Mennan Usta ne yazık ki…
Gaziantep’te herkesin Mennan Usta diye tanıdığı Mennan Aksoy, kansere yenik düştü. “Türkiye’de keşke onun gibi insanlar daha çok olsa” dedirten türden bir girişimciydi. Hiç de Harvard’larda MBA yapmamış, hiç de MIT’lerde post-endüstriyel tasarım okumamıştı. Ama Allah vergisi bir gözü ve sezgisi vardı. Doğuştan kendisine mal olmuş bu yeteneğiyle 50 bin Dolarını 10 yılda 17 milyon Dolar ciroya dönüştürmüştü.
Mennan Usta, fotoğraf çekmesi yasaklanan yabancı fuarlarda “sadece gördüğü” bir makineyi Türkiye koşullarına ve ihtiyaçlarına göre yeniden tasarlayıp, tamamen kendi olanaklarıyla “dönüştürüyordu.” Kendi teknolojisini kendisi üretebildiği için komple entegre bir fabrikası vardı. Yaptığı her cihaz, müşteri talebine göre “terzi” usulüydü. 9 çeşit iplik makinesi üretecek bilgi ve beceriye sahipti: halı, döşemelik, perde, iç giyim, pamuklu, penye fark etmez. Hem de bu üretimi hızla yaptığı için Brezilya’dan, Fas’tan Pakistan’a kadar bir ihracat ağı içindeydi.
Antep’in dışında kır ortasında kocaman bir antrepo, onun ar-ge merkeziydi. Orası için, “Demiri altın ettiğim yer” diyordu.
Şirketin beyni Mennan Usta, şirkete isim olarak, ortağı Cahit Özçelik’in adını kabul edecek kadar mütevaziydi. Üçüncü bir ortak da vardı: Öğretim üyesi Yusuf Azrail Uskaner. 1996’da TTGV ve TÜBİTAK desteğiyle onun sorumluluğunda 2.6 milyon Dolar bütçeli bir ar-ge projesi başlatılmıştı. Amaç, bu sürecin sonunda tekstil makineleri üretmekti. Bu başarılınca, Uskaner de sihirbazların arasına katıldı.
Antep’in kanalizasyon çamurundan elektrik üreten sistemi kuran Mennan Usta daha yapacağı çok şey varken tarihe karıştı. Ne yazık ki…