Müze 2.0 hazırlanıyor
Hans ve Zaharias Jensen kardeşler, bugünkü mikroskobun büyük dedesini 1590’da tanıttılar. James Watt, buhar gücüyle çalışan ilk makineyi 1765’te çalıştırdı. Richard Trevithick, kendinden hareketli yüksek basınçlı (yani buhar gücü kullanan) makinesini 1799’da yaptı. James Watt’ın buhar makinesi bir binayı dolduracak büyüklükteydi. Ve sabitti. Trevithick’inkiyse daha küçüktü, tekerlekliydi ve yolda yürüyordu. Lokomotifin, sokakta gidenini icat etmişti.
Sanayi Devrimi yüzde 90 oranında İngiltere kaynaklı. İyi güzel de acaba buluşlar sırasında nasıl bir sosyal-kültürel ortam vardı? Diplomasi ne durumdaydı? Savaşlar? İttifaklar? Halkın yaşam koşulları?
Bu soruların yanıtlarını, teknolojinin sosyal ve kültürel etkileriyle ilgilenen uzmanlar biliyor. Ama “sıradan” halk bilemiyor. Müzelerdeki binlerce buluşçuluk ve yenilikçilik örnekleriyle, bunların yaratıldığı ortamı bağdaştırmak müzecilerin aklına gelmediği için. (Türkiye tamamen konumuz dışı. Bizde bilim müzesi bile yok).
Yenilikçilik, müzecilik için de gerekli. Londra Bilim Müzesi, buluşçuluk-yenilikçilikle (yani icat ve inovasyonla) sosyal-kültürel ortamı bağdaştıran “yeni” bir tarihçi bakış açısı getirmeye hazırlanıyor. Bu yıl, kuruluşunun 100. yılını kutlayan Müze, bu amaçla iki yeni galeri hazırlıyor: Modern bilimin doğuşu ve iletişim teknolojilerinin doğuşu.
Bu işin nasıl yapılacağını, fokus gruplarla ve ziyaretçilere sorarak araştırıyorlar: Müzede Sanayi Devrimi’ni simgeleyen binbir cihaz ve alet hangi sosyal koşullarda ortaya çıkartıldı? Bunu en iyi nasıl anlatırız?
Teknoloji tarihini sosyal-kültürel-tarihsel bağlama oturtacaklar. Öyle ya, buluşlar “vakum”da olmuyor!
1910’da kurulduğundan beri dünya bilim müzelerine örnek olan Londra Bilim Müzesi, bizdeki “müze” kavramından zaten çok uzak. Orası yaşayan bir yer. Bilim haberleri ajansı gibi çalışır. Çok güncel konularda çabucak sergi açıverir. Hızlı bir kurumdur. Ama bazı galerileri, günün hızının gerisinde kalmıştı. Örneğin ısı/sıcaklık, kimya, optik galerileri “yeni” kuşağın ilgisini çekmiyordu. Bunu farkeden müze yönetimi, bu galerileri kapattı! Evet, yanlış okumadınız. Kapattı. Bunları yeniden ve daha çağdaş şekilde tasarlayacak.
Yeni kuşağa, 19. yüzyılda birbiri ardısıra ortaya çıkan buluş ve yenilikleri “onların anlayacağı” dille anlatmak için iki büyük galeri hazırlıyorlar. Bunlar, paralel iki gelişmeyi etkileşimli, üç boyutlu, avatarlı yeni sistemlerle anlatacak: Bilim ve sanattaki yenilenme, teknolojiye nasıl yansıdı? İletişim ve bilişim, nasıl oluştu ve gelişti? Telgraftan Twitter’a…
Bu soruların yanıtlarının büyük çoğunluğu zaten Bilim Müzesi’nde hazır. Sanayi Devrimi’nin en baba buluşları ve yenilikleri İngiltere’de başladığı için.