Kaynağın en verimli şekilde yönetimi için ‘Dijital Su’ hayati öneme sahip
Su Politikaları Derneği Başkanı İnşaat Mühendisi, Dursun Yıldız, “Günümüzde iklim değişikliği, nüfus artışı, kirlilik, kentlere göç gibi birçok baskının sonucunda finansal ve kurumsal hizmet olarak su yönetiminin karşı karşıya kaldığı riskler artıyor. Bu nedenle daha sürdürülebilir ve güvenli bir su geleceği için dijital çözüm uygulamalarıyla entegre edilmiş yeni nesil su sistemlerine geçilmesi gündeme gelmekte” değerlendirmesinde bulundu.
Su Politikaları Derneği’nin 2015 yılında bir ihtisas derneği ve düşünce üretim merkezi olarak Ankara’da kurulduğunun altını çizen Dursun Yıldız, “Amacımız; ‘Su Yönetimi’, ‘Uluslararası Su Politikaları’, ‘Su Politikaları’, ‘Hidropolitik’, ‘Su Diplomasisi’, ‘Su’, ‘Enerji’, ‘Gıda ve Çevre Güvenliği’ gibi konularda yerel bölgesel ve küresel ölçekte daha çok uygulamalı araştırma çalışmaları yapmaktır. 5 yıldır bu alanlarda disiplinlerarası bir çalışma anlayışla bilgiye dayalı analizler yapılmasına imkân tanıyacak raporlar yayımladık. Nihai hedefimiz; ilgi alanımızda bölgesel bir eğitim ve araştırma enstitüsü olmak. Uluslararası alandaki birçok kurum ve kuruluşa üyeyiz. Pandemi öncesi yılda en az iki kez yurt dışında konferans ve panellere katılırdık. Şimdi bu etkinlikleri webinar ortamında izliyoruz ve katkı koyuyoruz. Üyelerimizin yüzde 53’ü aktif üniversite öğretim üyesi, yüzde 10’u emekli büyükelçi, yüzde 20’si üst düzey teknokrat, yüzde 17’si özel sektör üst düzey yöneticisi. Üyelerimizin yanı sıra çok geniş bir uzman havuzumuz var. Derneğimizin, yurt dışından farklı ülkelerden birçok yardımcı üyesi de bulunuyor” açıklamasını yaptı. Yıldız, Su Politikaları Derneği’nde ayrıca ilgi alanlarındaki konularda oluşan teknolojik değişimin yönünü anlamaya ve farkındalık yaratmaya yönelik çalışmalar da yaptıklarına dikkat çekerek “Bu kapsamda son olarak ‘Dijital Su’ kavramını ve ‘Yapay Zekâ ve Su Yönetimi’ ilişkisini daha çok teknik olarak inceleyen iki rapor hazırladık. Çalışmalarımız sürüyor” dedi.
‘Akıllılık’; sadece teknik değil sosyal boyutu da içeren bir ‘anahtar’ kavram olmalıdır
“Hızla dijitalleşen dünyamızda yaşamsal bir kaynak olan suyun korunmasından sürdürülebilir yönetimine kadar birçok alanda dijital teknolojilerin sağlayacağı avantajlar artmakta. Bu anlamda ‘Dijital Su’ kavramı herkesin yeterli ve temiz suya ulaşımını sağlamak üzere bu kaynağın korunması ve en verimli şekilde yönetimi için büyük önem taşımakta” değerlendirmesinde bulunan Yıldız, şu noktaları vurguladı: “Günümüzde iklim değişikliği, nüfus artışı, kirlilik, kentlere göç gibi birçok baskının sonucunda finansal ve kurumsal hizmet olarak su yönetiminin karşı karşıya kaldığı riskler de artıyor. Bu nedenle daha sürdürülebilir ve güvenli bir su geleceği için dijital çözüm uygulamalarıyla entegre edilmiş yeni nesil su sistemlerine geçilmesi gündeme gelmekte. Dijital teknolojiler; şehirlerimizden evlerimize ve kişisel yaşamlarımıza kadar birçok alandaki uygulamaları dönüştürdüğü gibi, su yönetimini de dönüştürmekte. Dijital teknolojiler sadece su ve atık su projelerinin optimum dizaynı ve daha verimli işletilmesi konularında değil, tüm paydaşların su yönetimiyle ilişkilerinin geliştirilmesi, problemlerin kısa zamanda iletilmesi ve çözümü açısından da önemli avantajlar sağlıyor.” Yıldız, “Akıllı şehirlere gelince; burada ‘Akıllılık’ kavramı sadece teknik değil sosyal boyutu da içeren bir ‘anahtar’ kavram olmalıdır” ifadesini kullanarak konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu kavram; sosyo-ekonomik gelişme, toplumsal bütünleşme ve ekolojik denge için yeni bir yerel yönetim yaklaşımının anahtar kavramı olmalıdır. Bunun için çalışmalıyız. Aksi takdirde bu uygulamalar toplumsal yaşam için teknolojik bir pranga haline gelebilir. Bu kapsamda akıllı kentlerde suyun akıllı yönetimi de akıllı ulaşım, akıllı güvenlik gibi diğer hizmetlerin yanı sıra çok önemli ve hayati bir öneme sahiptir. Çünkü günümüzde su, enerji, gıda ve çevre sektörlerinin birbiriyle olan ilişkileri arttı. Örneğin son dönemde, su hizmetleri daha çok enerji bağımlı olurken enerji üretimi hizmetleri de daha çok su bağımlı duruma geldi. Çevre ve gıda güvenliğinin su güvenliğiyle olan karşılıklı bağlantıları da arttı. Akıllı kentler; tüm bu sektörlerin dijital dönüşüm kapsamında bütüncül olarak ele alındığı yerler olacaktır. Bu nedenle ‘Akıllı Su Yönetimi’ kentlerde ayrı bir alt başlık altında diğer sektörlerin akıllı yönetimiyle birlikte bütüncül bir anlayışla ele alınmalıdır.”
