Küresel birleşme ve satın alma pazarı 2023’te daraldı
Bain & Company, her yıl hazırladığı Küresel Birleşme ve Satın Alma Raporu’nun altıncısını açıkladı. Rapora göre, toplam birleşme ve satın alma pazarı 2023 yılında son on yılın en düşük seviyesi olan 3,2 trilyon dolara geriledi. Bain & Company’nin Ortağı ve Küresel Birleşme Satın Alma ve Elden Çıkarma Birimi Başkanı Les Baird, “Anlaşma katsayılarındaki düşüş, 2023’te bekleyip görme atmosferine yol açtı ve birçok satıcı piyasanın dibe vurduğu bu dönemde anlaşma masasına oturmakta tereddüt etti. Bu yıl alıcıların gözü, büyüyen anlaşma birikiminde olacak. Likidite ihtiyacı bazı satıcıları motive ederken, diğerleri portföylerini yeniden şekillendirirken varlıklarını elden çıkaracak. Faiz oranları istikrara kavuştukça, birleşme ve satın alma piyasalarındaki tıkanıklığın aşılmasını bekliyoruz” dedi.
Sektörler genelinde, teknoloji alanındaki birleşme ve satın almalardaki çöküntü, stratejik birleşme ve satın almaların önündeki en büyük engel oldu. Medyan değerlemeler 2021’in en yüksek seviyesi olan 25 kattan 2023’te 13 kata düşerken teknoloji anlaşmalarının değeri yaklaşık %45 azaldı. Aynı zamanda, farklılaşan sektörel dinamiklerin etkisiyle, sağlıklı sayıdaki pahalı anlaşmalar enerji ve sağlık sektörlerinin güçlü bir birleşme ve satın alma yılı geçirmesini destekledi.
Büyük ölçekli anlaşmalar 2023’ün ikinci yarısına damgasını vurdu; bu da anlaşma yapanların ileriye bakmaya hazır olduklarını gösteriyor olabilir. Son olarak, 2023 yılı, birleşme ve satın alma piyasasındaki düşüş döngülerinde sık satın alanlar ile aktif olmayan meslektaşlarının arasındaki davranış farklarının arttığını gösterdi. Bain’in uzun vadeli araştırması, sık satın alanların toplam hissedar getirisinde daha iyi performans gösterdiğini ve bu marjın artmaya devam ettiğini gösteriyor.
Birleşme ve satın almalar Türkiye’de de azaldı
Bain & Company Türkiye Ortağı Volkan Kara, konuyla ilgili olarak şu bilgileri aktardı: “Türkiye’deki Yönetim Kurulu üyeleri ile yaptığımız yıllık araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’deki birleşme ve satın alma işlemleri, küresel yavaşlamaya paralel olarak yaklaşık %15-30 oranında azaldı. İşlemler üç ana tema altında toplanabilir: İlk olarak, ana hissedarlar hisse geri alımı eğilimindeydi. İkinci olarak, enerji dönüşümü ve ESG (Çevre, Toplum, Yönetim) yatırımlarına daha fazla katılım sağlandı. Son olarak, aktif portföy yönetimi için elden çıkarmalar gerçekleştirilmeye çalışılıyor. 2024 yılına bakıldığında, yabancı sermaye girişlerinden ve faiz oranı hareketlerinden etkilenen işlem ortamının temkinli olması bekleniyor. Bununla birlikte, enerji ve doğal kaynaklar, gelişmiş imalat ve teknoloji gibi sektörlerin önemli ölçüde ilgi görmesi muhtemel.”
Türkiye pazarındaki gelişmelere ilişkin yorumda bulunan Bain & Company Türkiye’den Sorumlu Yönetici Ortağı Onur Candar, konuyla ilgili olarak şu görüşleri dile getirdi: “Sanayi ve enerji şirketleri, stratejik olarak enerji dönüşümü varlıkları satın alarak ana faaliyetlerini düşük karbon hedefleriyle uyumlu bir şekilde bütünleştirmeye çalışıyor. Ancak, yüksek faiz oranları, kısıtlı finansman erişimi ve bölgede belirsizliklerin artması gibi faktörler nedeniyle, Türkiye’deki enerji ile ilgili anlaşmalar, küresel piyasalardaki eğilimleri yansıtacak şekilde durağanlaştı. Bununla birlikte, Avrupa Birliği Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizmasının ilk aşamasının devreye girmesi, kamusal ve düzenleyici talepler üzerinden çevresel sürdürülebilirliğe verilen önemin artmasıyla birlikte, birleşme ve satın alma işlemlerinin yeniden etkili bir rol oynaması bekleniyor.”
