Kurumsal web sitesi kültürü üzerine değinmeler
Gerçek ihtiyaçlara göre biçimlenmiş web siteleri, kurumsal web sitesi kültürünü oluşturacak.İhtiyaç sahiplerinin isteklerinin derinlemesine karşılanması, sektörü yaratacak ivmeyi kazanabilmek için en önemli destek olacaktır diye düşünüyorum kişisel olarak. Gerçek ihtiyaçlara göre biçimlenmiş, “vizyon, misyon, iletişim” dışında da bakış açılarına sahip web siteleri, kurumsal web sitesi kültürü diyebileceğimiz başlığın içini dolduracak zamanla…
Önceki yazıda, “Bugüne kadar yapılmış 2 milyon web sitesinin -ODTÜ’den satın alınmış alan adı rakamlarının piyasaya uyarlanmış hali üzerinden bir varsayım olarak- yaklaşık 200 bini şirket web sitesi. Demek ki, toplam 670 bin adet şirketin, 1/3’ünden biraz fazlasının web sitesi var diyebiliriz. Bu önemli bir oran, ama halen web sitesi olmayan 2/3 daha önemli daha büyük, piyasa için büyük fırsat.
Piyasa var, ama sektör yok diyoruz, bunun nedenleri aslında saymakla bitmeyecek kadar çok olsa da, bir deneyelim: Sektör bileşenlerinin birbirinden habersiz oluşu, ortaklaşa dil eksikliği, genel olarak piyasanın tüm katmanlarında aşırıya varan karşılıklı güvensizlik, sektörü taşıyacak ve ihtiyaç sahiplerine güvence sağlayacak bir sözleşmeler rejiminin geliştirilememiş olması ilk aklıma gelenler.
İnternet sitesi zorunluluğu hakkında yeni TTK üzerinde yapılan son değişiklikler, piyasayı sakinleştirdi gibi görünüyor. Bir önceki yazıda söylediklerimize ek ve pekiştirme yapılacaksa, şöyle bir cümle kurulabilir: Piyasanın, beklentilere cevap verememe riski, yasada değişikliğe gidilmesini sağladıysa, ortaya atılan isterler üzerinden yaratılan atmosfer, yararlı bir farkındalık gerilimi olarak kabul edilebilir.
Gerçek ihtiyaç nedir: İnsanlar web siteleri olsun istemiyor mu?
Yasal zorunluluk ihtimali üzerinden müşteri kümesine dahil olan şirketlerin sayıca büyüklüğü, gerçek ihtiyaç sahipleriyle aralarındaki farkı belirsizleşmişti ki, bu da ihtiyaçların doğru tanımlanmasını engelliyor, çözümsüzlüğü derinleştiriyordu.
Erzurum örneği şu biçimde: Şehirde 2800 civarında kurumlar vergisine kayıtlı şirket var ve zorunluluk 2800 işleyen web sitesi gerektirecekti. Peki mümkün mü? Erzurum ilimizde yasanın gerektireceği sürdürülebilirliği karşılayacak kaç web sitesi vardır? Varsa; olan sitelerin hepsi de, yasal zorunluluk yokken yapılmıştır doğal olarak. Ve tabii, yasa yürürlüğe girseydi, talebi karşılayacak, yeterli kadro ve uygulamacı şirket var mıdır? Bunları bilmiyorsak, hangi sektörden söz edebiliriz?
Burada, birkaç yıldır ısrarla altını çizdiğimiz bir yaklaşımı, kısaca açıklamaya çalışmak yerinde olacak gibi görünüyor: İhtiyaç sahibi kimdir ve klasik müşteriyle arasındaki fark nedir?
Herkes internet sitesi olsun isteyebilir ve bu açıdan web sitesi isteyen herkes müşteridir, ancak sadece bir bölümünün gerçekten o web sitesine gereksinimi vardır, işte onlar ihtiyaç sahibidir.
