İş ve teknoloji stratejileri için önemli ipuçları
ICT Summit Eurasia – Bilişim Zirvesi’11, iş ve bilişim alanından yerli ve yabancı onlarca konuşmacı, bürokrat ve kanaat önderinin katıldığı oturumlara evsahipliği yaptı. Oturumlardan çıkan sonuçlar ve verilen mesajlar; iş ve teknoloji stratejilerinin belirlenmesi ve bölgesel açılım açısından önemli ipuçları içeriyor.
Bölgesel iş fırsatları artıyor
Yeni inovasyon kültürü oluşuyor. Ülkeler arasında sınırlar kalkıyor. Bunu da teknoloji inovasyonları sağlıyor. Bu inovasyonlar dünyanın her yanında olacak ve gündelik hayatın her adımını değiştirecek. Amaç ise bilgiyi hızlı bulup, yerinde kullanıp yeni ürünlere çevirmek olmalı. Teknolojideki hızlı gelişim, her açıdan çözüm fırsatı demek. Arama motorlarının yerini bilgi motorları alacak. Güvenli internet, bulut bilişim öne çıkacak, gizliliğin önemi artacak. Küreselleşen Türk şirketleri son yıllarda küresel kriz ortamında öne çıkmayı başardı. Bu da Ortadoğu bölgesinde Türkiye’yi öne çıkarttı. İş hayatının temelinde kaçınılmaz olarak Ar-Ge var.
Bu doğrultuda Türkiye bilişim sektörü de büyümek için uluslararası sulara açılmak zorunda. Bunun ilk adımı kuşkusuz ki bölgede yer alan ülkeler olacak.
Dijital Türkiye için
yol haritası
‘Dijital Türkiye Platformu’ panelinde tüm katılımcılar, geleceğin Türkiye’sinde sınırların kalkmasının, Ar-Ge’ye verilen önemin artması ve bu konuda devletin göstereceği destekle mümkün olabileceği üzerinde hemfikirdi. Türkiye’nin Ar-Ge harcamalarında oldukça geride olduğu belirtilen panelde, hedefin GSMH’nin yüzde 1’inin Ar-Ge’ye harcamalarına ayrılması olması gerektiği vurgulandı. Ayrıca mobil teknolojilerin önemine dikkat çekilen konuşmalarda, mobil cihazların artık sağlıktan eğitime kadar pek çok alanda önemli rol aldığını belirtildi.
Sürdürülebilir kalkınmada elektronik sektörünün rolü
* Elektronik sektöründe Türkiye’nin üretim üssü olması için fırsatlar var.
* Endüstriyel tasarım ve teknik tasarım artık dışkaynak kullanılarak yaptırılıyor. Bu önemli bir fırsat.
* Kriz dönemlerinde ilave siparişler, sektörde esnek üretim bantları, ülke konumu ve pazarların stoklu çalışmak istememesi nedeniyle iş potansiyelimizi artırabilir.
* Televizyon pazarında iş modelleri değişiyor, veritabanları ve veri madenciliğine ihtiyaç var.
* Sürdürülebilir kalkınma için devlet üniversitelerinde özel sektörün ihtiyacı olan alanlara uygun kümelenme yapılanması oluşturulmalı.
* Yazılım sektörünün gelişimi için diğer sektörlerin talepleri artırılmalı.
* 2023 vizyonuna göre bilişim sektörünün ciro hedefi 160 milyar dolar. Devletin bilişim sektörünü kalkınmada öncelikli sektör olarak belirlemesi gerekiyor.
* Yerinde Ar-Ge Kanunu yazılım sektörü için doğru bir destek modeli sağlamıyor. Yazılım sektörünü oluşturan şirketlerin çoğunluğunun küçük çaplı şirketler olmasından ötürü 50 kişi tam zamanlı mühendis çalıştırılmasını zorunlu tutan Yerinde Ar-Ge Kanunu’ndan yazılım sektörü gereği gibi yararlanamıyor.
