İstihdamın da işverenin de öncelikleri yeniden şekilleniyor
Koronavirüs süreci iş hayatında, istihdam yapısında önemli değişimleri beraberinde getirdi. Evden çalışma bu değişimin ilk akla gelen örneği, ama buzdağının görünmeyen yüzünde çok daha büyük ölçekli ve köklü bir değişim söz konusu olacak.
Bu gerçeği gündemine alan BTvizyon Dijital etkinliği “Yeni Düzende İK’nın Rolü” başlığında 20 Mayıs’ta uzman isimleri buluşturdu. Açılışı yapan House of Human Kurucu Ortağı Nuri Murat Avcı, “Yeni Düzen / Yeni İK” başlıklı sunumuyla koronavirüsün kısa vadeli etkilerine ve uzun vadede yaratacağı değişime odaklandı. Bu yeni virüsü çevik ve yıkıcı özelliklere sahip olarak tanımlayan Nuri Murat Avcı, koronavirüste VUCA, yani ‘volatility’ (dalgalanmak), ‘uncertainty’ (belirsizlik), ‘complexity’ (karmaşa) ve ‘ambiguity’ (belirsizlik) durumunun hakim olduğuna işaret etti. Nuri Murat Avcı, şöyle devam etti:
“VUCA konsepti ile karmaşa ve kaos artıyor. Zihnimiz zehirlenmeye başlıyor ve topluluklarda suçlayıcılar ve kurtarıcılar, kurbanlar ve kurtarıcılar ortaya çıkıyor. En büyük hastalık ‘hovid’ ise umutsuzluk virüsü hastalığı yani ‘hopelessless virus desease’. Duygusal bağışıklık sistemi güçlü olanlar buna dayanıyor. 17 başlık var ve bunlarda iyileştirme yapamazsak, bu uyarılara dikkat edilmezse yeni vukuatlar olur. İnsanların temel metaforları var ve denge, dönüşüm, kontrol, kaynak gibi temelleri istiyorlar. İnsanlar ayrıca güvence ve kontrolünün kendisinde olacağı yaşamlar istiyor. İnsan kaynaklarının gelecekteki ana konuları da işte bunlar olacak. Dünya mutluluk araştırması her yıl yapılıyor ve insanlar anlam yüklü bir işin, güvenli bir geleceğin, kendi gemisinin kaptanı olmanın peşinde. Bu noktadaki profesyoneller de bunlarla ilgilenmeli. Çünkü bu başlıklar, alışkanlıklarımızı değiştirmemize yol açacak. İnsanların performansını potansiyeline yakınlaştırmak bu yönüyle önemli.”
Dijital işgücünün kriterleri
“Dijitalleşen İK’nın Yeni Döneme Katkıları” başlıklı sunumuyla, dijital etkinliğin Premium sponsoru Bilişim A.Ş. Şirketi’nde Arentech Kurucusu Armağan Bayraktaroğlu, önemli bir gerçeğe dikkat çekerek sunumuna başladı: Birçok şirket zaten uzaktan çalışma modellerini araştırıyordu. Bunun yanında çalışanlar için motivasyonu artırmak da şirketler için mali avantajlar sağlamak ve çalışan bağlılığını artırma odaklı bir iş modeli idi. “Ama pandemi öncesinin bu adımları artık bir zorunluluk haline geldi” vurgusunu yapan Armağan Bayraktaroğlu, toplantının düzenlendiği 20 Mayıs’ın Uluslararası İnsan Kaynakları Günü olduğunu da sunumunda belirtti ve şöyle devam etti:
