Korona’nın Ekonomi ve Teknolojiye Etkileri – 2: Ekonomi politikaları tepeden tırnağa dönüşecek!
“Korona’nın Ekonomi ve Teknolojiye Etkileri” başlıklı dijital etkinliğin ikinci bölümünde, korona krizi paralelinde ekonomik tedbirlerin ve yeni teknoloji beklentilerinin neler olması gerektiği tartışıldı. Cumhurbaşkanlığı Ekonomi Politikaları Üyesi Dr. Hakan Yurdakul, tüm ülkelerin ve Türkiye’nin yol haritasının salgının ne kadar sürede kontrol altına alınabileceği ile bağlantılı olarak, iyimser ve kötümser senaryolarla ele alındığını belirtti. “İnsanları koru, izolasyon sağla ve 3-6 ay içinde salgını bastır tüm dünyanın hedefi olan iyimser senaryo. Kötümser senaryo ise salgının yayılması ve hızı yavaşlasa bile devam etmesi yönünde” tahminlerini paylaşan Dr. Hakan Yurdakul, ekonomik beklentilerini ise şöyle paylaştı:
“İşletme maliyetleri, kira, ücretler gibi yükümlülükler ve üretim süreçleri yüzünden bazı sorunlar olacak. Birçok ülke parasal genişleme ve kamulaştırma yapıyor. Devletler parasal genişleme ile destek sağlıyor, stratejik sektörlere hibeler yapıyor, herkesi kurtarmaya çalışıyor. Ama devletler öyle bir noktaya gelecek ki, ‘birkaç kayba rağmen ekonomi devam etmeli’ denilecek. Tüm ülkeler buna hazırlanıyor destekler, teşvikler ve hibeler ile. Bazı ülkelerde bazı sektörlerde stratejik kamulaştırmalar gündemde. Ekonominin ne olacağı çok önemli ve korona krizi ile kendine yeterliliğin çok önemli olduğunu gördük. İkincisi İstanbul’un bu kalabalıklığı normal değil ve riski büyütürken sürdürülebilirliği de olumsuz etkiliyor. Salgınla başlayacak dönüşüm ise bazı adımların atılmasını sağlayacak. Teknoloji tarafında ise büyük veri önemini gösterdi ama ütopya ve distopya ikilemleri var. Büyük veri kullanımı önem kazanacak, ama büyük ve sıkı önlemler almış devletlerle karşı karşıya kalacağız. Ya da bölgesel daha dar ve kendine yeterli, işbirliğine açık bölgelerle karşılaşacağız. Farklı toplumsal yapılar olacak ve hangisine gideceğimiz yine bize bağlı. Self otomasyon artacak, ikincisi sosyal sınıflar biraz daha belirginleşecek. Daha yeşil teknoloji gelişecek, Uber, Airbnb gibi paylaşımcı teknolojilerde ise gerileme olacak. Çünkü salgın etkilerini orta vadede atlatsak bile paylaşımcılık yerine sahiplenme öne çıkacak. Sağlık ve biyoteknoloji önemli olacak. Şirketlerin ve bireylerin sosyal sorumluluk almalarını sağlayan yapılar önem kazanacak. Bir dönüşüm olacak ve ya devletlerin gücü çok artacak ya da özel sektör ve bölgesel sivil oluşumlar güç kazanacak. Blockchain gibi dağıtık teknolojilerle daha sağlıklı, belki daha az üreten ve tüketen bir dünyaya doğru gideceğiz. Bu dönemde tüm ülkeler bütçe açıklarını ve enflasyonu ikinci konuma alacak. Bu dönemde talep artmayacak, talep artışı kaynaklı enflasyon olmayacak. Enflasyon artışı için sebepler az. Çünkü ekonomiyi durdurunca her şey donuyor. Bu zor ve tehlikeli dünyayı devletlerin genişlemeci mali politikaları değiştirebilecek.”
