OT/VT pazarında kabuk değişimi yaşanıyor!
Univera Satış Müdürü Türker Torucu
Endüstri 4.0 dönemi ile birlikte OT/VT kavramı ciddi bir dönüşüm içerisine girmiş durumda. 1980‘li yıllarda Türkiye’ye barkod teknolojisinin girişi ile birlikte hızla büyüme sürecine giren OT/VT pazarı son 3 yıldır bir kabuk değişimi gerçekleştiriyor.
Univera Satış Müdürü Türker Torucu’nun verdiği bilgilere göre, dünya çapında özellikle barkod teknolojileri üzerine çözüm geliştiren üreticiler de Endüstri 4.0 ile birlikte “iOT” çatısı altında da birçok farklı teknoloji içeren ürünleri pazara sürmeye başladı. Kişisel fikrinin artık barkod ve RF-ID gibi teknolojilerin kullanım alanlarının hızla daralacağı yönünde olduğunu kaydeden Türker Torucu, açıklamalarını şöyle sürdürdü:
“Yeni dönemde çok daha fazla sesle tanıma, giyilebilir teknolojiler, beacon’lar gibi çözümler konuşmaya başlayacağız. Donanım anlamında çok yeni teknolojiler olmak ile birlikte toplanan büyük verilerin hızla işlenmesi ve aksiyona dönmesi tarafında elbette yazılımlar çok önemli. Donanımların birçoğunu artık internet üzerinden sipariş ederek de tedarik edebiliyorsunuz. Ancak yazılımlar ve projeleri hayata geçirecek yetkinlikte personeli olan firmalar her zaman bir adım önde olacaklar. Univera olarak saha satış, saha servis, mobil veri toplama, kurumsal sosyal ağ ve üretim/depo yönetimi alanlarında kurumsal teknoloji çözümleri geliştiriyoruz. Burada tüm ürünlerimiz için native uygulamalar yazıyoruz. Temel amacımız müşterilerimizdeki kullanım alanına en uygun donanımları konumlandırmak ve bu donanımların native özelliklerinden en iyi şekilde kullanıcılarımızı faydalandırmak.”
OT/VT stratejilerinde barkod okuma gibi bilinen en güncel teknolojilerin mutlaka olmaya devam edeceğini, ancak yeni teknolojileri de hızla sistemlerine entegre edeceklerini kaydeden Türker Torucu, şunları kaydetti:
“Örneğin bir firmanın sahadaki demirbaş yönetimini barkod okutarak yapıyorken artık demirbaşlara beacon’lar takıp hem lokasyon hem de sıcaklık, titreşim, nem vb. ihtiyaç duyulan diğer verileri de mobil uygulamalarımıza saha ziyaretlerinde Bluetooth üzerinden entegre edebiliyoruz. Kardeş şirketimiz Univis A.Ş. üzerinden ise özellikle çok daha farklı projeler yapmaya başladık. Geçtiğimiz yıl Forklift Takibi çözümümüzü hayata geçirdik. Burada bir işletmenin forkliftlerinin kapalı alanlarda lokasyon takibi, şarj durumları, yüklü/yüksüz çalışma süreleri, üzerinde forklift operatörü varken ne kadar çalıştı, yokken ne kadar çalıştı gibi birçok analizi yapabileceğimiz veriler topluyoruz. Burada da yine BT 4.0 teknolojisi kullanıyoruz. Bu kapsamda forklift aslında bir örnek, işletme içerisindeki birçok farklı ekipmanı, paleti, araçları benzer şekilde takip edebilir ve yönetebilir çözümler sunuyoruz. Ayrıca bu çözümümüzü Univera tarafında geliştirdiğimiz ‘Quest Thing Management’ yazılımımız ile de entegre ettik. Böylece sahadan gelen verileri sistem üzerinde analiz ederek mobil kullanıcılara anlık iş emri ataması, süreçlerin mobil uygulama üzerinden tamamlandıktan sonra gerekirse arka tarafta çalışan bir ERP sistemine veri akışı gibi birçok altyapımız hazır durumda.”
Gerek küresel teknoloji firmaları gerekse yurt içindeki Univera gibi teknoloji şirketlerinin gerçekleştirdiği etkinlikler, görsel ve yazılı medya, kamu kurum ve kuruluşlarının düzenlediği yarışmalar ve verdiği teşvikler aslında şirketlerin bakış açılarını oldukça değiştirdiğini belirten Türker Torucu’ya göre, şu ana kadar OT/VT dünyası ile ilgili tüm gelişmeleri her şirket yakından takip etti ve 2018’in dördüncü çeyreği itibari ile birçok yeni proje çok ortaya çıkacak. Burada asıl konu “odaklanma“ meselesi. Endüstri 4.0 ile birlikte birçok işletme çok fazla proje konuşuyor, geliştirmeye çalışıyor. Ancak her şirketin belirli bir bütçesi ve projeleri hayata geçirebilmek için kısıtlı kaynağı var. Bu sebeple de önceliklendirme ve odaklanma şart. En hızlı hayata geçirilebilecek ve en hızlı geri dönüşümü alınacak işlere öncelik verilmeli.
Türkiye’de üretim yapan firmalar daha çok desteklenmeli
OT/VT pazarına donanım odaklı olarak bakıldığında, Türkiye içerisinde üretim gerçekleştiren firmalara özellikle vergilendirme ve ithalat konularında daha fazla destek sağlanması gerektiğini düşünen Türker Torucu, “Dünyadaki birçok üretici aslında hammaddeyi genelde belirli ülkelerden tedarik ediyor. Bu ülkelerden çıkış fiyatları noktasında bir eşitlik olsa bile Türkiye’ye bu ürünleri ithal ederken maliyetler birçok noktada artış gösterebiliyor. Bu nedenle de Türkiye’de üretim gerçekleştiren bir firmanın Türkiye içinde bile satış yapması zorlaşıyor. Kaldı ki asıl beklentimiz ihracat olmalı. Benzer bir durum yazılım tarafında da var. Küresel yazılım üreticileri ile yüzde 100 yerli yazılım üreticilerinin aynı şartlar altında sahaya çıkmaması gerektiğini düşünüyorum. Birçok kamu kurum ve kuruluşu ile özel sektördeki büyük oyuncuların bu noktada yüzde 100 yerli yazılım evlerini daha fazla desteklemeleri durumunda çok büyük küresel oyuncular çıkaracağımıza eminim. Hepimiz takip ediyoruz, birçok yetişmiş ve başarılı iş insanımız yurt dışında küresel şirketlerde göreve başlıyorlar, oysa biz beyin takımımızı değil, bu beyinlerin geliştirdiği ürün ve çözümleri ihraç etmeliyiz” dedi.