İstisnaların devleştiği dönem
Krizler birbirini takip edecek. Bu uluslararası yapıda kazanan ise yeni fikirlerle akıntıya karşı yüzmeyi başaran liderler olacak.
Strateji yönetimi, teknoloji ve ürün geliştirme başlıklarında girişimciliğin yönetimi konularında ünlü bir isim olan Michael Cusumano, geçtiğimiz ay İstanbul’a gelerek Sabancı Üniversitesi’nde konuşma yaptı. Dünyanın önde gelen yönetim bilimleri okullarından MIT Sloan School of Management Öğretim Üyesi olan ve sorularımızı yanıtlayan Cusumano’ya göre, krizlerin birbirini izlediği bir dünyada yöneticilerin benimseyeceği stratejiler, aynı anda birçok şeyin yolunda gitmesine veya hedeflendiği gibi ilerlemesine bağlı olmamalı. Özellikle dinamik sektörlerde ve belirsizliğin öne çıktığı ülkelerde şirketlerin, işler yolunda gitmese bile başarısızlığa uğramayacakları bir sisteme sahip olması gerektiğine işaret eden Cusumano, krizlerdeki sorumluluk dağılımını da şöyle özetledi: “Ülkeler ve şirketler, birey toplulukları. Maalesef bireylerin nelerin makul olduğuna, nelerin kurumları ve ülkeleri için yararlı olduğuna dair düşünceleri değişiklik gösteriyor.”
Apple ve Jobs etkisi
Belirsiz bir dünyada inovasyon ve yönetim becerisi ile öne çıkan markalar sorulduğunda Cusumano, Apple örneğinden yola çıkarak şu detayları paylaştı:
“Apple ilk Macintosh bilgisayarı üretmesi kadar, hatta bundan da önemlisi, iPod, iPhone, iPad ve iTunes ile öne çıkıyor. Yeni kitabım ‘Staying Power’da Apple konusuna değiniyorum. Mac başarılı olamadı, çünkü Apple’ın güçlü bir endüstri platformu ve ekosistem stratejisi yoktu. Daha sonra çıkardığı iPod, iPhone, iPod ve iTunes çok daha başarılı oldu. Steve Jobs bu ürünlerin tasarımı ve pazarlamasında muazzam yönetim becerisi ve girişimcilik yeteneği sergiledi. Ekibinin yardımını unutmamak gerek.” Ekonomik yapıda değişim ve girişimcilik kültürü, BT sektöründe de var ve Cusumano, “Kişisel bilgisayar, internet veya sosyal medya gibi çok yeni bir teknoloji veya platform fırsatı ortaya çıktığında, sektöre meydan okuyanlar genellikle küçük girişimler olur” dedi. Buna karşılık, bildikleri işlere daha fazla odaklanan köklü ve büyük şirketlere dikkat çeken Cusumano, “Bunun çoğunlukla bu şekilde devam edeceğini düşünüyorum” dedi, ama belirtmeden geçmedi:
“Arada sırada, eski bir şirketin başında bulunan parlak bir lider, şirketi baştan tanımlar. Steve Jobs, Apple’da bunu yaptı. IBM’de Lou Gerstner, bundan yirmi yıl önce IBM’i bir donanım üreticisinden çok, bir hizmet şirketi olarak dönüştürmeye başladı. Köklü iki şirket, gölgede kalmayı kabullenmeyeceklerini ortaya koydu. Dolayısıyla genel eğilimin istisnaları da her zaman söz konusu.”