Kurumsal devamlılık rotası yapay zekada olacak
Yapay zeka; büyük veri ve analitik platformları ile entegre olurken, makine öğrenmesi ve IoT adımlarında da belirleyici bir rol üstleniyor.
Her ölçekte şirket, sahip olduğu ve sürekli akan verilerle zenginleşen bilgi havuzunu etkili kullanma çabasında. Bu çaba sürecinde yapay zeka çözümleri giderek önem kazanıyor. Çünkü hem kurumsal bazda artık erişilebilir teknolojiler söz konusu hem yatırımın geri dönüşünü kısa zamanda net olarak görebilmek de mümkün. Hatta BTvizyon Dijital’in 12 Mayıs’ta düzenlediği “Yapay Zeka Çözümleri 2020” başlıklı dijital etkinlikte de katılımcıların üzerinde durduğu gibi, Türkiye’deki şirketler, bu konuda farkındalıkları ile bölgede öne çıkıyor. Burada önemli olan ise yapay zeka mimarisini doğru inşa etmek, gerekli entegrasyonlarla katma değer sağlamak ve bu mimariyi düzenli olarak elden geçirmek.
BTvizyon Dijital buluşması Ford Otosan CDO & IT Direktörü Hayriye Karadeniz‘in “Dijital Beceri” başlıklı sunumuyla başladı. Geçtiğimiz dönemle birlikte sunumunu ‘yetkinlik’ üzerine kurguladığını belirterek sunumuna başlayan Hayriye Karadeniz’e göre, korona süreci dijital dönüşüm ile ilgili çarpıcı bir dönem oldu. “Hızlı bir kararla evden çalışmaya başladık ve fabrikaları kapattık. Sonra zamanla işe dönüş gerçekleştirildi” diyen Hayriye Karadeniz, bu konuda hızlı karar alma ve verimli sonuçlar elde edebilmelerinin temelinde 2016 yılında başladıkları dijital dönüşüm yolculuğu olduğuna değindi. Müşteriler, çalışanlar, ürün geliştirme, tedarikçiler, üretim sürçleri gibi paydaşlarla bu yolculuğu adım adım deneyimleyerek ve yenilikler de katarak yürütmeye gayret ettiklerine vurgu yapan Hayriye Karadeniz, şöyle devam etti:
Teknoloji her işin merkezinde
“Dijital dönüşüm liderinin atanması ile çok kapsamlı ve veriyi kullanmak üzere çıktığımız bir yolculuk söz konusu oldu ve teknoloji her zaman bizim için önemli bir araç. Asıl amacımız ise şirkete değer katan, hızlı ve doğru karar alınan yöntemlere ulaşmaktı. Otomotiv sektörü artık sadece bir araçtan daha fazlası ve artık ürünlerimizi müşterilerle etkileşim içinde olan ve veriyi işleyen bir platform olarak görüyoruz. Bu dönüşümü sağlayan tüm paydaşlar ve akıllı üretimler bir değer zinciri oluşturuyor. Artık teknolojinin ne kadar işin içinde olduğunu görmek lazım. Teknoloji her işin tam merkezinde. Bu dönemde gördük ki müşteri davranışları merkezde ve rekabet yoğun, müşteri beklentileri sürekli değişiyor. Bu dönemde tüm stratejilerimizi gözden geçirmemiz gerekti. Otomotiv değer zinciri teknoloji ve uygulamalar, yol ve altyapı kısımlarında regülasyonlarda işin içinde birçok farklı oyuncu var. Dinamizmle çalışıp değer zinciri oluşturmaya odaklanıyoruz. Değer zincirindeki tüm paydaşlar için fırsatlar var, ama asıl önemlisi müşteri için fırsatlar çok. Otonom araç, uzaktan aracın fonksiyonlarının kontrolü, önleyici bakım, araçtaki bilgilerle farklı hizmet ve servislerin sunumuna kadar birçok başlık var ve bunların bazılarını sunuyoruz. Bir hata kodunu hızlı ve tüm verilerle harmanlayıp, arıza oluşmadan müşteriyi bilgilendirmeye odaklanıyoruz. Veriyi toplamak, akıllıca gruplamak ve üzerinde analiz ve analitikle değer yaratmak önemli bir süreç. Ham veriyi aldıktan sonra bunun bilgiye dönüşmesi ve buradan daha da ileri, ‘insight’ dediğimiz noktalara götürmek lazım. Bilgiyi herkesin kullanabildiği, herkesin minimum veri okuryazarı olduğu, yapay zeka, makine algoritması gibi yapıları da buna koyarak veri üzerinden değer yaratılan noktaya gelmek lazım. Bunun