“Türkiye’de yapılan araştırma pandemi sonrası birçok işyerinin evden çalışma modeline geçtiğini gösteriyor. Bu zorunlu geçişe karşılık, buna çok alışık olmadığımız da görülüyor. Bunun bir örneği olarak yüzde 76’lık bir grup uzaktan çalışma kısmını yeni deneyimliyor. Bu da hepimiz için yeni değerlerin oluşturulacağı yeni bir dönem anlamına gelecek. İş yapma kültürü bu yönde oturmuş firmalar ise bu yolda daha avantajlı olacak. Eğitim gibi süreçleri güçlü olan firmalar burada avantajlı oluyor. Online eğitim süreçleri de uzaktan çalışma hayatını etkileyecek. Online mülakat ve performans yönetiminin yapılması gibi adımlar da uzaktan çalışma iş modelini destekliyor. Anketler gösteriyor ki artırılmış gerçeklik ile oryantasyon da burada önemli oluyor. Dijital işgücü ile sağlık sorunları ve bunların işin sürekliliği konusunda etkileri söz konusu olabiliyordu. Pandemi ile bu daha da kritik hale geldi. Çünkü bir sağlık sorunu ile dijital işgücü önem kazanıyor. Dijital işgücü ile uzaktan çalışma veya ofiste mesafeli çalışmaya uygun bir platform oluşturmak gerekiyor. Bunun bir örneği olarak kağıtlar elden ele dolaşmamalı ve bunun için formu bulunan bir platform olmalı. Toplantı mesajlaşma gibi başlıklarda insan kaynakları uygulamaları da kurumsal riskleri en aza indiriyor. Salgın sonrası tüm kurumlar uzun veya orta vadeli stratejik düşünerek, dijital yapılarına yatırım yaparak insan kaynaklarını ve dijital gücünü kuvvetlendirecek. Mobilite alışkanlıkları da pandemi öncesi çok önemliydi. Hatta Y ve Z nesli için bu çok önemli bir konseptti. Yeni düzenle bu bakış açısı değişti bazı noktalarda. Örneğin; uçak yolculuğu gerektiren pozisyonlar azalacaktır. Bu nedenle destek hizmeti verilen lokasyon sayısını artıracaktır firmalar. Çünkü maliyet artacak, çalışanlar da mobil hayatı sağlık riskinden dolayı pek tercih etmeyecek. Kurum kültürünün yerleşmesi bu nedenle daha zor hale gelecek. Pandemi ile beraber gelişen sosyal devlet anlayışı var. Amerika ve İngiltere gibi ülkelere karşı Almanya ve Türkiye gibi ülkeler burada öne çıkıyor sosyal gücü ile. Kaliteli insan kaynağını elde tutmak için bu bakış açısı sosyal şirket algısı ile öne çıkacak. İnsan kaynağı için şeffaf iletişim önemini artıracak. Dijitalleşen insan kaynağı, süreçler için önemli bir destek.”
Ofise dönüş için detaylı planlama
Etkinlik kapsamında düzenlenen panel, “Büyük ”Dönüş”üm’de İK’nın Rolü” başlığında uzman isimleri bir araya getirdi. DISC Akademi Genel Müdürü Eylem Gürgenç‘in yönettiği panelin katılımcıları ise CarrefourSA İnsan Kaynakları Genel Müdür Yardımcısı Bahar Tura, Doğuş Yayın İK Direktörü Deniz Doğan, BiTaksi & Getir İnsan Departmanı Direktörü Özlem Salur ve panele Singapur’dan katılan HH Healthcare Berhad Yetenek Yönetimi İnsan Kaynakları Başkan Yardımcısı Tolga Eryoldaş oldu. Pandemi sürecinin insan kaynaklarına dokunan tarafına odaklanacaklarını ve büyük dönüşümü ele alacaklarını belirten Eylem Gürgenç, koronavirüs döneminde şirketlerin işbaşı yapma stratejisine odaklandı. İşbaşı yapma kararı alırken dikkat ettikleri hususları Bahar Tura şöyle anlattı:
