Katma değer, doğru bilgilerle pekişiyor
BThaber, Red Hat sponsorluğunda “Açık Kaynak Dijital Dönüşümün Neresinde” isimli dijital etkinliği özel sektör ve kamudan yetkin isimlerin katılımı ile gerçekleştirdi. Açılış konuşmalarını Havelsan Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay ve Red Hat Türkiye Kıdemli Çözüm Mimarı Koray Şeremet tarafından yapılan etkinlikte açık kaynağı farklı kılan nitelikleri ve özellikle koronavirüs sürecinde sağladığı faydalar, açık kaynak konusunda doğru bilinen yanlışlar ve önyargıları kırma sürecinde gelinen nokta ele alındı.
Açılış konuşmasını Havelsan Genel Müdürü Ahmet Hamdi Atalay yaptı. Açık kaynağı ‘insanlığın ortak malı’ olarak tanımlayan Ahmet Hamdi Atalay, imece usulüyle dünyanın her yanından binlerce insanın katkı vererek geliştirdiği ürünlere dikkat çekti. Bu yönüyle herhangi bir ülkeye veya bir şirkete ait olmayıp, dünyaya ait olan açık kaynak uygulamalarının kullanılmasının ‘yerli ve milliliğe’ aykırı bir tarafı olmadığını hatırlatan Ahmet Hamdi Atalay, şöyle devam etti:
“İkinci konu da açık kaynak uygulamalarının en önemli özelliğinin kaynak kodlarının herkese açık olması. Dolayısıyla güvenlik açısından içerde neler olup bittiğini merak ediyorsanız içine bakmanıza imkan sağlıyor. Bu nedenle biz de Havelsan olarak özellikle son 3-4 yıldır açık kaynak kodlu yazılımlar ve bunların gerek kullanımı gerek yaygınlaştırılması konusunda büyük gayret sarf ediyoruz. Bunların başında da bizim yerli işletim sistemimiz Pardus geliyor ve bunu çok önemsiyoruz. Pardus TÜBİTAK’ta bir grup tarafından geliştiriliyor ve çok uzun yıllardır bu konuda kararlılıkla bu ürünü yaşatmaya çalışıyorlar. Bir ürünün yaşaması için onun hem sürekli geliştirilmesi hem de kullanımının yaygınlaştırılması gerekiyor. Biz de Havelsan olarak burada kendimize durumdan vazife çıkardık ve TÜBİTAK’a destek vermek gayesiyle bu yaygınlaştırma çalışmalarında kendimize bir rol biçtik. Onların da desteği ile biz ürün geliştirme tarafında değil, ama yaygınlaştırma tarafında kendimize bir görev aldık. Bu konuda da başta Türk Silahlı Kuvvetleri, savunma sanayii başkanlığımız ve onun çevresinde oluşturulmuş savunma sanayii ve kamunun kritik altyapılarında yaygınlaştırılması ile ilgili bugüne kadar önemli faaliyetler yürüttük. Bunu artırarak devam ettiriyoruz. Şu anda üzerinde çalıştığımız konu da kapsamlı ve Milli Savunma Bakanlığı’nın ‘Pardus’a göç programı’ üzerinde çalışıyoruz. Bu proje belki de Türkiye’deki en büyük göç olacaktır kullanıcı sayısı açısından bakıldığında. Ama bunun dışında da çok başarılı uygulamalar var. Bu iş bir gönül işi, bunu vurgulamak gerek. Bu yapı dışa bağımlılığı ortadan kaldırıyor. İkincisi güvenlikle ilgili bazı soru işaretlerini ortadan kaldırıyor ve bu da çok önemi. Lisans bedeli ödemediğiniz için bunun bu şekilde bir maliyet boyutu da var. Ama bunların ötesinde bu işe inanmak gerekiyor. Bu şekilde bunun yaygınlaştırılmasının mümkün olduğunu biz birçok defa gördük. Örneğin; AFAD, Türkiye’de kamu kurumları içinde bu konuya en çok inanan ve kaynak ayıran kurumların başında geliyor. Biz de onlarla belli konularda beraber çalıştık ve şu anda AFAD hem merkezde hem illerde bunu yaygınlaştıran kurumların başında geliyor.”
