Kritik teknolojilerde yazılım geliştirmek dünyanın sürdürülebilirliğiyle ilgili kaygılar taşımakla mümkün
Türkiye Açık Kaynak Platformu Yöneticisi Sertaç Yerlikaya, ‘Türkiye Açık Kaynak Platformu’nun ülkemizden uluslararası iddiası olan yazılım tabanlı ürünler çıkarmanın ana çıktısını oluşturduğunun altını çizerek Platform’un paydaşlarla biçimlenen üyelik yapısıyla sürdürülebilir bir yapıya dönüştüğünü kaydetti ve “Türkiye’yi hep birlikte bir cazibe merkezi yapalım!” mesajını iletti.
“Açık kaynak kod yazılım teknolojileri; açık inovasyonun temelini oluşturmakta. Herkesin tekerleği yeniden keşfetmesi yerine başkasının başlattığı bir işi tamamlayarak ilerlemesini sağlar. Üstelik bunu tek başına yapmak zorunda değilsiniz, dünyanın her yerinden size katkı vermek isteyecek sizin gibi ya da sizden farklı yetkinlik ve yeteneklere sahip kişilerle birlikte” diyerek konuşmasına başlayan Sertaç Yerlikaya, açık kaynak kod yazılım teknolojilerinin; kaynakların verimli kullanılmasını sağladığı gibi gelişim için büyük fırsatlar da barındırdığını vurgulayarak “Yapay zekâ ve bulut bilişim teknolojilerinin son yıllarda hızla ilerlemesinin temeli açık kaynak teknolojileriyle geliştirilmekte olmalarıdır” değerlendirmesinde bulundu. Yerlikaya, şu noktalara dikkat çekti: “İleri teknolojilerde ürün geliştiren, küresel markalar çıkaran bir Türkiye hedefleyen ‘2023 Sanayi ve Teknoloji Stratejisi’, 500 bin yazılım geliştirici hedefine ulaşmak için ‘Açık Kaynak Platformu’ kurulmasını benimsedi. ‘Türkiye Açık Kaynak Platformu’; lisanslamadan kaynaklanan kamu ve özel sektör yazılım maliyetlerini azaltmayı, nitelikli yazılım geliştirici sayısını artırmayı, açık kaynak yazılım ürünleri ve bu ürünlerin destek hizmetlerini sunan şirket ve girişimci sayılarını artırmayı hedefliyor. ‘Milli Teknoloji Hamlesi’nin temel ihtiyaçlarından biri olan nitelikli yazılım geliştiricileri yetiştirmek, bu yeteneklerin başarısını dünya seviyesine çıkarmak ve ülkemizden uluslararası iddiası olan yazılım tabanlı ürünler çıkarmak platformun ana çıktısını oluşturmakta. Platform’un ilk tanıtım toplantısı; Ocak 2019’da Sanayi ve Teknoloji Bakanımız Sayın Mustafa Varank tarafından yapıldı, uluslararası ve yerli 30 firma ve STK hazırlık aşamasına davet edildi. Bugün, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayelerinde, Bilişim Vadisi ve TÜBİTAK TÜSSİDE ortaklığında çalışmalarına devam eden Platform’da 90’ın üzerinde şirket, üniversite, topluluk ve STK bulunmakta. İstanbul Kalkınma Ajansı (İSTKA) ve Doğu Marmara Kalkınma Ajansı’nın (MARKA) güdümlü proje desteğiyle faaliyetlerine başlayan Platform, paydaşlarla oluşturulan üyelik yapısıyla sürdürülebilir bir yapıya dönüşmekte.”
