Paranın rotası dijitalde çizilecek!
TurkishBank Group Dijital Teknolojiler Genel Müdür Yardımcısı Parlakol, fintech’lere ‘doğru’ desteğin önemine işaret etti.
Mobil teknolojilerdeki değişim ile birlikte dijital dönüşüm hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olmuştu. Pandemi bu dönüşümü hızlandırdı, tüm sektörler için olmazsa olmaz bir ihtiyaç haline getirdi. Finansal hizmetler alanında da dijital dönüşüm ihtiyaçları her geçen gün artıyor. Türkiye, güçlü bankacılık altyapısı, yüzde 74’ü internet kullanıcısı olan toplum yapısı ile fintech ekosistemine eşsiz bir imkan sunuyor. Finansal işlemler artık daha da fazla dijital ortamlara taşınacak. “Uzaktan müşteri edinimine benzer örnekleri daha çok göreceğiz. Regülasyon da bunu destekliyor” diyen TurkishBank Group Dijital Teknolojiler Genel Müdür Yardımcısı Nazif Bülent Parlakol, eklemeden geçmedi: “TurkishBank olarak özel bir kitleye hitap eden bir banka olarak vizyonumuzda dijitalleşmeye erişimi olmayanlara da rahat hizmet vermek var.” Parlakol’un belirttiği gibi, bu da ancak geleneksel yöntemlerle, yani insan teması ile olacak. Dijitalleşmenin temelinde insan olacak. Parlakol’un hatırlattığı gibi, pandemi evvelinde tüm çalışanların ısrarla evden çalışmaya yönelik talepleri vardı. Bazı kurumlar haftanın belirli günlerinde uzaktan çalışmaya izin vererek buna olanak sağlamışlardı. “Ama insan, sosyal bir varlık ve ofisten çalışmayı özledik” yorumunu yapan Nazif Bülent Parlakol’a göre, zaman içerisinde uzaktan çalışma ile ofisten çalışma hibrit bir modelde sürdürülecek. Bunun örneklerini görmeye başladık. Bankacılığın geleceği de dijital ile fiziksel şubeler arasında bir yol alacak. Nakit para, fiziksel kart kullanımı gittikçe azalacak, mobil telefonlar yeterli olacak. ATM’lerde tüm işlemleri QR kod üzerinden mobil cihazlarımızla yapabiliyoruz. “İnsanların cüzdanlarını kaybetmelerini fark etmeleri ortalama 4 saat sürerken, mobil telefonlarını kaybettiklerini fark etmeleri 15 dakika sürüyor. Evden çıkarken anahtarımızı, cüzdanımızı almadığımız oluyor; ancak telefonumuz için mutlaka geri dönüyoruz” örneklerini veren veren Parlakol’a göre, Maslow’un İhtiyaçlar Hiyerarşisi’nin en altında artık internet bağlantı ihtiyacı ve Wi-Fi var. Şubeler azalarak varlığını sürdürecek; kalanlar da şekil değiştirecek. İnsanların temas noktalarının bir diğeri olan çağrı merkezleri de var olmaya devam edecek. Buraya erişim klasik mobil görüşme yerine sosyal medya, WhatsApp gibi bir takım kısa mesaj uygulamaları üzerinden devam edecek. Yapay zeka destekli chatbot’lar, avatarlar bu ihtiyaçları bir ölçüde karşılasa da insan etkileşimi bir noktada daima var olacak. AI, RPA’den çıkacak bir takım öngörüsel öneriler, insan odaklı dijitalleşmenin yardımcıları olacaklar. Dell sponsorluğunda gerçekleştirilen 30’ with CxO dijital yayınında Parlakol, BThaber editörü Handan Aybars’ın sorularını yanıtladı:
TurkishBank olarak üç ülkede faaliyet gösteriyorsunuz. Teknolojik altyapıda hangi önceliklerle ilerliyorsunuz?
