NOAH YUVAL HARARİ’YE GÖRE, İNSANLIĞA “DATAİZM” EGEMEN OLUYOR
Önce “Sapiens” sonra da “Homo Deus” başlıklı kitapları dünyada ve Türkiye’de en çok satanlar listesinde olan Harari’nin Financial Times gazetesinde çıkan makalesinde (http://on.ft.com/2AKlyI8) “Dataizm”in yeni bir ideoloji olarak ortaya çıktığını yazıyor.
Binlerce yıl, insan herşeyi Tanrı(lar)’ın belirlediğine inandı. Modern dediğimiz dönemde, 18. yüzyılda başlayan hümanizmde, olayları belirleme otoritesi yavaş yavaş kutsal bir iradeden insana geçmeye başladı. Kader, yerini insanın kendi özgür tercihleri sonucu vereceği kararlara bıraktı. Jean-Jacques Rousseau gibi hümanist düşünürler, duygu ve arzularımızın – başkalarını rahatsız etmedikçe – yaşamımızın nihai anlamı olduğuna bizi ikna etti. Dolayısıyla, özgür irademizin üstünde bir otorite olamazdı.
Şimdi, yeni bir otorite değişim sürecine, “Dataizm” dönemine giriyoruz. Teknoloji guruları ve Silikon Vadisi “peygamber”leri, en üst otoritenin büyük veri ve algoritmalarda olduğuna bizi inandırmaya çalışıyor. Çünkü, diyor “dataist”ler, ellerine geçen davranışlarımızla ilgili veriler ve biyometrik verilerimiz büyüdükçe, bunları işleyen akıllı algoritmalarla bilgisayarlar güçlendikçe, bizi bizden daha iyi biliyor olacaklar. Dataistlere göre, Beethoven’in 5. Senfonisi veya grip virüsü veya borsadaki hareketler, üç farklı veri akışı modelinden ibarettir.
Daha şimdiden, kitapçıya girip kafamıza göre kitap seçmek yerine, bizi oldukça iyi bildiğini iddia eden Amazon’un önerileri önümüze sürülüyor. Zamanla? Yaşamımızın en önemli kararlarını bizi bizden daha iyi bilen, tanıyan algoritmalara mı bırakacağız? Algoritmalar, örneğin Google mükemmel olmayabilecek, zaman zaman hata yapabiliyor olacak ama biz de kendi irademizle verdiğimiz kararlarda çok büyük hatta vahim hatalar yapmıyor muyuz?
Eğer yaşam tercihlerinizi algoritmalara tamamen terketmek istemiyorsanız, yapabileceğiniz tek bir şey var gibi görünüyor: Kendinizi çok iyi, algoritmalardan daha iyi tanıyın. Öte yandan, Antik Yunan’daki Yedi Bilge adamın ilki olan Milas’lı Thales’e (MÖ 6. YY) “en zor şey nedir” diye sormuşlar, “bireyin kendisini tanımasıdır” demiş (http://bit.ly/2By1DzX).