“1 Haziran itibariyle büyük dönüşe hazırlanıyoruz. Temmuz ayı itibariyle de ofiste çalışan oranı artacak. Mart ayından beri kriz yönetimindeydik. Şimdi ise 1 Haziran itibariyle değişim yönetimine geçeceğiz. Böylece farklı iş yapış modellerine açılacağız. Mart ayı itibariyle eve geldiysek, şimdi de kapsamlı biçimde ofise dönüşü çalışıyoruz. Bu konuda Sabancı Grubu ile uyumlu biçimde ilerliyoruz. İlk etapta çalışanların ve ailelerinin sağlığını korumak ve bu noktada ofis ortamına önem göstermek bizim için önemli. Korona ile mücadeleyi desteklemesi adına iş planlarımız için bir ofise dönüş planlıyoruz. Hijyeni ve güvenlik politikalarını değerlendiriyor, sağlığı koruyucu önlemler alıyor ve dış kaynak sağlayıcılarla da işbirliği yapıyoruz. İş ortaklarımızı da bu sürece dahil ettik. Genel ilkeler 6 kısım ve bunları üç döneme ayırdık. Haziran ayı ilk faz, Temmuz ayı ikinci faz ve ülke genelinde normale dönüş üçüncü faz da tümden normale döndüğümüz nokta olacak. Çalışanlarımız için ofis ortamında uyulması gereken kurallar madde madde belirlendi ve çalışanlara duyuruldu. Ofise giriş ve çıkış kuralları, yemekhane kuralları gibi birçok başlığı organize ettik ve iletişimi de sıkı tutuyoruz. Çalışanlarımızın haklı endişeleri var ve içlerinin rahat olmasını sağlamak istiyoruz. Online eğitimlere daha da ağırlık veriyoruz. 1 Haziran itibariyle kendimizi işimize verebileceğimiz bir ortam yaratmayı hedefliyoruz.”
“Yaşayarak öğreneceğiz”
Büyük dönüşe hazırlanılırken yapılması gerekenlere dikkat çeken Deniz Doğan da bu sürece tedbirli yaklaştıkları bilgisini verdi. Yayın sürekliliği adına çalışan sağlığını korumanın kendileri için önemli olduğunu belirten, dönüşüm sürecini de buna uygun planladıklarını vurgulayan Deniz Doğan, şöyle devam etti:
“Sosyal mesafe alanları düzenlemesi gibi önlemlere devam edeceğiz. Bir süre nöbetleşe çalışma modeli olacak. Evde izolasyonda kalan inanların bağışıklık sisteminin zayıflamış olabileceği konuşuluyor. Biz de tedbirli ve dikkatli oluyoruz. Ofise gelince kaygıları artacak çalışanlarımız olacak ve yaptıklarımızı onlara gösterebileceğimiz çalışmalarımız önemli olacak. İnsan kaynakları ekipleri olarak her şeye hazırlıklı olmanın gerektiği bir döneme giriyoruz. Hepimiz için sıfırdan tecrübe edeceğimiz bir sistem olacak ve yaşayarak öğreneceğiz. Biz bundan 3-4 ay önce çalışa saatlerimizi oynatmakta bile zorlanıyorduk. Ama şimdi şirketin yüzde 60’ı evden çalışıyor ve olabileceğine ihtimal vermediğimiz bir döneme geçtik. 10 yılda gelinecek noktaya 1-2 ayda gelindiği zaten konuşuluyor. Bu dönemin çok örnek alınması gereken iyi bir test dönemi olmadığı kanısındayım. Evden çalışma gibi konuların üzerinde herkes yine düşünmeli.”