Hibrit bulutun temeli açık kaynak kod
Sunumunda açık kaynak geliştirme hakkında bilgiler paylaşan Red Hat Kıdemli Çözüm Mimarı Koray Şeremet, işin temelini ‘şeffaf iletişim’ olarak tanımladı. “Community, yani topluluklar bir araya getirilmeli ve büyük projelerde toplulukları bir araya getiren temel unsur da firmalar” saptamasını paylaşan Koray Şeremet, bir araya gelen büyük şirketlerin birlikte çalışarak, sorunların daha hızlı çözüldüğüne dikkat çekti. “Ticari olarak rakip firmalarla çalışıyoruz. Yani en büyük rakiplerimizle çalışırken, öte yandan kod geliştirirken onlarla işbirliği yapmamız da gerekiyor” diyen Koray Şeremet, şöyle devam etti:
“Çünkü herkes her konuda uzman olamaz ve farklı uzmanlıklar buluşunca, standartlar da oluşuyor. Farklı ticari kaygıları olan firmalar farklı standartlarda kod geliştiriyor. Çok çeşitli projeler var ve Pardus bunlardan biri. Linux ise çekirdek. Sağlıklı projelerde kod çeşitliliği ve işbirliği önemli. Yani tek başına firma bir firma yön vermiyor projeye. Pardus yaygınlaşsın istiyorsak, büyük bir topluluk ve bu da kişilerden değil, kurumlardan oluşmalı, Kubernetes örneği izlenmeli. İstikrarlı ve öngörülebilir bir yaşam döngüsünün olması da şart. Destek ve güvenlik özellikle özel sektörde çok önemli. Her hafta yeni açıklar çıkıyor ve firmanın arkasında olduğunu bilmeniz, 7/24 işleyen bir ekibin size yamaları gönderebilmesi, bunun ticari bir modele dönmesi lazım. Yani bir firma sizin için bunları takip edebilmeli. Bu da Red Hat iş modeli. Açık kaynak ürün geliştirip satıyorsanız, kodu sürekli geliştirip katkı sağlamanız lazım. Red Hat kurumsal bir yazılım şirketi ve tek farkı geliştirdiği yazılımı paylaşması. Kodlar artık insanlığın ortak malı haline geliyor. İkincisi, bu katkılardan sonra açık kaynak yazılımları birleştirip platform oluşturmanız gerekiyor. Üçüncüsü bunun sertifikasyonlarını almak, üretimi destekleyecek bir yapı ile ticari hale getirebilmeniz gerekiyor. Milyonlarca proje var, ama bunların küçük bir bölümü kurumsal olgunlukta kullanılabilir ve biz de burada iş kritik kurumsal olanları buluyoruz. Birçok büyük bulut platformu Linux ve açık kaynak sanallaştırma sayesinde var. Hibrit bulut gelecekteki tek pratik yöntem. Bunu da konteyner sağlayacak ve hibrit bulut altyapısını destekleyecek. Son 4 yıldır konteynır işi ile çalışıyoruz ve işlerimizde birinci sırada bu var. Yıllar içinde büyüyor konteyner kullanımı. Gelecekte hibrit bulut tek alternatif ve altyapıların da buna göre hazırlanması lazım. Açık kaynak da bunun için tek yöntem. Ama burada öngörülebilir yaşam döngüsü çok önemli ve minimum 10 yıl bu ürünün kullanılmaya devam edebileceğinin garantisini verirseniz, bundan sonra kurumlar bunu alıp kullanıyor. Biz bu garantiyi veriyoruz. Böylece uzun süre güvenerek kullanabilmenizin önünü açıyor.”
