Mimarlık ve Dijital Dünya: Her Şey Yolunda Mı?
Türkiye’nin önde gelen mimarlık ve mühendislik şirketlerinden Pergel Grup, dijital transformasyonla birlikte değişen mimarlık anlayışını değerlendirdi.
Türkiye’nin önde gelen mimarlık ve mühendislik şirketlerinden Pergel Grup’un 23 yıllık tecrübesi global ve lokal büyük şirketlerin idari bina, endüstriyel tesis projelerinden sergi sarayları, eğitim kurumları ve alışveriş merkezlerinin büyük projelerine kadar uzanan hizmetlerinin sonucunda oluşuyor.Pergel Grup Yönetim Kurulu Üyesi Ebru Evman, şirketin trend gelişimi, yapım sistem mükemmelliği, müşteri memnuniyeti gibi üst düzey süreçlerinden sorumlu. Ebru Evman, gelişen ve değişen dijital dünyanın mimarlık üzerindeki etkilerini değerlendirdi:
“Dijitalleşmenin günlük hayatımızdan eğitim yaşamımıza, iş modellerimizden iletişimin her türlüsüne derin bir yayılma gösterdiği günümüzün dünyasında mimarlık da bu dönüşümden elbette faydalanıyor. Dijital transformasyonun mimarlıktaki etkisini 2 şekilde ele almak isterim:
İlki yaratım sürecindeki dijitalleşme. Elinde kağıt kalemle tasarım yapan mimarlar yerlerini yavaş yavaş dijital-hazır genç mimarlara bırakıyor. Zaten yeni nesil tasarım ve yapım süreçlerini direkt bilgisayar programlarından öğreniyorlar. Özellikle tüm dünyada BIM (Building Information Modelling- Yapı Bilgi Modellemesi) ‘in gelişimi ile birlikte veri hesaplamalarının ve algoritmaların basitleşmesi söz konusu oluyor ve mimarların sınırsızca form ve metot geliştirebilmesine olanak sağlıyor. BIM ile 3 boyutlu modellerin ötesine geçilerek tüm yapının ölçü ve bileşenleri belirlenebiliyor; zaman ve bütçe yönetimi kolaylıkla yapılabiliyor. Tüm dünyada ve Türkiye’de birçok projede her geçen gün BIM kullanımı artıyor. RIBA (Royal Institute of British Architect)’nın Microsoft ile birlikte yaptırdığı bir araştırmaya göre, 2030 yılına kadar mimarlık şirketlerinin %83’ünün bu dijital dönüşüme ayak uyduracağı ön görülüyor. Öbür taraftan, bu dijitalleşmeye tam inanmayan bir grup da mevcut. Veri girişini yapan yine insan olduğu müddetçe mimarların kendilerini proses ve malzeme açısından geliştirmeye devam etmeleri gerekiyor.Aksi taktirde,kötü kalitede bir bilgi girişinin iyi kalitede bir çıktı vermesi tabi ki beklenemez. Ayrıca, elle dokunulan, bizzat görülen ve hissedilen ürün numunelerinin müşterilerin vazgeçilmezi olduğu bir dünyada, tamamen dijitalleşme söz konusu olamayacaktır.
Bizim Pergel Grup olarak görüşümüz tam da bu noktada şekilleniyor. Türk iş dünyasının ve yöneticilerinin yetki hiyerarşisi içerisinde olması ve görerek- dokunarak onay vermesi gibi sebeplerle BIM bir süre daha sadece çok büyük projelerde kullanıcaktır. Hibrid sistemin kurulması gerekecektir. Bu da bir süre daha genç mimarlara dijitalleşme yolunda kendilerini geliştirirken geleneksel iş modellerinde uzmanlaşarak bu birikimlerini dijitale aktarmak için süre tanıyacaktır.
Dijitalleşmenin kendini gösterdiği diğer nokta ise ulaşılabilirlik. Dünya çapında örneklerin bizzat gidilerek incelendiği, detayların kütüphanelerde öğrenildiği çağ yerini oturduğun yerden anahtar kelimelerle her türlü örneğe ulaşmaya bıraktı. Bunun kültürel ve mesleki açıdan beslenme konusundaki faydaları apaçık ortada görünmekle birlikte; yaratıcılığı gölgelemesi ve ulaşılabilirliğin ulaşılanı değersizleştirmesi gibi tehlikeler de barındırmaktadır. Genç mimarların bu anlamda yine yukarıda bahsettiğim “kalitesiz girdi kalitesiz çıktı” prensibini unutmamaları ve çok dikkatli olmaları gerekmektedir.”