KA-KA Yok
Saat 22.00 suları. Toplam deneyimi 40 sene civarı olan iki mühendis oturmuş mutsuz, umutsuz ve çaresiz birbirimize bakıyoruz. Kolumuzu sıvayıp girdiğimiz işi bir türlü ilerletemiyoruz. Eskiden olsa bu saatler geç değil ama artık hem genç değiliz hem de çoluk çocuğa karışmışız sorumluluklarımız var. Daha da önemlisi bilmem kaçıncı başarısızlığın umutsuzluğu çökmüş üstümüze.
Günlerce hatta haftalarca şuna benzer konuşmalar geçmiş aramızda;
- Abi ben tasarımı oturttum sanki kafamda
- Hadi hayırlısı abi, nasıl oturttun?
- Abi şimdi şöyle; sisteme bir talep geliyor bu ana talep
- Tamam abi
- Bunların alt taleplerini yaratıyoruz
- Tamam abi
- Ama bu alt talepleri ana talebe bağlayamıyoruz
- Bağlayamıyoruz
- Bağlasak ne olur
- E dedi ya abi Zeynep Hanım onları başka yerde göstermeniz gerek
- Olmuyor abi o zaman tüm yapı değişiyor. Sistem buna uygun değil ki
- Yine başa döndük di mi?
- Aynen abi
- Oofff offf
Burada bahsettiğim arkadaşımı çok severim. Her dara düştüğümde koşmuştur. Gözüm kapalı hem özel hayatımda hem de iş hayatımda tam güvenirim. Yani bugüne kadar o savunduğum tüm “insan” şartlarını fazlası ile sağlıyor. Tekniği mükemmel, güvenim sonsuz, çok iyi bir takımız. E hani insana güvenince oluyordu? Takım olunca her iş başarılı oluyordu hani?
Çıkamıyoruz işin içinden bir türlü. Günler geçiyor, tebdil-i mekanda ferahlık vardır diyoruz kafelerde sabahtan akşama kadar çalışıyoruz. Sayfalarca yazıp çiziyoruz. Olmuyor, olmuyor, olmuyor…
Elimizdeki tasarım hatalı bunu görüyoruz ancak değiştirmek demek bütün sistemi değiştirmek anlamına geliyor. Düzeltmek hem oldukça pahalı ve zaman gerektiriyor hem de insanlar yanlış da olsa mevcut düzende çalışmaya alışmış. Çalışanları olması gereken sistemde çalışmaya ikna etmemiz ve alıştırmamız neredeyse imkansız durumda. Çarpık kentleşme gibi yanlış yapılaşma var, görüyorsunuz çoğu gecekondu ama hadi yenisini yapalım dediğinizde dozerin önüne atlayan gecekondu sahipleri gibi atlayıp yakarım taleplerimi diyen birim yöneticileri ile uğraşıyoruz her gün.
Sonuçsuz toplantılar yapıyoruz bütün birimlerle. Zamanın bu kadar iyi niyetli kaybedildiği başka ortam bulmak zor gerçekten. Hepsi iyi niyetli arkadaşlarımla toplantılarımız şöyle geçiyor;
- Ben sizi anlıyorum. Gerçekten çok iyi bir şey yapmaya çalışıyorsunuz
- Sağ olun iyi olacak sonunda
- Olur olur. Olur da ben biraz araştırdım, internetten de okudum. Bunun doğrusu sizin düşündüğünüz gibi değil şöyle yapılmalı
- Evet doğrusu o ama buradaki yapıyı tümden değiştirmek gerekiyor o nedenle hem uyumu kolay olacak hem de kullanılabilecek
- Ama siz hatalı bir şeyin üzerine hatalı başka bir şey koyuyorsunuz
- Aslında öyle değil biz aşama aşama düzeltmeyi seçelim dedik
- Ama öyle olmaz ki bence
İnternette araştırma yaparken Paris’i incelemiş daha ilk günden bizim kanalizasyonu olmayan mahalleye Eyfel’i dikelim diyor.
