Kesintisiz bir dönüşüm dönemindeyiz
Türkiye İş Bankası Genel Müdürü Hakan Aran’a göre, finansal etkileşimin temeli dijital platformlar olarak güç kazanıyor.
Türkiye İş Bankası’nda 30 yılın ardından Genel Müdürlük koltuğuna oturan Hakan Aran, BThaber’in Dell Technologies sponsorluğu ile düzenlediği 30’ with CxO dijital etkinliğinde BThaber editörü Handan Aybars’ın konuğu oldu. Finans dünyasında ‘ADK’ kısaltması ile başlayan dönüşüm sürecinin 20 yılı aşkın zamanda nasıl ‘dijital öncelikli’ bir yapıya kavuştuğunu anlatan Hakan Aran’a göre, etkileşimin temeli de sürekliliği olan dönüşüm olacak.
Finans dünyasında nasıl bir dijital dönüşüm gözlemliyorsunuz?
Dijital dönüşüm finans sektöründe üç harfle, ‘ADK’ yani “alternatif dağıtım kanalları” ile başladı. ADK yolcuğuna 2000’li yıllarda mobil eklendi. Ama artık ADK harflerini “Ana dağıtım kanalı” olarak düşünebilirsiniz. Böylece internet ve mobil, “dijital kanallar”, bankacılık ve bankanın içerisindeki bölümler de “dijital bankacılık” olarak adlandırılmaya başlandı. Dijital bankacılık yapay zeka ile tanıştı. Kişiye özel hale gelen, işlem yapmanın ötesinde bir finansal yönetim uygulaması haline geldi. İçinde bulunduğumuz dönemde de platforma dönüşme ve platform bankacılığına geçiş söz konusu. Artık mobil uygulamaların bir bankanın dijital kanalı olmasından ziyade mobil platformların ya da internet platformlarının fiilen iş yapılan yer olup, bankacılık işlemlerinin bu bütünün ayrılmaz bir parçası haline gelmesi söz konusu. Bu platformlarda hayatını devam ettiren, işini yapan insanların da finansal ihtiyaçlarını başka bir yere ayrılmadan karşılayabilmesi olarak adlandırıyorum bunu. Bankacılığın bu platformlar içerisinde görünmez hale geleceğinden dolayı bunu “görünmez bankacılık” olarak nitelendirmiştim. Önümüzdeki dönemde bu platformları peşi sıra duyuracağız. Bu platformlarda müşterilerimizin ticaretini, iş yapma şeklini dijital platformlara taşıyacağız. Sonrasında oradaki finansal temasımızı, etkileşimimizi platformlar üzerinde devam ettireceğiz. Bu konudaki tüm çabalarımız, tüm dönüşümümüz buna bağlı.
Son birkaç yıldır “CIO’lar geleceğin CEO’ları olabilir mi?” şeklinde bir tartışma oluyordu. Siz bu konuda canlı bir örnek olarak ne düşünüyorsunuz?
CIO’lar, CEO oldu, ancak bu göreve atanmanız CEO olduğunuz anlamına gelmiyor. Bu konuda karar vermek için CEO’dan beklenen tüm performans kriterlerini yerine getirmeniz ve başarılı olmanız gerekir. 1990 yılında yazılım uzmanı olarak bankaya girmiştim ve tek bildiğim iş yazılım yapmaktı. Telefon bankacılığı, internet bankacılığı, mobil bankacılık yazılımını yapıyordum. Bir gün bana artık yazılım yapmayacağımı, terfi ettiğimi, yönetici olup ekibi yöneteceğimi söylediler. Yazılım yapmadan bir yazılımcının gününün nasıl geçeceği, yöneticiliğin ne olduğu benim için çok büyük bir olaydı. İlk yönetici olduğum 1998 yılında İşletme yüksek lisansı yaparak yöneticiliği öğrenme kararını verdim. Akşamları okula gittim, iki yıllık bir süreçti. Sonrasında yazılım geliştirme müdürlüğü yaptım. Yazılıma uygun model seçme, analiz, tasarım, ekip organize etme gibi hususlarla yöneticiliğin içini doldurmaya çalıştım. Bunun da iyi bir yazılım yapmanın dışında yapılması gereken çok hayati bir fonksiyon olduğunu yaşayarak gördüm. Bilgi ile yetkinlik birleştiğinde görevi başarıyla yapmak daha mümkün. Teknolojiyi de zaman zaman teknoloji dışından gelenler yönetmiştir. Ancak teknolojiyi bilen ve iyi bir yetkinliğe sahip birinin her zaman daha avantajlı olduğunu düşünürüm. Bankanın genel müdürleri arasında yıllarını kredi, hazine, şube yöneticiliği, muhasebe ile geçirmiş insanlar 1-0 önde başlıyor. Bu nedenle o tarihte nasıl İşletme yüksek lisansı ile yöneticilik vasfımı geliştirmek istediysem, bankanın genel müdürü olacağım haberini aldığımda bu kez de bildiğim tek yöntem olarak 1,5 yıl önce Bankacılık doktorasına başladım. Her zaman, herkesten, her disiplinden CEO olur, buna CIO’lar da dahildir; ama hangi şirketin genel müdürü oluyorsanız hem o şirketin bütününü, hem de yaptığı temel işi bilmek kaydıyla…
Fintech’ler finansal şirketlerin geleneksel yapıları için nasıl bir değişimi ifade ediyor?
