Özel sektör ve kamu Ar-Ge için el ele
Kalkınma Bakanlığı ile Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı himayelerinde gerçekleştirilen Ar-Ge İşbirlikleri Zirvesi ve Fuarı, 3-5 Mayıs 2017 tarihleri arasında İstanbul Pullman Kongre ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirildi. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu, TÜBİTAK, Savunma Sanayi Müsteşarlığı ve Yüksek Öğretim Kurulu (YÖK) işbirliği ile gerçekleşen Ar-Ge İşbirlikleri Zirvesi ve Fuarı, Kalkınma Bakan Yardımcısı Yusuf Coşkun, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Ali Çelik ve YÖK Başkanı Prof. Dr. M.A. Yekta Saraç’ın katılımı ile açıldı.
Programın ilk konuşmasını yapan Kalkınma Bakanı Yardımcısı Yusuf Coşkun, Ar-Ge harcamalarının GSYH içindeki payını yüzde 3’e çıkarmayı hedeflediklerini belirtti. Coşkun, toplam Ar-Ge harcamalarının 2002 yılında 1,8 milyar lira olduğunu, 2015 yılında ise 20,6 milyar liraya yükseldiğini ifade etti. Coşkun, kamu yatırım programları kapsamında Ar-Ge ve yenilik alanına ayrılan kaynakların 2002 yılında 114 milyon lira iken, 2016 yılında 1,4 milyar TL’ye yükseldiğini de vurguladı. 2015 yılında tam zaman eş değeri Ar-Ge personeli sayısının 2015 yılında 120 bini aştığını söyleyen Coşkun, “Önemli bir durum da Ar-Ge harcamalarının yüzde 50’sinin 2015 yılında özel sektör tarafından gerçekleştirilmiş olması. Başta KOBİ’ler olmak üzere işletmelerin Ar-Ge ve yenilik faaliyetlerini, markalaşma, tasarım ve ihracat faaliyetlerini destekliyoruz. Kalkınma ajanslarımız ile 26 farklı bölgede, bölgenin nabzını tutarak, yenilik ve girişimcilik faaliyetlerini geliştirmeye çalışıyoruz” dedi. Orta gelir tuzağından kurtulmanın tek yolunun Ar-Ge olduğuna dikkat çeken Coşkun, çıkartılan 6550 sayılı Araştırma Altyapılarının Desteklenmesine dair kanunun reform niteliğinde olduğunu kaydederek, “Ar-Ge projelerini ticarileştirmek, yani ürüne ve katma değere dönüştürmek istiyoruz” dedi.
Paylaşımcı Ar-Ge dünyası oluştu
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakan Yardımcısı Hasan Ali Çelik ise konuşmasında Ar-Ge reform paketine değinerek, “Ar-Ge Reform paketinde Türkiye’nin Ar-Ge ekosistemini geliştirmek üzere yaptığımız faaliyetlerin başında bu kanunlar yatıyor. Kanunlarda üniversite öğretim üyelerimizin gelecekleri ile çalışmaları ile ülkeye katkıları ile ilgili yeni adımlar atıldı. ‘Bir akademisyen bir Ar-Ge faaliyeti içinde çalışıyor ise o proje boyutu içinde yüzde 85 net bir değer alır’ dendi. Döner sermaye payları sınırlandırıldı, yeter ki bir şey üretilsin, ortaya konulsun diye. Ar-Ge merkezlerinde çalışanlarla ilgili gerek lisans gerekse yüksek lisans ile ilgili değerli muafiyetler yer aldı. Ar-Ge merkezlerinin birbirleri ile olan münasebetlerinde paylaşımcı bir Ar-Ge ortaklığı doğdu” şeklinde konuştu.
