Pandemi süreci topluma teknolojiyi kullanmayı öğretti
Türkiye Bilişim Derneği (TBD) ve TBD İstanbul Şubesi, ‘3. İstanbul KOBİ’ler ve Bilişim Kongresi’ni, 26 – 30 Mayıs tarihlerinde, ‘Pandemi Süreci ve Sonrasında Olası Sorunlar, Çözümler ve Değişim Süreci’ ana temasıyla çevrimiçi olarak düzenledi. 30 Mayıs tarihinde, ‘Pandemi Döneminde Kamuda Dönüşüm’ başlığındaki panelde; kamu üst düzey yetkilileri, bu süreçte gerçekleştirdikleri çalışmaları paylaştılar.
Moderatörlüğünü, TBD Başkanı Rahmi Aktepe’nin yaptığı ‘Pandemi Döneminde Kamuda Dönüşüm’ paneline; Cumhurbaşkanlığı Dijital Dönüşüm Ofisi Başkan Yardımcısı Yavuz Emir Beyribey, Sağlık Bakanlığı Sağlık Bilgi Sistemleri Genel Müdürü Dr. M. Mahir Ülgü, MEB YEĞİTEK Genel Müdürü Anıl Yılmaz ve TSE Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Adem Şahin katıldı. Rahmi Aktepe, pandemi sürecinin, dijital teknolojilerin geniş kitlelerde farkındalık yaratılmasında önemli bir etken olduğunun altını çizdi. Yavuz Emir Beyribey, Covid-19’un birkaç ay içinde küresel anlamda yaşam ve çalışma şekillerini değiştirdiğini belirterek “Nisan sonu itibarıyla ‘e-Devlet Kapısı’nın kullanımında 47 milyona eriştik. 20-24 yaş gençlerimiz arasında yüzde 90 kullanım oranı olduğunu görüyoruz” dedi.
Bu süreçte vatandaşların kişisel verilerinin kullanılmasıyla ilgili KVKK ile çalıştıklarını kaydeden Beyribey, “Mahremiyetle sağlığın dengesini yürütmek gerekiyordu; KVKK kararıyla bu sağlandı” açıklamasını yaptı. Beyribey, kamuyu daha etkin kılmak için kriz dönemlerinin iyi yönetilmesi gerektiğini vurguladı. Pandemi sürecinde geçen seneye oranla siber saldırıların 2,5 kat arttığının altını çizen Beyribey, “KOBİ’lerden ricamız; iş modellerini, yol haritalarını dijital dönüşümü içerecek şekilde belirlemeleri” dedi ve şunları ekledi: “TC Kimlik kartlarını bu süreçte daha fazla kullanmak istiyoruz. Bankamatik kartına ihtiyacımız olmayacak. Pek çok işlem TC Kimlik Kartı ile yapılabilecek.”
Pandemi sürecinde standardın ‘olmazsa olmaz’ olduğunu gördük
Hiçbir ülkenin teknolojisini bu kadar derinlikli ve etkin kullandıklarını görmediklerini belirten Dr. M. Mahir Ülgü, “Sağlıkta dijitalleşme altyapımız, operasyonlarımızı daha hızlı yürütmemizi sağladı. Standardın önemi gerçekten ortaya çıktı; Standardın ‘olmazsa olmaz’ olduğunu gördük” şeklinde konuştu. Ülgü, ‘Halk Sağlığı Yönetim Sistemi (HSYS)’ geliştirdiklerine dikkat çekerek “HSYS altyapısında 20’nin üzerinde entegrasyon çalışıyor. 15 milyonun üzerinde şu anda burada kayıt var” bilgisini vererek konuşmasına şöyle devam etti: “‘Korona Önlem’ mobil uygulamasını geliştirdik. Yurt dışındaki vatandaşlarımız da dahil olmak üzere 8 milyon civarında form dolduruldu. Diğer yandan ‘Korona Karar Web Uygulaması’, ‘Filyasyon Takip Mobil Uygulaması’ geliştirip sahadaki arkadaşlarımıza verdik.