Türkiye için uygun yönetişim modelinin geliştirilmesini amaçladık
Yerlikaya, ‘Türkiye Açık Kaynak Platformu’nun üç alanda faaliyet gösterdiğinin altını çizerek şunları paylaştı: “Açık kaynak kod ile yazılım geliştiren yazılımcıların ve açık kaynak yazılım projelerine destek veren toplulukların sayısını artırmak. Yazılımcı sayısını ve mevcut yazılımcıların niteliğini artıracak eğitimler düzenlenmek, yazılımcıların niteliğini ölçen değerlendirme sistemleri geliştirilmek, ileri kodlama okulu kurmak. Açık kaynak kod ile geliştirilmiş yazılımların kullanımını yaygınlaştırmak için ekosistemi geliştirmek, farkındalığı artırmak.” Paydaş yapısı hakkında da bilgi veren Yerlikaya, “61 şirket, 9 kamu kurumu, 12 üniversite ve 8 STK ile topluluklardan oluşan bir paydaş yapımız var. Kurucu üyelerimiz; Microsoft, Aselsan, Havelsan, Turkcell, Türk Telekom, Türk Havayolları, Ziraat Teknoloji, Intertech, OBSS, Vakıf Katılım, Bilişim Vadisi, TÜBİTAK TÜSSİDE, TÜBİTAK BİLGEM, TÜBİTAK ULAKBİM, TÜSİAD, Türk Bilişim Derneği, TÜBİSAD ve Koç Üniversitesi. Ayrıca SAP, Garanti BBVA, AWS, Profelis, IBM, Global Net, ve Evyap sponsor üyelerimizi oluşturuyor. Üyelik modelini yaygınlaştırdık ve ilk gümüş üyemiz ise Intellium oldu” açıklamasını yaptı ve konuşmasını şöyle sürdürdü: “Platformun yönetişim yapısını oluştururken, ‘Apache Software Foundation, Cloud Native Computing Platform, The Linux Foundation, Ubuntu, Red Hat’ gibi küresel en iyi örnek yapıları inceledik. Üyelerimiz bu platformlarda da yer aldığı için karşılaştırma şansımız oldu. Türkiye için uygun yönetişim modelinin geliştirilmesini ve teknolojik gelişmelere uyum sağlayacak esnek bir yapının oluşturulmasını amaçladık. Projelere ve kullanılacak teknolojiye karar veren, aslında Platform’un asıl yönetim organı olan Teknoloji Kurulu ile açık kaynak ürün deneyimini ve ihtiyacını tanımlayan Son Kullanıcı Kurulu, yönetişimin iki temel yapısı. Platformun sürdürülebilirliğini sağlayacak, açık inovasyon kültürünü ve dinamik yapısını yansıtacak nihai iş ve gelir modelini üyelerimizle geliştirmeye devam ediyoruz.”
‘Github’da katkı veren yazılımcı sayısı, verdikleri katkı istatistikleri ‘nitelikli yazılımcı’ları belirliyor
“Dünyada açık kaynak kodlu yazılımların projeleri ‘Git’ sistemleri üzerinde açılmakta ve isteyen yazılımcıların gönüllü katkılarıyla projeler tamamlanmakta” ifadesini kullanan Yerlikaya, şu detaylara dikkat çekti: “‘Git’ sistemleri üzerinde geliştirilen yazılımların kodları herkes tarafından kullanılabilmekte, yazılımcılar kendi projeleri için de buradaki kütüphanelerden yararlanmakta. Geliştirilen kodların ya da kütüphanelerin kullanım şartlarını, yazılımcıları belirlemekte, bazıları tamamen ücretsiz, bazıları sadece ticari kullanımlarda ücretlendirilmekte. Daha farklı kullanım şartları da bu sistemlerde mevcut, yeniden oluşturulabilmekte. Farklı ülkelerden yaklaşık 54 milyon kullanıcısıyla bu sistemler arasında en yaygın kullanılan ‘Github’tır. ‘Github’ ve diğer sistemlerdeki çalışmalar bireysel ya da yazılım toplulukları tarafından yürütülüyor. ‘Github’da katkı veren yazılımcı sayısı ve verdikleri katkı istatistikleri ‘nitelikli yazılımcı’ları belirlemekte, kullanılmakta, ülkelerin yazılım insan kaynağının performansı için bir gösterge niteliği taşımakta. Türkiye, Github’a katkı veren sayısı en hızlı artan ülkeler arasında 8. sırada yer alıyor.” Yerlikaya, açık kaynak kod ile yazılım geliştiren yazılımcı sayısını artırmak için Platform üye ve paydaşlarıyla projeler başlatıldığını vurgulayarak bu projelerde küresel ve yerel sorunlara birlikte çözüm getirebilmek için açık kaynak kütüphaneler ve açık veri setleri oluşturmayı, yazılım geliştiricilerin bu yapıları kullanarak daha hızlı ve rekabetçi çözümler geliştirmeyi hedeflediklerini kaydetti.
