Özgür filtre
Geçen hafta internette filtre uygulaması başladı. Hayırlı olsun. Toplumun tepkisi, filtre uygulamasını bir miktar yumuşattı. Ama uygulamaya giren şekliyle filtreden amaçlanan sağlanıyor mu, tartışılır. Anlaşılan kervan yolda düzülecek. Düzenleyici kurumun günün gereklerine göre iyileştirmelere açık olması şansımız.
Uygulamada üç seçeneğiniz var: biri önceki gibi devam, ikincisi kara listedekilerin engellenmesi, üçüncüsü yalnızca beyaz listedekilere erişim olanağı tanınması. Bir kara liste, bir de kapkara liste diye iki engel var. Tamamen özgür bir seçenek ise yok. Kanımca en demokratik olan, mademki bir kara listedekilerin engellenmesi seçeneği var, “şimdiki gibi devam” seçeneğinin “herhangi bir engelleme olmayan” duruma getirilmesi. Üstelik, uygulamanın güzel bir yanı, çocuğunuzu yatmaya yolladıktan sonra, internet erişim engellerinizi hafifletebilmeniz. Eğer yetişkinleri de korumak gerekmiyorsa, çözüm hazır.
Ama, sözüm ona kısıtsız seçeneğin hâlâ kısıtlamalar taşıması, yöneticilerimizin gözünde, toplumunun kendine gelebilecek zararlardan kendini koruyamayacak zayıflıkta olduğu sonucunu çıkarıyor. Zâten “re’sen” sözcüğü kullanılarak yapılan kısıtlama doğrudan bu anlamda. Bunun açılımı, “kimsenin bir şikayeti yok ama; ben öyle yorumladım, bu, zararlı; ben sizin için sizin yerinize onu kapattım” demek. Özgürlüklerin “verildiği” bir toplumda, özgürlüklerin kısıtlı olduğu sonucu ortaya çıkar. Özgürlüklerin sınırının, başkasının özgürlüğünü zedelemeyecek noktaya kadar kendiliğinden genişleyebildiği toplumlarda ise, demokrasi yerine oturmuş demektir. Biz, ne yazık ki, şimdilik özgürlüklerin verildiği, “daha fazla özgürlük” vaatlerinin ise bir siyasi kaldıraç olarak kullanıldığı noktadayız. İşin garip tarafı, buraya gerileyerek geldik.
Özgürlüklerin kendiliğinden ve doğal sınırlarına ulaşarak oluştuğu bir ortama varana kadar, kara liste ve ak listeye alınacak web sitelerinin belirlenmesinde, toplumun tüm kesimlerini yansıtan bir kurulun etkin olması önemli bir adım olacaktır.