İşletmeler için en büyük zorluk “Siber Güvenlik” ve “Kesintisiz Hizmet” anlayışı
Dijital dönüşüm hareketiyle birlikte, önümüze gelecek fırsatları ıskalamadan; biran evvel süreçlerimizi bu yeni bakış açısıyla yeniden incelemeli, en doğru stratejilerle pozisyonumuzu almalıyız. Yepyeni bir dönem geliyor. Örneğin, bu yeni dönemin, hatta düzenin, sadece ufak bir parçası da NFT konusu.
NFT (Non-fungible token), Türkçe karşılığı ise değiştirilemez para-çip demek. Ethereum blok zincirinin bir parçası olan NFT’leri dijital eserlere sahip olmak için bir tür sertifika gibi düşünebiliriz. NFT alışverişler blok zinciri teknolojisi üzerinden kayıt altına alınıyor. İş yapış biçimlerimizi değiştirmek bir yana sosyal kimlik ve iş hayatındaki kimliklerimiz bile artık bundan etkileniyor ve neredeyse ortak bir platformla yönetilebilir hale geliyor. İş hayatımızın ve sosyal hayatımızın idame ettirilmesi de dahil, artık herhangi bir meseleye kurgusal olarak bir çözüm bulmamız gerektiğinde, bu yeni bakış açısı ile bakmamız son derece kritik bir hal almış durumda.
Buna, şöyle bir açıklama getirirsek çok da yanlış sayılmaz herhalde:
İhtiyaçlara karşılık gelen her türlü değer önerisinin değiştiği, tüketici ile üreticinin ya da müşterilerin birbirleriyle buluşması, bunların arasındaki fiziksel ve sanal katmandaki her türlü kilit etkinlikler (dağıtım kanalları ve partnerler ile ilişkiler vb.) bu yeni düzenden ciddi bir şekilde etkileniyor. Yani sözleşmeler, taahhütler ve para transferleri dahil tüm kontrol mekanizmaları ortak ve bütünleşmiş bir dil kullanmaya başlıyor.
Peki, buna kayıtsız kalmak mümkün olabilir mi? Ya da globalleşmenin ve yeni gelen Z kuşağının iş hayatına dahil olması ile birlikte değişen alışkanlıklara rağmen, klasik yöntemlerle de sürdürülebilir bir model bulunup yine de ayakta kalınabilir mi?
Bilgi teknolojileri dijitalleşmenin yaygınlaşmasıyla birlikte işletmeler için yenilik ve dönüşüm yaşanmasında adeta lokomotif haline gelmişti. Fakat günümüzde artık daha fazlası gerekiyor. Şimdilerde, çeşitli iş birimlerinin de en az bilişim ekipleri kadar teknolojiden anlaması; bilgi teknolojilerinde çalışan kişilerin ise uzmanlıklarını, stratejik iş birimleri gibi, işlerin detaylarına hakim olacak şekilde geliştirmesi gerekiyor.
Dijitalleşmenin kurumlara getirdiği faydaların sürekliliğini sağlamak için ise, BT’nin gelişen teknolojiye adaptasyonu ve uyumluluğunu daima yakından takip etmek ve bu konuda BT yatırımlarına hız kesmeden devam etmek gerekiyor.
Teknoloji trendlerine uyumun getirmiş olduğu birçok faydaya rağmen, işletmeler için en büyük zorluk ise şüphesiz “Siber Güvenlik” ve “Kesintisiz Hizmet” anlayışı.
Deloitte raporlarına göre; fidye yazılımı vakalarının %22’sini oluşturan “Sodinokibi” türü fidye yazılımı aktörleri, 2020 yılında 21.6 terabayt veri hırsızlığı sonucu +123 milyon dolar kar elde etmiş. 2020 yılında sunucu erişimi kaynaklı siber saldırıları vakalarında bir önceki yıla oranla öngörülen büyüme ise %233.
Bu saldırılar sonucunda kurumlar gelir kaybı, güven kaybı, liderlik değişimi, itibar kaybı, cezai yaptırımlar gibi birçok olumsuz durum ile karşılaşmış durumda. Bu durum, her geçen yıl daha da vahim bir hal alacakmış gibi gözüküyor.
