McKinsey'in Çin için hazırladığı dijital dönüşüm raportundan öğrenilecek çok şey var
Geçtiğimiz birkaç ay içerisinde ülkemizin dijital dönüşümü üzerine arka arkaya iki rapor yayımlandı: Aralık’da TÜSİAD ve BCG’nin raporu (http://bit.ly/2HsIyhP) ile Şubat’ta TÜBİSAD ve akademisyen bir ekibin raporu (http://bit.ly/2FB6mPQ).
Aralık ayında da, McKinsey’in Çin’in dijital dönüşümü üzerine raporu yayımlandı (http://bit.ly/2HrdMFZ). Bu raporun içeriğinin ve metodolojisinin incelenmesi, hem bilişim ve genel olarak imalat sektörümüz için, hem de uzun süredir bir Endüstri 4.0 yol haritası hazırlığı olduğunu açıklayan BST bakanı Faruk Özlü ile BTK için çok önemli.
Raporun birinci kısmında, küresel dijitalleşme gelişmeleri içinde Çin’in pozisyonu inceleniyor. Ülkemizde ucuz işgücüyle bilinen – hatta öykünülen – Çin, dijital teknolojilere yatırımda ve inovasyonda dünya lideri olma yolunda. Örneğin, yapay zeka, İHA, sanal gerçeklik, robot, sürücüsüz araçlar, 3 boyutlu yazıcı (katmanlı üretim) gibi dijital teknolojilere yapılan risk sermayesi yatırımında dünyada ilk üç ülke arasında yer alıyor Çin. İnovasyona yönelik kuluçka merkezi sayısında dünyada birinci. Bu girişimler sonuç alıcı olmuş ve inovasyonda Çin dünyada 22. sıraya yükselmiş (Türkiye 43. sırada) (http://bit.ly/2HrPSuf).
İkinci kısımda, dijitalleşme yolunda Çin’in ve sektörlerinin durumu inceleniyor. Bu amaçla – ülkemizde başvurulan anket gibi güvenilirliği tartışmalı bir yöntem yerine – McKinsey bir Endüstriyel Dijitalleşme Endeksi (EDE) geliştirmiş. Bu endeks kullanılarak, Çin ile ABD ve AB arasındaki dijitalleşme farkının giderek azaldığı gösteriliyor. Ayni endeksi kullanarak Çin’deki sektörler arasındaki fark inceleniyor. EDE düzeyi en yüksek sektörler, diğer ülkelerde olduğu gibi, bilgi teknolojileri, medya ve finans. Tüketiciye yönelik sektörlerde de, ABD ve AB’deki benzerlerine göre, dijitalleşme daha yüksek. Diğer sektörlerde dijitalleşme yatırımları hızla devam ediyor.
Raporun üçüncü kısmında çok ilginç analizler yer alıyor. Önce, dijitalleşmenin yarattığı üç güçlü etki tanımlanıyor: aracısız ortam (disintermediation), dev kuruluşların parçalanması (disaggregation) ve fiziksel ürün ve süreçlerin sanallaşması (dematerialization). Sonra, bu üç güçlü etkinin, değer zincirlerini nasıl yeniden yapılandırdığını ve neden olduğu yıkıcı etkinin büyüklüğünü anlamak için bir simülasyon modeli geliştiriliyor. Bu çalışma için dört sektör seçilmiş: tüketici ve parakende, otomotiv ve mobilite, sağlık, taşımacılık ve lojistik. Aracısız ortam ve dev kuruluşların parçalanması, bu sektörlerde en önemli ve güçlü etkileri yaratıyor. Dikkatle incelenmesi gereken bu analizler eski iş modellerinin, yavaş dijitalleşenlerin ve değer zincirinin bazı kesimlerinin tehlikede olduğunu gösteriyor. Zaten tahmin edilebilecek bu genel sonuçlardan başka, her bir sektör için – bu yazı sınırları içerisinde özetlenemeyecek ayrıntılarda – çok önemli sonuçlar da yer alıyor raporda.
Dördüncü bölüm, dijital ekonominin gelişmesini sağlayacak politikalar üzerine. Dört öneri paketi sunuluyor: (1) Devletin dijital teknoloji ve altyapı yatırım ve tüketiminde önemli rol oynaması; (2) Tüketici çıkarlarını koruyan ve inovasyonu teşvik eden sağlıklı bir rekabet ortamının sağlanması; (3) İşgücü piyasalarında ortaya çıkacak yıkıcı etkilerin giderilmesi; (4) Sibergüvenlik, dijital standartlar, fikri mülkiyet hakkı gibi dijital dünyanın yönetişimine ilişkin konular üzerine sürmekte olan yoğun küresel tartışmalara katkı koyulması.
Beşinci ve son bölüm, şirketlerin seçenekleri ve yapmaları gereken üzerine odaklanıyor. Altı yaşamsal öneri listelemişler: (1) Dijitalleşmenin yıkıcı etkileri ortamında, temkinli girişimlerden üç kat daha fazla getirisi olan cesur girişimler yapılmalı; (2) Çin’in devasa dijital ekosisteminin gücünden yararlanabilmek için dijital platformlarla işbirlikleri yapılmalı; (3) Ülkenin devasa veri havuzlarından büyük veri analitiğiyle yararlanarak yaratılacak değeri maksimize etmeli; (4) Hiyerarşik ve katı organizasyonları dijital teknolojilerden yararlanarak küçük takımlara bölerek daha çevik rekabet yapıları oluşturulmalı; (5) Sağlam bir plan çerçevesinde ijital dönüşümü gerçekleştirilmeli; (6) Dijital ekonomiyi öncelikli olarak benimsemiş olan hükümetten önce davranarak, farklı mevzuat ve uygulamaların etki analizi üzerine bilgi sunmalı ve beraber çalışmalı.
McKinsey’in bu raporunda, özellikle üçüncü bölümdeki analiz ile hükümete ve iş dünyasına yapılan önerilerin, ülkemizde hazırlanan raporlarda yer alanlardan daha somut ve analitik olması dikkat çekici. Ayrıca, ülkemizde maalesef yapılmayan bir önemli ayrıntı daha var: Bu raporun ortaya çıkmasından 4 ay önce, McKinsey bir ön tartışma belgesini Çin kamuoyu ile paylaşmıştı (http://bit.ly/2FurawA).