Yerli buluşların ve yerli Ar-Ge çalışmalarının çok değerli olduğunu ifade eden Çelik, yerli buluşların öncelikle ülkemizde talep görmesi için ‘milli’yi öncelikli tutmak gerektiğini vurguladı. Yakın zamanda kanunlaşan Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları kanuna da değinen Çelik, Ar-Ge’lerin, buluşların, tasarımların herhangi bir şekilde oluşturulan yeni markaların korunması için hukuki mevzuatların düzenlendiğini söyledi. Yapılan icatların ticarileştirilmesi noktasında devletin desteğini olduğunu vurguladı.
Ar-Ge reform paketi ile Fikri ve Sınai Mülkiyet Hakları kanununun yanı sıra üretim reform kanunu olduğunu da belirten Çelik, “Ülkenin geleceği için ihtiyaçları ne ise buna açığız” sözleri ile sektördeki herkesin görüşlerine açık olduğuna değindi.
Eğitimde uçtan uca Ar-Ge
Ar-Ge odaklı büyümenin önemine işaret eden YÖK Başkanı Prof. Dr. M.A Yekta Saraç, “Bu hedefe ulaşabilmesi ancak nitelikli bilgi üretimi ve nitelikli insan faktörü ile mümkün. Bu durumun, küresel ölçekte rekabetçi bir yükseköğretim sistemine sahip olunmasını gerekli kıldığı malum. Bugün itibariyle 111’i devlet, 65’i vakıf yükseköğretim kurumu ve 6’sı vakıf meslek yüksekokulu olmak üzere toplam 182 yükseköğretim kurumumuz mevcut olup, öğrenci sayımız da 7 milyon 313 bin 403’e ulaşmıştır. Bu öğrenci sayımız ile Avrupa yükseköğretim alanındaki ikinci en büyük öğrenci sayısına sahip ülke konumuna gelindi” bilgisini verdi. Saraç, konuşmasında şu detaylara dikkat çekti:
“Üniversitelerimiz farklı değerler üretmeli. Bu kapsamda üniversitelerimizin bir kısmının eğitimde, bir kısmının araştırma ve teknoloji üretiminde, bazılarının da bölgesel kalkınmaya katkı sağlamakta farklılaşmasını istiyoruz. Bu farklılaşma kesinlikle birinci, ikinci lig şeklinde kabul edilmemeli. Bunun için de üniversitelerin misyonlarını tekrar gözden geçirmesine, tek tipten uzaklaşarak kurumsal farklılık ve çeşitliliğe yönelmesine ihtiyaç var. YÖK, bilim hayatını üniversitelerimizin bilimsel gücüyle tekrar şekillendirmeye ve yükseköğretimi; kalite, ihtisaslaşma, öncelikli alanlar ve nitelikli doktora gibi kavramlarla yeniden yapılandırma gayreti içinde. Bunun sonucu olarak da yükseköğretimde hissedilebilir bir iyileşme başlamıştır ve bu iyileştirme inşallah devam edecektir.”
Ar-Ge’siz bir gelecek olamaz
Ar-Ge İşbirlikleri Zirvesi ve Fuarı kapsamında düzenlenen oturumların ilkinde ‘Türkiye’nin Kalkınma Vizyonu Çerçevesinde Bilim ve Teknoloji Ekosistemi ve Ar-Ge İşbirlikleri’ ele alındı. TUBİTAK Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin’in moderatörlüğünde gerçekleştirilen oturuma TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka, Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, Savunma Sanayi Müsteşarı Yardımcısı Dr. Celal Sami Tüfekçi katıldı.
TUBİTAK Başkanı Prof. Dr. A. Arif Ergin, “Ar-Ge’siz bir gelecek düşünemiyoruz. Ar-Ge konusunda kendi aramızda paslaşmamız ve işbirlikleri önemli” diyerek başladığı konuşmasında TUBİTAK’ın, Ar- Ge değerlemesi yapan, Ar- Ge yapmak isteyen şirketleri devlet kanallarıyla teşvik eden bir yapıya sahip olduğunu söyledi.
