Kriterlere bağlı seçim, kurumsal faydada kilit noktası
Bulut bilişimde işleyecek yazılımları seçmekte en önemli kriter; varolan yapının doğru analizi ve ihtiyaçları doğru noktada buluşturmak. Bulut sağlayıcının referansları ve iş sürekliliği konusunda verdiği garantiyi de göz önünde bulundurmak gerek.
Bulut bilişimin sunduğu iş uygulamaları odaklı faydalar çok, ama hatalı tercihler de şirketler için zaman ve finansman kaybı anlamına geliyor. Şirketlerin bulut altyapı ve yazılım sağlayıcılarını seçerken dikkat etmesi ve ihtiyaçlarını baştan doğru belirlemesi bu nedenle kritik önemde. Bizcon Teknoloji Uygulamaları Direktörü Arda Berkman, profesyonel bir ‘işletme içi güvenlik, gizlilik ve kesintisiz erişim’in temel ilkeler arasında benimsenmesi gerektiğine işaret ederken, “Kurumlar bulut konusundaki iş ortaklarını belirlerken, seçtikleri sağlayıcıların; altyapı ve güvenlik konularında hangi üreticilerle çalıştığı, güvenlik politikaları ve servis seviyeleri gibi temel özellikleri mutlaka sorgulamalı. Şirketler, kullanmayı planladıkları uygulamayı gerçeğe yakın veri ve senaryolarla test etmeli, beklentilerin sağlanıp sağlanamayacağı konusunda güvenilir sonuçlar elde etmeli” hatırlatmasını yaptı. Berkman’ın dikkat çektiği bir husus da, seçim yapılırken ayrıca imzalanacak Hizmet Seviye Anlaşması’nın çok iyi incelenmesi üstüne. Ayrıca bulut sağlayıcının iş sürekliliği ve veri kurtarma yapılarına da sahip olması şart. Proline Ürün Müdürü Veli Hazar şu detayları paylaştı:
“Şirketler için iş uygulamaları ve söz konusu uygulamaları sağlayan şirketin seçimi açısından en temel ölçüt mevcut ortamın doğru şekilde analiz edilmesi. Şirketlerin göz önünde bulundurması gereken bir konu da güvenlik. Şirketler günden güne SaaS uygulamalarının avantajlarından yararlanmaya başlıyor. Halihazırda küresel iş zekâsı araçlarının tamamının internet tabanlı raporlama ve yönetim ara yüzleri bulunuyor. Özellikle sosyal ağlar ile etkileşim, tüketicilerin veri üretimini geometrik olarak artırıyor ve bu büyük veri kavramını tetikliyor. Eldeki verilerin fazlasıyla çeşitli olması bakımından bilgilerin harmanlanarak anlamlandırılması operatörlerin ve hizmet sağlayıcıların önde gelen talepleri arasında.”
Esnek ve maliyeti hesaplanabilir uygulama
Bulut bilişim temelde kurumların bilgi işlem birimlerinin verimliliğini artırmayı ve bu birimlerin şirketlerine daha fazla fayda sağlamasını hedefleyen bir sürecin tanımı. Arena Kurumsal Ürünler Ürün Müdürü Sevan Matatyan, kurumların iş yapma biçimleri ve bilgi işlemden beklentilerine göre, ihtiyaçları olan bulut bilişim modeli ve bu modele geçiş süreçlerinin farklılık gösterdiğine işaret etti. Özel ya da genel bulut bilişim kavramının yapıtaşları da, Matatyan’a göre, bugün pek çok kurumda zaten kullanılıyor. Ancak bulut mimarinin hayata geçirilmesinin, yeni bir donanım ya da yazılım kullanmaya başlamak gibi bir gecede olabilecek bir şey olmadığını da hatırlatmak gerek.
