“Kurumların birer akıllı işletmelere dönüşümü artık kaçınılmaz”
“Bugün tüm kurumlar, Kovid-19 sürecinde işlerinin devamlılığını sağlamak için öncelikle en temel alanlarda dijital dönüşüm yapsa da önümüzdeki günlerde bunun uçtan uca gerçekleşeceğini söyleyebiliriz. Yeni dönem; bu uçtan uca dönüşümün hayata geçirilmesinin gerektiği, büyükten küçüğe tüm şirketlerin, startup’ların sahip olduğu çeviklik ve hız yaklaşımını benimseyeceği ve bunun için endüstri uzmanları ile birlikte çalışmanın şart olduğu bir dönem olacak. Bir başka öne çıkan konu ise bulut teknolojileri oldu. Her dönem sağladığı çeviklik ve hızın yanında, esnek çalışma modellerine geçişi kolaylaştırdığı için şirketler, bulut teknolojilerine daha fazla yatırım yapıyor. Bulut çözümlerinin yanı sıra ortalama bir insanın yapamayacağı kadar hızlı şekilde çeşitli hesaplamalar ve analizler yaparak işletmelerin verimliliklerini ciddi derecede artıran makine öğrenmesi de ön plana çıkacak. Böylece işletmeler kendileri için daha önemli olan stratejik konulara odaklanabilecek. Cihazların birbirleri ile iletişim kurarak çalışabilmesi, zaman yönetimi konusunda insanlara verimlilik sağlayacak ve salgın gibi durumlarda iş gücü yönetimini daha etkili hale getirecek, bu da nesnelerin internetinin önemini daha da artıracaktır. Diğer yandan şu an emekleme döneminde olan ancak gelecekte hayatımıza çok daha fazla gireceği öngörülen kuantum bilişim de iş süreçlerimizi yeniden şekillendirecek. Bahsettiğim tüm bu teknolojik trendlerin sağlam bir süreç yönetimi ile beraber ele alınması oldukça önemli, dolayısıyla kurumların birer akıllı işletmelere dönüşümü artık kaçınılmaz.
Kuantum bilişim, klasik hesaplamayla kıyaslandığında çok daha hızlı hesaplamalar sağlayarak muazzam bir potansiyel sunuyor. Bu teknolojinin ilk etapta çok fazla hesaplama gücü gerektiren optimizasyon, planlama, finansal modeller, siber güvenlik ve kriptolama gibi problemlere uygulanabilecektir. Tedarik zincirleri açısından baktığımızda malların pazara girmesi için en verimli rotalar daha iyi koordine edilebilecek, finansal hizmetler açısından portföy kararlarını yönlendirmek için daha geniş ölçekteki ekonomiye yönelik önemli, yıkıcı olayları tahmin etmek amacıyla piyasa tahmin modellerinin kullanılmasını mümkün kılacak, deneysel yaklaşımların uygulandığı ve günümüzde geliştirme sürelerinin 10 veya daha fazla yıl alabildiği ilaç araştırma ve geliştirme alanında yeni ufuklar açacaktır. Tabii kuantum bilişim günümüzde çığır açıcı olarak tabir ettiğimiz teknolojileri de yakından etkileyecektir. Son yıllarda bulut, nesnelerin interneti, makine öğrenmesi ve robotik süreç otomasyonları gibi teknolojilerin daha fazla kullanılması ile kurumlar çok büyük miktarda veri üretiyorlar. Bu noktada veri günümüzde şirketlerin en önemli varlıklarından biri haline geldi. Yeni petrol olarak da adlandırılan veriden faydalanmak, kararlarımızı veriyi dayalı bir şekilde almak, stratejimizi bu şekilde kurgulamak artık bir zorunluluk. Bunu gerçekleştirebilmek için ise veriyi doğru ve hızlı bir şekilde işleyip, analiz çıktılarına dayalı aksiyonlar almak gerekiyor. Bu noktada kuantum bilişim verinin daha hızlı işlenmesini sağlayarak tüm iş süreçleri üzerinde de etki yaratabilir.