İlk proje: ‘Türkçe Doğal Dil İşleme’
Sertaç Yerlikaya, ‘Türkiye Açık Kaynak Platformu’nun ilk projesinin ‘Türkçe Doğal Dil İşleme Projesi’ olduğunu vurgulayarak şunları aktardı: “Bu proje ile Türkçe metinlerin işlenmesi için gerekli kullanıcı dostu ve yüksek performanslı kütüphanelerin, veri kümelerinin hazırlanması ve veri kümelerinin dağıtım altyapısının kurulması, verilerin ve araçların sağlanması amaçlanmakta. Bugüne kadar yapılan proje ve yarışmalarda Türkçe metin düzenleme, tanımlanan veriler üzerinden soru-cevap işlemleri, doğal dil anlama, doğal dil üretimi, Türkçe Doğal Dil işlemede bağlamsal anlama teknikleri, NLP kütüphane ve veri setleri oluşturulması, Türkçe karakter tanımlama gibi algoritmalar geliştirildi. Veri etiketleme aracı geliştirilmesi, veri setleri için ‘doi’ alınması, araştırmada kullanılacak verilerin anonimleştirilmesiyle ilgili düzenlemeler projenin diğer iş paketlerini oluşturuyor. Proje ekibimizde; akademisyenler, şirket temsilcileri, yazılım mimarları, hukukçular, geliştiriciler ve topluluklar yer almakta. Detaylı bilgilere tdd.ai sayfasından ulaşılabilir. Projeler, öneri formlarının hazırlanarak paydaşlara sunulmasıyla başlıyor. Proje diğer üye ve paydaşların ilgisini çekerse projelendirme ekibi oluşuyor ve iş paketleri tanımlanıyor. Katkı vermek isteyen kurumlar ya da bireyler iş paketleri çalışmalarında yerlerini alıyorlar.” Yerlikaya, yürütmekte oldukları diğer projeleri de şöyle anlattı: “Açık kaynak olarak geliştirilen Pardus işletim sisteminin yaygınlaştırılmasıyla kapalı sistemlere olan teknolojik bağımlılığı azaltmak, son kullanıcılara rahat kullanılabilir bir arayüz sağlamak, bilgi birikimi oluşturmak ve yeni kullanıcıların kazanımı amaçlanmakta. Mobilite Yazılımları Projesi kapsamında; mobilite yazılım proje ve ürünlerini veya bu ürünlerin bileşenlerini oluşturacak gerekli araç, altyapı, entegrasyon ve kütüphane kümelerinin hazırlanması planlanıyor. Dijital Rozet Projesi’nde; kişi ve kurumların yetkinliklerinin elektronik ortamda doğrulanabilmesine olanak sağlayan, dijital imzalı elektronik belgelerin üretilebildiği ve imzalanabildiği, yetkinlikler içerisinden istatistik bilgisi de elde edilebilecek bir sistem inşası amaçlanıyor. Sunucu Yönetim Sistemleri Projesi kapsamında; yazılım altyapılarında sunucu tarafında çalışan, herhangi bir tedarikçiye bağımlılığı olmayan ve lisans yatırımı gerektirmeyen açık kaynaklı çözümlere geçişi sağlamak, kullanım ve göç senaryoları için gerekli araç kütüphanesini tanımlamak ve yeni çözümler geliştirmek, yine sunucu tarafında çalışan açık kaynak çözümler üzerine uzmanlaşmış insan kaynağının yetiştirilmesi ve bilişim personelinin açık kaynaklı çözümler hakkında farkındalığını artırmak hedefleniyor.”
Yazılımcı kimdir?
