Mağaradan Mağazaya! Buradan nereye?
Refah seviyesinin artmasıyla Maslow piramidinde yukarıya doğru hareket ediyoruz. Dolayısıyla daha yüce değerlerin peşine düşüp, daha sanal ürün ve servisleri önemseyeceğiz.
Alış veriş son derece eski bir alışkanlığımızdır. Kendi ihtiyacımızın fazlasını başkalarıyla paylaşarak, değiş tokuş yaparak başladı insanlığın ticaret serüveni. Barter işinin disipline edilmesi, yazının ve rakamların icat edilmesi, işi düzene soktu, yeni imkanlar açtı. Paranın icat edilmesi, yep yeni bir dönem başlattı, artık her şeyin bir bedeli vardı. Teknelerin büyümesi, limanların yaygınlaşması ile milletler arası, ülkeler arası, sonrasında kıtalar arası ticaret oluştu.
Buhar makinesinin icadı ile sanayi devrimi, onunla birlikte ulus devletleri, dünya savaşları ve benzeri derken, bugünlere geldik. Bu arada petrol, elektrik, tren, otomotiv, radyo, telefon, TV gibi icatlar oldu. Toplum yapısı değişti. Yirminci yüzyılda dünya savaşlarından ve soğuk savaştan sonra tek bir dünya düzenine geçtik ve tüketim toplumunun zirvesine ulaştık.
Neden mi böyle bir giriş gerekli? Çünkü teknolojilerin toplum, ekonomi ve siyaset üzerinde ne kadar derin ve kalıcı etkilerinin olduğunu vurgulamak gereklidir. Kondratieff dalgalarının beşincisini yaşıyoruz, bilgi ve iletişim çağı. 70’li yıllarda mikroçipin yaygınlaşması, bilgisayarın çeşitlenmesi ve yaygınlaşması, internet, mobil iletişim ve bügünlerde yaşadığımız muazzam teknolojik gelişmeleri görüyoruz. Bu akıl almaz bir şekilde devam edecek.
Ticaretin bugünkü tüketici haline perakende diyoruz. Nihai tüketicinin ürün ve servisle dükkan kanalı üzerinden buluşturulması iş modeli diyebiliriz. Bu dükkan fiziki olabileceği gibi, artık pek yaygın bir şekilde sanal da olmaktadır. Bazı ürün ve servislerde sanalın payı, gerçeğin payını geçmiş durumdadır, bazılarında tersi geçerlidir. Ama her türlü trend gösteriyor ki, sanalın payı artmaya devam edecek.
Önce teknoloji trendi ile başlayalım: Dijitalleşme. Perakende sektörünün en önemli gündemi dijitalleşmedir. Aklınıza gelebilecek her unsur, dijitalleşmektedir. Mekanlar ibeacon tarzı algılayıcı ve sinyal vericileri ile donatılacaktır. Artış hızı daha önceki teknoloji yayılım süratinin çok üzerinde cereyan edecektir. Ayrı bir cihaz veya mevcut / yeni iletişim altyapısı üzerinden, mekanların içi de dışı da akıllı hale gelecek. İçindeki eşyayı da müşteriyi de algılayacak ve buna göre yönlendirecektir.
Eşyanın kendisi dijitalleşmektedir. Kitap, müzik, yazılım, fotoğraf, gibi nispeten kolay örneklerin dışında, 3 boyutlu yazıcılar, tarayıcılar ve bunların yazılımlarının kolaylaşması ve yaygınlaşması nedeniyle, yakın zamanda pek çok örneğini göreceğiz. Kişiye özel eşyaları internetten indireceğiz, köşe başındaki fotokopicideki 3 boyutlu yazıcıdan çıktısını alacağız, evde kullanacağız. Hediyelik eşya, yedek parça, kişiye özel eşyaların dışında, çok daha farklı uygulamalar ile karşılaşacağız. Yenilebilir eşyalardan, yedek organlara kadar, takı ve elbiseden, ayakkabı mobilya ve evin kendisine kadar pek çok eşyayı sanal olarak beğenip, satın alacağız ve çıktısını alarak kullanacağız.
Deneyim dijitalleşecek. Dokunmatik ekranlar, hareket algılayıcıları (kinect vb.), ses algılayıcıları, görüntü tanıyan çözümler, ve bunların arkasında çalışan zeka giderek artacak ve yaygınlaşacak. Kullanımı o kadar kolaylaşacak ki, özellikle yeni nesil kolayca adapte olacak, bizim nesiller ise şu an yaptığı gibi, bir şekilde öğrenmeye, alışmaya gayret edecek.
