Kavgaya karşı işbirliği şart
Dünyadaki dijital uçurumun yanında sürekli savaşan gelişmiş ülkelerle ve Türkiye’nin dünyadaki BT gelişimi konusundaki rolünü ITU’nun yetkili ağzı Houlin Zhao’dan dinledik.
Dokuzuncusu ülkemizde düzenlenen ve birçok ülkenin temsilcisinin internet üzerindeki haklarının tartışıldığı organizasyonda, ITU Genel Sekreter Yardımcısı Houlin Zhao ile konuşma fırsatı bulduk. Zhao’ya ITU’nun İnternet Yönetişim Forumu’nda (IGF) konuşulan konulardaki rolünü ve hedeflerini sorduk.
Mr. Zhao, IGF’in İstanbul ayağıyla ilgili ilk izlenimlerinizi aktarabilir misiniz?
Bu seferki benim ikinci IGF’im oluyor. 2006 yılındaki Yunanistan’da düzenlenen IGF’te bulunmuştum. O sırada IGF’in Telekom Standardizasyon Bürosu Direktörü olarak görev alıyor ve internet kullanımı, gelişim alanları gibi konularla ilgileniyordum.
Bildiğiniz üzere 2006 yılında ITU’nun direktörüyken genel sekreter yardımcılığı görevine seçildim. O süreçte görevlerim değişti ve pek göz önünde değildim. İkinci kez IGF’e katılıyorum. Yeniden bu etkinliğin içinde olmak ve eski arkadaşları görüp yeni arkadaşlar edinmek çok güzel. Bu kez IGF İstanbul’da yapılıyor ve İstanbul’un tarihinden gelen meşhur konukseverliği öne çıkıyor.
Hatırlarsınız ITU, 2000 yılında binlerce kişinin katıldığı büyük konferansını da İstanbul’da gerçekleştirmişti. Yanılmıyorsam 2002 yılında da ITU için Telekom geliştiriciler konferansı düzenlenmişti. Tüm bu organizasyonlar, IGF’in İstanbul’da gerçekleştirilmesinin sürpriz olmadığına işaret ediyor. Burada konuşulan konuların tamamı çok yeni ve buradan da yeni tartışma konuları ortaya çıkacaktır.
ITU için özellikle önemli olan konular neler?
Aslında burada konuşulan hemen her konu çok önemli. Bağlantı, uygulamalar, güvenlik ve kişisel mahremiyetin korunması gibi konularda ITU’nun görüşlerine bu platformda yer verebiliyoruz. Ben de iki konuşma yaparak organizasyonda yer aldım.
Peki, etkinlikteki konuşmalarınızı özetleyebilir misiniz?
Elbette. Öncelikle bu etkinliğin burada yapılmasında emeği geçen tüm paydaşlara teşekkür ettim. Ardından bağlantı üzerine çalışmalar yürütülmeden herhangi bir başarıdan söz edilemeyeceği üzerinde durdum.
ITU uzun süredir faaliyet gösteren bir kurum. İşbirliği ve koordinasyon olmadan başarıya ulaşılamayacağını düşünüyoruz. ITU olarak BT alanındaki gelişmeyi sağlamak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Özellikle işbirliği ve bağlantının gelişmesi için çalışıyoruz. Şunu biliyoruz ki hiç kimse tek başına her şeyi yapamaz. Bu sebeple işbirliğinin önemine değiniyoruz. Etkinlikteki ana mesajımız da bu oldu.
Bu etkinlikte beni yeni tanıyan katılımcılar olabilir ancak ilk IGF’ten bu yana buradayım. Hem kurumum hem de benim kişisel tecrübelerimi göz önüne aldığımda, işbirliğini teşvik etmezsek başarılı olmayacağımızı görüyorum.
ITU’nun bir parçası olarak Türkiye’nin rolü hakkında neler düşünüyorsunuz?
Türkiye, 1865 yılında kurulan ITU’nun kurucu üyelerinden biri. 20 Avrupa Birliği üyesi ülkenin yanı sıra Tokyo da kurucu üyeler arasında yer alıyor. Türkiye’nin coğrafi konumu doğu ve batı ülkeleri arasında önemli bir köprü oluşturuyor. Bu da bu ülkeye stratejik bir rol yüklüyor. ITU olarak Türkiye ile yakın ilişkiler içerisinde çalışmaya devam etmek istiyoruz.
Söylediğiniz gibi ülkeler arasındaki işbirliği çok önemli. Peki, günümüz şartlarındaki ülkelerin tavırları hakkında neler söylemek istersiniz?
