“Kurumsal Delikanlı” aranıyor…
Bilgi ve İletişim Teknolojileri sektöründe uzun yıllardır çok konuştuğumuz ancak hala çözüm bulamadığımız bir konuya dikkatinizi çekmek isterim.
Sektörümüz tamamen sayısal tabanlı olmasına karşın, ne yazık ki kendi içinde barındırdığı potansiyeli ölçemiyor. Kamu tarafından takip edilen Telekom operatörlerinin neredeyse günlük çay tüketimlerini dahi tüm detaylarıyla bilmemiz mümkün iken,
• Sektördeki Donanım, Yazılım ve Hizmet firmalarının sayısı,
• Firmaların yetkinlikleri ve iş kolları,
• Çalışan sayısı ve yetkinlikleri,
• Üretilen donanım, yazılım ve hizmetlerin detayları,
• Önceki yıllara göre değişimleri,
• Pazarın büyüklüğü ve işlem hacmi,
• Üniversite – Sektör işbirliğinin boyutu,
ve bunlar gibi son derece kritik ve stratejik konular hakkında fikrimiz yok. Aslında sadece fikrimiz var. Ama gerçek veriler hakkında bilgimiz yok.
Sektörü yöneten ve/veya sektörde yer alan kurum ve bireylerden TC Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Bilgi Teknolojileri ve İletişim Kurumu (BTK), 30 civarındaki Sivil Toplum Kuruluşu, global araştırma kurumları, sektörümüzdeki uluslararası ve yerel büyük firma yöneticileri, üniversitelerimizin ilgili bölüm başkanları olarak, her gün Bilgi ve İletişim Teknolojilerinin ne kadar önemli olduğunu konuşuyoruz. Parça parça bilgilerimizi büyük cümlelerle dile getiriyoruz. Yeni gelişmeleri, başarıları, farklılıkları, değerlendirmeleri paylaşırken pazarın büyüklüğünden ama sektörün küçüklüğünden şikâyet ediyoruz.
Bu satırların okuyucularından küçük bir ricam var. Lütfen bilgi edinme hakkı çerçevesinde ilgili kamu kurumlarına, STK Başkanlıklarına, uluslararası araştırma kurumlarına, üniversitelere tek bir soru sorunuz.
2013 yılı için bilgi ve iletişim sektörünün pazar büyüklüğü nedir?
Neredeyse, soruyu gönderdiğiniz kurum sayısı kadar farklı veriler edineceksiniz.
Oysa yönetim bilimci Peter Drucker’in klasik sözü hepimizin tepesinde sallanıyor.
“ Ölçemediğinizi yönetemezsiniz.”
Kamu – Özel Sektör – Üniversite üçlemesinin en verimli kullanılacağı bir sektörün içindeyiz. Sektörümüzün ürün ve hizmetlerini kullanmayan hiçbir kurum ya da şirket yok. Ülkemizin en temel sorunlarından olan verimliliğimizi artırmanın en önemli yolu da, bu sektöre yaptığımız yatırımlardan geçiyor.
Tam bir “Terzi – Sökük“ sendromu yaşıyoruz. Tüm kurumların ve şirketlerin her türlü işlemlerini en ince ayrıntılarına kadar ortaya sererken, kendi kapasitemizin ne olduğunu bilemiyoruz. Üstelik bu işi bizden başka yapacak birileri de yok. O zaman yapılacak en önemli iş, bir stratejik planlama yapmak ve hızla bunu uygulamaya başlamaktır. Bir işi yönetmeye başladığımızda önce elimizdeki maddi değerlere ve insan kaynaklarına bakarız. Biz de tam bu noktadan başlamalıyız. Yani bir Bilgi ve İletişim Teknolojileri Sektörü Envanteri yapmalıyız.
Nasıl yapacağımız konusunda bazı altyapı çalışmalarını ve değerlendirmeleri sonraki yazılarda paylaşmaya çalışacağım.
Özetle, öncelikli olarak bu “Sektör Envanteri” işine inanan ve liderlik yapacak bir “Kurumsal Delikanlı” aranıyor.