Erişim sınırsız ve her yerde ve her zaman olacak. Artık bağlanmayı düşünmeyeceğiz, normal halimiz bağlı ve çevrim içi (online) olacak. Arada dinlenmek için şalterleri kapatacağız. Ama normal olarak hep bağlı olacağız. Bu varsayımla hareketle dükkanlar (sanal veya gerçek) bizimle iletişim halinde olacak, her türlü deneyim çevrim içi olacak, her türlü iletişim gerçek zamanlı ve zenginleştirilmiş olacak. Buna alışacağız. Şu anki halimiz bir önceki nesle göre nasıl anormal (aşırı) ise, bir sonraki halimiz bize göre anormal (aşırı) görünecek. Ama doğuştan sayısallar için pek normal olacak.
Tüm bu üstteki teknolojik gelişmeler veri üretmektedir. Neredeyiz, neye baktık, neyi elimize aldık, ne kadar tuttuk, sepete koyduk mu, tekrar çıkardık mı, bize benzeyen başka kişiler neler almış, sosyal ağlardaki arkadaşlarımız bu ürünü almış mı, beğenmiş mi? Tüm bu soruların cevapları kayıtlı olacak. Kim neyi daha çok analiz edebilir, kullanabilir, müşterisine en güzel deneyimi sunar, en doğru anda en doğru kampanyayı yapabilirse, yarışı o kazanacak.
Yirmi birinci yüzyılın yeni rekabet gücü büyük veri ve analitik yetkinlikler olacak. Şimdiden yatırımlarınızı yapınız, geç kalmayınız…
Toplumsal anlamda ciddi bir bireyselleşme trendi yaşanmaktadır. Refah düzeyi arttıkça, ailelerdeki çocuk sayısı azalmaktadır, evlenme yaşı yükselmektedir, boşanma oranları artmaktadır. Özetle yalnız ve çok az kişili ailelerden oluşan bir toplum düzenine doğru evriliyoruz. Refah seviyesinin artmasıyla Maslow piramidinde yukarıya doğru hareket ediyoruz. Dolayısıyla daha yüce değerlerin peşine düşüp, daha sanal ürün ve servisleri önemseyeceğiz.
Ekonomi böyle büyüyebilir mi?
Kesinlikle evet. Günün her saatini bir şeyler tüketerek, çoğu zamanda aynı anda üreterek geçireceğiz. Serbest meslek erbabı olarak sanal bir görev icra ederken, bir yandan bir bilgi servisini veya sanal müzik dinleme servisini kullanacağız ve mikro işlemlerle para kazanacağız (hatta sanal para), mikro işlemler için de paralar harcayacağız.
Bu kavramların henüz Türkçesi icat edilmesi, o yüzden İngilizce yazmak durumundayım: Zero Moment of Truth, Segment of One, Consumerization of Everything, Extreme Personalization, gibi kavramlarla karşılaşacağız. Neyi ne zaman istediğimizi önceden bilen ve öneren akıllı bir asistanımız olsa, hoş olmaz mı? Bazı durumlarda çok rahatsız edici olabilir, bazı durumlarda hayatı çok kolaylaştırabilir. Düzenli olarak yaptığınız bir seyahatin ayarlanmasını otomatik yapmasına kimsenin itirazı olmayacaktır. Eşimize alacağımız özel hediyeyi belki sadece önermesini isteyeceğiz, ama işlemi kendimiz yapacağız.
Nasıl tercih edersek.
Sokaklarımızda mağazalar daha uzunca bir süre yok olmayacak. Toplumun farklı kesimleri için, farklı mağaza formatları da olacak. Ama tüketicinin bilinçlendiği aşikar, seçme imkanlarının arttığı aşikar, perakendeci de buna göre pozisyonunu alacağı kaçınılmaz. Sanal mağazaların yeri belirginleşti. Arada bir de hibrid mağazalar olacak. Fiziki olarak mağaza gibi olacak, ama içinde gerçek ürün olmayacak, sadece demosu veya görüntüsü olacak. Beğendiğiniz ürünü evinize teslim edecekler. Bu model hızlıca yaygınlaşmaktadır.
Özetle daha göreceğimiz pek çok yenilik ve değişiklik var. Değer teklifi en güzel olan kazansın. Bilginin ve teknolojinin gücü hep yanınızda olsun…