Kritik teknolojilerin yazılımlarını geliştirmek için nitelikli yazılım geliştiricilere olan ihtiyacın arttığının altını çizen Yerlikaya, “Dünyada ve Türkiye’de uygulanan birçok eğitim, yöntem ve model bulunmakta. Ancak kritik teknolojilerde yazılım geliştirmek, toplumsal sorunları anlamak, sorunu doğru tanımlamak, etik kurallara uymak, dünyanın sürdürülebilirliğiyle ilgili kaygılar taşımakla mümkün olmakta. İnsanlık ve dünya için faydalı teknolojileri geliştirmek teknoloji geliştiren kişinin insan olarak kendini ve doğayı iyi anlamasını, izlemesini gerektirmekte. ‘Yazılımcı kimdir’ tanımının yapılması, ‘yazılımcı’ların tespit edilerek desteklenmesi Platform’un önemli çalışma alanlarından birisi. Pandemi öncesinde eğitim ve seminerler verilmesi hedefler arasındaydı ancak bu dönemde birçok çevrim içi eğitim verildi, üniversiteler derslerini açtılar. O nedenle eğitim düzenlemek yerine bir yazılımcının sahip olması beklenen teknik ve becerileri ölçecek sistemler geliştirmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu amaçla yoğunlaştığımız iki projemiz var; çok yakında sonuçlarını da duyurmayı planlıyoruz. Böylece yazılım yetkinliğimizi ölçebileceğiz ve hangi alanlarda eğitime ihtiyaç olduğunu ortaya koyabileceğiz. Ölçülen yetkinliklere ise yine platformda blokzincir teknolojisiyle geliştirmekte olduğumuz ‘Dijital Rozet’ vereceğiz. Böylece şirketler diploma ve cv’lerde tespit edemedikleri yetkinlik ve becerilere sahip adaylara ulaşabilecekler” şeklinde konuştu.
Kamu ve özel sektördeki şirketlerin, satınalma süreçlerinde yaklaşım değişimi gerekmekte
“Nisan ayında Sayın Bakanımız Mustafa Varank, iki yeni yazılımcı okulunun müjdesini verdi. İstanbul Maslak ve Kocaeli Bilişim Vadisi’nde açılan iki okul ile Türkiye Açık Kaynak Platformu, yenilikçi öğretim modeliyle dünyanın önde gelen yazılım okullarından Ecole 42’nin 23 ülke ve 36 kampüslük uluslararası ağına katılmış oldu” açıklamasını yapan Yerlikaya, “İnovasyon merkezi yaklaşımıyla sektörün ihtiyacını karşılamayı hedefleyen okullarda 750 oturum kapasitesi ile 7 gün 24 saat öğrenim devam edecek. Satınalma sürecinde değerlendirilmesi gereken ‘yazılımın maliyeti’ sadece satınalma aşamasında ödenen genellikle lisans olarak tanımlanan maliyeti değil, sahip olma ve destek alma, yeni versiyona geçme, yazılımın ve yazılımın üzerinde kurulduğu donanımın devamlılık maliyeti, personel eğitim maliyetleri gibi kullanım maliyetlerini de kapsamakta. Açık kaynak kod ile geliştirilmiş yazılımların lisanslı yazılımlarla maliyetleri karşılaştırılırken tüm kullanım deneyimi ve yazılım yaşam maliyeti değerlendirilmeli. Bu nedenle kamu ve özel sektördeki şirketlerin satınalma süreçlerinde yaklaşım değişimi gerekmekte. Bu süreçlerdeki karar verici kişilerin farkındalıkları artırılmalı, açık inovasyon ortamlarında çalışma yaklaşımları oluşturulmalı. Bu amaçla kamu ve özel sektör şirketlerinin açık kaynak kodlu yazılımları kullanmaya hazır bulunuşluk seviyeleri ve dönüşüm ihtiyaçlarını belirleyecek bir değerlendirme sistemi geliştirildi. Pilot çalışmalara başlandı” dedi.