için de dijital iş dönüşümü sadece yeni teknolojileri uygulamakla bitmiyor. Bunun altındaki tüm noktaları da açıyor olmak gerek. Deneyim gelişmeli, iş modelleri yenilenmeli, kültür değişmeli, klasik BT ve operasyon modellerinin değişmesi, doğru riskler alınarak ilerlenmesi, çevik dönüşüm de önem kazanıyor. Değişim yönetimi ve liderlik burada görevden daha fazlasını içermeli. Dijital dönüşüm tek bir görevin veya bir grubun işi değil. Bu muhakkak masadaki her iş birimi ve kişinin birlikte yürüttüğü bir süreç olmalı. Dijital yetkinlik herkesin bir kası haline gelmeli ve bunun için çalışmalı, bunu önceliklendirmeliyiz. Yapay zekaya odaklanırken bunları da göz önünde bulundurmak gerek. Bu yetkinliği yaydığımız zaman çok daha hızlı bir dijital dönüşüm yapılabiliyor. ‘Dijital göçmenler’ dediğimiz karar vericiler de milenyum neslinin tecrübeleri ile desteklenmeli. Artık çeviklik çok önemli ve bu BT ile sınırlı değil, şirket bütününe entegre olmalı. Dijital yetkinlikler geliştirilmeli, veri demokratikleştirilmeli, dijital yetkinlik öncelik haline gelmeli. Böylece daha fazla bağlılık ve sürdürülebilirlik elde edebilir.”
Türkiye’de yapay zeka olgunluğu ön planda
“Türkiye’de Yapay Zeka Algısı ve Yapay Zekanın Dünyadaki Değişim İvmesi” sunumuyla Ernst&Young (EY) Türkiye İş Ortakları Lideri Esin Yılmaz, “22 yıldır bilişim sektöründeyim ve gelişimi bizzat görme şansım oldu” diyerek konuşmasına başladı. EY ve Microsoft olarak geçen yıl yapay zeka raporu çıkardıklarını söyleyen Esin Yılmaz, bölgedeki birçok ülkede yöneticilerle yapay zeka olgunluğuna yönelik bir anket yaptıklarını vurguladı. Yılmaz, sonuçları şöyle değerlendirdi:
“Türkiye’deki şirketlerin yapay zeka olgunluğuna baktığımızda, şirketlerin yüzde 80’i yapay zekâyı işlerine C seviyesinde dâhil ettiğini belirtiyor. Bu oran ve bölgesel eğilimlerle paralellik gösteriyor. Ortadoğu ve Afrika’daki (MEA) yüzde 14 oranına karşın, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 25’i yapay zekayı en önemli dijital öncelik olarak görüyor. MEA’da yüzde 28 oranına kıyasla, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 35’i pilot yapay zeka teknolojilerini aktif olarak kullanıyor. MEA’daki yüzde 7 oranına kıyasla, Türkiye’deki şirketlerin yüzde 15’i yapay zeka olgunluğunda ileri düzeyde bulunuyor, hatta karmaşık konularda yapay zekayı kullanıyor. Türkiye, ankete katılan ülkeler arasında bu alanda en iyi ülke. Ortadoğu ve Afrika Bölgesi’nde en çok yapay zekâ yatırımına sahip olan Türkiye’deki şirketler, yapay zekâ konusunda iyimser. Yapay zekanın geleceğine yönelik beklentilere baktığımızda, Türkiye’de şirketlerin yüzde 55’i yapay zekanın gelecek 5 yıl içinde önemli bir etkisi olmasını bekliyor. Şirketlerin yüzde 60’ı yapay zekanın temel iş kollarında verimlilik, rekabet gücü ve maliyet avantajını ciddi anlamda yükselteceğini öngörüyor. Yine şirketlerin yüzde 35’i yapay zekanın yeni gelir akış kaynakları sunarak fayda sağlamasını bekliyor. Türkiye’deki şirketler için yapay zeka konusunda öncelikli zorlukların ilki düzenleyici gereksinimleri ve Türkiye’deki şirketlerin yarısı yasal düzenlemeler konusunda endişe duyuyor. İkinci zorluk aşırı bilgi yüklemesi ve bu kapsamda şirketler, yapay zeka konusunda bilgi bombardımanına tutulmuş durumda. Bu şirketler, artan veri miktarlarını işlemek için kaynak ayırmak gerektiğini de kabul ediyor. Üçüncü zorluk ise yapay zekanın çalışanlara etkisi. Şirketler yapay zekanın personel üzerindeki etkisinden endişe ediyor, eğitime ve yönetim değişikliğine olan ihtiyacı kabul ediyor.”
