Paketi yapan, dünyaya açılır!
Bilişim sektörü şirketlerinin yazılım ihracatı için paketli ürünleri dünya pazarlarına sunabilmesi gerek. Bu da şirketler arasında işbirliğini, STK’ların rehberliğini ve kamunun desteklerini gereklilik haline getiriyor. Türkiye bilişim sektörünün özellikle yazılım alanında dış pazarlara açılmasının gereği; paketli çözümlere geçmek olarak gösteriliyor. Çünkü, Anadolu Bilişim Hizmetleri Ürün Geliştirme ve İş Sistemleri Müdürü Atakan Karaman’ın da dikkat çektiği gibi, donanım üretici ve ihracatçısı olabilmek için gerekli yatırım ve Ar-Ge maliyetleri göz önüne alındığında, bu alanın kısa vadede getiri elde edilecek noktalara gelmesi zor. Bu nedenle en hızlı hareket edilebilecek alan paket ürün ve mobil çözümler. Ama bir tarafta, donanımın içindeki yazılımın yeteri kadar önemsenmemesi, pazarın da gelişmesini engelliyor. Bu nedenle yazılım üreten şirketlerin, sundukları çözümün faydasını şirket ya da kişilere net biçimde ifade edebilmeleri önemli. Yerli ve yabancı şirketlerden arta kalan, sığ bir pazara işaret eden Obase Genel Müdürü Bülent Dal, tabloyu şöyle tanımladı:
“Birçok Türk yazılım şirketinin birleşmelere gidip uluslararası düzeyde oynayacak güce gelmesi gerek. Yazılım pazarındaki pastanın çoğu içinde veritabanı, işletim sistemi, sistem yönetimi, iş zekâsı, altyapı ve yönetim yazılımları, ERP ve CRM çözümlerinin bulunduğu yabancı yazılımlara gitmekte. Yerli şirketlerin payı az. Yerli şirketlerin çoğunluğu gelirlerini yabancı yazılımların implemantasyonundan elde etmekte.”
TÜBİDER Yönetim Kurulu Başkanı Erkin Fındık’ın verdiği bilgiye göre, BT sektörünün ihracatı konusunda sağlıklı bir veri yok. Farklı kanalların telaffuz ettiği rakamlar ise, birkaç yüz milyon dolar seviyesinde. Türkiye’nin BT ürünleri ihracatında ne kadar katma değer yaratabildiğinin en önemli kriter olduğuna dikkat çeken Fındık, bu noktada sektörün hak ettiği katma değerli ürün ve hizmet ihracatını, son yıllardaki artışa rağmen, gerçekleştiremediğinin görüldüğünü vurguladı.
Dış pazara açılmak, vizyon ister
Paket ürün çözümleri, belirli bir sektör ve yapıya göre kurgulanıyor. “Bütün dünyada sektörlerin iş yapma usulleri yüzde 90 oranında aynı” açıklamasını yapan Karaman, “Kritik olansa, yazılım şirketlerinin ürünlerini yurtdışı pazarlara açmak konusunda vizyona sahip olmaları” yorumunu yaptı. Dal, Türkiye ve dünyada mevcut BT çözümlerinin tekrarlanabilir veya paket çözüm olarak pazara sunulabileceğini söylerken, “Ama Türkiye’deki şirketlerin en büyük sorunu Türkiye yazılım pazarının bu tarz paket çözümleri üretmek ve Ar-Ge yapmak için yeterli büyüklüğe erişmemiş olması” dedi. Getron Bilişim Hizmetleri Genel Müdürü Sarven Sıradağ’a göre de, yazılım dünyasında paket çözümler her zaman daha güvenli ve sonuç sağlayıcı. Böyle bir ürünün yurtdışında kendine pazar payı yaratmasında ise iki öncelikli yöntem var. Bunlar, mevcut ürünlerin üstünde bir katma değer eklemek veya niş pazarlara yönelip, buradaki açığı gidermeye odaklanmak. Sıradağ ekledi: “Paket ürün ve çözümler belli tecrübe ve yatırımın sonucu. Ürün ortaya koyup, bunun sürdürülebilirliğini sağlayabilecek şirket sayımız çok yüksek değil.”
Egoyu bırakmak, birleşerek güçlenmek!
Şirketlerin organik olarak birleşmesi dış pazarlara paket çözümler sunma yolunda önemli bir gereklilik. Bu noktada bir yerli şirketin, diğerini satın alması en pratik süreç. Ama bunun için birçok şirket, yeterli sermayeye sahip değil. Dal’ın önerisi, Türkiye’de büyük yerli yatırımcıların yazılım sektörünü ‘yatırım yapılması gereken’ stratejik alan olarak görüp, başarılı şirketleri satın alması, daha güçlü, yurtdışında rekabet gücüne sahip organizasyonlar kurması. Türkiye’de faaliyet gösteren şirketlerin, yerli yazılım şirketlerini desteklemesi de önemli. Erkin Fındık da şu yorumu ekledi:
“BT şirketlerinde ‘orta boy’ diyebileceğimiz 20 ve üstü çalışanı olanlarının önemli bir kısmının dünya standartlarında ürün ve hizmet üretme potansiyelleri var. Asıl sorun, işletmelerimizin dışa açılma konusunda kararlı yola girmeleri ve pazarlama faaliyetleri. Yurtdışı işlerin alınması, şirketlerin standartlarının da yukarı çıkmasını sağlar.”
Bu arada, Sarven Sıradağ’ın dikkat çektiği bir faktörü de unutmamak gerek: Kurumsal ego. Yani, önce yöneticilerin ve hissedarların, diğer şirketlerle ortaklık temelli oluşumlara inanmaları gerekiyor.
Kamu kanadının da üstüne düşen görevler var. Dal’a göre, devlet yazılım sektörünü ‘yatırım yapılması gereken stratejik sektör’ olarak belirlemeli ve yapılacak yatırımlara teşvikleri artırmalı. Vergi muafiyetlerini artırmanın da önemine dikkat çeken Dal, ekledi: “Yazılım şirketlerinin yurtdışında ofis açmaları ve marka haline gelebilmeleri için gereken halkla ilişkiler ve reklam çalışmalarına destek vermek gerek.”
Yazılım Test ve Kalite Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Koray Yitmen’e göre, bilişim sektörünün hayali hep ihracat. Kullanıcıya onun dilinde ve alışkanlığına uygun paket yazılımlar sunulduğunda, kullanıcının bunu benimsediğini ifade eden Yitmen, “İhracatı düşünen şirketlere, yazılım evlerine ve holdinglere tavsiyemiz, öncelikle yazılımların kullanılabilir ve kullanıcı dostu olmasını göz önüne almaları” dedi. Yitmen’e göre, ülkenin sosyal yapısının ve bu programı kullanacak insanların davranış biçimlerinin algılanıp, ürünlerin de bu pazara göre özelleştirilmesi gerek. Yazılımın hızlı tüketim malı veya son kullanıcıya hitap edecek hizmet olmadığını belirten Yitmen, “Her ülkede gereksinimler farklı. İnsanlara daha kullanılabilir ürünler nasıl sunulur, alışkanlıklarına hangisi uygun olur, bunlara dikkat edilmeli” şeklinde konuştu.