İşverenlerin yapay zekaya bakışını Z kuşağı değiştirecek
Küresel yetenek şirketi Randstad’ın “2024 İK Trendleri ve Ücret Raporu”na göre, şirketlerin %39’u yapay zekanın işlerine yapacağı etki konusunda net bir görüşe sahip değil. Kurumlar yapay zeka bağlantılı yeni teknolojilerin nerelerde kullanıldığı ve iş akışlarını nasıl kolaylaştırdığı konusunda daha fazla bilgiye ihtiyaç duyuyor.
Yapay zekanın kurumlarda kullanım yaygınlığı hakkında konuşan Randstad Türkiye Genel Müdürü Ufuk Gedikli; “Yaptığımız son araştırmada, yapay zeka uygulamalarının işgücü piyasası üzerinde yaratacağı etki %50 oranında iş sayısını azaltacağı şeklinde karşımıza çıkıyor. Ancak şirketlerin yapay zeka karşısında tutumları net değil. Kurumlar arasında %37’lik bir kesim yapay zeka kullanımını destekliyor ve bunu genişletmeyi planlıyor. Buna karşın kurumların %39’u yapay zeka kullanımına ilişkin net bir görüşe sahip değil. Yöneticilerin %19’u yapay zekanın kullanımına yalnızca belirli alanlarda açıkken, % 5’i ise yakın gelecekte yapay zeka kullanımını ön görmüyor” dedi.
Yapay zekanın kullanım alanları
Yapay zekanın kullanılacağı alanların en başında BT/Teknoloji’nin olduğunu belirten Gedikli, “Ankete katılan şirketlerin yarısı, yapay zekanın BT/Teknoloji alanında kullanılacağında hemfikir. Bu oranı %42’yle personel ve insan kaynakları yönetimi izlerken; iş geliştirme, üretim, pazar analizi, geliştirme planları ve stratejileri, finans- muhasebe – pazarlama ve reklamcılık yapay zekanın kullanımına açık alanlar olarak görünüyor. Teknolojinin iş hayatında çalışanların elini kolaylaştırdığı konusunda ortak fikre sahibiz. Özellikle yapay zekanın görsel oluşturma, yazılı çalışmalar ve iş geliştirme gibi noktalarda büyümesi ve yayılımı oldukça dikkat çekici. Daha hızlı veri işleme, daha doğru tahminler, daha yüksek işgücü verimliliği, tekrarlayan görevlerin otomasyonu, daha iyi iş ve çıktı kalitesi, yapay zekanın iş hayatında kullanılmasının en büyük faydalarından olarak değerlendirilebilir” diye konuştu.
Nitelikli personel eksikliğine de değinen Gedikli, şöyle devam etti:
“Temelde birtakım zorluklar da bulunuyor. Teknoloji okuryazarlığı ve teknoloji eğitimlerinin yayılım alanının darlığı nedeniyle, yapay zekayla çalışacak nitelikli personel eksikliği, veri güvenliğinin sağlanması, yapay zekayı uygulama ve çalıştırmanın yüksek maliyeti, gizliliğin sağlanması gibi noktalarda tereddütler bulunuyor. Randstad Türkiye olarak yaptığımız araştırmalar ve yaşadığımız tecrübelerle görüyoruz ki gençlerin teknolojiye olan ilgisi oldukça yüksek. Özellikle yapay zekaya karşı mesafeli olan kurumların duruşunu, Z kuşağı pozitif yönde değiştirecek. Gençlerin eğitimlerini genişleterek sektörlerde açık kalan teknoloji- yapay zeka- yazılım gibi alanlarda kendilerini geliştirmeleri çok önemli. Eğitimleri sonrası atılacakları iş yaşantısında işverenler tarafından ilk tercih olmaları için yeni teknolojiler ile gelişmelere açık ve donanımlı olmalılar. Şirketler de özellikle teknolojinin içine doğmuş Z kuşağını işe almak ve elinde tutmak için hem maddi hem de yan haklar olarak kendilerini ilerletmek durumunda kalıyor. Araştırmamızda da gördüğümüz sonuçlardaki gibi enflasyona rağmen işten çıkarmalar yerine maaşlarda iyileştirmeler ilk seçenek haline geliyor. Ayrıca yan haklar skalası, yeni döneme göre genişlerken, yemek kartı/ sağlık sigortası gibi klasikleşmiş haklar dışında, hayat sigortası, emeklilik planı, tatil çekleri ve kar payı dağıtımı gibi yaygınlaşması beklenen hakları çalışanlarına sunmak durumunda kalıyorlar. Bu nedenle genç çalışanların sektördeki eksikliği görüp, kendilerini hazırlamaları önem taşıyor.”