Fintech’lerin bende çağrıştırdığı düşünceler; çeviklik, özgürlük, yaratıcılık, yenilikçilik ve odaklanma. Fintech’lerden çok şey öğrendiğimi biliyorum. Çok şey öğreneceğimizi görüyorum. İş Bankası’ndan Softtech’e, Softtech’ten Softtech Ventures’a giden yolculukla bu tarz fintech’leri kendimiz kuruyoruz. Ayrıca dışarıdaki fintech’lere destek olmak anlamında work-up programıyla onların başvurularını alıyor, onları bir yıl kadar misafir ediyor, mentorluk yapıyor, müşterilerimize sunacağımız ürünleri varsa onların müşterileri oluyoruz. Bir anda İş Bankası’na ürün satmış, İş Bankası müşterilerinin ürünlerini kullandığı bir ölçeğe geliyorlar. Değerlemeleri artıyor. Sermaye, yatırımcı almaları çok daha mümkün hale geliyor. Biz de inanırsak onların büyümesine yatırımcı olarak destek olabiliyoruz. Tüm bu mekanizmaları kurduğumuz için fintech’lerle iç içe olduğumuzu, fintech’ler nezdinde yapılan anketlerde son iki yıldır kendilerini en iyi anlayan, kendilerine en iyi destek çıkan kurum olarak İş Bankası’nı göstermelerini çok anlamlı buluyorum.
Her sektörde değişime hızlı uyum ve sürdürebilirlik esas. Bu konuda gerek kurumsal, gerek bireysel stratejiniz hakkında bilgi verir misiniz?
Pandemi ile birlikte her kurumun mesafe bağımsız çalışabilme ve üretebilme becerisinin gerekliliği ortaya çıktı. Biz pandemi döneminde süratle bunu sağladık. Düzenleyici otoritemiz BDDK’ya da teşekkür etmek lazım. Çok hızlı aksiyon aldılar. Bunu sağladıktan sonra verimliliği, etkinliği, kaliteyi sağlamak ve bunu ölçümlemeniz gerekiyor. Bana sürekli evden çalışmayı nasıl ölçtüğümü soruyorlar. Evde olmayan çalışma nasıl ölçülüyorsa, onun da o şekilde ölçülmesi lazım. Siz, o insanın içeride bulunduğu saati ölçüyorsanız sisteme bağlı kaldığı saati ölçersiniz. Bu noktada neyi ölçtüğünüz kalite, verimlilik açısından önemli. Dolayısıyla uzaktan çalışmada ölçümleme farklılaşmıyor. Ölçtüklerinizi ölçmeye devam etmeniz gerekir. Doğru soru; “Ölçmüyordum, şimdi ölçmek istiyorum. Görmüyordum; şimdi görmek istiyorum” yönünde olmalı. Uzaktan, mekan bağımsız çalışma modeli güvenlik risklerini, altyapı ihtiyaçlarını artırıyor. Siber güvenlik, veri güvenliği konularında özel bir çaba gerekiyor. Ürünlerinizi dijitalleştirmek zorundasınız. Ürün ve hizmetleriniz dijital ürün ve hizmetler değilse dijital kanallardan müşteri edinemiyorsanız farklı stratejiler izlemeniz gerekiyor. İlk strateji; dijital ürün ve hizmetlere dönüşebilme, dijital kanallardan müşteri kazanabilme, müşteri sözleşmelerini bu kanallar üzerinden yapabilmeye ilişkin yatırımı gerektiriyor. Sonrasında da müşteri deneyimine çok daha özen göstermeniz, müşteri deneyimini yeni mecralarda, iş yapış şekillerinde bir kez daha tanımlamanız gerekiyor. Müşteri beklentileri çok hızlı değişiyor, gelişiyor. Z nesli de sektörü değiştirecek. Gerek evde kalmanın, gerek nesil değişikliklerinin hangi ihtiyaçları değiştireceğini öngörmeniz ve buna göre zamanında pozisyon almanız rekabet için çok önemli. Değişen müşteri ihtiyaçlarını, yaşam şekillerini ıskalarsanız mutlaka o alanda bir zafiyet oluşacaktır. Tüm bunları yaptıktan sonra bunları sürdürülebilir kılacak şekilde içerideki süreç ve organizasyonlarınızı müşterinin yeni ihtiyaçlarına göre yapılandırmanız gerekiyor. Mevcut iş, organizasyon modelleri ile yanıt vermekte gecikilebilir. Çünkü müşteriler artık sizin her an, kolay, güvenli erişilebilir olmanızı, olası sorunlarına çok hızlı yanıt vermenizi, onun çevikliğinde olmanızı bekliyorlar.
Bu yoğunluk içerisinde boş vakit kalıyor mu?
Başarılı bir şekilde bu görevi yapma motivasyonu zamanın önemli bir bölümünü alıyor; ama Hakan Aran, 22, 24 ve 29 yaşlarında üç çocuk babası. 4 yaşında Aylin adlı yeğeninin amcası. 29 yaşındaki kızının kızı olan 18 aylık torunu olan bir dede. Bu çekirdek ailede boş zamanımın önemli bir bölümünü bu aile bireyleri ile geçirmeyi çok değerli görüyorum. Bir zamanı harcamanın en güzel yolu çocuklara ayrılan zamandır. Sabah kaçta uyanıyorlarsa onlarla beraber uyanıp oyun oynamak gerekiyorsa oyun arkadaşı, kitap okumak gerekiyorsa kitap arkadaşı olacak şekilde birlikte geçiririm. Kitap okumak ve müzik dinlemek beni çok rahatlatıyor. Aktif bir sporcuydum. Futbol, basketbol, tenis, yüzme gibi sporların pek çoğunu lisanslı olarak yaptım. Fırsat bulduğumda bu sporları yapmaya devam ediyorum.