Fikri olan gençlere çağrı
Sürdürülebilir bir büyüme için ihracatla büyümenin önemine vurgu yapan TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi, “Bunun için bu ülkelerin üretim altyapısı olmalı. TİM olarak çalışmalar yapıyor, 2012’den bu yana İnovasyon Haftası etkinliği, 21 farklı sektörde tasarım yarışmaları düzenliyor, 7 farklı sektörde proje Ar-Ge çalışmaları yapıyoruz. Şu ana kadar 39 Ar-Ge, 8 tasarım merkezi açıldı. Firmaların bu konuda yetkinliğini ve ilgisini artırırsak, ihracatın daha da artacağını düşünüyoruz. 10 tane girişim evine destek vermekteyiz. Burada fikri olan gençlere çağrı yapıyor ve eleme yapıyoruz. Projeleri nasıl gerçekleştireceklerine dair mentorluk yapıyoruz. Şu an 403 girişimcimiz var” dedi. Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığı Müsteşarı Suat Hayri Aka da şu bilgileri paylaştı:
“Haberleşme alanında bakanlık olarak 4,5G gibi bir Ar-Ge yükümlülüğü getirdik. 5G çalışmalarında kimseden geri kalmamak için takip forumu oluşturduk. Türksat 6A’yı hem Ar-Ge yaparak hem ürün geliştirerek desteklemeye başladık. Yerli arama motoru yerli e-posta çalışmalarımız ile yerlileştirme ve millileştirme devam etmekte. Karayollarında asfalt kalitesine yönelik önemli çalışmalar yaptık. Demiryollarında Ar-Ge faaliyetlerinde önemli adımlar attık. Devlet Hava Meydanları kendi kuş radarını geliştirdi ve bugün Atatürk Havalimanı’nda kullanılmakta. LNG ile çalışan Türkiye’nin ilk gemi motorunu biz ürettik.”
Yerlileştirme çok önemli
Başarılı Ar-Genin tekrarlanabilir tek bir yöntemi olmadığını ve hata yapmanın baştan göze alınması gerektiğini ifade eden Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Müsteşarı Fatih Dönmez, temiz kömür projelerini desteklemeye devam edeceklerini söyledi. Yerli kaynakların kullanılmasının önemli olduğunu hatırlatan Dönmez, “Konya Karapınar’da bir GES projesi devreye girecek. Buradaki şartlardan biri kullanılacak malzemenin yüzde 65’inin Türkiye’de üretilmesi şartıydı” bilgisini verdi. Dönmez, Türkiye’de son 10 yılda ciddi Ar- Ge teşviklerinin verildiğinin ama başarısız olunan projelerde başarısızlık nedenlerinin başında Ar-Ge’si yapılan ürün ya da hizmetin ticarileşememesinin geldiğinin de altını çizdi.
Sağlık sektöründe Ar-Ge farkı
Ar-Ge’nin Türkiye için bundan sonraki gelecek vizyonunda önemli bir alan olması gerektiğinin önemine dikkat çeken Sağlık Bakanlığı Müsteşarı Prof. Dr. Eyüp Gümüş, “Sağlıkta bizim tükettiğimiz malzemelerin üretilmesinde sorunlar yaşandığını görüyoruz. Bu konulara ağırlık vermeliyiz. Sağlıklı Kalkınma Eylem Planında 3 önemli konu var: Sağlıklı yaşam kültürünün geliştirilmesi, sağlık endüstrilerinin geliştirilmesi programı ve sağlık turizminin geliştirilmesi” derken, yılda 250 milyon dolarlık aşı ithal edildiğini, ama bu aşıların Türkiye’de üretilmesini sağlamanın hedefleri arasında yer aldığını dile getirdi.
Savunma Sanayi Müsteşarı Yardımcısı Dr. Celal Sami Tüfekçi ise savunma sanayi müsteşarlığında öncelikli olarak yerli çözümler ve mili teknolojilerle donatılmış sistemleri ele aldıklarını söyledi ve “Bir teknolojiyi elde etmek istiyorsak tüm gücümüzle yüklenmeliyiz” dedi.