İSPARK Üç Yıl İçinde Tamamen Dijitale Taşındı
Dünyanın tek şehirdeki en büyük otopark kapasitesine sahip olan İSPARK, iş süreçlerinin tamamen dijitalize edildiği ve e-dönüşümünü tamamlayan bir şirkete dönüşüyor.
İSPARK’ın teknolojik yolculuğunu anlatacağını söyleyerek sözlerine başlayan İSPARK Genel Müdürü Hakan Orhun, şunları söyledi:
“Biz otopark yönetiyoruz ama tek işlevimiz o değil. İstanbul’un mobilitesini biz yönetiyoruz. İki tekne parkımız, bir tekne kara parkımız var. Bunun dışında Alibeyköy otogarını yönetiyoruz, Esenler otogarının giriş çıkışlarını kontrol ediyoruzHaller, taksi durakları, minibüs durakları gibi çok geniş bir yelpazemiz var. Otopark kapasitesi olarak 126 bin peronumuz var. Dünyanın tek şehirdeki en büyük otopark kapasitesine sahip olan şirketiz. Dijital yolculuğunda İSPARK, tamamen manuel yönetilen, süreçlerinin hepsinin offline olduğu bir şirketten süreçlerin tamamen dijitalize edildiği ve e-dönüşümü tamamladığı bir şirket haline gelmek üzere. Bunun için önce iç süreçlerimizden başladık. İSPARK’ta entegre bir ERP sistemi yoktu. Veriler bir şekilde merkezde toplanıyordu fakat kullanılmıyordu. Aslında şanslıyız. İştirak genel müdürlerinin hepsi bu işlerde çok tecrübeli arkadaşlarımız. Beraber çok iyi çalıştığımızı düşünüyorum. Bir tanesi BİMTAŞ. Daha önce otopark planları yapılırken bilimsel verilerin yeterince kullanılmadığını düşünüyorum. Şu anda İstanbul’un otopark master planı hazır durumda ve bütün kararlarımızı buna dayanarak veriyoruz. Nerede ne kadar ihtiyaç var ne kadar buna cevap verebiliyoruz bunu görüp bu plan dahilinde hareket ediyoruz.”
Otopark Doluluğunda Geleceği de Tahmin Ediyoruz
Üç yıl içerisinde neredeyse hiçbir elektronik ortamda olmayan bir şirketten, merkezi süreçleri tamamen dijitale taşınmış bir şirket haline gelmek üzere olduklarını ifade eden Orhun, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Tabii bu yetmez. Bizim bu şehre daha iyi hizmet vermemiz gerekiyor. Bunun için hızla dış süreçlerimizi de buna bağlamamız lazım. İstanbul Kart unsuru bizim için de önemli. Toplu taşımada yüzde 100 oranında kullanılırken, otoparklarımızda tamamen nakit üzerine çalışan bir sistemden şimdi yüzde 50’nin ötesinde kartlı ödeme kullanımına geçtik. Amacımız bunu yüzde 100’e ulaştırmak. Operasyonumuzun kurgusu diğer metropollerdeki gibi değil, özellikle yol üstü otoparklarda. Ama bariyerli tüm otoparklarımızdaki sürecimizi daha insansız, daha otomatize hale getirmek istiyoruz. Bunun için şöyle bir şansımız var: Dünyanın en çok bariyerine sahip olan şirketiyiz. Bu bizim uzmanlık alanımız ve bunları çok daha iyi yönetip planlayabiliyoruz. Hali hazırda İSPARK uygulamasında doluluk oranlarını görebiliyorsunuz ve bunlar gerçek zamanlı veriler. Ama biz geleceği de tahmin ediyoruz. Bireylerin otopark planlamasına destek olarak şehir trafiğine yüzde 10’luk iyileşme sağlama çabası içindeyiz. Kişiler park yeri ararken zaman kaybediyorlar. Bu da trafikte bir yoğunluğa neden oluyor. İlerde daha rahat bir süreç kullanıcılarımızı bekliyor. M7 hattında birçok otopark yapılacak. Bunların hangi sırayla yapılacağına verilere bakılarak karar verildi.”
