliği standartlarından yoksun bir şekilde veri barındırdığını düşündüğümüzde, şu kesin ki bulut bilişim mimarisinde veriler; mevcut bulunduğu ortamlardan çok daha güvenli, bütünlüğü koruma altında, tutarlı, yedekli ve esnek arşiv hizmetleri ile erişim performansı yüksek bir şekilde barındırılmaktadır.
Elbette bulut bilişim altyapı, deneyimli insan gücü ve bakım maliyetleri açısından BT harcamalarında ciddi tasarruf sağlamaktadır. Söz konusu bu tasarruf şirketlerin büyüyen iş ihtiyaçlarında esnek olabilecek, değişen iş ihtiyaçlarında ise yeni yatırımlar yapabilmelerini sağlayacak büyüklükte olabilmektedir. Bulut bilişimin bu yeni paradigması zaman içinde olgunlaşan yeni teknolojik süreç ve platformlar ile şirketlerin iş-odaklı modellerinin değişmesini sağlamaktadır. Bununla beraber kurum ve organizasyonlar bu yeni iş modeli ile bilişim hizmetlerinin süratle, verimli ve maliyet etkin bir şekilde yerine getirilmesine konsantre olmakta ve bu talebin kaç sunucu, hangi yetkinlikteki BT uzmanı ile yapılacağı, lisans ihtiyacı olup olmadığı ve ne kadar sürede yerine getirileceği konuları ile artık ilgilenmemektedirler. Bu sayede talep edilen BT hizmetleri, daha ölçülebilir ve hesaplanabilir bir şekilde yerine getirilme kapasitesi artırılmış olacaktır. Aslında kullanılan kaynaklar aynı olacaktır. Değişen şey ise BT hizmetinin, internet üzerinden daha ölçülebilir, hızlı, maliyet etkin ve güvenli bir şekilde verilmesidir.
Özellikle kullanıcılarına 7/24 kesintisiz hizmet vermeyi hedeflemiş şirketler yüksek erişebilirlik ile yönetilebilir hizmetleri tercih etmektedirler. KOBİ’ler ise söz konusu bulut triosu yanında bulut üzerinden bütünleşik iletişim araçlarını (web konferans, anlık iletişim, işbirliği vb.) gün ve gün tercihlerine eklemektedir. Ayrıca domain kaydı oluşturma, SSL ve e-ticaret eklentileri, web sitesi oluşturma araçları, web sunucu yedekleme, içerik yönetimi, mobil optimizasyon araçları, arama motoru optimizasyon araçları, web sunucu güvenliği ve sistem sağlık durumu izleme araçları özellikle KOBİ’lerin bulut hizmeti olarak en çok tercih ettikleri hizmetlerdir diyebiliriz.”
Birçok paydaş için özellikle özel bulut mimarisinin, hizmet devamlılığı kapsamında kritik görevler için yüksek derecede kontrol gerektiren kurum verilerinin güvenliği ve uygulamaların birbirleri ile uyumluluğu açısından en uygun çözümlerden birisi olduğunu kaydeden Turgut Haspolat, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Buna paralel iş sürekliliği konsepti ise kurumun kritik iş süreçlerinin devamlılığını sağlamak için potansiyel tehditleri ve bu tehditlerin iş süreçlerine olabilecek etkisini ortadan kaldırmaya yönelik gerekli teknolojik tasarımı ortaya koyan bütünsel bir süreçtir. Aynı zamanda iş sürekliliği planlaması; potansiyel tehditler, denetim ve test sonuçları ile ortaya çıkan değişiklikler kapsamında zamanla gelişen sürekli bir döngüdedir. Bu nedenle kurum politikaları, standartları ve değişen süreçleri iş süreklilik planına sürekli entegre edilmelidir.
Fujitsu olarak özellikle kritik veriler ve görev-kritik iş uygulamalarının hassasiyeti kapsamında müşterilerine açık platform ve sistemler ile bütünleşik çözümler sunmaktadır. Biz inanıyoruz ki söz konusu çözümler kapsamında sunulan teknolojilerin başarılı bir şekilde uygulamaya alınmasındaki en büyük değer, kapsamlı bir iş ihtiyacı stratejisi, mimarisi ve süreç planlamaları tanımlanması gerektirecektir. Teknolojilerin tek başına bir değer oluşturmayacağı aşikardır. Bu nedenle iş stratejilerinin tanımlanmasında profesyonel hizmetlerin ve hizmet hayat döngüsü boyunca da yönetilebilir hizmetlerin önemini vurgulamak isteriz. Fujitsu söz konusu hizmetlerde öncelikle kendi sistemlerinde edindiği tecrübeler ile bu ekosistemde katkı oluşturmaya devam etmektedir.”
Verilerinin kendi ortamlarında (korumaları altında) değil de bulut bilişim sağlayıcılarında barınmasının daha güvensiz olacağını düşünen hala birçok kişi ve kurumun olduğunun altını çizen Haspolat, “Aslında bu teknolojik değişime karşı psikolojik bir direnç göstermektedir. Tabi bulut bilişim paradigma değişimi aynı zamanda kültürel bir değişim gerektirir ki bunun zaman alması da muteberdir. Güvenliğin en önemli bileşeni, güvenlik hatası veya felaket durumlarında bile sistemin ayakta kalmasını sağlayacak sistem dayanıklılığıdır. Veri güvenliği mimarisinin temel hedefi iş sürekliliğini garanti altına almaktır. Bu garantiyi sağlamak için hem donanım altyapısının kesintisiz çalışması hem de veri erişilebilirliğinin herhangi bir bozulma olmadan kesintisiz sağlanmasıyla mümkün olur. Dolayısı ile bulut bilişimde güvenlik kaygılarına karşı özellikle veri güvenlik politikaları ile bir güvence katmanı oluşturulmalıdır” dedi.