Envanterinizi çıkartıp adım atmanız gerek
Etkinlik, BTHABER Şirketleri Grubu Başkanı Murat Göçe’nin yönettiği bir panelle tamamlandı. Panelistler de Havelsan Açık Kaynak Teknoloji Takım Lideri Ali Orhun Akkirman, Red Hat Türkiye Kamu Satış Müdürü Cankut Sertlek, Üsküdar Belediyesi Açık Kaynak Proje Sorumlusu Ferhat Alkan ve Eyüp Belediyesi Sistem ve Ağ Yöneticisi Hüseyin Güç oldu. 2017 yılında TÜBİTAK ile protokol yapıldığını, Havelsan’ın da yaygınlaştırma çözüm ortağı görevini üstlendiğini belirterek Pardus sürecine dikkat çeken Ali Orhun Akkirman, şöyle devam etti:
“Kamu kurumlarının ihtiyaçlarına yönelik çalışmalar yapmaya başladık. Pardus kurup, desteği ve sorunları inceleme fırsatı bulduk. Analiz imkanımız oldu. Sunucu ve istemci olarak Pardus’u ikiye ayırabiliriz. Genelde Pardus istemci olarak ortaya çıkıyor, ama sunucu olarak da yetkin. Bizim yaşadığımız problemlerin en başında ‘Pardus uyumlu olmayan’ yazılımların belediyelerde kullanılması geliyordu. Kurumlarda analiz çalışmasını detaylandırmak gerektiğini, bunun için bir envanter raporu çıkartılması gerektiğini gördük. Çünkü kurum bile henüz Pardus ile karşılaşmadan önce ne gibi sorunlarla karşılaşacağını bilmiyordu. Bu çalışmaları yaptıkça kurumlarda bilinç seviyesi daha da yükseldi.”
Önyargılar geride kaldı
Red Hat Türkiye Kamu Satış Müdürü Cankut Sertlek, Türkiye pazarında Red Hat’in yaşadıklarını takipçilerle paylaştı. “Önyargıları kırmak ise en büyük sıkıntımız oldu” diyerek sözlerine başlayan Cankut Sertlek, şöyle devam etti:
“En önemlisi de açık kaynak olduğu için siber güvenlik oluyor. Hızlı biçimde bu güvenlik açıklarını kapatan bir takımınız olduğu zaman bu önyargıyı da yok etmiş oluyorsunuz. Sonra insanların önyargısı destek konusunda kendini gösterdi. “Acaba ihtiyaç anında bir muhatap bulabilir miyiz’ dediler. Ama gördüler ki, muhataplık konusunda bizim kapalı kaynak kodu kullanan firmalardan hiçbir farkımız yok. Biz de ürünümüzün arkasındayız. Hatta gördüler ki bazı durumlarda çok daha yetkin desteğe de erişebiliyorlar. Çünkü Red Hat’te direkt sistem mühendisleri yanıtlar açılan çağrıları. Bu anlamda daha iyi destek aldıklarını da gördüler. Sonra bir ‘yerli-milli’ endişesi oldu özellikle son zamanlarda. Yerli bir ürün değil, açık kaynak ürünü ve ‘biz yerli ürün kullanmak istiyoruz’ şeklinde bir yaklaşım oldu. Ama bu konuda da görüldü ki, bizim yaptığımız şey yerli ve milli yazılımların ve uygulamaların, yani esas katma değeri yaratan hususları yerli ve milli olarak yazan firmalara bizim çok kapsamlı destek verdiğimizi ve bunun için yetkin bir platformu sağladığımızı gördüler. Böylece bu önyargılar bir bir yıkıldı. Akabinde birçok kurumla çok verimli çalışmalara imza attık. Açık kaynağın ücretsiz olduğu algısı da bizi en çok yıpratan önyargılardan biri oldu. Açık kaynak ücretsiz bir yazılım değildir ve toplam sahip olma maliyeti daha uygun olan stratejik üretici bağımsızlığı sağlayan bir yazılımdır. Bu işin anahtar noktası ticarileşme ve bu olmadan bir yapının gelişmesi de mümkün değil. İlk başta açık kaynağa ücret ödeme konusunda bir stres vardı. Ama bunun yanlış olduğu, açık kaynağın ciddi bir katma değer taşıdığı anlaşıldı. Bakım ve geliştirme gibi başlıklar için bir ücretlendirme önemli. Bu yönüyle ticarileşme burada kritik bir nokta.”
