Küresel şirket olma yolunda emin adımlar (Video Röportaj)
Kurumların operasyonel verimlilik ve güvenlik ihtiyaçlarına yönelik çözümler geliştiren Kron, küresel bir şirket olma yolunda hızla ilerliyor.
Kron, başta telekom olmak üzere finans, enerji, sağlık gibi sektörlerde faaliyet gösteren kurumların operasyonel verimlilik ve güvenlik ihtiyaçlarına yönelik yüksek teknolojili çözümler geliştiriyor. 2007 yılında kurulan ve bugün borsada da işlem gören Kron, geliştirdiği çözüm ve hizmetlerinin yanı sıra yurtdışındaki ofisleri ile uluslararası pazarda da hızlı bir gelişim gösteriyor. Kron Yönetim Kurulu Başkanı Lütfi Yenel, sorularımızı yanıtladı.
- Teknolojinin gelişim süreçlerini ve yansımalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Teknoloji her zaman çok önemliydi ve her geçen gün de önemini artırıyor. İnsanların sosyal ve iş hayatında daha fazla yer alıyor. Bu artış daha da hızlanmış durumda. Bilişim teknolojilerinin yaygın kullanımı verimliliği öne çıkardı. Aynı zamanda bu teknolojiler konusunda üretici konumunda olmak da ayrı bir öneme sahip.
- Peki Türkiye’nin teknoloji geliştirme konusunda büyük adımlar atması için neler yapılmalı?
Teknolojiyi takip eden ülkelere baktığımızda geniş fonların da olduğunu görüyoruz. Yeni gelişmeler ile birlikte yeterli derecede fon bulamayan şirketler için de yeni fırsatlar ortaya çıktı. Bunun somut örneklerinden bir tanesi de elektrikli araçlar. Küçük firmaların önünde bu tip yeni fırsatlar oluşmaya başladı ama tüm bu fırsatların içerisinde de küresel düşünmeniz lazım. Türkiye’nin mentalite ve mevcut endüstri yapısı açısından birtakım dezavantajları var ve bunları kırılması gerekiyor. Türkiye’deki firmalar genel olarak iç pazara odaklı odaklılar. Şirketlerimiz geçmiş dönemde belirli alanlara odaklanmak ve dünyaya açılmak yerine, birçok alana girerek, yerelde kalmayı tercih etmişler. Hatta bugün birçok şirketin isminde, küresel düşünülmediği için “ş, ç, ü,,” harfleri yer alıyor. Günümüzde BT sektöründe bile her işi yapmaya çalışan şirketler var. Hem bir şirketin temsilciliğini yapıyor hem program yazıyor hem donanım üretiyor hem de sanayi sektörüne iş yapıyorlar. Dünyada böyle bir şey yok.
- Ancak biraz da buna mecbur kalmıyorlar mı? Hayatlarını sürdürmek zorundalar.
Türkiye’de pazarın büyük olmaması nedeniyle şirketler hayatlarını sürdürebilmek için birbirinden farklı işler yapıyorlar ve birbirlerine rakip oluyorlar. Halbuki bir konuda uzmanlaşsalar birbirinin de ayaklarına da basmayacaklar.
Başlangıçta belirli bir yere gelmek için birden fazla ürünü yapıyor olabilirsiniz; ama tüm ürünleri küreselleştirmeniz mümkün değil. Kaynağınız, elemanınız yetmez. Bunlardan bir ya da ikisini küresel ürün olarak büyütebilirsiniz. Dolayısıyla tek bir üründe, teknolojide küresel bir şirket olacaksınız. Türkiye’nin önündeki en büyük iddia bu. Türkiye teknoloji konusunda dünya çapında bilinen, tanınan markalar çıkarabilir. Eğer bunu yapamazsak, sadece Türkiye’ye yönelik teknoloji üreterek doğru katma değer yaratamayız. Biz de bu iddianın peşindeyiz ve çalışmalarımızı bu doğrultuda sürdürüyoruz.
- Bu değişen dünyada siz nasıl bir gelişim süreci izliyorsunuz?