Sürdürülebilirlik, kurumsal güç sağlıyor
Panel öncesi son sunumu Hitachi Vantara İş Geliştirme Müdürü İsmail Cingil, “Sürdürülebilir Dijital Dönüşüm için Veri Yönetimi Yaklaşımı” ile yaptı. Covid sonrası sürdürülebilir dijitalleşmeye ve veri yönetimine odaklanan İsmail Cingil, dijital dönüşüm firmalarını Formula 1 yarışmalarına benzettiğini söyledi. “Formula 1 için en iyi araç, en iyi pilot, en iyi ekip çalışması gerekli” vurgusunun kurumsal hayatta da etkili olduğuna dikkat çeken İsmail Cingil, “Bu noktada iş ortaklarımız ve tedarikçilerimiz önemli. Güvenilirlik, inovasyon yetkinliği ve sürdürülebilir dijital dönüşüm belirleyici ve stratejik düşünmek gerek” dedi. İsmail Cingil, şöyle devam etti:
“Covid ile temassız ödemeler olacak ve para zamanla oradan kalkacak, dijitalleşme hızlanacak, uçta uca self servis hizmet veren firmalar öne çıkacak, birlikte hareket küresel bazı sorunların da çözülmesini sağlayabilecek. Veri; yapa zeka ve dijital dönüşümün hammaddesi. Sağlıklı veri akışınız olması, veri akışını otomatize etmek bu yönüyle önemli. Kurum içinde herkesin veriye ihtiyacı var ve eski yöntemleri bırakmanız gerek. İstenen verilere ulaşılamaması, veri akışında problemler, uzman personel eksikliği gibi sorunlar burada öne çıkıyor. Bu da uzayan projeler ve yatırımın başarısız olması gibi sonuçları beraberinde getirebiliyor. Veri kataloğuna ihtiyaç da büyük. Çünkü çok veri üretiliyor ve bunların içinde istediğimiz veriyi bulabilmemiz zor oluyor. Hassas verileri belirleyemediğimiz için risk altındayız. Güncel olmayan verilerle analiz yapma çabası oluyor ve geciken projelerin olumsuz sonuçları ortaya çıkıyor. Yapay zeka veri katalogları ile bu sorunların önüne geçiyoruz. ‘Edge’ noktada üretilen verilerin de mimarı değeri artacak.”
Yapay zeka her sektöre değecek
“Yapay Zeka Çözümleri 2020” dijital etkinliğinin panel bölümünde “Endüstri 4.0 Yolunda Yapay Zeka” masaya yatırıldı. Kurumsal Dönüşüm Platformu Koordinatörü M. Göker Sarp‘ın yönettiği panelin katılımcıları ise eSystems Genel Müdürü Gökhan Karahan, İstinye Üniversitesi Yönetim Bilişim Sistemleri Bölüm Başkanı Dr. Şebnem Özdemir ve Havelsan Büyük Veri & Yapay Zeka Teknoloji Grup Lideri Dr. Orçun Dayıbaş oldu. Göker Sarp’ın ‘yapay zeka nedir?’ sorusuna yanıt Dr. Orçun Dayıbaş’dan geldi:
“Yapay zeka dediğimizde, genel olarak çevremizi algılama kavramından bahsediyoruz. Sürücüsüz bir arabanın tüm fonksiyonları da yapay zekanın konusu. Yapay zekanın çıkış noktası insanın bilişsel faaliyetlerini geliştirmek, ama aslında insanın var olan faaliyetlerinden birini veya bunun bir alt kümesinin yerini alabilecek yapay zeka uygulaması olabiliyor. Tek bir görev de yapay zeka olabiliyor, birkaç görev de… İnsan, sınırları belli olan bir kaynak. Yapay zeka uygulamaları burada önemli oluyor. Endüstri adaptasyonu her sektörde olacak. Yapay zeka her sektöre değecek. AI ile başladığımız problemler çözüldükten sonra içinden AI kavramını çıkartıyoruz. Yapay zeka kavramı kendi kendini ortadan kaldırıyor. Bu noktada tüm sektörlere kısa ve orta vadede dijital dönüşüm ışığında hızla penetre edecek. Yapay zeka yol haritasını ortaya koymak Dijital Dönüşüm Ofisi’nin önemli bir görevi ve kaynakların doğru kullanımı açısından bu önemli. TÜBİTAK ve koronavirüs yüzünden lansmanı yapılmayan Yapay Zeka Enstitüsü de önemli. Biz Havelsan olarak kamu ve savunma alanında önemli bir markayız. Ama özel sektörle partner projeler konusunda kendimizi daha da geliştirmek istiyoruz.”
