Kurumsal firmalara kiralıktır!
Hepimiz bazı dükkan ya da ofislerin camlarındaki bu yazıyı okumuşuzdur. Bireylerin ya da şahıs şirketlerinin iş hacmi küçük olunca daha kolay ve daha çok sıkıntıya girme ihtimali yüksek olur, işyerini kiraya verenlerin de bu sorunlarla karşılaşmamak için ofis veya dükkanlarını daha büyük ve yerleşik şirketlere vermek istemeleri çok doğal. Cümle yapısı yanlış elbette, bir firma varsa kurumsaldır zaten. Kurumsal firma, kurumsal kurum, firma olan firma gibi anlamlara geliyor. Çünkü Türk Dil Kurumu “Kurumsal”ı şöyle açıklıyor: Değişik birim ve fonksiyonlarıyla bir kurumun niteliklerine tam anlamıyla sahip olan. Yani ortada bir şirket varsa kurumsaldır zaten.
Aslında ifade edilmek istenen farklı: “kurumsallaşmış firma”. Kurumsallaşmanın tanımında yatan iş süreçlerinin kişilere bağlı olmadan yürütüldüğü yapılara “kurumsal” denir. Her firma kurumsallaşmış mıdır? Hayır. Şirket varsa kurumsal yapıdır ama kurumsallaşmamış olabilir.
Karmaşık gözüken bu tanımı şöyle de ifade edebiliriz, Genel Müdürü, alt yöneticileri, departmanları, çalışanları olan bir yapı kurumsaldır ama bütün kararları aynı zamanda iş yeri sahibi patron alıyorsa bu firma kurumsallaşamamıştır. Bu konuda itirazlar gelebilir, bu nedenle çok da uzmanı olmadığım kelime yapılarına girmeden konumuza gelelim.
Bize yurtdışından ne pompalanıyorsa onu hemen sahipleniyor, hemen eskitiyor ve bir köşeye atıyoruz. Fazla değil bundan en fazla 5-6 sene önce kurumsallaşmaktan geçilmiyordu, müşteriler hemen bölündü “kurumsal müşteriler” sonra kurumsal müşteri temsilcileri, derken kurumsallaşma danışmanları, eğitimler vs vs. Kişiler firmalarından bahsederken övünerek “biz çok kurumsalız” demeye bayılırdı. Sonra inovasyon çıktı karşımıza, kim daha inovatif, kim daha çok yenilikçi kadrolar geliştiriyor, eğitimler, uzmanlar. Yakın zamana kadar bunu da çok kullandık ve çöpe attık, artık hepimiz kurumsallaşmış ve inovasyona açık şirketler olmuştuk çünkü. En son Dijitalleşme vardı Covid gelene kadar. Araştırmalar yapıldı, kim daha dijital diye. Listelerini xls dosyaları üzerinde tutanlar Dijital Dönüşüm çağrıları yapıyorlardı. Muhteşem biz, hepimiz dijitalleştik. Şimdi ise bir zamanların modası mobil çalışma hortladı. Çünkü son salgın nedeniyle işe devam edebilmek için mobil olmak zorunlu hale geldi ve firmalarımız biz mobiliz, hayır biz daha mobiliz kavgaları başladı. Covid konusu gündemden düşerse bakalım ne çıkacak? Hiç dert değil onu da başarırız evelAllah.
Bakalım aynı teknolojide yaptıkları gibi ABD’li abiler hangi modayı çıkaracak. Büyük sistemler, sonra küçükler daha iyi, yok yok merkezde toplamak daha iyi, yok galiba hem merkez hem küçüklerde olması daha iyi, en iyisi uç noktalarda işi halletmek gibi. Bir konunun modası geçer geçmez yenisini üretmekte bayağı bir marifetli bu ABD’liler.
Kurumsallaşmaya geri dönelim. İşimiz gereği sıkça büyük yapıların Kurumsal İletişim temsilcileri ile görüşüyoruz, bazen de pazarlama bölümleri ile. Kendi yetkileri içinde karar verebilen, durumu raporlayan yani benim anladığım şekliyle “kurumsallaşmış” firmalar var. Onlarla iş yapmak çok keyifli. 10 dakikalık bir toplantı yapıyoruz, dokümanları iletiyorum, ihtiyaç kontrolü yapıyor, şartlar ve fiyat şirket politikalarına uygunsa kabul ediyor, elbette son onay için üstüne dönüyor ama neredeyse %95 oranında olumlu sonuçlanıyor. Çünkü yetkileri tanımlanmış, bu yetkilerini düzgün kullanan yetkin insanlar bunlar. Sonuç hep olumlu olmuyor elbette ama böyle kişilerle görüşmek, çalışmak bir keyif.
Bazı yerlerde süreçler böyle işlemiyor. Aynı görevdeki kişi ile toplantı, doküman paylaşımı filan aynı. Sonra bir anda bir üstü giriyor devreye, aynı süreçleri tekrar yaşıyoruz, derken Genel Müdür ve/veya patron görüşmek istiyor. Bazılarında abartmıyorum, bizim tarafından da en yüksek kişisi isteniyor görüşmeye. Görüşmeye katılıyorum tabi ki ama bu yapılarda işler genellikle olumsuz sonuçlanıyor çünkü Genel Müdür’ün kafa dolu. İlgilendiği o kadar çok konu var ki, istemesine rağmen bizi dinleyemiyor, zaten araya giren telefonlar filan işi yokuşa sürüyor. Bu firmaya da sorun onlar da kurumsal.
Ben kurumsallaşma lafını pek sevmiyorum, bana duygusuz ortamı çağrıştırıyor. Sanki herkes robot gibi görevini yapıyor, akşam 6 olunca iş ile ilişkisini kesiyor, arkadaşları ve şirketi ile bağı oluşmuyor gibi geliyor. Öyle değil mutlaka ama kurumsallaşmanın şirket ruhunu kaybetmeden yapılması gereken önemli bir aşama olduğu kesin. Bizim şirket sapına kadar kurumsal. Müdürler, çalışanlar herkesin görev, sorumluluk ve yetki alanı var, bazen hiç haberim olmadan etkinlik oluyor, bir yazılım alınıyor, 3.parti firmalarla iş yapılıyor, zaten çıkan haber ve röportajları ben de gazeteden okuyorum. Ekibin büyük parçasının da arkadaşları ve şirketiyle duygu bağlarını koparmadığını da görüyorum. Ne mutlu bana.
Yazdım….