Kamu, özel sektör, eğitim kurumları ve bireyler değişime hazır olmalı
McKinsey Türkiye ve McKinsey’nin iş ve ekonomi araştırma kolu McKinsey Global Enstitüsü işbirliği ile hazırlanan “İşimizin Geleceği: Dijital Çağda Türkiye’nin Yetenek Dönüşümü” raporu; otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerle birlikte yaşanan değişimi ve bunun işgücü üzerindeki etkilerini inceliyor. Araştırmaya göre, meslekler ölmeyecek, ama değişecek. Yetenek dönüşümü bir gereklilik halini alacak ve desteklenmesi önem kazanacak. Kişisel hayatta farklı kariyer rotaları çizme gerekliliği de hayat boyu eğitimi bir gereklilik haline getirecek. McKinsey Türkiye, geçtiğimiz 6 ay boyunca 250 çalışanı ve McKinsey Global Enstitüsü’nün ortaklığı ile getirdiği uzmanlıkla hazırladığı çalışmada, 800 meslek ve 2 bin iş aktivitesi 18 yetkinlik bazında analiz edildi. Her bir aktivite için detaylı otomasyon potansiyeli belirlendi. Ülke geneline ait ayrıntılı meslek ve maaş verileri ile eğitim, enerji, altyapı, teknoloji ve makroekonomiyle ilgili Türkiye’ye özgü göstergeleri de içeren kapsamlı bir veri seti kullanıldı. Çıkan sonuçlar 46 ülke sonuçları ile kıyaslandı. Çalışma, en büyük 15 sektör için detaylandırıldı. Sonuçları yorumlamak, olası etkilerin netleştirilmesini sağlamak ve paydaşlar tarafından atılabilecek potansiyel adımlar ile ilgili fikir alışverişinde bulunmak için iş dünyası, akademi çevreleri, medya, sivil toplum ve kamu temsilcileriyle görüşmeler yapıldı. McKinsey & Company Türkiye Ülke Direktörü Can Kendi, “Araştırmalarımız, mevcut otomasyon teknolojilerinin küresel ölçekte işlerin yüzde 50’sini etkileyebileceğini ve kaybolan işlerin yerine yeni ve daha fazla iş fırsatının doğacağını gösteriyor. Türkiye için de benzer bir durum söz konusu. Analizlerimize göre, Türkiye’nin dijital teknoloji yatırımlarını doğru zamanda hayata geçirmesiyle 2030 yılına kadar 3 milyondan fazla yeni iş yaratma potansiyeli var. Bunun için ülke genelinde ve farklı sektörler için stratejik çalışmalar hayata geçirilmeli. Raporumuz; şirketler, birlikler, devlet ve kamu kurumları, eğitim kurumları, bireyler ve liderler için alınabilecek aksiyonları da sunuyor” dedi. Araştırmanın en önemli sonucunu ‘tüm tarafların ortak hareket etmesi gerekliliği’ olarak gösteren McKinsey & Company Ortağı Pınar Gökler Özsavaşcı ise şu bilgileri verdi:
“Türkiye’de şirketlerin stratejik işgücü planlarını ve kapsamlı yetenek dönüşüm programlarını oluşturmaları, yeni nesil çalışma modellerine geçmeleri gerek. Devlet ve kamu kurumları ise ülke genelinde stratejik işgücü planlaması yaparak, vizyon çizmeli. Dijitalleşme ve yetenek dönüşümünü hızlandıracak merkezi koordinasyon mekanizmalarını etkinleştirmek önemli. Yetenek dönüşümü için gelişim ve teknoloji merkezleri oluştururken, yetenek geliştirme programları için teşvikler sunulabilir. Eğitim kurumları, ihtiyaç olan yeni yetkinliklere yönelik olarak eğitim modellerini güncellemeli, öğrenme deneyimini iyileştirmeli ve yaşam boyu öğrenme becerisini geliştirmeli. Bireyler bu dönüşümde sürekli kendini geliştirmeli, yaşam boyu farklılaşabilen esnek kariyer yollarına kendilerini hazırlamalı.”
Bireyler yetkinliklerini sürekli geliştirmeli
McKinsey’nin paylaştığı verilere göre, dünya genelinde mevcut teknolojiler işlerin yüzde 50’sinin otomasyonla yapılmasına olanak sağlayacak nitelikte. Türkiye’de ise mevcut teknolojilerle her 10 meslekten 6’sı yüzde 30 oranında otomatize edilebilir durumda. Bu doğrultuda çalışma, 2030 yılına kadar Türkiye genelinde ortalama yüzde 20-25’lik ‘otomasyona geçiş seviyesini’ temel alarak gerçekleştirildi. Bu kapsamda, Türkiye’nin gelecek 10 yıl içerisinde otomasyon, yapay zekâ ve dijital teknolojilerin yaratacağı ekonomik fayda ve sosyal değişimler ile 3,1 milyon iş artışı yaratma potansiyeli var. 7,6 milyon iş kaybolarak yeni işlere dönüşebilecek ve 2030’a kadar 8,9 milyon yeni iş oluşabilecek. Ayrıca, başta teknolojiyle ilgili alanlarda olmak üzere, tamamı yeni 1,8 milyon iş oluşturulabilecek. Örneğin; dijital hizmet tasarımcıları, sürdürülebilir enerji uzmanları, siber güvenlik uzmanları ve yapay zekâ destekli sağlık bakım teknisyenleri gibi yeni rollerin yaygınlaşması bekleniyor.
Bu değişim tüm çalışanları etkileyecek. Türkiye’de işgücünde bulunan 21,1 milyon kişinin mevcut mesleğinde teknolojiden tam olarak yararlanması için yetkinliklerini geliştirmesi gerekecek. Yeni yetkinlikler kazanma ve meslek değişimi nedeniyle otomasyon ve dijitalleşmenin etkisinin 7,6 milyon çalışan üzerinde daha fazla olması bekleniyor. Bu grup içerisinde 5,6 milyon kişinin farklı yetkinlikler geliştirerek rolünü değiştirmesi ve 2 milyon kişinin farklı sektörlerde çalışmak ya da yeni meslekler edinmek için yetkinlikler kazanması gerekecek. İşgücüne yeni katılacak 7,7 milyon çalışanın gerekli yetkinliklerle donanımlı olması önemli olacak. 2030 yılında, öngörülen yetenek dönüşümü gerçekleştiği takdirde, en büyük yetkinlik gelişiminin yüzde 63 oranı ile teknoloji yetkinliklerinde gerçekleşmesi bekleniyor. Sosyal yetkinliklerde yüzde 22 ve ileri seviye bilişsel yetkinliklerde yüzde 7 artış beklenirken; temel yetkinliklerin ve fiziksel yetkinliklerin sırasıyla yüzde 10 ve 8 oranında daha az kullanılacağı öngörülüyor. Yani çalışanların teknoloji yetkinlikleri ile sosyal yetkinliklerini geliştirmeleri büyük önem taşıyor. Duygusal zekâ, yaratıcılık, yeniden öğrenme, girişimcilik, empati kurma, ileri iletişim ile teknolojiyi kullanma, ileri veri analizi ve teknoloji geliştirme gibi yetkinliklerin ön plana çıkması bekleniyor.