Bir başka iyi niyetli toplantıda da başka bir arkadaş;
- Yapmak istediğiniz şey gerçekten çok güzel
- Sağ olun çok iyi olacak sonunda
- Güzel de o bizim sektörde olmaz
- Sektör derken
- İşte bizim sektör
- İyi de bizim yapmak istediğimiz şeyin sektörle hiç ilgisi yok ki
- Aslında var ama siz sektörü bilmediğiniz için
- Bilmiyor olabiliriz de hangi sektörde olursa olsun müşteri var, talebi var, süreci var, ürünü var
- Yok bizim sektör farklı, ben size bizim işin nasıl olduğunu bir anlatayım…
- (Uzun bir sektör dersinden sonra) e tamam işte sektör bağımsız yapmak istediğimiz şey
- Tamam sektöre uyarlanabilir ama biz sektörde biraz farklıyız
- …
Bir başka iyi niyetli toplantıda
- Valla çok zor bir işe kalkıştınız
- Yok yok olacak sonunda biz gördük biraz zorlanıyoruz ama iyi olacak
- İyi olacak evet de benim bazı taleplerim var
- Tamam alalım taleplerinizi
- (Uzun bir anlatıdan sonra) işte ben böyle istiyorum
- Ama sizin dediğiniz şekilde yaparsak şu isteğinizle şu isteğiniz birbirine aykırı oluyor
- Evet zıt şeyler istiyor gibi görünüyorum bence de hatta zamanında tasarım yaparken ben olmaz demiştim ama dinlemediler biz de şirkette böyle yapıyoruz
- Ama o zaman iki farklı ortam kurmamız gerekir
- Evet bir ortamda şu tür talepleri bir başka ortamda da şu tür talepleri yönetiriz
- Ama olmaz ki öyle her şey karışır
- Ben sizi anlıyorum ama böyle yapmak zorundayız bu şirkette biraz böyle. Ha başka şirkette olsak böyle yapmazdık ama burada böyle. Keşke her şeyi en baştan yapıyor olsak o zaman sizin dediğiniz gibi yapardık
- …
En güzeli de bütün bu arkadaşları aynı anda topladığımız toplantılardı ki gerçekten şahane oluyordu izlemesi.
Saat 23 suları çoluk çocuk evde çoktan uyumuş biz hala şirketteyiz. Elimiz klavyeye gitmiyor. O gün yaptığımız toplantılarda aldığımız notlara bakıyoruz. Arada toplantıdaki anlara gülsek de sıklıkla derin derin iç çekiyoruz. Bolca “abi nasıl olacak bu iş” diye soruyoruz birbirimize. Cılız umut cümleleri kuruyoruz bir diğerimizi canlandırmak için ama ikimiz de ateş almıyoruz. En zoru; işin zor olması değil ertesi gün yine aynı iyi niyetli sonuçsuz toplantılarda bu işi bitirme umudu görememek.
Derin bir sessizlik ve ardından;
- Abi biz bir şeyi yanlış yapıyoruz
- Neyi abi?
- Sürekli kararlar alıp sonra sürekli o kararları değiştiriyoruz sonra kararsız kalıyoruz
- Tamam o zaman bir karar aldığımızda o karar ne olursa olsun uygulayalım
- Zaten battık bir de böyle batalım
- Tamam abi bundan sonra kararsızlık yok
- Bir de çok karamsarız be abi
- İyi de abi toplantıları görüyorsun
- Görüyorum da abi karamsarlık bir işimize yarıyor mu?
- Yaramıyor
- O zaman karamsar da olmayalım. Bu işi başaracağız diyelim ya. Karamsarlık da olmasın
- Tamam abi olmasın
- Karamsarlık yok, kararsızlık yok
- Aa bak ne oldu
- KAramsarlık yok – KArarsızlık yok
- Yani KA-KA yok
Toplam yaşları 85 ve toplam deneyimleri 40 sene kadar olan iki çocuk bir kağıda kocaman “KA-KA YOK” yazdık. Bol bol güldük ve kağıdı sürekli görebileceğimiz bir yere astık.
O günden sonra aramızdaki konuşmalar hep şöyle geçti;
- Abi az önce toplantıda Zeynep Hanım o öyle olmaz dedi ama o da yapıya ters ne yapsak?
- Hayır abi daha önce aldığımız kararı uygulayacağız, o dediğini yaparsak çok karışır ne yazıyor burada “KA-KA yok”
Başka bir zaman;
- Abi bu iş olmayacak sanki çok da uzadı
- Abi bi saniye ne yazıyor burada?
- KA-KA yok
- Aynen öyle
Gözümüzün ışığı geri geldi, gülmeye başladık. Enteresan başka bir şey daha oldu sihirli bir şekilde -ama elbette sihir değil- toplantılarda insanları bulduğumuz çözümlere ikna etmeye başladık. “O öyle yapılmaz” cümleleri yerine “Tamam sizin dediğiniz daha iyi” cümlelerini duymaya başladık.
Artık o proje bitti ve sorunsuz da çalışıyor hatta üzerine yapılan eklentilerle şirket var oldukça çalışacak bir sistemin temelini “KA-KA Yok” ile o gece attık. Şimdi elimdeki Türk Kahvesini yudumlarken bu yazıyı ilk olarak İngiltere’ye taşınan arkadaşıma göndereceğim eminim o da benim şimdi güldüğüm gibi gülecek ve bizimle gurur duyacak.
Bazen olur, her şey çok iyi denk gelir, takım, bilgi, yetenek çok iyi olur ama böyle durumda bile hala hedefinize ulaşmak için kararlı olmanız gerekir.
Bazen olur, o hedefe kararlılıkla ilerlerken yolunuza engeller çıkar her şey çok iyi olur ama bir karamsarlık anı çökmenize neden olur. İşte tam da bu anlarda iyimser olun engeli kenara itin ve yolunuza devam edin.