İTİBARINIZLA KUMAR OYNATMAYIN…!
BThaber Köşe Yazısı:
Dr. Baki Toraman
bakifac@gmail.com
Ticari işlemlerin teknolojik gelişmelerle hızlanması ve giderek karmaşık bir yapı alması, ciroları yüksek olan şirketler de güven ve denetim sorunlarını artırıyor. Araştırmalar, birey ve şirketler arasında açılan dava oranlarının ve mali kayıplar konusunda yatırımcıların tedirginliğinin her geçen gün arttığını gösteriyor. Yani, Enron ve Worldcom gibi dünya devlerinde patlak veren dolandırıcılık skandalları, buz dağının sadece görünen yüzü…
Şirketler uğradıkları zararı önleyebilmek için denetime daha fazla önem vermesi şart. Merkezi Amerika’da bulunan Suiistimal Denetçileri Birliği (ACFE) tarafından yayımlanan rapora, Türkiye’de hile ve suiistimallerin her yıl arttığı belirtildi. 133 Ülkede ve dünyada 7,890 suitimal vakası incelendi. Ancak, ülkemizden sadece 8 vaka bildirilmiş, bu sayı geçtiğimiz yıllarda 13’tü. Uluslararası araştırmalara göre, şirketler yıllık gelirlerinin yüzde 5’ini şirket içinde yaşanan hileye maruz kalarak kaybediyor. Bu da dünyada 3.6 milyar dolar ve vaka başına ortalama kayıp ise yaklaşık 1,8milyon dolar. Özetle, hilenin dünyaya maliyeti 4,7 trilyon dolar.
Hile Ve Yolsuzluk Artıyor…
Yayımlanan Yolsuzluk Algı Endeksi 2022 raporuna göre;
Türkiye, son 10 yıl içerisinde 48 sıra gerileyerek en çok puan kaybeden ülkeler arasında olup, 36 puanla 101. sırada yer aldı
Beyaz Yakalı Psikoplar!
“Beyazyaka” kavramı ücret karşılığında çalışan ve lüks kıyafetler içinde işine gelen kişileri ifade etmek için kullanılır.
Bütün büyük gazetelerin iş dünyası sayfalarında, dolandırıcılık sanatçıları ve sahtekârlık ustalarının tasarlayıp gerçekleştirdikleri kuşkulu para kazanma plânları ve anlaşmalarla ilgili soruşturma haberleri karşımıza çıkar.
Bu haberlerde, mali çevrelerde kolay hareket etmek için gereken toplumsal becerilere sahip, kafası sayılara çalışan ve hızlı konuşan bir psikopat için binlerce kârlı fırsat vardır.
Peki, kim bunlar?
Takım elbisesini giymiş, iyi bir eğitim almış, büyüleyici tavırları ve zayıf vicdanlarıyla pusuya yatan, avını elde etmek için kandırmanın bir yolunu bulan bu avcılara nazik bir dille “beyaz yakalı suçlular” diyoruz. Toplumda sporcu, avukat, akademisyen, sanatçı, idareciler ve değişik meslek gruplarından, beyaz yakalı diye tabir edilen kesimden de hilekâr olanlar var.
Bunların, hiç eksilmeyen etkileyici gülümsemeleri ve güven uyandıran ses tonları vardır.
Bunlar, hiç bir iz bırakmadan ve uyarıcı etki vermeden faaliyetlerini sürdürürler. Hatta zekâları ve becerikli özellikleriyle çoğu zaman kurbanlarını gerçek suçlu gibi göstermeyi başardıklarından, eylemlerine tüm hızıyla devame derler.
“Suçi şleyen topluluğun yalnızca fakir kişilerden oluşmadığı vefarklılıkların birleşimi“ teorisini ortaya atan Edwin Hardin Sutherland aynı zamanda beyaz yakalı hilekârlar tanımlamasıyla ilginç bir gerçeği de gözler önüne sererek, kaliteli takım elbise giyen profesyonellerin de suç işleyebileceğini ifade etmiştir.
Beyaz yakalı hilekarlar, mesleklerinin toplum önündeki itibarından faydalanarak hile yoluyla haksız kazanç elde etmekte sakınca görmemektedir.
Bu kişilerin konularında uzman oldukları için, suçlarını rahatlıkla gizleyebilmektedirler. Beyaz yakalı hilekarlar, mesleğinin vermiş olduğu sosyal itibar ile şiddet uygulamadan hile yaparlar.
Bu nedenle, beyaz yaka suçları fiziki bir faaliyette bulunmadan işlenir. En çok yapılan hile yöntemlerinden biri ise, çalıştıkları kuruma ait bilgilerin rakiplere bir bedel karşılığında sunulması beyaz yakalı suç iken aynı zamanda çalışan hilesidir. Elde etmek istediklerini kişisel veya kurumsal karları için sadece mesleğinin vermiş olduğu konum ve kariyeri fırsat görerek amaçlarına ulaşırlar. Yaptıkları hile son derece yıkıcı olur ve telafisi mümkün olmayan ekonomik zararlar verir. Bu kişiler şiddet içeren suçlardan daha çok parasal kayba neden olurlar. Beyaz yakalı hilekârlar, bireysel olarak suç işlediklerinden dolayı kurumsal suçlardan daha çok zarar verirler. Sahip olduğu yetki nedeniyle birkez bile yaptıkları hilenin verdiği zarar ile defalarca kez yetkisiz bir hilekârın verdiği zarardan çok daha fazladır. Bu insanlar gerçek birer suçlu olmalarına rağmen zekâları sayesinde çoğu zaman ciddi cezaya da hiç ceza almadan yaşamlarını devam ettirmeyi başarırlar. Beyaz yaka suçlarını işleyen kişiler konularında son derece bilgili ve uzmanlaşmış kişiler olduklarıdan dolayı işledikleri suçları karmaşık işlemler arasında gizleyebilmektedirler. Bu kişilerin hedefinde ise he zaman zayıf insanlar vardır. Ancak şunu da unutmamak gerekiyor ki hepimizin bir zayıf noktası mutlaka bulunmaktadır.
Mevkilerinin gücünü ve oluşturdukları güveni intikam alırcasına kötüye kullanmaları ise acı bir taraftır. Güvenilen mesleklere sahip olduklarından, ‘güvenimiz yanlış ellerde değildir’ düşüncesi ve güvenmeye bu kadar istekli olmamız, karşımıza çıkan her türlü fırsatçıya karşı bizi kolay bir av haline getirir. Çünkü bu kişiler güvenimizi kazandıktan sonra, ona dehşet verici bir duygusuzlukla ihanet ederler.
O yüzden her zaman söylediğim birsözvardır, ‘GÜVEN AMA KONTROL ET’…
Çünkü bu tipler her zaman kendisine fayda sağlayacak fırsatı yaratırlar.
En başta bir “psikopatla” ilişki kurmaktan kaçınmanızı öneririm.
Önermesi kolay uygulaması zor bir durum olsa da gerçek niyetini anlayana kadar bunu başarmak zorundayız.
Her zaman kontrol mekanizması siz olunuz.
Gerektiğinde uzmandan destek almalı ve kendimizi suçlamaktan vazgeçmeliyiz.
Teselli ikramiyesi olarak da tek kurbanın kendimizolmadığını aklımızda MIH gibi tutmalıyız.