Kan bankacılığı BT ile gelişiyor
Homesoft, tarafından geliştirilen yazılımın uygulanmasıyla Türkiye, dünyada kendi halkına kaliteli kan sunan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyor.
Sağlık sektöründe kritik öneme sahip kan bankacılığıyla ilgili 15 yıl önce yazılım geliştirme çalışmaları başlatan ve Hacettepe Teknokent firması olan Homesoft, Türk Kızılayı ile yaptığı iş birliğiyle Türkiye'nin kan bankacılığı alanında önemli noktalara gelmesine katkı sağlıyor. Firmanın geliştirdiği yazılım sayesinde; kan bağışı yapan donör sayısında önemli artışlar görülürken, bağışlanan kanın kaynağı, donörlerin hastalık durumları, kanın alındıktan sonraki işlenme süreçleri, hangi şartlarda saklandığı ve nerede kullanıldığı konusunda geniş çaplı bir veri tabanına ulaşıldı. Homesoft Genel Müdürü Dr. Şükrü Çetinkaya, projeye başlarken başarı öyküsünden çok insanlar için umut öyküsü hayal ettiklerinin altını çizerek TÜBİTAK, Sağlık Bakanlığı, Türk Kızılayı, üniversiteler, teknokentler, sanayi sektörü ve halkın, projede güç birliği yaptığını vurguladı. Çetinkaya, süreç ile ilgili olarak şu bilgileri paylaştı: “Kan ihtiyacı, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'de de pek çok hasta açısından kritik önemini koruyor. Özellikle kanın güvenilir olması ve kanın bileşenlerinden olan plazmadan başta kanser ilaçları olmak üzere hayati ilaçların elde edilmesi, kan alanında yapılan çalışmaların değerini giderek artırdı. Sosyal sorumluluk bilincinin yükselmesiyle kan bağışlayanların sayısının zamanla artış göstermesi de, bağışlanan kanın izlenmesi ve ilgili verilerin kayıt altında tutulması zorunluluğunu beraberinde getirdi. Yazılımımız; güvenli kan süreçlerine ilişkin uluslararası standartların bir ülkenin sağlık hizmeti standardını yükseltmesinin önemini göz önünde bulundurarak geliştirildi. Bu yazılım; Türkiye'nin kan bankacılığı alanında önemli noktalara gelmesine katkı sağladı.”
Başarının devamı için destekler sürmeli
Projeye 8 metrekarelik bir ofiste başladıklarını anlatan Çetinkaya, daha sonra AB Komisyonu’nun kan bankacılığı yazılımı alanında bilgi vermek üzere dünyadaki pek çok ülkenin Sağlık Bakanlığı yetkililerinin katıldığı toplantıya davet edilen 4 firma arasına girdiklerini kaydetti. Davet edilen diğer 3 firmanın yıllık cirolarının 1 milyar doların üzerinde olduğunu vurgulayan Çetinkaya, “Dolayısıyla biz, önce 8 metrekarelik bir yerde kurulup daha sonra teknokentlerden konuyla ilgili birçok araştırmacı ve uzmanla çalıştık. Böylece kan bankacılığı alanında tüm dünyayla yarışacak nitelikte insanlar yetiştirdik ve bugünkü konumumuza geldik” dedi. Özellikle Türk Kızılayı ile yapılan iş birliği sonucunda Türkiye'nin kan bankacılığı alanında tüm dünyanın izlediği ve örnek gösterdiği ülkeler arasına girdiğini, dünyanın dev firmalarıyla yarıştıklarını ifade eden Çetinkaya, bu başarının devam etmesi için Sağlık Bakanlığı, hastaneler ve TÜBİTAK'ın desteklerinin sürmesi gerektiğinin altını çizdi. Yazılımı, daha önce Türkiye'ye teklif edilen küresel piyasadaki fiyatların çok altında geliştirdiklerini anlatan Dr. Şükrü Çetinkaya, “Şunu gururla söyleyebiliriz ki, böyle bir kan bankacılığı altyapısıyla, Sağlık Bakanlığı ve Türk Kızılayı’nın çalışmaları dünya çapında vitrine çıkacak bir noktaya geldi. Geliştirdiğimiz yazılımın uygulanmasıyla şu anda dünyada kendi halkına kaliteli kan sunan ülkeler arasında ilk sıralarda yer alıyoruz” değerlendirmesini yaptı.
BT altyapısı sayesinde ‘kan’ ekonomik değer halini aldı
Kanın bileşenlerinden olan plazmadan bazı hastalıklarda tek ilaç olarak kullanılabilen 25 civarında ürün elde edilebildiğine dikkat çeken Çetinkaya, sözlerine şöyle devam etti: “Ülkemizde kan uzun bir dönem tam kan olarak kullanıldı. Özellikle kanın toplanması, işlenmesi, saklanması, dağıtılması ve kullanılması süreçlerinin takip edilebilmesine olanak tanıyan BT altyapısının hayata geçmesiyle, kan hayati bir ilaç olmasının yanında önemli bir ekonomik değer haline geldi. Eskiden mevcut donör sayısının ne olduğunu bilmiyorduk. Donörün özelliklerinin ne olduğu, hastalık geçmişleri, toplanan kanların hangi ortamlarda ve torbalarda nasıl saklandığı ve işlendiği, transfer koşullarıyla kim için kullanıldığı kayıtlı değildi. Bu altyapının kurulmasıyla toplanan kanların çeşitli merkezler arasında radikal kararlar alınarak değerlendirilmesi mümkün oldu. Çok daha önemlisi, eskiden kanın maliyeti şimdiki maliyetinin çok çok üstündeydi. Kanın kalitesi de Türkiye'nin her yerinde aynı derecede iyi olamıyordu. Bu altyapı sayesinde kanın maliyeti düşerken, kalitesi arttı.” Türk Kızılayı’nın ülkedeki kan tedarikinin çekirdek yapısı olduğunu söyleyen Çetinkaya, projeye ilk başladıklarında kan bağışı sayısının 300-350 bin civarında olduğunu, bugün ise Türk Kızılayı’nın yıllık 1 milyon 850 bin bağış sayısına ulaştığını vurguladı.
‘Güvenli Kan Projesi’ ile kan bankacılığında çok geniş bir veri tabanına sahibiz
Dr. Şükrü Çetinkaya, şu anda Türkiye'nin kan bankacılığı konusunda çok geniş bir veri tabanına sahip olduğunun altını çizerek “Türkiye, dünyada kan bankacılığının uygulama ve kalite standartlarını geliştirmeye aday bir ülke konumunda” ifadesini kullanarak konuşmasını şöyle tamamladı: “Kurduğumuz sistemle, toplanan kanla ilgili bilgiler geriye dönük olarak sorgulanabiliyor. Kanın geçmişiyle ilgili tüm süreçler bilindiğinde, içindeki plazmanın hammadde olarak kullanıldığı başta kanser tedavisinde kullanılan ilaçlar olmak üzere hayati önemdeki ilaçların üretilebilecek. Türkiye, her yıl 445 milyon avro civarında, plazma kaynaklı ilaçlar ithal ediyor. ‘Güvenli Kan Projesi’ kapsamında bugüne kadar Türk Kızılayı ile tüm kan merkezlerini entegre ederek kurulan BT altyapısı ve toplanan kan miktarının yeterli seviyelere ulaşmasıyla ülkemiz, plazma fraksinasyon fabrikası kurma aşamasına geldi.”