Kron olarak başlıca altı ürün oluşturduk. Yetkili hesap erişim güvenliği platformu Single Connect, ağ ve BT altyapı izleme platformu Single Monitor, abone doğrulama ve yetkilendirme çözümü Marta AAA, servis sağlayıcı trafik loglama çözümü CG-Logger, ağ izleme ve servis kalitesi ölçümleme platformu Quality Assuance, bulut tabanlı kablosuz ağ çözümü Secure Single – Fi. Bu ürünlerimizin biri ile küreselleşme yönünde oldukça yol aldık. Henüz yıllık rakamlarımız tam olarak ortaya çıkmadı ama yurtiçi ve yurtdışı gelirlerimizi yüzde 50 – 50 oranlarına getirmeyi başardık. Single Connect ürünümüzün yurtdışı satışları, iç satışlarımızın oldukça üstünde seyrediyor. Satış yaptığımız şirketler de oldukça büyük şirketler. Dolayısıyla biz küreselleşme yönündeki dönüşümümüzü bu ürünümüzle gerçekleştirmiş olduk. Şimdi ikinci ürünümüzü de o noktaya taşıyıp, küresel odaklı bir firma olma hedefimizde hızla gelişim gösteriyoruz.
- Kron’un yurtiçi ve yurtdışı hedeflerinde neler var?
Bizim faaliyetimiz 2007’de başladı. 2011 yılında ise halka açıldık. İlk başlarda daha çok telekom operatörlerine yönelik çalışmalar gerçekleştirdik, sonra da diğer sektörlere de hizmet sunma kararı aldık. Bu konuda da erişim güvenliği konusunu seçtik kendimize. Telekom alanındaki derin bilgimiz, bizim bu alanda rekabetçi olmamızı sağladı. Hemen ardından da finans sektörüne giriş yaptık ve hem yurtiçi hem de yurtdışında önemli projelere imza attık. Erişim güvenliği, birçok sektörde birbirlerine benzer bir yapıda kullanılan bir yapı. Dolayısıyla birtakım küçük adaptasyonlar ile bu yapıyı her şirkete kurabiliriz. Şu anda odak sektörlerimiz telekom ve finans. Sağlık sektörüne de yönelik çalışmalarımıza başladık. Türkiye’de bütün sektörlere hizmet verebiliyoruz. Küresel boyutta ise belli bölgelere öncelik vermeniz gerekiyor. Amerika, Avrupa, Rusya ve Ortadoğu’nun bir bölümü kendimize hedef seçtiğimiz bölgeler. Yapılanmamızı da bu doğrultuda oluşturduk. İstanbul ve Ankara ofislerimizi yanı sıra yurtdışında da ABD’de New Jersey ve Miami’de ofislerimizi açtık. Miami’den Latin Amerika’ya açılıyoruz. Moskova, İslamabad ve Dubai’de de ofislerimiz üzerinden bu bölgelere açılıyoruz. Beş yıl içinde ise tüm bölgelere hizmet sunabilecek bir yapıya kavuşmuş olacağız.
- Yurtdışına doğrudan kendiniz mi gidiyorsunuz?
Bizim doğrudan çalıştığımız kurumlar da var, sistem entegratörleri, güvenlik alanında uzmanlaşmış şirketler gibi iş ortaklarımız üzerinden gittiğimiz müşterilerimiz de var. Türkiye’de sadece telekom operatörlerine doğrudan satış yapıyoruz. Amacımız iş ortaklığı kanalını daha da geliştirmek.
- Bu büyüme konusunda sizi farklı kılan unsurlar neler oldu?
Türkiye’de güvenliğin aynı zamanda ulusal boyutu da var. Bu da bizim tercih edilmemizin önemli sebeplerinden bir tanesi. Aynı zamanda yakın olmamızdan dolayı kurumların adaptasyon ihtiyaçlarına çok hızlı yanıt verebiliyoruz. Ürün ve hizmetlerimizin kalitesini de unutmamak lazım.
Güvenlik konusu uçsuz bucaksız bir mecra. Bizim değişik modüllerimiz var. O modüller üzerinden müşterinin ihtiyacına uygun bir yapı kuruyoruz. Örneğin geliştirdiğimiz ürünlerden bir tanesi davranışsal analitik özelliklerine sahip. Böylece sistemdeki kişilerin davranışlarından iyi mi yoksa kötü niyetli mi oldukları fark ediliyor ve ona göre tedbirler alınıyor. Ya da kötü niyetli olmasa bile kişilerin yanlışlık yapma ihtimali ortadan kalkıyor.