Müşteri der ki: Ben internetten anlamıyorum; ama bize basit, güzel bir web sitesi lazım. Mesela Amazon gibi bir şey…
İhtiyaç Sahibi der ki: Şunlar şunlar olsun, bunlar olmasın, sizin katkılarınıza da açığız. Bazı şeyler de, zamanı gelince eklenmeli, tabii ki yeni bütçesi olacak. İçerik ve görseller hazır.
İhtiyaç sahiplerinin isteklerinin derinlemesine karşılanması, sektörü yaratacak ivmeyi kazanabilmek için en önemli destek olacaktır diye düşünüyorum kişisel olarak. Gerçek ihtiyaçlara göre biçimlenmiş, “vizyon, misyon, iletişim” dışında da bakış açılarına sahip web siteleri, kurumsal web sitesi kültürü diyebileceğimiz başlığın içini dolduracak zamanla…
En popüler talep: “Basit bir site istiyoruz…”
Bütün isterler “basit bir site” söylemi üzerinden başlıyor, aslında bu bir kırılma noktası, çünkü müşteri=ihtiyaç sahibi aşırı güvensiz olduğundan, en basit olanı talep edeceğini söylüyor, böylece en ucuz maliyetle karşılaşacağını umuyor. Ortaya bir şeyler çıktıkça ise, Amazon’da o da var, Facebook’ta var sizde niye yok noktasına anlaşılmaz bir hız ve kararlılıkla geliyor istekler. Basit bir web sitesi var mıdır ya da o bir web sitesi midir gerçekten de?
Bir çeşit web sitesi, tek bir müşteri ve prototip bir internetçi mi var?
Piyasa kavramı sonuçta zihnimizdeki bir adlandırmadır. Gerçek hayatta, piyasayı oluşturan başlıklar çok açık:
1. Web sitesi (İnsanların kafasında sanki tek bir web sitesi var)
2. Bu siteyi isteyen bir tek müşteri (Her durumda aynı talepleri olan kişi/kurum var sanki)
3. Siteyi yapacak olan kişi ya da şirket (Her koşulda aynı davranan bir şirket/internetçi var sanki)
Bu aşırı klişe listeden tabii ki yaratıcı sonuçlar pek çıkmıyor ve çıkmayacak. Sektör bir gün geliştiğinde, bu başlıklar ayrıntılı altbaşlıklara ve belki de şu anda bilmediğimiz çeşitli yenilikçi, çözüm üreten katmanlara ayrılmış olacak.
Gerçekleri idrak etmek için yeniden bakalım:
1. Web sitesi = Sonsuz çeşitlilikte web sitesi var.
2. Bu siteyi isteyen bir müşteri = Sayısız işkolu, istek ve beklentiler var.
3. Siteyi yapacak olan kişi ya da şirket = Çok sayıda farklı şirket ve bu işi yapan kişi var.
Yine de tartışmalar, gerçekte varolmayan bir adet web sitesi, yaşamayan tek bir müşteri ve birbirinin aynı soyut bir internetçi kişilik üzerinden yapılıyor. Bir yere de gidilemiyor doğal olarak.
Dünyada -anlık olarak da olsa- fiyatı belirli ürün ve hizmetler olabilir, altın, petrol gibi borsada işlem gören -hatta kendi borsası olan- şeyler var mesela… Peki, web sitesi “kaç para” diye sorulabilecek ve bir de yanıt bulunabilecek bir “şey” midir?
Web sitesi isteği üzerine ihtiyaç sahibi ve şirket/kişi görüşmeye başladığında, ilk soru “kaç para” olduğu zaman, ilerlemek ne yazık ki mümkün olamıyor. Zira müşteri, en uygun maliyeti baştan kazanmak istiyor, istekler belirsiz olduğunda fiyat da oluşmayacağından, ilginç bir çaresizlik ortaya çıkıyor.
Gerçek dışı istekler için söz verilmiş, imkansız maliyetler üzerinden asla bitmeyecek web sitesi maceraları. Herkesin, bu bağlamda birkaç hikayesi vardır…
Ben, herkesin bildiği bu sırrı paylaşayım: O web siteleri asla bitmeyecek…