Kurumsal zorlukları aşmanın rotası
Panasonic TOUGHBOOK ürünleri fazlasıyla dayanıklı yapısıyla en zorlu koşullara bile kolaylıkla dayanabiliyor, cihazların kullanıcıları ise baskı altında başarıyla çalışabiliyor. Panasonic Dijital Dönüşüm, cihaz ve veri güvenliği, tedarik zinciri, müşteri beklentisi ve sürdürülebilirlik olmak üzere 5 alanda çeşitli ipuçları paylaşıyor.
1. Dijital dönüşüm: Şirketlerin daha üretken, verimli ve sürdürülebilir bir şekilde faaliyet göstermesine yardımcı olan dijitalleşme ve otomasyon projeleri, sektöründen bağımsız olarak her şirketin en büyük öncelikleri arasında yer alıyor. Öte yandan hızlı ve etkili bir şekilde uyum sağlamanın yarattığı baskıdan ötürü dünyanın dört bir yanındaki şirketlerin en büyük güçlüklerinden birisi oluyor. Öyle ki Panasonic Connect 2023’te gerçekleştirdiği Breaking Down the Barriers to Digital Transformation araştırmasına göre şirketlerin ortalama yüzde 15’i dijital dönüşüm projelerini tamamlayabilirken yüzde 40’ı da dijital dönüşüm alanında şirketlerinin rakiplerinin gerisinde kaldığını hissettiklerini söylüyor.
Bunun önüne geçmek için şirketler dijital dönüşüm hedefleri ve BT çözümleri ile ilgili kurumsal farkındalıklarını geliştirebilir, mevcut BT altyapılarıyla uyumluluğu göz önünde bulundurabilir, sürece kayıtsızlaştırmak gibi küçük ancak etkili başarılarla başlayabilir ve müşteri yolculuğunu iyileştirebilir. Panasonic bu alanda İsviçreli bir inşaat mühendisliği firması olan KIBAG Bauleistungen ile en gelişmiş dijital şantiye ofisi oluşturmak için bir araya gelerek verimliliği artırdı ve belgelerin baskı alınmasını ortadan kaldırdı. KIBAG Bauleistungen Dijitalleşme Proje Yöneticisi Manuel Weyermann, konuyla ilgili şunları söylüyor: “Ofisimizdeki ilgili iş akışlarının tamamını halihazırda dijitalleştirdiğimiz için son adımı da dijitalleştirmek mantıklı tek yöntem haline gelmişti.”
2. Cihaz ve veri güvenliği: Siber güvenlik ve veri gizliliği hala şirketlerin en önemli önceliklerinden birisi arasında yer alıyor. Veri güvenliğine yönelik siber saldırılar ve ihlaller ile uyumluluk düzenlemeleri her şirkete güçlük yaratıyor ve etkisi de çok büyük olabiliyor. Dünya Ekonomik Forumu’nun Global Security Outlook 2023 raporuna göre siber liderlerin yüzde 93’ü ve kurumsal liderlerin yüzde 86’sı, jeopolitik dengesizliğin önümüzdeki iki yıl içinde muhtemelen veya neredeyse kesin bir şekilde yıkıcı bir siber olayın gerçekleşmesine neden olabileceğini belirtiyor.
Bu noktada şirketler satın alım kararlarını verirken hırsızlığa karşı çıkartılabilir sürücü, kablo ve kilit gibi fiziksel özellikleri değerlendirebilir. Parmak izi okuyucusu ve akıllı kart okuyucular gibi dahili güvenlik özelliklerine sahip cihazları seçebilir ve teknoloji satın alırken mobil cihaz yönetimi, BIOS’a dahil edilmiş güvenlik ve işletim sistemi koruması gibi özelliklere dikkat edebilir.
3. Tedarik zinciri: Güçlüklerle dolu ekonomik iklimde üretimin aksaklığa uğraması ve gecikmeler neredeyse kaçınılmaz. Ek olarak artan enerji maliyetleri, teknolojik gelişmeler, değişen çalışma alışkanlıkları ve e-ticaretin yükselişi de tedarik zinciri operasyonları üzerinde büyük etkiler yaratabiliyor. Accenture’un 2022’de gerçekleştirdiği From disruption to reinvention: The future of supply chains in Europe araştırması, tedarik zinciri sorunlarının Euro bölgesi boyunca gayri safi yurtiçi hasılada potansiyel olarak 920 milyar Euro’luk kümülatif kayba neden olabileceğini öngörüyor.
Bunun için de şirketler tedarik zincirini daha stabil hale getirmek için otomasyon ve yapay zekanın yarattığı fırsatları değerlendirebilir, birikmiş işleri telafi etmek için siparişleri fazla tahmin etmekten kaçınarak bunun yerine siparişleri doğru tahmin etmeye ve yapay zekayı geliştirmeye odaklanabilir, önleyici bir yaklaşımı benimseyebilir ve uzun vadeli operasyonel iyileştirmelere odaklanabilir.
4. Müşteri beklentisi: Şirketler, müşterilerinin yolculuklarını olabildiğince sorunsuz hale getirmek, self servis seçeneklerini erişilebilir kılmaktan zamanında teslimat ve birinci sınıf müşteri hizmeti sağlamaya kadar mümkün olan en iyi müşteri deneyimini elde etmek istiyor. PwC’nin Experience is everything: Here’s how to get it right araştırması, tek bir kötü deneyim yaşamaları durumunda sevdikleri markadan uzaklaşacağını belirten müşterilerin oranının yüzde 32 olduğunu gösteriyor. Müşterilerinin beklentilerini ve deneyimlerini iyileştirmek isteyen şirketler yeni teknolojileri araştırırken her aşamada onları göz önünde bulundurabilir, ürün teslimatı ve toplanması sırasında doğru iletişimle beklentileri yöneterek memnuniyet oranını artırabilir, gereksiz adımları kaldırarak müşterilerinin yolculuklarını iyileştirebilir ve self-servis seçeneğini mümkün olan her yerde sunabilir.
5. Sürdürülebilirlik: İklim değişimine dair farkındalığın artmasıyla şirketler de doğada bıraktıkları ize dair daha sorgulanabilir ve sorumlu olmaları için artan bir baskıyla karşılaşıyor. Şirketlerin artık çeşitli iş birimlerinde ve işlevlerde sürdürülebilirliği gündemlerinin en üst sırasına koyma konusunda göz ardı edilemeyen bir sorumluluğu var ve buna BT de dahil. Panasonic Connect’in The Sustainability Gap isimli araştırmasına göre alıcıların yüzde 56’sı, cihazlarını her 1-4 yıl arasında değiştireceğini tahmin ediyor.
Sürdürülebilirlik alanında daha faydalı adımlar atmak için şirketler birincil amacını yerine getirmiş cihazları şirketin başka bir biriminde yeniden değerlendirebilir, üreticinin cihazlarını yazılım güncellemeleri ve güvenlik yamaları ile ne kadar süreyle desteklediğini karşılaştırarak ürünün beklenen kullanım ömrünün sonunu dikkate alabilir, şirkette daha fazla etki yaratacak ve atık enerji oluşumunu azaltmak gibi sürdürülebilir hedefleri karşılamasına yardımcı olacak cihazları tercih edebilir.