Mobilitenin etki
alanı genişliyor
Sınırsız İletişim Konferansı’nda, telekom sektörü ve mobil endüstri mercek altına alınırken, bu sektörlerde yaşanan değişim, dönüşüm, güncel sorunlar, regülasyonlar, büyüme için yol haritası gibi konular masaya yatırıldı. Panellerde tüketici etkin bir toplumda yaşadığımız sıklıkla vurgulandı. Artık tüketicinin üreticiyi yönlendirdiğinin altı çizildi. Telekom endüstrisinin inovasyondaki yerinin öncü konumda olduğu, artık sadece kendi inovasyonunu yapmakla sınırlı kalmadığı, diğer tüm endüstrilerdeki yeniliklerin de itici gücü olduğu belirtildi. Önümüzdeki dönemlerde ulaşımdan, ticarete, finanstan sağlığa birçok alanda mobilitenin kullanımı ve de etki alanı artacağı dile getirildi. Artık her şeyin bir cep telefonu içine sığmaya başladığı söylenirken, mobil telefonlarımızın kimliğimiz ve cüzdanımız yerine geçmekte olduğu ifade edildi.
Sağlık sektöründe
de dönüşümün itici gücü mobilite
m-Sağlık – TeleSağlık Konferansı’nda dünyada nüfusun yaşlandığına dikkat çekilirken, gelecekte farklı bakım ve tedavi modellerinin gelişeceği, bunların omurgasını da mobil teknolojilerin oluşturacağı üstünde duruldu. Dünyaya göre yaşlı nüfus oranı az olsa da yakın gelecekte Türkiye’nin de bu gerçekle yüzyüze kalacağı ve buna göre önlem alması gerektiği dile getirildi. Mobil sağlık hizmetlerine dünyada ve Türkiye’de oluşan ve oluşacak ihtiyaç artışı vurgulanırken, bu yönde verilecek hizmetlerin, servislerin ve inovatif çalışmaların dev bir pazar oluşturduğu, bu pazarın daha da büyüyeceği söylendi. Mobilitenin sağlık sektöründeki dönüşümün itici gücü olduğu ve bu rolünün artarak devam edeceği belirtilirken artık her şeyimiz olma yolunda cep telefonlarımızda da m-sağlık uygulamalarının artacağı öngörüsü paylaşıldı. TV ve cep telefonu gibi cihazların özellikle evde bakım, hastaya ulaşım, video konferansla tedavi gibi alanlarla birlikte sağlık sektöründe daha çok kullanılacağı bilgisi verildi.
Önemli bir
gündem maddesi
FATİH Projesi
FATİH Projesi, Türkiye’nin önemli bir gündem maddesi olmaya devam ediyor. Proje kapsamında bilişim teknolojileri öğretmenlerinin yerinin göz ardı edilmemesi ve öğretmenlerin de eğitiminde BT öğretmenlerinin kullanılması gerektiği konuşuldu. FATİH Projesi’nin pilot uygulama ile test edilmesi gerektiği belirtildi.
Tablet PC konusunda ise MEB yetkilileri, kendi tasarladıkları tablet bilgisayarların yerli üretimle hayata geçirileceğini vurgularken, STK’lar bu konuda daha ihtiyatlı davranılması gerektiğini, STK’lar ile konunun değerlendirilmesinin önemli olduğunu belirtti. MEB yetkilileri, akıllı tahta ile ilgili sürecin başladığını ihalenin yılsonuna kadar tamamlanacağını belirtirken, akıllı tahta ayağı dışındaki donanım (Tablet, bilgisayar vb.) ve içerik tasarım çalışmalarının tamamlandığı bilgisi verildi.
Telekom gelirleri sesten veriye doğru kayıyor
Konferanslarda mobil cihazların kullanımının ve buna bağlı olarak veri dolaşımındaki artışın üzerinde duruldu. Türkiye’nin genç nüfusunun iş fırsatları ve gelişim açısından büyük potansiyel oluşturduğunun belirtildiği konuşmalarda, mobil uygulamaların kurumlarda maliyetleri düşürerek iş süreçlerini optimize eden bir rol oynadığının altı çizildi. Mobil gelirlerin ağırlıklı olarak ‘ses’ kaynaklı olduğu ve artık bunun ‘veri’ye doğru kaymaya başladığı belirtilirken, mobil pazarlamanın SMS ile atılan temelleri üzerine bugün mobilde para harcama kavramının yaygınlaştırılmaya çalışıldığı söylenirken, son olarak mobil uygulama geliştirmenin zorlukları üzerinde duruldu.
