Kuralar çekildi, rakipler belli oldu!
Haber şöyle başlıyor: ASELSAN Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Prof. Dr. Haluk Görgün, “Savunma teknolojilerinde bugüne kadar kazandığımız her çeşit tecrübeyi finansal teknolojiler alanına da yansıtacağız. Donanımdan yazılıma kadar uçtan uca sistem teknolojisi üretebilme yeteneğimizi finansal teknolojilerde kullanacağız. Kamu yararını her zaman en üst seviyede gözeten ASELSAN bu yeni faaliyet alanında da kendisine ihtiyaç duyulan her başlıkta yer alacak. Detaylarını okumak isterseniz linki https://www.turkiyegazetesi.com.tr/ekonomi/804822.aspx
Efendim yani Haluk Bey diyor ki; biz artık finansal yazılımlar da üreteceğiz, bunun için yazılımcı ekibimizi kullanacağız, gerekirse piyasada yurtdışına gitmeyen, büyük e-ticaret sitelerimizden arta kalan yazılımcıları da alırız, finansal yazılımın en iyisini yaparız.
“Kendisine ihtiyaç duyulan her başlık” ifadesi en can alıcı kısmı. Demek ki her yazılım işine girmeleri de mümkün.
Yazılımları yapabilirler mi? Elbette yaparlar. ASELSAN bugün ülkemizin en gözde en başarılı savunma sanayi şirketlerimizden biridir, bu konuda gururumuzdur, bizi Dünya pazarlarında mutlu edendir. Hem de en iyisini yaparlar.
Ha yapmalılar mı başka bir şey. Bence yapmamalılar, nedenlerini açıklamaya çalışayım
- Yazılım sektörünün güçlü bölümlerinden fintech, uluslararası arenada da rüştünü ispat etmek üzere olan yazılım grubumuz. Onlardan bir decacorn ya da en azından bir unicorn çıkarmak için desteklere ihtiyaçları var. Beklenen destek tam anlamıyla sağlanmış değil.
- ASELSAN büyük yapısı ve gücü ile bu yazılımı ortaya koyduğunda bu firmalarımıza rakip olmayacak mı? Destek beklerken bu firmalarımıza bir köstek olabilir mi? Evet
- ASELSAN bir kamu kurumu. Türkçesi bizden alınan vergilerle büyüyen bir firma. E sektörümüzdeki fintech yazılımları üretenler vergi vermiyor mu? Veriyor, bu durumda kendi vergisi ile büyüyen firma kendine rakip olacak mı? Evet
- Kamu kurumları bu çalışmaları yapmalı ama tek amacı sektörün önünü açmak, vizyon çizmek, onlara destek olmak olmalı. Bu değil
- Yazılımcı bulmak işin en güç yanı, daha da zorlaşacak.
Zamanında Havelsan için aynı şeyleri yazdığımda, aslında üretilecek ERP’nin paydaşlarının sektör olacağı söylenmişti. Kadrolar çalıştırıldı, etkinlikler düzenlendi, sonuç ne derseniz ben hiç duymadım. Yani o kadar yatırım, zaman kaybı ve sektöre verilen zarar ya da umut farketmez hepimizden bir şeyler aldı götürdü. Birkaç yıl sonra umarım burada benzer yazıları yazmam. Fakat hep şunu söylüyorum, bu konular kamunun, derneklerin veya meslek gruplarının işi değildir. Böyle projeler gelir modeli ile anca profesyoneller tarafından yürütülmelidir. Çünkü kamu ve STK’larda yöneticiler değişir, fikirler değişir, projeler çöpe gider ama ekmeğini o işten kazananlarda bunu görmek çok nadirdir.
Konuya destek amaçlı iki dostumun görüşünü de buraya koyalım:
Başarsoft CEO’su Alim Küçülpehlivan: “Aselsan, TSK Vakfı’na ait bir şirket olarak, zaten dünya çapında ileri bir seviyeye gelmiş finans bilişimi alanımızda değil, kuruluş amaçları dahilindeki işlerde olmalıdır. Sektörün rekabete değil, liderliğe ihtiyacı var. Vergilerimizle, kendilerine bahşedilen haklarla, sektörümüzle rekabet yaratması hem ASELSAN hem de sektör için hayırlı olmayacaktır. Bu tür konularda sektörün STK’larından da görüş alınırsa, benzeri durumların tekrar yaşanmasının önüne geçilebilir. Sektörün yapamadığı, gücünün yetmediği işlerde konsorsiyum liderliğini anlayışla karşılayabiliriz, ama işin tamamının bir askeri şirkete verilmesi, ticarileşme ihtimali olmayan bir yol izlenmesi, yazılım sektörünün mantığına da aykırıdır. Onlarca kere satılmayan bir yazılım zarar etmek demektir!”
Telenity CEO’su İlhan Bağören: “Ülkenin ekonomik önceliği özel sektörün güçlenmesi ve ihracatın önünün açılmasıdır. Büyük kamu projelerinin uzmanlık alanında olmamasına karşın savunma sanayi firmalarına yaptırılması bu öncelikle çelişmektedir. Üstelik özel sektör bu projeleri yapabilecek yetkinliğe ulaşmaktadır, burada savunma sanayinden beklenen liderlik değil teknolojik destek olmalıdır.”
Sektörümüzden aklı başında herkesin fikrinin aynı olduğunu sanıyordum ki pek de öyle değilmiş. Dernek başkanlarımızdan yazılım sektörünün göbeğinde bulunanlardan, sosyal medya tanıdığım tanımadığım bir sürü kişiden öyle enteresan yorumlar geldi ki, şu sözümü %100 doğruladı:
“Bizim en büyük derdimiz birlikte hareket edememek, olaylar gelişirken seyreder, olduktan sonra da çok güzel ağlar ve hayıflanırız. Bu biziz işte.”
Yazdım…