Kiğılı CIO’su Gürkan Taşkıran: “BULUT BULUNMAZ BİR NİMET”
“Biz de sistem odamızı 5 yıl önce kapattık tamamen ve buluttayız. Hem KVKK’ya hem GDPR’a tabiyiz. AB ülkelerinde mağazalarımız var. Türkiye’den hizmet sağlıyoruz onlara. Regülasyonlar burada çok değişkenlik gösteriyor. Veriyi ayakta tutmaya efor harcarız ve 5 yıl önce bu dönüşümü yapmadan önce mesaimizin yüzde 60’ını o sistemi ayakta tutmak için harcıyorduk. O yüzden bulut bizim için bulunmaz bir nimet. Yeri geliyor, mevcut kaynağımızın üç katını kullanabiliyorum o hafta. Pandemi döneminde kaynaklarımı indirdim. Döndük tekrar mağazalar açıldı. Bu dönemde, biz veriyi kullanmaya, veriyle işe yatırım yapmaya çalışıyor, değer üreten bir departman olmaya çalışıyoruz. Üç tane yatırımcı olduğumuz teknoloji şirketimiz ve ayrıca kendi teknoloji şirketimiz var Bilişim Vadisi Teknopark’ta. Kiğılı’ya hizmet veren bir teknoloji şirketi, ama başka şirketlere de hizmet verebilmek üzerine inşa edilmiş. Bu da biraz yönetimlerin bakış açısını değiştiriyor. Abdullah Kiğılı’yı buna ikna ettiysem, Türkiye’de herkes buna ikna olur. Doğruları, gerçekten neye odaklanacağımızı anlattık. Şirketlerden beklediğimiz iki konu var. Geleneksel IT işletiyorsak, şirketlerden en büyük isteğim, her ağrıya aspirin vermesinler, lütfen o kurumu bir analiz etsinler. Güvenlik ürünleri projesi yapıyoruz ve öyle ürünler geliyor ki… 24 yıldır Türkiye’de perakende sektöründe çalışıyorum ve perakende sektöründeki şirketlerin karlılığını bilirim. Ama sen o ürünü Türkiye’deki bir perakende şirketine veremezsin. Verirsen iki yıl sonra o ürün orada kalır. Çünkü o ürüne bakımı yapacak teknik personeli şirket barındıramayacak bir süre sonra. Bakımlar bir süre sonra yük olmaya başlayacak. Bugün ilk yatırım maliyeti diye herkes ürünleri alıyor, bütçeliyorlar ama 2 yıl sonra bu ürünlerin bakımları da artık oralara yük olmaya başlayacak. Kurumlardan beklediğim bizi iyi analiz etsin. Vereceği ürünlerin geleceğini de görsün. Bizim sektörün de genel problemi bu ve şirketler bir yerden sonra teknoloji obezi şirketler haline geliyor. O kadar fazla ürün alınıyor ki… Bir süre sonra bakımları alınmamaya başlıyor. Sonra biri gelip, ‘bizim burada bir ürünümüz varmış, bunu kullanalım, ama 5 yıllık bir bakımınız var önce bunu ödeyin, bu bakımları öderseniz, bu ürünü ayağa kaldıralım’ diyor. Sonra bakıyor ki aslında yenisini almak, o ürünü ayağa kaldırmaktan daha ucuz ve daha az insan kaynağı gerektiriyor. Doğrular var, bir de gerçekler var. Yazılım, donanım şirketleri, sektördeki iş ortaklarımız ve onlar doğrularını biliyorlar. Ama bugün baktığımızda Wallmart da bir perakende şirketi, ben de. Ama orada 1 milyon 300 bin kişi çalışıyor, 550 milyar dolar ciro yapıyor. Bir bunları karşılaştır, ondan sonra bize kıyas yap. Öylesi geliyor ki, ayakları yere basmıyor. Türkiye’nin gerçekleri üzerinden bir konuşalım, ondan sonra hareket edelim. Amerika’da en küçük şirket bile 4 milyar dolar ciro yapıyor. Türkiye’de 4 milyar ciro yapan perakendeci var mı, oraya bakmak lazım.”