Acil haberleşme için ihale süreci başlıyor
Kamu Yönetimi ve Güvenliğinde Bilişim Forumu’nda öne çıkan mesaj acil durum haberleşme sistemiyle ilgili ihale sürecinin geciktiği ve bir an önce hayata geçirilmesi oldu. Etkinlikte konuşan uzmanlar acil durum haberleşme sistemiyle ilgili ölçeklendirme, kapasite ve kapsama/kaplama çalışmalarının çok iyi bir biçimde hazırlanması gerektiğinin altını çizdi. Olası kötü senaryoların geçmişte yaşanan olaylarla karşılaştırılması ve ihtiyaçların bu doğrultuda tekrar gözden geçirilmesi gerektiği de konuşmacıların dikkat çektiği bir diğer konu oldu.
Türk bankacılığının teknolojiyle imtihanı
Eskiden dünyadan örnekler alan bankacılık sistemi, artık dünyanın örnek aldığı uygulamaları geliştiriyor. Bunda Türk insanının yeniliklere uyumu ve teknolojiyi sevmesi de önemli bir etken. ATM’ler, internet bankacılığı ve mobil bankacılık bunun örnekleri. Dünyaya kıyasla, Türkiye’de çok daha karışık bankacılık ürünleri var. Ürünler sofistike, çünkü dünyada Türkiye’deki kadar rekabet yok. Bu yeniliklerin kaynağı da teknoloji. Türk bankalarının proje gerçekleştirme hızı yüksek. Ama bir tarafta da maliyet baskısı var. Bu nedenle operasyon hızı bankalar için belirleyici oluyor. Türk bankaları risk yönetimi konusunda da, yeni ürünlerde olduğu gibi dünya bankalarından daha iyi durumda. Artan rekabet, Türk bankacılık sisteminin kendi uygulamalarını geliştirmesini sağlıyor. Bu da yüksek katma değer sağlıyor. Ama ürün ve hizmetlerdeki karmaşık yapı göz önüne alındığında planlı hareket edebilmek de önemli.
Mobil operatörler bankalara rakip olacak mı?
Bankacılık uygulamalarında bütünsel BT çözümleri önemli ve bu konuda, özellikle raporlama alanında önemli yatırımlar yapılıyor. Bunun için de önce iş süreçleri tanımlanıyor. BT departmanından da, bu süreçlere en uygun çözümü bulması isteniyor.
Katılımcılara göre, krizler önemli fırsatları beraberinde getirdi. Çünkü bankaların maliyetleri arttı, müşteri memnuniyetini kazanmak ve bunu korumak daha da zor bir hal aldı. Bunun için iş süreçlerini banka bütününde maliyet yönetimi öncelikli olmak üzere yeniden yapılandıran bankalar, bir taraftan da küresel kriz ile gündeme gelen yenilenmiş regülasyonlara da uyum sağlamayı hedefledi. Müşteriye farklı ürün ve hizmetler sunmak konusunda bankalar arasında rekabet artarken, bankalar yeni kanal yapılarını hayata geçirdi ve hızın önemi arttı. Bankalar, sundukları hizmet ve ürünler karşılığında kendilerini de farklı skor yapıları ile ölçmeye başladı.
Teknolojik gelişim ışığında yenilikler yapmak önemli bir gereklilik ama bu esnada güvenliği de sağlamak şart. Türkiye’de kredi kartları yongalı ama banka kartları değil. Oysa Avrupa’da bunlar da yongalı. BKM’nin banka kartı kullanım kampanyası ışığında, birkaç yıl içinde banka kartlarının da yongalı olması bekleniyor. Cep telefonunun ödemelerde kullanımının ilerleyen süreçte hızla artması bekleniyor.