“Yeni ekonomi modelleri ortaya çıkacak”
Türkiye İş Bankası Teknolojiden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Hakan Aran’a göre, bu tabloda teknoloji hem arz tarafında belirleyici bir faktör hem de tüketim tarafında eğilimleri değiştiriyor. Tüketici davranışlarında kalıcı değişiklikler olduğuna ve bu yeni eğilimlere ürün ve hizmetlerin sunulmasının gerektiğine dikkat çeken Hakan Aran da Airbnb gibi dijital işi modellerinin bu salgınla sorgulanmaya başladığına işaret etti. “Ofis paylaşım uygulamaları, ev, ofis ve otomobil gibi alanlarda paylaşım tartışılır hale geldi” diyen Hakan Aran, şöyle devam etti:
“Bu tartışmalar paralelinde, online yapıda yeni dijital iş modelleri herkesin kafa yorması gereken bir konu. Bize düşen görev ise insanlara yardımcı olacak uygulamaların geliştirilmesi, teşviklerin de bu yönde yapılması. Ekonomiye yeni bir para girişi, yani dijital ürün ve hizmetlerde kullanılacak para birimlerinin sisteme girişi söz konusu olabilir. Tele-sağlık, yani uzaktan sağlık hizmeti alma konusunda düzenlemeler hızla hayata geçirilebilir, evden çalışan inanların para kazanabileceği alanlarda teknoloji kullanılabilir. Regülasyonların da buna uygun hale getirilmesi önemli. Uzaktan eğitimi de takip etmek gerek. İşleri ikiye ayırmak gerek. Fiziksel yapılması gerekenleri, iş güvenliği ve sağlık kuralları gibi başlıklar tanımlanmalı, iş yapış şekillerine yatırım yapılmalı. İkincisi böyle bir fiziksel şart gerekmiyorsa dijital ürün ve hizmetlerin çeşitlendirilmesi önemli. Yeni ekonomi modelleri ve iş yapış şekilleri böylece ortaya çıkacak.”
“Planlamanın temelinde teknoloji var”
Korona sürecinin ekonomik yansımalarına karşı alınması gereken ekonomik tedbirleri değerlendiren Garanti BBVA Mühendislik Hizmetleri ve Veri Genel Müdür Yardımcısı İlker Kuruöz’e göre, herkes dijital dönüşümde evrimsel bir yolculuğun içindeydi. Ama şu anda ‘disruption’ var ve buna nasıl uyum sağlayacağımızı bilmemiz gerek. Bu planlamanın en temel noktasını ‘teknoloji’ olarak gösteren İlker Kuruöz’e göre, makro açıdan bakıldığında ülkenin dijitalleşmesi için gereken yatırımlara yönelik ihtiyaç artacak, ulusal anlamda yatırımlar ve bunların etkin kullanım ve yönetiminin garanti edilmesi de gerekecek. “İkincisi ise dijitalleşme için ihtiyaç duyulan altyapı” diyen İlker Kuruöz, şöyle devam etti:
“Bulut yolculuğunun nereye gideceği belli değil. Ülkesel modellerin değişimi ışığında bu altyapıyı nasıl yöneteceğiz, nasıl iş modelleri ile bunlar iş dünyası ve kurumların önüne konulacak? İnsan sermayesi konusunda da ciddi bir dönemden geçiyoruz. Türkiye ise beyin göçü veriyor. Mikroya bakınca, şirketlerin adımlarında makroyu kullanarak dijitalleşmeye ve bunun için kullanılan yönteme bakılacak. Şirketlerin sistemleri ve her birimi bağlayan regülasyonları yeniden ele alınmak zorunda olacak. Radikal değişim ihtiyacı ve kurumsal uyum çabası var. Bir konu da aşırı merkeziyet ve İstanbul riski. Şehir veya lokasyon ile iş modellerinin geliştirilmesi önemli olacak. Teknoloji olarak bunu desteklerken, önümüze çıkan bazı gündemler var ve bunlar çözmek kolay değil. Bulut ve işbirliği teknolojileri bunun örneği. Bunlar arasında denge bulmak ve bunların kurallarla yönetimi bir süre daha gündemimizde olacak. İyimser bir insanım ve bu ‘distruption’ biz teknoloji liderlerinin elini güçlendirdi. Çünkü bu sayede artık yatırım geri dönüşü değil, kurumsal sürdürülebilirlik için yatırım yapma döneminden geçiyoruz. Böylece dijital dönüşümü daha da hızlandıracak bir döneme gireceğiz.”
“Multi-bulut, kurumsal tercihlerde ilk sırada olacak”
Korona sürecinin ardından küresel bazda tüm ekonomilerde etkiler de kendini gösterecek. “Ekonomik bir yavaşlama dönemi geçirdikten sonra neler olacağına dair öngörülerimiz var” diyen Dell Technologies Kurumsal Satış Direktörü Tarık Yenipazar, bu yorumunu şöyle detaylandırdı:
“Bunlar teknoloji bazında olan öngörülerimiz ve sürdürülebilirlik adına da her zaman önlemler alırız. Bulut konusunda öngörümüz multi-bulut esnekliğini sunmak. Dönüşümde öngörülerimizi de belli başlıklar altında değerlendiriyoruz. Bunlardan biri olan İK dönüşümü adına Z kuşağı ile ilgili bir araştırma yaptık. Bu kuşağın çoğunluğu kurumlarında teknolojik olarak yetkinliği tercih ediyor. Bir dönüşüm konusu son kullanıcı dönüşümü ve multi-bulut yapısını destekleyen tüm altyapıların her duruma hazır olması. Dönüşüm başlığında üçüncü öngörümüz ise yazılım dönüşümü ve uygulama dönüşümü. Yani istediğimiz platformda çalıştırabildiğimiz ve uzaktan çalışanların katkıda bulunup çevik yöntemlerle sağladığı dönüşümler. Bu da regülasyonlarla düzenlenecek. Dördüncü dönüşüm öngörümüz ise güvenlik dönüşümü olacak. Bu dört alan bizim önceliğimiz ve gelecekte bir şekilde normalleşeceğiz ve çalışma hayatı daha esnek, daha fayda üreten bir döneme girecek, bu iyimserliğe de sahibiz.”