Mikro Mobilite ve E-Şarjın Geleceği Planlanıyor
İstanbul’da mikro mobilite ulaşımının durumundan da bahseden Orhun, şunları söyledi:
“İstanbul topografik olarak çok kolay bir şehir değil. Amsterdam gibi düz bir ovada değil, yedi tepeli bir şehirde yaşıyoruz. Bisikletlerin Amsterdam’daki gibi yaygınlaşmasını düşünmek hayal olur. O yüzden e-bike kavramı burada çok önemli. Bu yıl içerisinde bunun ihalesini tamamlayacağız. İlk etapta yollarda 3 bin adet elektrikli bisiklet göreceksiniz. Sonra bu sayı 35 bine çıkacak. Mevcut İSPARK – İsbike bisikletleri sahil alanlarında, daha çok eğlence amaçlı kullanılıyor. Yeni elektrikli bisikletleri özellikle yoğun metro istasyonlarında, İETT duraklarında göreceksiniz ve ulaşımın çok önemli bir parçası haline gelecekler.”
Bir diğer önemli konunun elektrikli araç şarj istasyonları olduğunu söyleyen Orhun, şu bilgileri paylaştı:
“Yaklaşık 25 önemli şehri çok iyi analiz ettik. Şu anda otoparklarda elektrikli şarj üniteleri için kanuni olarak yüzde civarı 5 altyapı zorunluluğu var. Bu 1 Ocak’ta yüzde 10 olacak. Gönül isterdi ki bunu yerli araç üreticisiyle beraber planlayalım. Ama biz kendi tarafımızda devam etmek durumunda kaldık. Bu dönemde öngörümüz şu ki, 2030’da Türkiye’de 1 milyon tane elektrikli araç olacak Bunun yaklaşık yüzde 55’i İstanbul’da olacak. Mevcut sayılarla baktığımızda 2024’ün ikinci çeyreğinin ortasına kadar Türkiye’de hiçbir ihtiyaç yok. Ama sonrasında, 2030’a kadar 100 bin şarj istasyonunun kurulması gerekiyor. Burada da İSPARK’ı şehrin otopark yöneten şirketi olarak, mekanın sahibi olarak konumluyoruz. O yüzden bizim bu işi çok iyi planlamamız gerekiyor. Bu planları da yaptık. Hangi noktada şarj istasyonu olacak ne kadarı AC, ne kadarı DC şarj istasyonu olacak. Bunu planlarken şöyle bir avantajımız vardı. Bu konuda Türkiye çok geri kalmış durumda ama geri kalmışlığın şöyle bir avantajı oluyor, diğer şehirlerde yaşanan bazı problemleri öngörmemiz daha kolay oluyor. Burada özellikle diğer şehirlerde uygulama tarafında büyük bir kirlilik olduğunu gördük. Yine AC cihazlarını daha yoğun yüzdeyle kullanılan şehirlerde bunun dönüşüm zorunluluğunu gördük. İSPARK’ın metro istasyonlarının çıkışında çok sayıda otoparkı var. Burada Metro İstanbul ile ortak çalışarak, onların enerjisini kullanarak DC oranımızı yani, hızlı şarj oranımızı yükselteceğiz. Şarj valeleri oluşturacağız. DC ünitelerde 20 dakikada, yarım saatte bu araçlar şarj olacak. İstasyonun boş kalmaması için bunu sirküle ettirecek arkadaşlarımız çalışacaklar. Bu planlamalar çok önemli. Başlangıçta 270’i EC, 52’si DC toplam 322 şarj istasyonumuz olacak. Bu zamanla 10 binlere varacak.”
Türkiye’deki yaşam tarzının Amerika ve Avrupa’dan çok farklı olduğunu söyleyen Orhun, “Bizler daha çok araçlarımızı dışarda şarj edeceğiz. O yüzden de İSPARK’ın buradaki rolü gerçekten önemli olacak. Biz İstanbul’u geleceğe taşımak için çalışıyoruz. Bu şirketleri yönetirken daha sonraki yönetecek arkadaşlarımıza çok iyi altyapılar hazırlıyoruz” diyerek sözlerini noktaladı.