Örneğin herhangi bir sinir ağını simüle edebilen kuantum makineleri, klasik bilgisayarlar için hesaplama anlamında çok daha fazla işlem yapabilecek. Bu da büyük yapay zekâ sorunlarının verimli şekilde çözümlenmesi konusunda ileriye dönük olarak kuantum yapay zekâyı gündemimize taşıyacak. Ayrıca, makine öğrenimi hem örnekleme hem de optimizasyon yöntemlerine dayandığından, kuantum bilişim sayesinde makine öğrenimi yetenekleri de iyileşecek. SAP de donanım dünyasındaki gelişimi her zaman yakından takip eden ve bu gelişime en hızlı ayak uyduran firmalardan biri olmuştur. Örneğin 2000’li yılların başında 30 seneyi aşkın süredir geliştirilen ERP uygulamasını yeniden yazmak istediğinde, donanım dünyasının geldiği seviye doğrultusunda bellek içi teknolojisinin altyapıda kullanılmasına karar verdi. Bunun üzerine donanım üreticileriyle birlikte çalışıp şu anda dünyanın lider bellek içi veri tabanı platformu olan SAP HANA platformunu geliştirdi. Ardında da ERP çözümünü bu platform üzerinde baştan yazarak S/4HANA dediğimiz yeni nesil ERP oluşturuldu. Teknolojik gelişmelerin yakından takip edilerek hızla adapte olunmasına güzel bir örnek olan SAP HANA Platformu, şu anda 30.000’den fazla müşteri tarafından kullanılıyor. IDC’nin SAP HANA platformu üzerine yaptığı araştırmaya göre kurumlara 5 yıllık süre zarfında yüzde 575 yatırım getirisi (ROI) sağlıyor.
Bir diğer örnek ise bulut bilişimin altyapısı olan konteyner tabanlı sanallaştırma yönteminin SAP’nin geliştirdiği büyük veri çözümü olan SAP Data Intelligence içerisinde kullanılmasıdır. Böylece çok büyük hacimli verilerin işlenmesi ve yönetilmesi, yerinde kullanım olsa bile bulut bilişim altyapısıyla yüksek performansla granüler seviyede gerçekleşiyor. Bu noktada bir gururu da paylaşmak isterim, SAP’nin büyük veri çözümü olan yenilikçi altyapıyı kullanan SAP Data Intelligence çözümünün bir bölümü Türkiye’de Türk mühendis arkadaşlarımız tarafından geliştiriliyor.
Örneklerde olduğu gibi SAP’nin kurumsal yazılım çözümleri de aynı şekilde kuantum bilişiminin kabiliyeti sayesinde daha da güçlenecektir. Özel amaçlı kuantum bilgisayarların belirli hesaplama sorunlarını en iyi klasik bilgisayardan daha hızlı çözebilmesi nedeniyle SAP olarak biz de ilk genel amaçlı kuantum bilgisayar uygulamaya geçirilmeden önce müşterilerimiz için önemli bir değer yaratmak üzere bu teknolojiden yararlanıp yararlanamayacağımızı belirlemek amacıyla bu kabiliyetleri araştırmaya devam ediyoruz. Bu konuda, söz konusu alandaki gelişmeler üzerinde akademi ve sektörde öncü uzmanlar ve kuantum teknolojisi oyuncuları ile birlikte çalışma yaklaşımını benimsiyoruz. Bu gelişmelerin zamanlamasını, uygulama alanlarını ve bunların SAP’nin ve müşterilerimizin geleceğini ne yönde etkileyebileceğini değerlendiriyoruz.
Gelecekte ülkemizin bilim ve teknoloji yarışında önemli bir konuma gelebilmesi de bilişim pazarının büyümesine bağlı olacaktır. Ülkemiz son yıllarda bu alanda artan bir ivme ile büyüyor. Kurumlarda olduğu gibi kamu da dijital dönüşümün öneminin farkında. Bu anlamda dijital dönüşüm amacıyla önemli projeleri de hayata geçiriyor. Dijital Dönüşüm ve Dijital Dönüşüm Ofisi’nin kurulmuş olması da bunun önemli bir göstergesi. Buradan yola çıkarak gelecekte dijital dönüşümün tüm sektörlerde hızlanmasını bekliyoruz. Tüm bunların yanı sıra dijital dönüşüm farkındalığının yaygınlaştırılması da gerekiyor. Bu nedenle kamu ve iş dünyasını bir araya getiren, bu alanda fikir alışverişleri yapılmasını mümkün kılan Bilişim Zirvesi gibi etkinliklerin de ülkemizin teknolojik atılımına büyük katkı yaptığını düşünüyorum.”