Matematiğe yeni müze
Londra Bilim Müzesi, yepyeni bir Matematik Galerisi açtı geçen hafta. Yıldız mimar Zaha Hadid’in (ölümünden sonra da aynı isimle süren) mimarlık ofisinin tasarladığı yeni bölüm, dünyada matematiğe odaklı galeri/müzelerin en yenilikçisi, en şık tasarımlısı oldu. Sadece matematiğe ayrılmış Bonn (Arithmeum), Viyana (math.space), New York (MoMATH), Washington (MathAlive!), Floransa’da (Giardino di Archimede) uzman müzeler var. Paris’teki Musée des Arts et Metiers de, ölçüm-biçim odaklı çok sıradışı bir müzedir. Almanya’daki dev bilim müzelerinde matematiğe ayrılmış büyük galeriler var.
Londra’daki ise, matematik konusunda şimdiye kadarki en “anlamlı” yapı: 1929’da aerodinamik Handley Page marka uçağın, havada yarattığı türbülanstan kanatların ucunda oluşan girdaplar, Zaha Hadid’in elinde üç boyutlu organik enstalasyonlara dönüştü. Mimarlıktan önce matematik eğitimi almış Zaha Hadid, hep eğimli bükümlü yuvarlak, “organik” çizimleriyle ünlüydü. Şirketi, bu tasarımları sürdürecek anlaşılan. Galeride leylak ve mora yakın “yatıştırıcı” renklerin yansımasında, tavanda bu “hava girdapları” üç boyutlu tasarımlar olarak takılı. Ve ucunda 1929 uçağı.
Bu tasarımıyla Matematik Galerisi, bütünüyle bir enstalasyon aslında. Ve matematiğin, hayatın nasıl da taa içinden çıkıp geldiğini 7’den 70’e herkese gösteriyor.
Londra Bilim Müzesi’nde, şehrin “müzeler bölgesi” denilen semtte, kolayca ulaşılan, düzayak kocaman binasında 600 objeden oluşan bir matematik galerisi elbette vardı. Ama “bizdeki” gibi ölü bir depo şeklindeydi, durağandı. “Bakın, ne kadar mühim araçlar kullanmışız matematikle meşgulgen biz” şeklinde bir sergiden ibaretti. Şimdi yenisi etkileşimli, modern, çağdaş. Ve bir depo değil: Obje sayısı 100’e azaltıldı.
Bilim Müzesi, yeni galerinin açılışına doğru bir reklam kampanyası da yaptı. Grey London’dan televizyonlara, sinemalara, sosyal medyaya yansıyan 1 dakikalık filmde bir küçük kızın yüzünün sadece üst yarısı görülüyor. Çocuk, filmdeki dış sesi dinlerken gözleriyle tavana bakıyor, kameraya bakıyor, hiç konuşmuyor. Dış ses ise, İngiltere’de kült statüye ulaşmış, 90 yaşında hala faal, topluma mal olmuş doğabilim gazetecisi David Attenborough’a ait:
“Sen, Ellie’sin. 7 yaşındasın. Ama aslında 13 milyar yaşındasın. Ellie sen ve ben, hepimiz, deriden, kemikten, yıldızlardan oluşuyoruz. Vücudumuzdaki her zerreyi Büyük Patlama’dan beri taşıyoruz. Evrenin doğumu, senin doğumundu. İşte bu yüzden, başını kaldırıp yıldızlara baktığında, bir aynaya bakıyorsun. Bu da sana dünyayı merak ettiriyor. Haklısın. Dünyanın çözülecek çok sorunu var. Bunlara çözüm bulmak için merak etmen lazım. Dünyayı değiştirmek, merakla mümkün. Sen, merak edecek misin?”