Anlaşma süreçlerinde yapay zeka etkisi
Bain’in 300’den fazla birleşme ve satın alma uygulayıcısıyla yaptığı anket, şu anda yalnızca %16’sının anlaşma süreçleri için üretken yapay zeka kullandığını, ancak %80’inin önümüzdeki üç yıl içinde bunu yapmayı beklediğini gösteriyor. Erken kullanıcıların %85’i teknolojinin beklentilerini karşıladığını veya aştığını bildirirken, %78’i manuel çabaların azalmasıyla verimlilik artışı elde ettiklerini söylüyor. Bain & Company’nin 2024 Birleşme ve Satın alma Raporu, dünyanın dört bölgesinde sektörel trendleri şöyle değerlendirdi:
Teknoloji: Teknoloji anlaşmaları yapanlar için en iyi zamanlarda değiliz. Genel olarak, 2023’ün ilk 10 ayında teknoloji anlaşmalarının hacmi %26, değeri ise %59 oranında düşerek neredeyse diğer tüm büyük sektörlerden daha fazla azaldı. Buna rağmen, anlaşmalar yapılmaya devam etti: yılın ilk dokuz ayında 4.100’den fazla anlaşma yapıldı ve bunlardan 31’inin değeri 1 milyar doları aştı. İleriye bakıldığında, Bain’in araştırması, teknoloji satıcılarının ihtiyaç duydukları ile alıcıların ödemeye razı oldukları değerlemeler arasındaki farkın daralıyor olabileceğini gösteriyor: Teknoloji sektörü uygulayıcılarının %42’si, değerleme farkının azalmasıyla anlaşma akışındaki kilitlenmenin açılacağını düşünüyor ve yaklaşık %40’ı bu farkın gelecek yıl azalmasını bekliyor.
Sağlık ve Yaşam Bilimleri: Çalkantılara rağmen 2023, sağlık ve yaşam bilimleri sektörünün birleşme ve satın almaları uzun süre geri planda tutamayacağını gösterdi. Bain, bu eğilimin devam edeceğini öngörüyor. Sektör, ilaç şirketlerinde 171 milyar dolar olmak üzere yüksek bir nakit seviyesine sahip ve sağlık sektörü yöneticilerinin %80’i 2024 yılında en az 2023 yılında yaptıkları kadar veya bundan daha fazla anlaşma yapacaklarını tahmin ediyor.
Enerji ve Doğal Kaynaklar: Üç yıllık istikrarlı büyümenin ardından, enerji dönüşüm anlaşmalarının hacmi 2023’ün ilk dokuz ayında durağanlaştı. Enerji ve doğal kaynaklar şirketleri, anlaşmalarını, ana faaliyet alanlarını güçlendirmek ve düşük karbon hedefini desteklemek arasında dengelemeye çalışıyor. En iyi şirketler, doğru dengeyi tutturmak için enerji dönüşümü satın almalarında daha hedefe yönelik bir yaklaşım benimseyecek.
Havacılık ve Savunma: 2023 yılında, önceki yıllarda duyurulan bir dizi milyarlarca dolarlık uzay endüstrisi anlaşması resmi olarak tamamlandı. 2024’e baktığımızda, uzay endüstrisinin daha yüksek bir faiz oranı ortamı tarafından tetiklenen, uzaya erişim maliyetlerinin azalması ve uzayın tamamen rekabete konu olan bir jeopolitik arena olarak ortaya çıkmasıyla tanımlanan yeni bir döneme girdiğini görüyoruz. Bain, portföylerin yeniden şekillenmesinin ve düşük değerlemelerin birleşme ve satın alma faaliyetlerini teşvik edeceğine inanıyor.