Evet, birçok sorun var maalesef. Gelişmekte olan ülkelerin finansal sorunları bu savaşın bir tarafını oluşturuyor. Bu demek değil ki gelişmiş ülkelerin sorunları yok. Yeni teknolojiler sürekli ortaya çıkıyor ve altyapıların yenilenme sürecine ihtiyaç duyuluyor. Bu yapıların gelişmiş ülkeler tarafından kurulması gerekiyor.
ITU da burada önemli bir rol üstleniyor. Önümüzdeki yıl organize edeceğimiz dünya çapındaki konferansta birçok konuda daha detaylı tartışmaların yapılmasına gayret edeceğiz. Zayıf noktalarımızın farkındayız ve büyük bir önemli tüm konulara eğiliyoruz. ITU’nun 193 ülkeden 700 üyesiyle harika bir uyum yakaladığımıza inanıyoruz. Bu uyum bizi güçlü kılıyor ve böylece en eski uluslararası organizasyon olarak kalabiliyoruz. BT’nin gelişimini destekleyen ITU, tüm kurumlardan farklı olarak BT’nin bir parçası gibi hareket etti. BT bir program ya da bir programın parçası değil, her şey için bir çözüm oldu bugüne kadar.
Birleşmiş Milletler tarafından belirlenen öğrenme ve geliştirme hedeflerine bakıldığında, önümüzdeki yılı hedeflerine ulaşmada birçok sorun yaşandığını göreceksiniz. Ancak BT’nin ve kısmen de Telekom sektöründeki gelişime baktığınızda 2000 yılında hedeflenenlerin çok önünde olduğumuzu fark edeceksiniz. Sizin de belirttiğiniz gibi her yerde dengeli bir dijital yaşam süreci görülmüyor. Adil rekabet, mahremiyetin korunması, kişisel veriler ve ifade özgürlüğü gibi konularda sorunlar yaşanıyor. Bu sorunların önüne geçilmesi hususunda garanti veremiyoruz. Ancak bir başka açıdan bakıldığında da her ülkenin kendi hakkını korumaya çalıştığı göze çarpıyor.
Tüm sorunların ortak olarak görülerek tartışılması için ITU çalışmalar yürütmeyi sürdürüyor. İnsanların özgürce fikirlerini ifade edebileceği ortamlar oluşturulmasında bir sakınca bulunmuyor. Eğer fikirlerinizi tartışmazsanız kavga edersiniz. İnsanlar bir araya gelmeli ve konuşarak sorunların üstesinden gelecek çözümleri bulmalı. Kısa süre içerisinde çok da keskin değişimler beklemek hata olur.
Ülkelerin birbirlerine saldırmaları ve sonrasında yine birbirlerini suçlayan açıklamalar yapmalarına ne diyeceksiniz? Bunu en sık yapan ülkeler biliyorsunuz ABD ve Çin.
Bence bu çok önemli bir sorun. Ülkelerin içerisinde birçok farklı görüşte insan ve onların fikirleri, herkes aynı şeyi düşünmese de medyada öyle fazla yer alıyor ki farklı bir algı yaratılması imkansız oluyor. Kavgayla çözülemeyen konularda işbirliği ve koordinasyonun önemi ortaya çıkıyor. Eninde sonunda sorunların üstesinden gelebilmek için bir yok bulmak gerekiyor. Bunu bir aile gibi düşünmek gerekiyor. Eğer bir noktada ısrar edip bir çözüm aramazsanız hem kendinizi hem de ailenizi zora sokarsınız. Bu da pekiyi bir strateji değil.
ITU, tüm bu sorunların farkında ancak ITU, Birleşmiş Milletler ailesinin bir parçası olan uluslararası bir organizasyon ve bu sorunları çözebilecek durumda değil. Üyelerimizin bu sorunları çözmesi konusunda cesaretlendiriyoruz. Uluslararası prensip ve kılavuzları dikkate alıyoruz. Eğer tüm dünyayı etkileyecek bölgesel bir sorun olduğunda da hemen ilgileniyoruz.
Yaşamın tadını çıkarmanın yolunu bulmalı, başınızı derde sokmamalısınız.
Son olarak Türkiye özelinde vermek istediğiniz bir mesaj var mı?
Önümüzdeki yıl ITU’nun 150. yaş gününü kutlayacağız ve umuyorum ki kurucu ortak olarak Türkiye de bizlerle olacak. Ayrıca Türkiye’nin de bir organizasyonla bu önemli yıla katkıda bulacağını da umuyoruz. Zira ITU herkesin organizasyonu. Son olarak Türkiye’nin bölgesel olarak çok daha aktif olarak dünyadaki ve Türkiye’deki gelişime destek olmasını istiyoruz.