KOBİ’LER İÇİN KAMU KAYNAKLI AR-GE DESTEKLERİ ÖNEM KAZANIYOR
Schneider Electric Orta Asya Bölgesi ve Türkiye Ülke Başkanı Bora Tuncer
“Şirketlerin, müşterilerine daima daha fazla katma değer ve hizmet sağlamak için hem daha fazla hem de farklılaşmayı sağlayıcı inovasyon önermeye ihtiyaçları var. Aksi takdirde, müşterilerin daha inovatif, daha ucuz ve daha etkili rakiplere yönelme riski olduğunu görüyorlar. Schneider Electric, 170 yıl önce kuruluşundan bugüne, 20 bin aktif patent topladı ve her yıl, dünya çapında yaklaşık 500 yeni patent başvurusu gerçekleştiriyoruz. Schneider Electric’te inovasyonu üç temel üzerine kuruyoruz: Esnek bir iş modeli, kullanılabilir tasarım ve teknoloji. Sonrasında şirketimiz müşterilere birbiriyle bağlantılı teklifler, yazılım, enerji etkin çözümler ve hizmetler gibi katma değer sağlayacak alanlara odaklanıyor. İnovasyonu kendi iç yapımızın haricinde, uzun yıllardan beri ekosistemimizdeki tüm paydaşlarımız uyguluyor ve bu çalışmaları Cisco, Microsoft ve IBM gibi şirketlerle stratejik ortaklıklar ile destekliyoruz.
Schneider Electric, globalde her yıl gelirinin yüzde 4-5’ini Ar- Ge çalışmaları için ayırıyor, dünya çapında toplam 20 binin üzerinde patent başvurusuyla 11 bin Ar-Ge çalışanını istihdam etmeye devam ediyor. Türkiye’de de Manisa fabrikamızı teknoloji ve ihracat üssü olarak konumlandırdık. Yüzde 70’i yerel olarak Türk mühendislerinin geliştirdiği ve ürettiği ürünlerle, yurt dışındaki diğer fabrikalar için de yan sanayi üretimi gerçekleştiriyoruz. Türkiye’ye teknoloji transferi yaparak ve burada yeni teknoloji geliştirerek ülke ekonomisine ve istihdama katkıda bulunuyoruz. 12 milyon avro yatırımla hayata geçirdiğimiz bu tesis, 3 bine yakın kişiye istihdam sağlıyor. Manisa fabrikamız, aynı çatı altında 14 farklı ürün ve kendi içindeki tipleri üreten Schneider Electric bünyesinde dünyadaki tek fabrika.
Türkiye’de Ar-Ge politikaları ile ilgili olarak yapılması gereken geliştirmeler ve güncelleştirmeler önemli. Türkiye’de Ar-Ge harcamalarında son yıllarda önemli artış var. Bu artışın önemli nedenlerinden biri sanayinin Ar-Ge’ye ayırdığı bütçe. Ancak toplam Ar-Ge’ye ayrılan bütçenin GSYH’ya oranı düşük (% 0.84) kalıyor. Gelişmekte olan ülkeler ile kıyasladığımızda, Türkiye’nin toplam Ar-Ge’ye yatırım payı içerisinde özel sektör katkısı da sınırlı. Kamuda ve özel sektörde bu konudaki farkındalık arttı. GSMH’dan Ar-Ge’ye ayrılan payın artması için Ar-Ge firma sayısının artırılması, Ar-Ge’nin tabana yayılması açısından önemli. Bu nedenle özellikle KOBİ’ler için kamu kaynaklı Ar-Ge ve inovasyon destekleri önem taşıyor. Bununla birlikte, Türkiye’nin rekabet ettiği ülkelere oranla hem ulusal hem de uluslararası patent başvuru sayıları düşük kalıyor. Bu noktada en önemli iş devlete düşmekte. Hükümetin açıkladığı reform paketinin hayata geçmesi ile bu alanda gelişmelerin yaşanacağını düşünüyorum.
Türkiye olarak atılması gereken temel adımlar var. Bunların başında üniversite-sanayi işbirlikleri geliyor. Bunlarla beraber Teknoloji Geliştirme Bölgeleri, Teknokentler-Teknoparklar’ın artırılması ve işlevsel kılınması, buralardaki girişimcilerin desteklenmesi önemli. Bu noktada melek yatırımcı kavramı öne çıkıyor. Türkiye’de, özellikle ABD ile kıyaslandığında henüz çok küçük olan bu alanın da giderek geliştiğini görebiliyoruz. KOBİ’lerin de teknoloji kullanımının artırılması Ar-Ge ve inovasyon alanında gelişimi sağlayacaktır.”