Kişiselleştirme, dijitalleşmenin desteğiyle bir “rekabet avantajı” oluyor
Gelişen teknolojilerle tüketiciyle temas notlarının sürekli arttığı ve çeşitlendiği günümüzde, tüketiciler kendilerini özel hissedebilecekleri deneyimleri içselleştiriyor. Müşteri Deneyimi Yönetimi ve Teknolojileri Derneği (MDYD) tarafından PwC Türkiye ile gerçekleştirilen ‘Yeni Nesil Müşteri Deneyimi Yönetimi Araştırması 2023’, deneyim yönetiminde değişimin anahtarının artık beklentilerin ötesine geçtiğini gösteriyor. Araştırmaya göre; tüketiciler markalarla değer odaklı bir bağ kuruyor, her 10 tüketiciden 7’sinin değerleriyle örtüşmeyen markalardan alışverişi bırakıyor. Bununla birlikte tüketiciler şeffaflık ve samimiyete dayalı bir iletişim, kişiselleşmiş ve çözüm odaklı bir hizmet arıyor. Araştırma sonuçlarını değerlendiren MDYD Yönetim Kurulu Başkanı C. Banu Hızlı, “Artık daha fazlasını isteyen, daha bilinçli bir kitle var önümüzde. Bu nedenle tüm markaların tüketicilerin değişen beklentilerini merkeze alması ve rekabet koşullarındaki değişimi göz ardı etmemesi gerekiyor” dedi.
Tüketicilerin giderek artan hizmet ve kalite beklentisi, müşteri deneyimini mükemmele taşıyan unsurları fiyat ve performansın tekelinden çıkardı. Tüketicilerin markalar ile kurduğu bağ; fiyat, kalite ve deneyim beklentilerinin ötesinde, değer odaklı bir zemine oturuyor. Değer odaklı değerlendirmeler ise markaların müşteri ve çalışanlarına atfettiği önem, çeşitlilik ve kapsayıcılığa ilişkin yaklaşım, sürdürülebilirlik ve çevresel sorunlara ilişkin eylemler ve toplumsal sorunlara ilişkin duyarlılık başlıklarından oluşturuyor.
Tüketicilerin dijitalleşen, kişisel ürün ve hizmetler sunabilen, değerleri kendi değerleriyle örtüşen markalarla daha sıkı bir bağ kurduğuna dikkat çeken MDYD Yönetim Kurulu Başkanı C. Banu Hızlı, “Araştırma sonuçlara göre; tüketicilerin %56’sı, mobil cihazların alışveriş amacıyla kullanımının giderek artacağını düşünüyor. 18-24 yaş aralığındaki tüketiciler arasında mobil kullanımının artacağını öngörenlerin oranı ise daha da yüksek. Katılımcıların %34’ü gelecek dönemde dizüstü bilgisayar kullanımının da yoğun olacağını belirtiyor. Türkiye’deki tüketicilerin dörtte biri, önümüzdeki 6 ayda sosyal medya platformlarından alışveriş yapma eğiliminin artacağını düşünüyor. E-ticarete yönelimin artacağını düşünenlerin oranı ise yaklaşık %90. Bu nedenle dijital imkanlarla kişiselleştirilmiş deneyimi bir arada sunan değer odaklı şirketlerin rekabette pozitif ayrışmasını bekliyoruz” ifadelerinde bulundu.
Gerçek kişilerle etkileşim her zaman önemli
Teknoloji odaklı yeni nesil deneyim beklentileri sürekli gelişirken, tüketiciler insan temasının ortadan tamamen kalkmasını istemiyor. Özellikle yaşanacak herhangi bir terslikte müşteri temsilcisi ile iletişim kurmak istiyor. Teknoloji destekli deneyimlerin sunulmasında insan faktörünü gözden kaçırmamak gerektiğini vurgulayan Hızlı, “Bugün, tüketicilerin %59’u, şirketlerin müşteri deneyiminin yeterince insan unsuru içermediğini düşünüyor. Küresel ölçekte tüketicilerin gerçek kişilerle iletişim ve makine etkileşimine yaklaşımı incelendiğinde, tüketicilerin %75’i teknoloji gelişmeye devam ettikçe gerçek kişilerle etkileşimde olma isteklerinin arttığını belirtiyor. Teknoloji gelişip otomasyon daha yaygın hale gelse bile gerçek kişilerle etkileşim önemini kaybetmiyor” dedi.
İleri teknolojilere bugünden yatırım yapan şirketlerin, müşteri deneyimi yönetiminde büyük avantajlar elde edeceğini belirten Hızlı, “Araştırmaya katılanların % 56’sı teknolojiyi deneyimi iyileştirmek, % 46’sı ise rekabet avantajı sağlamak için bir itici güç olarak görüyor. Önümüzdeki 1 yıl içinde müşteri deneyimi alanında teknoloji yatırımı yapmak isteyen firmaların radarında ise sırasıyla akıllı sanal asistanlar, bilgi güvenliği teknolojileri, bulut tabanlı platformlar, gerçek zamanlı veri analitiği ve generative AI yer alıyor. Tüketici etkileşimlerini ve tercihlerini daha iyi analiz ederek daha kişiselleştirilmiş deneyimler sunma yeteneği ise yapay zekanın büyük bir avantajı olarak karşımıza çıkıyor” ifadelerinde bulundu.