İstanbul teknoloji merkezi olarak yükseliyor
Daha nice böylesine anlamlı hikâye sosyal medyanın etkisine örnek verilebilir. Tahrir Meydanı’ndan haberleri, o özgürlük mücadelesini sosyal medyada biz de yaşadık, hissettik. Somali’nin, Arakan’ın dramına sosyal medyadan birlikte çözüm aradık. Gazze’de akan kanın durdurulması için en etkili kampanyalar sosyal medyada yürütüldü. Filistin’in BM’de gözlemci devlet olması için sosyal medyada düzenlenen kampanyalar BM salonunda yankılandı.
Sosyal medyayı önemseyen ve kullanmaya özen gösteren bir siyasetçi olarak asla buradaki paylaşımları sanal olarak görmüyor, aksine bunlarına hayatın ta kendisi, hayata dair gerçek paylaşımlar olduğuna inanıyorum. Burada yazılan her bir görüşü adeta bir anket niteliğinde yönlendirici olarak görüyorum.
Sosyal medyaya sadece bir iletişim kanalı olarak bakmak eksiktir, haksızlıktır. Sosyal medyayı aynı zamanda bir “sosyal meydan” olarak da değerlendirmek gerekir. Sosyal medyayı güçlü kılan da aslında budur.
Dünyada Facebook kullanıcı sayısı Ekim 2012 itibarıyla bir milyarı aştı. En büyük Facebook kullanıcısı 155 milyon 710 bin ile ABD, onun ardından 43 milyon ile Endonezya ve Hindistan geliyor. Türkiye 31 milyonu aşan abonesiyle dördüncü sırada yer alıyor. Facebook’un bu yıl 1,5 milyar dolarlık bir gelire sahip olacağı tahmin ediliyor.
Twitter’ın şu anda 140 milyonun üzerinde kullanıcısı var. Günde yaklaşık olarak 340 milyonun üzerinde ‘tweet’ atılıyor. 2013 yılında Twitter’ın gelirinin 1 milyar doları ve net kazancının 110 milyon doları geçeceği tahmin ediliyor. Türkiye’deki Twitter kullanıcıları saniyede 20 Tweet atıyor. Tweetlerin yüzde 58’i İstanbul, yüzde 13’ü Ankara, yüzde 11’i İzmir’den atılıyor.
Bir istatistiğe göre Türk internet kullanıcısı ayda ortalama 7,8 saatini sosyal ağlarda geçiriyor.
İşte böyle bir zamanda hiç kimsenin ben teknolojiye, bilişime direnirim diyerek ayakta kalması söz konusu dahi olamaz. Yeni dünya düzeninde güçlü olmak isteyen birey ve toplumların bunu ancak dijital çağa ayak uydurarak başarabilecekleri aşikardır.
Hükümet olarak son 10 yılda bu anlayışla iletişim kanallarının önündeki tüm engelleri kaldırdık. Bilgi ve iletişim teknolojilerine yatırım yaparak Türkiye’yi çağın ilerisine taşımanın, çağın eğilimlerine ayak uydurmanın gayreti içinde olduk.
Cumhuriyetimizin 100. yılı paralelinde geliştirdiğimiz 2023 kalkınma hedefleri ile Avrupa Birliği’nin ortaya koyduğu amaçlara ulaşmayı hatta daha da ötesine gitmeyi öngörüyoruz.
Türkiye bilim ve teknolojide AB ülkelerinin standardını yakalama konusunda önemli bir mesafe almış durumda. Nitekim AB müzakerelerinde açılışını ve geçici olarak kapanışını yaptığımız fasıl Bilim ve Araştırma faslıdır.