42 Okulları’nda öğrenci-firma eşleşmesi de yapılacak
Yerlikaya, yenilikçi okullarda olduğu gibi şirketler ve kurumların da birbirinden daha hızlı öğrendiğini dile getirerek “O nedenle öncelikle kamudaki PostgreSQL ve Pardus gibi açık kaynak projelerinin anlatıldığı uygulama örnekleri havuzu oluşturulmaya başlandı. Yürütmekte olduğumuz projelerden ürün ve hizmetler çıkarmak için kamu kurumlarının ihtiyaçlarına çözümler aradığımız bir yarışma programını başlatacağız. İlk olarak da pandemi döneminde kullanım alanı hızla artan Türkçe Doğal Dil İşleme konusunu ele alacağız” açıklamasını yaptı. 42 İstanbul ve 42 Kocaeli Okulları hakkında daha detaylı bilgi aktaran Yerlikaya, şunları paylaştı: “Birbirinden öğrenme temelli yapıda her öğrenci kendine özgü bir müfredatı takip edebilecek, sektörün mentörlüğünde projeler yaparak kendilerini iş dünyasına hazırlayacaklar. 42 Okulları, öğrencilere verilecek teknik bilgi ve becerinin yanında iş hayatında gerekli olan diğer kişilik özelliklerinin de kazandırılmasını amaçlıyor. Eğitim programının, birbirinden öğrenme modeliyle kampüslerde yüz yüze olarak kurgulanmasının temelinde de bu amaç yatıyor. Programın belli dönemlerinde yer alan ve en az 4 ay süreli iki staj uygulaması da öğrencilere hem iş hayatında tecrübe edinme hem de yetkinliklerini gösterme imkânı sunuyor. Öğrencileri, Platform bünyesindeki şirketlerle bir araya getirecek yapılar da kurularak öğrenci-firma eşleşmesi okul tarafından sağlanmış olacak” şeklinde konuştu. Sertaç Yerlikaya, Ecole 42’nin uluslararası ağının; öğrencilere okulların bulunduğu diğer ülke kampüslerinde de eğitim fırsatı vereceğine dikkat çekerek “Bu da onların çok uluslu çalışma kültüründen faydalanmalarını sağlayacak. Yine bu uluslararası ağ ile seminerler, proje çalışmaları ve kulüpler aracılığıyla etkileşimde olunacak. Bu programda ilk yıl tam zamanlı eğitim alındıktan sonra öğrenciler başlangıç düzeyinde bir yazılım geliştirici pozisyonunda işe başlayabilecek yetkinliğe sahip olabiliyor. Sonraki yıllarda okulda yarı zamanlı olarak eğitimine devam ederek uzmanlaşma ve aynı zamanda işe devam etme olanağı sağlanıyor. Program her öğrencinin kendi öğrenme hızına göre ilerlediğinden toplam eğitim süresi ortalama 3,5-5 yıl olarak değişkenlik gösterebiliyor. Ön eğitim veya diploma koşulu olmadan 18 yaş ve üstü yazılımcı olmak isteyen herkese açık olan bu ücretsiz okullara yıl içinde çeşitli dönemlerde başvuru alınacak. Detaylar; 42istanbul.com.tr ve 42kocaeli.com.tr sayfalarından takip edilebilir.”
Gençlere açık kaynak felsefesini anlatıp uygulamalarını paylaşıyoruz
“‘AçıkSeminer’ler ve ‘AçıkHack’ gençlerle buluştuğumuz mecralarımız” ifadesini kullanan Yerlikaya, “Pandemi nedeniyle çevrim içi yapsak da ilk fırsatta üniversitelerimizde fiziksel olarak gerçekleştireceğimiz AçıkSeminer programımızda her ay bir üniversiteyle bir şirketimizi gençlerle bir araya getirerek açık kaynak felsefesini, uygulamalarını paylaşıyoruz. Boğaziçi Üniversitesi ve Türk Telekom ile başladığımız seminerler, İTÜ ve AWS ile devam ediyor. ‘AçıkHack’ markamız ile de yarışmalar düzenlemeye devam ediyoruz. Teknofest’te gelenekselleşen ‘Türkçe Doğal Dil işleme Yarışmamız’ın 2021 dönemi başladı. Geçen sene olduğu gibi bu sene de uzun bir mentörlük döneminden sonra yarışmacıları jüri önüne çıkarıyoruz. Hem çözümler olgunlaşıyor hem gençler kendilerini mentörler aracılığıyla iş dünyasına ve akademiye yakınlaştırmış oluyor. Çözümlerinin uygulanabilirliği artıyor. Birçoğu yarışma