Veriyi nasıl topladığınız önemli
Dr. Şebnem Özdemir ise yapay zeka, makine öğrenmesi ve derin öğrenme odaklı yürüttükleri çalışmaları örnek göstererek, şu bilgileri paylaştı:
“Yapay zeka kümemiz içinde makine öğrenmesi kavramı var. Bunun bir alt dalı derin öğrenme ve aynı zamanda insan beynindeki sinir mimarisini modellemeye çalışıyoruz. Dilin tüm dilbilgisi kurallarını yerleştirmek için makine öğrenmesi yöntemlerini fabrikada üretim hatlarının dengelenmesi, makinaların yerleşim düzeni gibi konularda da yapay zekayı kullanıyoruz. Makine öğrenmesi kapsamında da kameranın makine için bir göz gibi davranmasından bahsediyoruz. Bu yöntemler kümesine yapay zeka diyebiliriz. Ama bu tek bir kişinin ilerleyebileceği bir alan değil, farklı disiplinlerin bir araya gelmesi önemli. Regülasyonlar da sınırları belirliyor. Merkeze yapay zekayı alırsanız hata yaparsınız. Bu nedenle bir sürecin uçta uca ele alınmasına bakabilmeniz gerek ve kaliteli veriye ihtiyacınız var. Elimizdeki yapay zeka, kaliteli veriden üretim yapıyor. Veriyi merkeze alırsak, kaliteli veri ve mahremiyet sınırlarına uygun biçimde veri toplanması önemli olacak.”
İnsan-bot işbirliği fiilen var
Göker Sarp’ın, yapay zeka ve RPA arasındaki benzerlik ve farkları anlatmasını istediği Gökhan Karahan ise şu açıklamayı yaptı:
“RPA, yapılandırılmış verilerle hazır verileri alarak firma içinde bir süreci ele alır. Ama bu toplam verilerin yüzde 20’si ve kalan yüzde 80’i anlamak için bilişsel bir yapıya, AI yapısına ihtiyaç var. Daha karmaşık ve içinde daha fazla karar mekanizması olan süreçleri otomatikleştirmek hedef. OCR teknolojileri belgeler üzerinde okuma yapıyordu, ama RPA ile arasında farklar büyük ve RPA süreci uçtan uca tamamlamayı hedefler. Bir işlemin el değmeden uçtan uca tamamlanması için bilişsel yapılar ve yapay zeka teknikleri kullanıyoruz. Önce çok farklı ve karışık belgeler geliyor, bunları yapay zeka desteği ile anlamlandırıyoruz ve el yazısını bile okuyabiliyoruz. Ürünümüz 3 yıldır piyasada. Bir süre öncesine kadar akıllı belge işleme teknolojisi olarak algılanan RPA ve yapay zeka, artık süreç madenciliği halini alıyor. AI artık iş analistliğini üstlenerek, süreçleri üstlenebilecek noktaya geldi. Chatbot’lar, AI ve AI tabanlı RPA entegrasyonu önem kazanacak. Biz sanal robot işindeyiz ve insanın içindeki robotu çıkartmayı hedefliyoruz.”