Symantec Telekom ve Finans Sektörü Müşteri Yöneticisi Evrim Tekesin’e göre, bulut sistemine geçiş, her kurumun mevcut iş öncelikleri ve yönetim tercihlerine göre vermesi gereken bir karar. Tekesin, bulut bilişim hizmetlerinin sahip olduğu dört temel özellik sayesinde kurumların önemli avantajlar elde ettiğini vurguladı. Buna göre, bulut bilişim hizmetleri self-servis modeli ile kullanılabilmeli, çok hızlı ve esnek bir şekilde devreye alınabilmeli, kaynak paylaşımı esası ile birden çok dahili ya da harici müşteriye hizmet verebilmeli ve kullandığın kadar öde gibi prensiplerle gelişmiş ödeme sistemi alternatifleri sunabilmeli. Tüm bu özellikler de kullanıcıların daha esnek, hesaplı ve çabuk olarak bilişim hizmeti alabilmelerine olanak sağlıyor. Netsis Teknoloji ve Ar-Ge’den Sorumlu Başkan Yardımcısı Yalçın Tarkan’ın da dikkat çektiği gibi, uygulamayı sağlayan bilişim şirketi bir süre sonra pazardan çekilirse ya da ticari sıkıntılar yaşarsa kullanıcıları zor durumda bırakabilir. Yani şirketlerin SaaS modelli iş uygulamalarına geçmeden önce en çok dikkat etmeleri gereken konulardan birisi uygulama sahibi bilişim şirketinin güvenilirliği. “Bilişim yatırımı yapmak için yeterli bütçesi, teknik ekibi ve donanımı bulunmayan küçük ölçekli şirketler için SaaS’ın yeni bir devir başlattığını söyleyebiliriz” diyen Tarkan, şunları söyledi:
“SaaS modelli yazılım kullanıcıları hem ilk kurulum, sunucu, bakım, güncelleme, yedekleme gibi maliyet kalemlerini ortadan kaldırmış oluyor; hem de internete bağlanabildikleri her yerden sistemlerine de bağlanabilme esnekliği kazanıyorlar. Bilişim yatırımı yapmanın en tasarruflu ve güvenlikli yolu olan bulut modelli çözümler, yazılım maliyetlerini yüzde 90’a varan ölçüde azaltıyor.”
SaaS ile artan inovasyon
Artı ve Artı Teknoloji Hizmetleri Microsoft Ürün Müdürü Selime Kurt da, seçilecek bulut uygulamasının işletmenin ihtiyacına uygunluğunun sorgulanması gerektiği kanısında. İkinci planda ise sağlayıcının verdiği garantiler ve güvenlik sorgulanacak başlıklar olmalı. Kurt ekledi: “Özellikle küresel hizmet sağlayıcıların sunucularının farklı ülkelerde bulunması nedeniyle gecikme sürecinin iş akışını etkilemeyecek düzeyde olduğu teyit edilmeli, buna uygun hizmet seçilmeli. SaaS modeli ise BT çalışanlarının donanım ve yazılımlarının iş yüklerini hizmet sağlayıcılara devretmesini, şirketlerin kesintisiz hizmete ulaşmasını sağlar.”
Oracle Türkiye ve Orta Asya Bölgesi İş Uygulamaları Direktörü Yüce Erim bulut uygulamalarında Ar-Ge yapan şirketlerin tercih edilmesi gerektiği kanısında. Zira bulutun geleceğini yine onlar şekillendirecek. Kapsamın genişleyebilirliği, bütünleştirme yeteneği, esneklik, müşteriye sunulan seçim hakları ve katı olmayan çalışma seçenekleri, ölçeklenebilirlik, güvenlik bu yapıda önemli, ama Erim’e göre asıl önemlisi, istenildiğinde SaaS’daki çözümün buluttan lokale indirilebilmesi ve bunu yaparken de herhangi bir ek geliştirme veya değişikliğe neden olmaması.
IBM Türk Teknoloji Lideri Kıvanç Uslu’nun da dikkat çektiği gibi, sektör olarak baktığımızda SaaS hizmeti her sektör için uygun olabilir. Burada dikkat edilmesi gereken konu hangi iş yükünün SaaS olarak kullanılmak istendiği. “Kurumlar kendi iç dinamiklerini ve düzenlemeleri göz önünde bulunarak seçim yapmalı” diyen Uslu, bu yapının maliyet, kullanılabilirlik ve erişilebilirlik avantajlarına dikkat çekti. Ama Uslu eklemeden geçmedi: “Bu modelde standartlaştırma sebebi ile geleneksel yazılım kurulumlarında elde edilebilecek tüm fonksiyonlar, hizmet olarak yazılım ile sağlanan modelde bulunmayabiliyor.”
Simternet Genel Müdürü Ataol Ay ise şu bilgileri paylaştı:
“İlk etapta güvenlik konusunu ve güvenlik ana başlığı altındaki tüm hizmet politikalarının önceden incelenmesi ve ardından yüksek performans çok önemli. Hangi yazılım kiralama hizmeti veren şirketin, hangi altyapı şirketinden hizmet ve destek aldığını bilmek pek mümkün olmamakla birlikte, bu konudaki hizmet seviyesi taahhütlerini (SLA) iyi inceleyerek karar vermek önemli. Maliyet de önemli, ancak bu karar aşamasında en kolay değerlendirilebilecek madde olacaktır. SaaS modeli genel olarak maliyetleri ve riskleri düşürür, sürekli en güncel, dünya devlerinin kullandığı teknolojiye sahip olur ve çoğu zaman yeniden öğrenmek zorunda kalmazsınız. Ayrıca kiralama bedelinin tamamını şirket gideri olarak gösterebilirsiniz. SaaS modeli ile ilgili en büyük riskin güvenlik olduğu konuşuluyor, ancak araştırmalar 2016 itibariyle bulut bilişim ile ilgili güvenlik endişesinin kalmayacağını göstermekte. Yasal mevzuat gereği şirket verilerinin ülke sınırları dışında tutulmaması ile ilgili kanunlar kimi ülkelerde kanunlaştı. Ülkemizde henüz bu konu ile ilgili bir düzenleme yapılmamış olmakla birlikte, bu kanunun temel amacının da yerli yazılımcıya destek vermek olduğu bir gerçek.”
