ÖNCELİKLER DOĞRU SAPTANMALI
Mobilleşen dünyanın yeni talepleri; erişilebilirlik, esneklik, platform bağımsızlık, hız ve basitlik. Kurumların, bu talepleri kısmi olarak karşılamaya çalıştıkları ilk zamanlarda yüksek BT harcamaları ya da kompleks sistemler kurma zorunlulukları ortaya çıktı. Bu da farklı bir arayış içine girmelerine ya da yönlerini “bulut bilişime” çevirmelerine sebep oldu. Asıl ilgi bu noktadan sonra başladı, elbette yine uygulama seviyesindeki gelişimler de bu ilgiyi pekiştirdi.
Sektörel bakış açısından durumu değerlendirdiğimizde, öncelikle “bulut bilişim” dönüşümünün doğru anlaşılması gerektiğine dikkat çeken Viva Bilgi Teknolojileri İş Geliştirme Direktörü Mehmet Göktaş; bunları Infrastructure Transformation, Application Transformation, Operation Model Transformation olarak sıraladı. Üç basamakta değerlendirilmesi gereken bu dönüşüm sürecinde, Mehmet Göktaş’ın da dikkat çektiği gibi, önümüze istesek de istemesek de bir takım engeller çıkacak. Bu konularda farkındalık sahibi olmak çok önemli. Çünkü olası sorunları önceden bilmek, bunlara karşı önlem alabilmeyi beraberinde getiriyor. Hibrit mimarilerde en temel konu Göktaş’a göre, ‘Incompatibility’ (Uyumsuzluk). Bunun altında ise farklı platformlardan oluşan sistemler, farklı iş araçları ve süreçler, sınırlı entegrasyon ve silolar var. Hibrid mimari sonrası beklentileri de iyi saptamak lazım. Çünkü Göktaş’ın dikkat çektiği gibi, kurumlar özellikle hibrid mimarileri şu nitelikler sebebiyle seçecekler: Cihaz seçimi konusunda bağlayıcı olmamak, self servis portal hizmeti alınabilir olması, şeffaf bir fiyat politikası ve akıllı provizyonlama teknolojilerine sahip olunması. Göktaş, SaaS odaklı beklentilerini de şöyle anlattı:
SaaS gittikçe gelişecek
“Ülkemizde henüz emekleme döneminde olduğumuz bu alan gitgide gelişecek. Bunda kurumların halen CAPEX bütçeleri ile çalışıyor olmaları da bir etken. Ancak ana etken henüz mevcut altyapılarını buna entegre edecek düzeyde dönüşüm geçirmemiş olmaları. ‘Application Transformation’ bunun önünü açacak. Dünyada bir trend halinde yayılan “No SQL” mimariler, kurumları veritabanı kullanma ya da platform bağımlılığı gibi sorunlardan kurtaracak. Bu sayede çok daha az yatırım ve insan gücü ile çok daha esnek ve hızlı sonuçlar alınabilecek. Müşterilerimizin neredeyse tamamı farklı alanlarda iş uygulamaları kullanmakta. Ancak klasik anlayışla çalışan sistemlerin tümünde görülen hastalık; altyapı ihtiyacı. SaaS en temelde bu hastalıktan kurtarır. Diğer önemli konu ise bu iş uygulamalarının içeride geliştirilmesi süreci. Bize göre en fazla zaman ve para kaybı bu noktada oluşmakta. SaaS’ın önceliklerinin saptanmasında belirleyici unsurlar şöyle sıralanabilir: Kurumların bir BT altyapısı oluşturma zorunluluğunu ortadan kaldırmalı. Uygulama geliştirme süreçlerini ortadan kaldırmalı ve özelleştirilebilir olmalı. Bakım ve uygulama geliştirme maliyetlerini sıfıra indirgemeli. Operasyonel kesinti gerektiren, güncelleme gibi işleri ortadan kaldırmalı. Lisans maliyetlerini sıfırlamalı. Kullanılan süre ve kullanıcı sayısı kadar ücretlendirilebilmeli. Hizmet her yerden ve her zaman alınabilir olmalı. Güvenlik maliyetlerini sıfırlamalı.”