Uzmanların çok büyük bir kısmı ise evden çalışmanın verimliliği artırdığı kadar, siber saldırıya uğrama olasılığını artırdığını düşünmekte. Keza bu oran pandemi döneminde ciddi oranda artış göstermiş, sadece fidye yazılımı saldırıları pandemi döneminde %60 oranda artmış durumda.
Siber güvenlik ve veri gizliliği alanında yaşanan gelişmelerin yanında, kanunlarda gizlilik, güvenlik ve risk yönetimi uygulamalarının öneminin fark edilmesinde etkili olmaya başladı.
- Dijitalleşme ve güncel olma kaygıları,
- Globalleşme ve dünyaya açık hale gelme isteği,
- Veriye her yerden rahatça ulaşabilme ve rekabette öne geçme,
- Sürekli ve kesintisiz bir şekilde bunları kullanma,
- Kanun ve kurallara riayet etme ve bilgi güvenliği risklerini en aza indirme,
- Artan beyin göçü ya da arz yetersizliği sebebiyle karşılaşılan uzman ekiplerin istihdamındaki sıkıntılar,
- Elbette en önemlisi de maliyet avantajları.
Bu konular, artık tüm kurumlar için zaruri birer gündem haline geldi. Peki kurumlar ne yapıyor, eğilimler neler?
Yaşanılan tüm bu gerçekler sonucu her kurumun kendisinin doktoru olabilmesi artık daha da zorlaştı. Tüm bunları deneyimlemesi, araştırması ya da öğrenmesi neredeyse imkansız. Ancak örnek alma yoluyla ya da deneme yanılma yöntemi ile doğruyu bulmak eskisi kadar kolay değil.
Dünyadaki trende benzer bir biçimde ülkemizde de kurumlar, “- her şey benim sistem odamdaysa, güvende ve hızlıyım!” düşüncesinden hızla uzaklaşmakta.
“On-premise” (kendi yerinde) çözümleri aramak ihtiyacını karşılık gelen çözümleri araştırmak, bilmek ve sonra da satın almak yerine, servis bazlı taahhütler isteyip; Public, Private veya Hybrid (On-Premise + Public/Private Cloud) yapılara doğru yönelmekteler.
vMind olarak 2013’den beri kurumların yeni nesil bulut hizmetleri beklentilerini karşılamak ve güvenlik risklerini bertaraf etmelerine yardımcı olabilmek adına kurulu bir iş modeliyle çalışıyoruz. Bulut hizmetleri markamız olan PortvMind’ın üzerinde son dönemde, özellikle büyük veri, performanslı çözümler, Siber güvenlik, kimlik ve erişimi kontrolü, kısaca “Güvenli ve Esnek Bulut platformu” olmaya devam etmek adına ciddi yatırımlar ve sürekli modernizasyonlar yapıyoruz. Teknopark bünyesinde geliştirmiş olduğumuz mühendislik çözümlerimizle, yönetilen hizmetleri de kapsar şekilde uçtan uca çözüm sağlamaya devam ediyoruz. Türkiye’de bulut sektörünün lider oyuncularından yerli bir üretici olarak; bulut hizmetlerimizi maksimum performans gösterecek şekilde, proaktif güvenlik sistemleri ile donattık; bizi tercih eden iş ortaklarımıza, katma değerli hizmetlerimizi esnek bir biçimde sunuyor ve bir yandan da “Doğru, güvenilir ve verimli bir dijital dönüşüm” danışmanlığımızla da bu alanda farkındalık yaratmaya, etkin bir biçimde devam ediyoruz. Dijitalleşmenin yaygınlaştırılmasındaki bu gücü hep birlikte sonuna kadar kullanmak, işletmelerin sürekli değişen ve gelişen teknolojik araç ve gereçleri daha verimli kullanmalarını sağlamak, tüm bu yaygınlaşmayı “önce veri güvenliği” felsefesi ile sunmak hedefindeyiz. Bu süreçte BT karar vericilerinin, “Güvenli Bulut” yapılarına en doğru modelleme ile geçiş yapmaya karar vermelerini, ülkemizin tamamında da bu bilincin artarak yerleşmesini temenni etmekteyiz.