devamında yatırım alarak projelerini şirketlerle devam ettiriyor” dedi. Tamamlanan ‘Pardus AçıkHack’ ile gençlerin Havelsan ve TÜBİTAK ULAKBİM gibi kamu kurumlarıyla açık kaynak ekosisteminde yazılım geliştirme tecrübesini yaşadıklarını dile getiren Yerlikaya, “Yarışmacılar, Pardus kullanıcı deneyimini iyileştirmek, etkileşimli tahta uygulaması geliştirmek, temel formasyon uygulaması geliştirmek, antivirüs arayüzleri, GTK tabanlı uygulama mağazaları, elektron tabanlı sistem altyapısı projeleri geliştirdiler. Pardus bilinirliğini artırmanın yanı sıra yeni fonksiyonlar kazandırmak için de etkili bir yarışma oldu” değerlendirmesini yaptı. Yerlikaya, 42 Okulları’nın üst yaş sınırı olmadığından çok çeşitli yaş gruplarından başvurular aldığına dikkat çekerek “Yine de dağılıma baktığımızda; yoğunluğun 18-24 yaş aralığında oluştuğunu gördük. Bu da yazılımcı okulları sayesinde Platform olarak gençlerle olan iletişimimizi daha da güçlendirebileceğimiz bir fırsat doğuruyor. Fiziki olarak kampüste bir arada olan onlarca gençle yaratabileceğimiz potansiyeli hayal etmek bile müthiş bir duygu. Ayrıca biz de 42 ağıyla uluslararası yarışmalarda Platform olarak yer almaya, ‘AçıkHack’leri de küreselleştirmeye başlayacağız. Bu sayede okullarımızda eğitim alan öğrencilerimiz dünya çapında yarışmalara ekip veya bireysel olarak katılma şansı yakalayabilecekler. Türkçe Doğal Dil İşleme, Pardus, Sunucu Sistemleri ile Mobilite ve Akıllı Şehirler çözümleri yürütülmekte olan proje başlıklarımız. İlk seviye iş paketleri tamamlandığında yazılım geliştiricilerin açık kaynak katkıları da ‘Github’ üzerinden alınmaya başlanacak. Yazılım geliştiricilerin ve adayların projelerimizi takip etmesini, çalışmalarımıza katılmasını bekliyoruz” dedi.
Açık kaynak çalışma kültürüyle birlikte güçlenme mümkün hale geliyor
Sertaç Yerlikaya, ‘Türkiye Açık Kaynak Platformu’nun iki temel amacının olduğunu vurgulayarak “Bunlar; yazılım ekosistemi için yetkin insan kaynağı geliştirme ve gelişen insan kaynağının üretim yapacağı ortamı oluşturmak. Bu doğrultuda 2023 hedefleri içinde yazılım ihraç eden bir ülke olmak için; Türkiye’de açık kaynaklı yazılım geliştirme kültürünü olgunlaştırmak, yazılım geliştirici havuzunu 500 bine çıkararak yazılım ekosistemini büyütmek ve bu alanda en az bir ‘Turcorn’ çıkarmak istiyoruz. 2030’a geldiğimizde ise küresel Açık Kaynak ekosisteminde etkin bir yer edinerek uluslararası ölçekte en az 5 açık kaynak proje ve açık kaynak ekosistemine katkı veren, kullanan yazılımcı sayılarını 1,5 milyona çıkarmak istiyoruz. Yazılım sanayisinin, GSYIH payının en az yüzde 1’e ulaşmasını amaçlıyoruz” şeklinde hedeflerini aktardı. Yerlikaya, “Dünyadaki hızlı Ar-Ge faaliyetlerinin altyapısı açık kaynaklı çalışma temelli, açık kaynak çalışma kültürüyle birlikte geliştirme, birlikte güçlenme mümkün hale geliyor. Veri başta olmak üzere geliştirilen algoritmalar da paylaşılıp üzerinde çalışılabildiğinde değer üretiliyor. Teknoloji devleriyle aynı pazarda yer alan yerli firmalarımızın rekabet edebilirliğinin artırmak, ülkemizin yazılım geliştirici potansiyelini dijital dönüşümde fark yaratacak sektörlerde geleceği şekillendirme gücüne dönüştürmek için Türkiye’yi hep birlikte bir cazibe merkezi yapalım! Böylece küresel firmaların Ar-Ge ve yazılım merkezlerini ülkemize çekerken girişimlerimizi de dünyaya açalım. Açık fikri olan, yeni çözümler, modeller denemek isteyen, projelere katkı vermek isteyen herkesi Platforma davet ediyoruz” şeklinde konuştu.