Kazananı artık teknoloji belirleyecek
Savunma Sanayii Müsteşarlığı’nın iştiraki olan STM Savunma Teknolojileri Mühendislik ve Ticaret, geleceğin savaş alanının analizini yaptı. Geleceğin savaşlarının hangi sahalarda yoğunlaşacağının, hangi teknolojilerin savaş alanlarına girmeye başlayacağının analiz edildiği makalede önemli tespitler var. Makalede, iletişim teknolojilerinin gelişmesi, jeopolitik gelişmeler ve örgütler, mikro milliyetçilik, terörizm gibi devlet dışı aktörlerin ön plana çıkmasıyla savaşların yeni taktik ve sistemlerle yapılması gerektiğinin altı çiziliyor. Analize göre, günümüzde özel kuvvetler personelleri, muharip pilotlar, radar operatörleri gibi farklı sınıflardaki askerlerin eğitim ve tecrübeleri için gereken zaman, altyapı ve bütçe birçok modern orduyu zorlayıcı seviyelerde. Bu da personelin çatışma sırasında karşılaşacağı fiziksel ve ruhsal risklere karşı korumasının üst seviyeye çıkartılmasını önemli kılıyor. Makalede öne çıkan başlıklar şöyle sıralanıyor:
– Savaşın açık arazi ve meydanlardan şehir, orman, dağlık bölge gibi zorlayıcı ortamlarda, asimetrik tehdit unsurlarına karşı icra edilmesi, silahlı kuvvetlerin daha az sayıda personel barındırmaya başlaması ile münferit asker üzerinde psikolojik ve fiziksel yükü artırdı. Gelişen teknoloji ile sayısı ve çeşitliliği artan iletişim, hedefleme, komuta – kontrol ve silah sistemleri de buna eklenince, askerin maruz kaldığı yük, sadece özel eğitim ve idmanlarla kaldırılabilir olmaktan çıkmaya başladı. Bu kapsamda, önümüzdeki dönemde yaralanma ve travmaları hızla tedavi edebilecek, askerin ortam şartlarına uyum sağlamasını kolaylaştıracak, çeviklik, güç ve psikolojik durumunu artıracak takviye çözümlerin artması bekleniyor.
– Nanoteknoloji ve akıllı malzeme alanlardaki gelişmeler, kendi kendini onarabilen, şekil hafızalı, ısı ve benzeri koşullara göre kendini uyarlayabilen malzemelerin üretilmesini mümkün kılıyor. Böylece hasar aldığında kendini onarabilen zırhlar, yüksek mukavemeti de düşük ağırlık ve hacimde sağlayan plakalar, sürat ve irtifaya göre en uygun formu alabilen uçak kanatlarının üretimi söz konusu olabilecek.
– Üç boyutlu üretim teknolojileri, tasarımdan üretime tüm endüstriyel süreçlerin otomasyonunu sağladığı için uzaktan üretim, insansız fabrika gibi konseptlerin geliştirilmesi mümkün oldu. Örneğin ordular ileri harekât bölgelerinde ihtiyaç duydukları yedek parçaları hızla üretebilmekte, ikmal hatlarının karmaşıklığından kurtulmakta.
– “Dördüncü Nesil Savaş” olarak adlandırılan yeni yaklaşım çok daha küçük, hareket kabiliyeti yüksek, ağ merkezli bir yapıda birbirine bağlı birliklerin; siyasi, ekonomik ve sosyal harekâtların bir parçası olarak kullanılacak.
– BT alanındaki gelişmeler, neredeyse tüm sistem ve araç gerecin birer bilgisayar bileşeni taşımasını sağlıyor. Bu gelişmeler, bilgisayarların işlem kapasitelerinin artması ile 3 boyutlu sanal gerçeklik çözümleri askeri ve sivil alanda giderek daha yoğun kullanılmaya başlandı. Modelleme ve simülasyon teknolojileri, eğitim, karar destek, durum analizi gibi kullanım alanlarında katma değer yarattı.
– Yakıt ve güç sistemlerinde gelişmeler ile 24 saat ve daha fazla sürelerde kesintisiz görev yapan insansız platformlar veya yakıt ikmaline ihtiyaç duymadan çok uzun mesafeleri kat edebilen füzeler gibi sistemlerin geliştirilmesi artık mümkün. Bu alanda bir diğer çalışma konusu, sesin 4 – 5 kat ve daha fazla süratinde uçan, hipersonik hava araçları ve bu füzeler ile dakikalar içinde binlerce kilometre mesafede bir hedefin vurulması mümkün.