“Sosyalleşme de özlendi”
Özlem Salur da kurumsal işbaşı stratejilerini izleyicilerle paylaştı. Üç faaliyet noktaları olan Getir, BiTaksi ve GetirYemek yapılarının üçünün de koronavirüs sürecinden etkilendiğine dikkat çeken Özlem Salur, detayları şöyle anlattı:
“Önce çalışanlarımızı eve gönderdik. Çünkü çevik bir startup’ız ve çalışanlar çantaları ile geliyor. Aldığımız bu kararla herkes laptopunu çantasına koyup evine gitti ve ertesi gün herkes online idi. Dönüş için önlemleri alıyoruz ve Haziran ayını planlıyoruz. Asansör kullanımı, servisler, yemek yeri gibi birçok başlığı konuşuyoruz. Terasların olduğu bir ofisimiz var ve çalışanların yüzde 33’ünü ofise getireceğiz, hepsini değil. Tüm ofis çalışanlarımıza bir araştırma gönderdik ve hangi işlerin evden yapılabileceğini gördük. Onlara sorduk ‘işe mi gelmek istersiniz?’ diye. Sosyal şirket olma kısmını samimi biçimde yapmaya çalıştık. ‘Evden çalışmak istiyorum’ diyene de bu imkanı vermek bu yönüyle önemli. Zaten yüzde 33’le aldığımız anket sonuçları paralellik sergiledi ve çalışma gruplarını buna göre organize edeceğiz. Güvenlik ve sağlık çalışanın kendini iyi hissetmesi adına önemli. İkinci konu da bu süreçte iyi dersler edindik ve kaslar geliştirdik. Bunu devam ettirmek ve büyük dönüşe geldiğimizde bu kasları işler kılmak istiyoruz. Uzaktan çalışma ile eğitimler ve toplantılar verimli oldu. Dolayısıyla birçok şeyi özledik sosyalleşme gibi… Kurumsal yaş ortalamamız 27 ve tüm ekip birbirini görmek istiyor. Bu yönüyle dijitalde yapabileceklerimiz sınırlı ve iki dünyanın verimli buluşması önemli. Herkesin kendi doğrusu var ve biz de kişiye göre planlama yapmaya odaklanıyoruz.”
“Korona, değişiklik ihtiyacını yüzümüze vurdu”
Dünyanın en büyük sağlık gruplarından biri olan IHH Healthcare Berhad’in yetenek yönetimi ve insan kaynaklarının sorumluluğunu üstlendiğini belirten Tolga Eryoldaş, bir gerçeğe dikkat çekerek sözlerine başladı: “Hastanede çalışan herkes çok yoruldu. Bu süreç, hazırlıklı olmanın ve sakin kalmanın, doğru planları yapabilmenin ne kadar önemli olduğunu gösterdi.” Bu yapıda karar alırken empati kurup insanları anlamaya çalışmanın da önemli olduğunu hatırlatan Tolga Eryoldaş, şöyle devam etti:
“Kararsızlık ve hızlı karar almaktan uzak durulmalı. Ülkeler arasında farklar var. Çin ve Hong Kong’da hayat normale döndü, biz de 1 Haziran’da döneceğiz ve grup grup çalışacağız. Farklı modeller oluyor ülkeler arasında. Dönüşün iki boyutu fiziksel ve psikolojik olarak var ve benim uzmanlık alanım da bu yani güven kültürü. Bazı işlerin açılmasının sebebi de koronanın geçmesi değil, şirketlerin ve ülkelerin karar vermek zorunda kalması. Çalışanların psikolojik boyutu burada öne çıkıyor ve insanların işlerini yitirmeyeceği le ilgili mesajlar vermek gerekiyor. Şirketler ve bireyler güven paydasında buluşmalı. Bu süreçte güven ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Türkiye ‘VUCA dostu’ bir ülkeydi. Enflasyon yüksekti, maaşlar erirdi, bize her gün VUCA idi. Dolayısıyla bunun avantajlarını belki şimdi görüyoruz. Türk girişimcisinin ve Türk yöneticisinin dünyaya yayılmasının sebebi bu ekonomik sıkıntılar oldu. Çünkü panik olmadan işe giriyoruz ve bu önemli bir avantaj. Yaptıklarımızı geliştirerek devam etmeliyiz ve korona bir değişiklikleri yüzümüze vurdu. 3D yazılımlar üretim sektörünü, sanal gerçeklik eğlence sektörünü, korona da psikolojimizi ve iş yapış tarzımızı değiştiriyor. Şirketler hız, verimlilik ve sonuç istiyor ve biz de teknoloji ile gelen yardımcı araçları daha da fazla kullanacağız.”