Dijital teknoloji kullanımı için politikaların geliştirilmesinde paydaşlar arasında iş birliği gerek
Dursun Yıldız, ‘Dijital Su’ konusundaki paydaşları; su hizmetleri yönetimi yapan kurum ve kuruluşlar, üniversiteler, teknoloji merkezleri, Organize Sanayi Bölgeleri, endüstriler ve Sivil Toplum Kuruluşları olarak sıralayıp şunları kaydetti: “Su ile ilgili sorunlar, yerelden küresel düzeye uzanan zorlukları ve su ekosisteminin anlaşılmasını gerektirir. Bu da dijital teknoloji kullanımı için politikaların geliştirilmesinde paydaşlar arasında iş birliği gereğini ortaya koyar. Bu alanda öncelikle tüm paydaşların katkısıyla kapasite geliştirme politikaları için bir yol haritası oluşturulmalıdır. Bu kapsamda örneğin, su ile ilgili tüm paydaşların dijital teknolojiyle ilgili beceri gelişimi, yapay zekâ ve Bilgi ve İletişim Teknolojisi (BİT) ihtiyaçları ve veri üretimi ve depolama konularındaki temel gereksinimlerinin nasıl karşılanacağı belirlenmelidir. Yine dijital teknolojik altyapılı yeniliklere eşlik edecek nitelikli iş gücü sağlamaya yönelik eğitim ve adaptasyon çalışmaları yapılmalıdır. Burada paydaşların kendi alanlarında hazırlık yapmaları gerekir. Bunun için de örneğin, dijital teknolojilerin su sektörü tarafından başarılı bir şekilde benimsenmesi ve uygulanmasında; ulusal düzeyde tüm paydaşların temsil edildiği bir birimin oluşturulması faydalı olur. Bu birim; politika belirleme ve kurumsal ve teknik altyapı oluşturma uygulamalarındaki aksaklıkları giderecek yönergeleri hazırlama gibi görev ve sorumlulukları yerine getirerek paydaşların gelişmesini ve koordinasyonunu sağlayabilir.”
Katılımcı bir kamu yönetimi anlayışını zorlamak gerekiyor
“Ülkemizde birçok alanda kamu, özel sektör ve STK iş birliğinin gelişmesi sorunlu ve sancılı oluyor” değerlendirmesini yapan Yıldız, “Bunda ülkemizdeki sosyo-kültürel ve sosyo-politik faktörlerin de etkisi var. Yine de iş birlikleri kuruluyor. Ancak özellikle kamu-özel sektör iş birliğinde (PPP) sorun, finansmanı temin edecek olan kesimin yatırımın yönetimindeki yetki ve sorumluluk oranı konusunda ortaya çıkıyor. Bu konuda yetki-sorumluluk almayla, finansmanı sağlama dengesinin kamusal fayda göz ardı edilmeden oluşturulması lazım. STK’ların özellikle dijital değişim ve dönüşümde bu iş birliğine katılması çok önemli. Ancak birçok kuruluş bu konuda kendi alanlarında süreci takip edip yeterli hazırlığı yapabilmiş değiller. Bu gelişmenin devlet destekli projelerle, üniversite STK iş birliği oluşturularak hızlandırılması gerek. Diğer taraftan ülkemizde katılımcı bir yönetim anlayışının yerleşmemiş olmasının olumsuz etkisini ortadan kaldıracak bir kamu yönetimi anlayışını da zorlamak gerekiyor. Bu gelişme, iş birliği sürecini daha sağlıklı kılar ve ilerlemeyi hızlandırır. Bu da dijital dönüşümde ve üretimde en az hata yaparak en kısa sürede en yüksek sosyal, toplumsal ve ekonomik katma değerin yaratılması demektir” şeklinde konuştu.
Kurumlarda ‘Akıllı Teknolojiler’ bölümleri kurulmalı
Günümüzde dijital dönüşümü zamanında yakalamanın ve bunu ülkesel ve toplumsal fayda için yönetebilmenin çok önemli bir konu olduğunun altını çizen Dursun Yıldız, konuşmasının sonunda şunları paylaştı: “Bunun için önce bilgilenme, uzman yetiştirme sonra da pratik bir uygulama planına ihtiyacımız var. Bu konuda stratejik planlar hazırlayan bazı devlet birimlerimizin olduğunu biliyorum. Ancak bu çalışmaların sadece raporlarda kalmaması ve uygulama alanı bulabilmesi için kurumlarda ‘Akıllı Teknolojiler’ bölümleri kurulmalı. Bunun yanı sıra belirlenecek bazı pilot kurumlardan ve özel sektörden yıllık gelişme ve uygulama planlarının istenmesi ve gelişmenin takip edilmesi gerekiyor. Bu takip, hem ilgili kurumların birbirlerindeki gelişmelerden yararlanabilmesi hem de bu geçişin önündeki zorlukların ortaya çıkıp çözülebilmesi açısından da önemlidir.”
İnşaat Mühendisi, Su Politikaları Derneği Başkanı Dursun Yıldız