Test çalışmaları rehberlik etti
Murat Göçe’nin ‘Bir belediyeyi Linux’a geçirmek nasıl oldu?’ sorusuna ilk yanıt Ferhat Alkan’dan geldi. Üsküdar Belediyesi’nde yaklaşık 4 senedir açık kaynak kodlu sistemlere ve açık belge biçimine göç projesini yürüttüğünü belirterek sözlerine başlayan Ferhat Alkan, şöyle devam etti:
“Bu iş için öncelikle 7 aylık bir Ar-Ge süreci yaşadık. Bu süreçte önce bir donanım testi yaptık makinelere Linux kurduk. Bu yapıları test ettikten sonra da bütün programlarımızın listesini çıkardık ve varsa Linux sürümlerini yoksa Linux alternatiflerini belirleyerek Linux’a geçirebileceğimiz makinaların bir listesini oluşturmaya çalıştık. Tüm bu işlerden önce de kullanıcıların yönetimi açısından tüm Linux Pardus makinaların Active Directory sistemine entegre çalışmasını sağladık. Bu da bilgisayarlar ve kullanıcıların yönetimi açısından önemliydi. Önce bu adımları atık. Sonra yazılım ve donanım testlerini gerçekleştirerek ilerledik. Sonrasında depo sunucu kurduk. Uzaktan yönetim için de bir sunucu kurduk ve bir pilot müdürlük belirleyerek, ki o da bilgi işlem müdürlüğü oldu, bu pilot müdürlükte kurulumumuzu gerçekleştirdik. Bu test işlemleri 7 ay sürdü. Çünkü adımların sağlam ve bilinçli atılması gerekiyordu. Hele de bir belediyede ‘kervan yolda düzülür’ mantığıyla ilerlenemiyor. Bu nedenle test çalışmaları bizim için çok önemli ve yol gösterici oldu. Bu işe en başından bir danışman firma ile girdik. Bunu da belirtmem gerek.”
Kurması pratik, kullanması zorlayıcı
Yerel yönetimlerin açık kaynak geçiş sürecinin bir diğer örneği olan Eyüp Belediyesi’nde atılan adımları da Hüseyin Güç anlattı. 1994 yılından beri bilişim sektöründe olduğunu, son 5 yıldır Eyüp Belediyesi’nde görev yaptığını aktaran Hüseyin Güç, devam etti:
“Ben aynı zamanda Pardus dönüşüm projesini de yürütmekteyim. Pardus’a geçen ilk İstanbul ilçe belediyesiyiz. Pardus dönüşümünün ne kadar sürdürülebilir ve başarılı olduğunun canlı kanıtıyız. Pardus projesinin kendisi, Pardus kullandığınızda olanlar, Pardus’la beraber kullanmak zorunda olduğunuz uygulamalar ve sorun yaşadığınızda, bunları çözmek istediğinizde karşılaştıklarınıza odaklanacağım. Dijital dönüşüm bilgisayarlar üzerinde gerçekleşiyor. Pardus açık kaynak yapısı ile tüm süreçlerin yapılabileceğinin anlatılması bence büyük önem taşıyor. Kapalı kodlu işletim sistemleri ile beraber yapılabilecek konular belirli bir noktada sizin kontrolünüzden çıkıyor. Bu yönüyle dijital dönüşümün ilk başlangıç noktası işletim sistemi olmalı. İnsanların yeterli ekibi veya bilgisi olmadığı için, bu amaçla kaynak da bulamadığından dolayı projeye başlamadan veya başladıktan hemen sonra zorluğunu görüp vazgeçiyorlar. Sonuçta Pardus kolayca kurulup kullanılabilen bir işletim sistemi. Asıl sorun ise siz Pardus kullanmaya başlayıp bir şeyler üretmeye başladığınızda çıkıyor. Çünkü piyasada kapalı kodlu sistem tercih ediliyor. İşte bu yüzden Pardus kurmak basit ama kullanmak zor. Gerçek bir dönüşüm, açık belge biçiminin ülke genelinde kullanılabilir olması için gerekli çalışmaların başlatılması gerektiğine inanıyorum.”