“Kendi bulutlarımıza sahip olmamız önemli”
Dijital etkinlikte iki temel soruya katılımcıların verdiği yanıtların ardından, izleyicilerin sorularına sıra geldi. Birçok izleyicinin sorularını yönelttiği katılımcılar, sektörlerine ve bir bütün olarak bilişim dünyasına dair beklentilerini paylaştı. Bulut konusunda en ağır regülasyonların finans ve telekom sektörlerinde olduğunu, ama ilginç bir dönemden geçildiğini de belirten Hakan Aran, bu yorumunu şöyle detaylandırdı:
“Ortak çözümler dönemindeyiz ve evden operasyon verilmesi, çağrı merkezi konusunda regülasyonlar için bir araya gelindi. Düzenlemeler karşılıklı işbirliği ile hızlı biçimde alındı. Böylece güvenli biçimde iş yapmak mümkün oluyor. Bulut kullanımının da bizim için regüle edilebileceğine inanıyorum. Salgın öncesi işlemlerin büyük bölümü şube dışından yapılıyordu. Bu kanallar ana işlem kanalı haline geldi. 60-65 yaş grubu da sokağı çıkma yasağı ile bu kanalları kullanmaya başladı. Dijitalleşmeyi kurumlarına yansıtan bir sektörüz ama şubelerden de vazgeçemeyiz. Şubelere gitme ve yüz yüze hizmet alma ihtiyacı her kesimde var. İşgücünün dönüşümünü yapmaya devam edeceğiz. Çalışanlarımızı daha yetkin kılmak ve onları doğru yönetmek önceliğimiz. Sendikal kültürü olan bir kuruluşuz ve bunun faydasını görüyoruz. Her kurumun önceliği artık insan. Artık kâr optimizasyonu değil, sürdürülebilirlik ön planda olacak artık. İnsan kaynağına ihtiyacımız hep olacak.”
Korona sürecinde donanım konusunda işletmeleri neleri beklediğine dair bir soruya ise Tarık Yenipazar, şu yanıtı verdi: “Bizim birkaç bölgede üretim merkezimiz vardı. Bunlar farklı zamanlarda etkilendi ve böylece büyük bir sıkıntı da yaşamadık. Bizde müşteri siparişini verince, tedarik zincirinde bunun yerini takip edebilir durumda ve biz de bu tabi yapıyoruz. Yedek parça için de aynı durum geçerli. Destek hizmetlerimiz de kesintisiz devam ediyor.
Çalışanların korona krizi ve sonrasında bu değişimden nasıl etkileneceğine dair bir soruyu İlker Kuruöz şu eleştiri ile yanıtladı: “Kriz başladığından beri BBVA Grubu’nda da öncelik çalışanlarımızın sağlığı ve aile hayatlarının devamlılığı oldu. İşimizin dönüşümü açısından 20 yıldır gözlemiyorum ve görüyorum ki dijitalleşme bizi daha büyük ölçek ve daha çok insanın bankacılık hizmetleri alabildiği bir yapıya itti. İşimiz dijitalleşecek, şube formasyonlarımız değişecek, şubelerde sunulan katma değer artacak, ama benim de öngörüm şubelere ihtiyaç devam edecek. Türkiye ödeme sistemlerinde yıllardır önde ilerliyor. Temassız ödemeye önemli yatırım yapıldı ve insanlar zorunlu alışverişte temassız ödemeyi tercih ediyor.”
“Kendi bulutlarımıza sahip olmamız önemli” vurgusunu yapan Dr. Hakan Yurdakul’a Tarık Yenipazar da şu yorumla katkı verdi:
“Son 5 yılda veri merkezi ve felaket kurtarma yatırımları ciddi bir gelişim gösterdi. Bulut konusunda düzenlemelerin eksisiyle yerel bulut sağlayıcıları işlerini gelişirdiler. Türkiye’de önemli bir alternatif havuzu mevcut. Ciddi bir kullanım ve büyüme oranı da söz konusu. Bu nedenle şirketlere multi bulut çözümleri düşünmelerini öneririm.”