Mobil operatörler söz konusu olduğunda, SIM’lerin ve bunları okuyabilen telefonların önemi arttı. Mobil operatörler bu yapıyı geliştirmek için çalışıyor, projeler geliştiriyor. Ama bir tarafta da, mobil hizmetler belli vergilere tabi. Bu konuda bir düzenleme üstünde çalışılıyor olmasına rağmen, işin bir tarafında yine karmaşa var. Çünkü mobil ödeme söz konusu olursa, bu sefer de kimin bankacılık hizmeti vereceği karışıyor.
Siber suçların hız kesmesi beklenmiyor
Küresel bazda siber suçlar arttı ve bunların hız kesmesi beklenmiyor. Eskiden öne çıkan basit riskler yerine artık daha komplike sorunlarla karşı karşıya olunması söz konusu. Bu arada, risklerin artması bekleniyor. Ayrıca eskiden küresel olan riskler artık ülkeye, kuruma göre değişiyor, küreselden yerele doğru bir gelişim var. Kurum ve şirketler için kendilerini, dolayısıyla müşteri bilgilerini koruyabilmeleri her zamankinden önemli.
Sosyal ortamlar iş süreçlerine dahil oluyor
E-ticaret faaliyetleriyle gündemde olan birçok şirketin temsilcilerinin katılımıyla düzenlenen panellerde, sosyal ortamların iş süreçlerine dahil olduğu yeni e-ticaret modelinde, şirketlerin müşteriyi merkeze alan bir yaklaşımla hareket ettikleri konuşuldu. E-ticarette yeni açılımlar yapmadan, kritik kararlar vermeden önce internetin çok iyi analiz edilmesi gerektiğinin üzerinde durulurken, ‘güvenilir satıcı’ olmanın önemine değinildi. Konuşmacılar, internet kullanıcısını e-ticarete çekmenin yolunun, bu yolla alışveriş yapmanın avantajlarının ön plana çıkarılmasıyla mümkün olacağı konusunda hemfikirdi.
Sosyal medyanın önde gelen isimlerinin kendi tecrübelerini aktardığı panellerde ise sosyal medyanın kişilere kendilerini önemli hissettirme konusunda başarılı olduğu ve bunun sosyal medyayı etkin bir mecra haline getirdiği dile getirildi. Şirketlerin sosyal medyayı ‘bedava’ bir reklam mecrası olarak görmemesi gerektiği konusunun ön plana çıktığı konuşmalarda, şirketlerin ve kullanıcıların beklentilerinin dengelenmesinin şart olduğu belirtildi.
Yeni stratejiler Y kuşağına göre belirlenmeli
Sosyal araştırmacı Micheal McQueen’e göre, Y kuşağının her ne kadar karakteristik özellikleri coğrafi ve kültürel olarak değişim gösterse de birçok ortak özelliğe sahip. Bugünün iş dünyası ise gerek tüketici gerekse profesyonel çalışan profili olarak Y kuşağını anlamak ve çözümlemek konusunda zorluklar yaşayabiliyor. Diğer yandan yeni dönem satış, pazarlama ve insan kaynağı stratejileri hep Y kuşağı hedeflenerek oluşturuluyor.
İstanbul akıllı kente nasıl dönüşecek?
* Akıllı şehir akıllı temel üzerine inşa edilecek, akıllı şehirlerde yaşam ağlar üzerinde şekillenecek. Kentliler, ağdaşlar olacak. * İstanbul’da yeni nesil biletmatiklerin de sene sonuna kadar 300’e ulaşması hedefleniyor.
* İstanbul’da yollar, geleceğin teknolojilerine hazırlanıyor. Akıllı trafik sistemlerinde İSBAK’ın çalışmalarını sürdürdüğü konuşan sistemlerden oluşan V2X teknolojisi var. Araçların içine yerleştirilecek kara kutularla etkileşimli sistemlerin oluşturulmasının sözkonusu olacağı sistem için otomobillerdeki gelişim sürecine uygun olarak yollarda da hazırlık çalışmaları yapılıyor.
* 5 bin İETT aracı ve 360 durakta Akyolbil projesi çalışıyor. Sistemin 860 durağa yayılması planlanıyor.
* Belediyenin vatandaşa gitmesine yönelik projelerin yerel yönetimler tarafından üretilmesi gerekiyor.