‘Hayat Eve Sığar’ mobil uygulamasını çok hızlı geliştirdik. GSM operatörlerinden yazılımcı desteği de aldık. ‘Açık Kaynak’ veri tabanı üzerinden çalışıyor. Teknoloji şirketleri ülke çıkarları söz konusu olduğunda büyük fedakarlıklar yapıyor. Diğer yandan Ruh Sağlığı Destek Sistemi ‘RUHSAD’ uygulamasında; gönüllü psikologlar ve psikiyatrlar sağlık çalışanlarına destek veriyor.” Pandemi sürecinin teknoloji kullanmayı öğrettiğine dikkat çeken Ülgü, e-Nabız kullanıcı sayısının 20 milyonu geçtiğini vurgulayarak “Toplumun sağlık okur yazarlığı iyiye doğru gitti; bu anlamda da gelişim sağladık” dedi.
Güzel olan; ‘dönüşüm’ü; planlayarak kontrol etmemizdir
Yoğunlaşmamız gereken sorunun “Dijital dönüşüme ve bilişim standartlarına uygun olarak dünyada neredeyiz?” olması gerektiğini ifade eden Prof. Dr. Adem Şahin, “Güzel olan; ‘dönüşüm’ü; planlayarak kontrol etmemizdir” değerlendirmesini yaptı ve pandeminin dönüşümü hızlandırdığını kaydetti. “Yerli ve milli unsurları nasıl harekete geçireceğimizi, mükemmele nasıl ulaşacağımızı bulmak durumundayız. Kurumlar olarak üzerimize düşeni yapacağız.
‘Yeni hayat’tan bahsediyoruz; vatandaşlarımıza, bu yeni dönemin belli fırsatlar içerdiğini, yeni dünyada yeni yerlerde yer alabileceğimizi göstermeliyiz” şeklinde konuşan Şahin, “Bizi bekleyen bu dünyada kamunun daha etkin hizmetler sunabilmesi için düzgün tesbitler yapabildik mi?” sorusunu aktardı ve şunları vurguladı: “Hayatın tüm alanlarında tüm değerlerimizi gözden geçirmemiz gerekecek. Bizi biz yapan değerlerimizi muhafaza etmeliyiz. Bunların dijital karşılığı yok.”
Dönüşüm sürecinde tüm paydaşlarla birlikte çalışmak çok kritik
Anıl Yılmaz, pandemi sürecini ülke olarak çok başarılı yönettiğimizi kaydederek “İyi bir sınav verdik ama daha yapacağımız çok şey var” dedi. Bu sürecin tüm dünyada eğitim sisteminin dönüşümünü gerektirdiğinin altını çizen Yılmaz, “Uzaktan eğitimin çok daha karmaşık bir yapısı var, gerçek bir dönüşüm gerektiriyor” açıklamasını yaparak konuşmasını şöyle sürdürdü: “İç süreçlerimizin yeniden yapılandırılması, tasarlanması gerekti. Kültürel bariyerler de dönüşüm için engel olabiliyor. EBA’yı son 1,5 yıldır çok güçlendirmiştik ama öğretmenlerin ve velilerin de hazır olması gerekiyordu. Bu bir ekip işi ve çalışması; 24 saat özveriyle çalışarak bunu başardık.
Aylar alacak süreçleri günlere indirdik. EBA; destekleyici sistemden eğitimin ana haline dönüştü. Siber saldırılarla karşılaştık; EBA Kontrol Merkezi’ni devreye aldık. Pandemi sürecinde EBA’yı 7 milyon öğrenci aktif olarak kullandı. EBA dünyadaki tüm eğitim siteleri içinde 6. oldu. Hibrit diyeceğimiz bir eğitim sistemine geçeceğiz; ‘öğrenme’nin uzaktan olduğu, bu ‘öğrenme’nin okulda pekiştirildiği şeklinde açıklayabiliriz. Eğitim sisteminin dönüştürülmesi bir süreç ve tüm paydaşlarla birlikte çalışmak çok kritik.”