Anadolu Bilişim Hizmetleri Veri Merkezi Hizmetleri Müdürü Yakup Kadri Ünal’ın da dikkat çektiği gibi, başlıca seçim kriterleri arasında risk yönetimi, veri erişim yönetimi, uç nokta güvenliği yer alıyor. Hizmet olarak yazılım modeli “kullandıkça öde” mantığına dayanırken, Ünal’ın da belirttiği gibi, şirketler bu model sayesinde bütçe ayıramadığı yazılımlara erişme imkanı buluyor. Bu da KOBİ’lerin büyük şirketler ile ortak rekabet şartlarını yakalamasına yardımcı olurken, büyük şirketlerin de bilişim teknolojileri yatırımına ayırdığı bütçeden tasarruf etmesini sağlar. Software AG Türkiye Başkan Yardımcısı Gökhan Arıksoy, bulut bilişim vizyonunun arkasındaki itici gücün iş sürekliliği, felaket yönetimi, maliyet/kaynak yönetimi, esneklik gibi konular olduğu fikrinden yola çıkarak, servis seviyesi anlaşmalarının da bu konulardaki faydaları destekler yapı ve ölçekte olması gerektiğine işaret etti.
CİDDİ MALİYET AVANTAJI
“SaaS modeli, yönetim kolaylığının yanında sıfır ilk yatırım maliyeti, ölçeklenebilir olması ve ortak giderlerin tüm kullanıcılara dağıtılması gibi avantajlarıyla da ciddi maddi avantaj yaratır. SaaS modelinin yaratabileceği tüm riskler, yapı kurgulanırken geliştiriciler tarafından adreslenmekte. Şirkete özel geliştirilen bir uygulamanın taşıdığı risk teoride ve pratikte SaaS modelindekinden daha yüksek. Çünkü SaaS modelinde altyapı ve uygulama katmanına riskleri ortadan kaldıracak yatırımların finansmanı çok daha kolay sağlanabilmekte. Bu konuda felaket kurtarma, yedekleme, güvenlik duvarı, veri güvenliği, şifreleme örnekleri verilebilir.”
SAAS’TA BÜYÜME HIZLANACAK
“Büyük şirketlerin güvenlik, bilgi gizliliği (privacy) ve mevcut altyapı yatırımlarını değerlendirmek için daha çok “özel bulut” modellerine yöneldiğini söyleyebiliriz. Depolama ve platformların değişmesi, bulut bazlı servislerdeki artış da veri güvenliğini en kritik konuların başına çekti. Ülkemizde ve dünyada SaaS henüz beklenen büyüklüğe ulaşmış değil. Ancak şirketlerin kaçınılmaz olarak gittikleri yönün bu olduğunu söyleyebiliriz. BT hizmet sağlayıcıları da tüm büyük ürün gamları ve iş modellerini de bu alanda dönüştürme yolunda. Dolayısıyla önümüzdeki dönemde düzenlemelerin yerleşmesi ve referans örneklerin çoğalmasıyla pazardaki büyümenin de hızlanmasını bekliyoruz. SaaS’in riskleri de genel bulut hizmetlerinden çok farklı değil aslında. Hizmet alan şirketlerin öncelikleri güvenlik, bütünleştirme, esneklik, genişletebilme ve doğru ürün haritası.”
ÖNCELİK TEKNOLOJİK ALTYAPI OLMALI
“Şirketler, iş süreçlerini kaynak ataması ve yönetimi kolay olan sunucu platformlarıyla yürütüyorlar. Özellikle KOBİ’ler, büyük ölçekli bir şirketin sahip olduğu en son teknolojiye çok daha düşük bir maliyetle sahip olabiliyorlar. Bunun yanı sıra şirketler iş süreçlerini yönetmek için yerli yazılımları seçtiklerinde büyük avantaj elde ediyorlar. Çünkü Türk kanun ve iş yapış şekillerine uygun olarak tasarlanan, internet üzerinden ve hiçbir ek program gerektirmeden sunulan bu yerli yazılımlarla birkaç gün içinde eskiden hiç olmadığı kadar hızlı ve masrafsız bir şekilde büyük şirketlerin sahip olduğu bilişim fırsatlarına sahip olabiliyorlar. Güvenlik zafiyeti ise, gelişmiş teknolojilerle artık kolaylıkla bertaraf edilebiliyor. Bu nedenle şirketlerin yatırım öncelikleri ilk etapta teknolojik altyapının gözetilmesi olmalı.”