Grubumuz finans sektöründe 120 yıllık tecrübeye sahip. 120 yıl önce Kıbrıs’ta bir yardımlaşma sandığı ile başlayan yolculuk, bugün Kıbrıs’ta iki banka ve bir sigorta şirketi, Türkiye’de bir banka ve bir yatırım şirketi ile devam ediyor. Kıbrıs ve Türkiye’ye ek olarak İngiltere’de 45 yıldır ilk ve tek Türk sermayeli banka olan TurkishBank UK grup şirketlerimiz arasında. Farklı şirketler de olsak tek bir organizasyon gibi davranmaya odaklıyız. Grup şirketleri arasındaki bilgi birikimi ve tecrübe paylaşımını önemsiyoruz. Ortak altyapılarımız var. Tüm bankalarımızda aynı ortak bankacılık paketini kullanıyoruz. Kullandığımız paket, Temenos. Küresel bazda 120 ülkede, 3 bin banka tarafından kullanılıyor. Yaygın kullanım ağı ve kendi pazar yeri ışığında bizim de üç ülkede işimizi oldukça kolaylaştırıyor. Temel bankacılık üzerine kurduğumuz diğer uygulamalarımızda da aynı altyapı ve teknolojileri kullanmaya devam ediyoruz. Hedefimiz; bunları ortaklaştırmak. Farklı kurulumlar yapıyor; ama teknoloji ve mimari anlamında ortaklık sağlıyoruz. Bu da bize bir ülkede yaptığımızı, diğer ülkelere de kolaylıkla adapte edebilme olanağını veriyor. Ama grup şirketlerinde uygulamalarda farklılıklar da var. Bunlardan birincisi; müşteri alışkanlıkları ülkelere göre farklılık gösterebiliyor. Bunu, aynı mobil uygulamanın iOS ve Android sürümlerindeki farklılığa benzetebiliriz. Aynı uygulamayı farklı ülkelerde devreye aldığımızda bu farklılıkları gözetmek durumundayız. Bir diğer konu ülkelerdeki farklı kurallar, regülasyonlar. Uzaktan müşteri edinimi Avrupa’da tamamen self-servis olarak yapılırken, Türkiye’de yeni çıkan yönetmeliklerle görüntülü görüşme ile tamamlanıyor. Bir yere kadar dijital ile geliyorsunuz, sonrasında görüntülü görüşmeyi mutlaka yapmanız gerek. Biz de bulunduğumuz her ülkenin yasal gerekliliklerine, hassasiyetlerine uyum sağlamak zorundayız.
TurkishBank’ta dijitalleşme odaklı çalışmalarınız, hangi önceliklerde ilerliyor? Aklınızda başka neler var?
Bu soruyu, üç başlıkta yanıtlamak istiyorum. İlk başlığımız; Turkish Dijital Teknolojiler. Benim de TurkishBank içerisinde konumlandığım yer burası. 3 ülkedeki tüm finans kurumlarını merkezi olarak kombine etmek ve grup şirketlerimiz arasında işbirliği, bilgi birikimi anlamında sinerji yaratabilmek adına “Turkish Dijital Teknolojiler” adında yeni bir grup şirketimiz var. Dijital projelerimiz, yeni nesil bankacılık uygulamalarımız, RPA olacak. İş akış yönetimi, CRM gibi tüm dijital projelerimizi grup şirketlerimizin altında ortak bir şekilde bu yeni grup şirketimiz çatısında yönetmeyi düşünüyoruz. Hedef kitlemiz; özel bankacılık müşterileri. Daha butik, daha özel hizmet verme stratejimiz var. Bu noktada uzaktan müşteri edinimi bizim için önemli. Belirli merkezlerde şubelerimiz; ama Türkiye’nin her yerinde bizim hedef kitlemize uyan müşterilerimiz var. Bu anlamda uzaktan müşteri edinimi bizim için önemli ve üzerinde çalıştığımız bir inisiyatif. İkinci olarak; “açık yatırım”. Açık bankacılık son dönemlerde oldukça popüler. Bünyesinde hem bir banka, hem de yatırım şirketi barındıran bir grup olarak “Açık Yatırım İnisiyatifi”ni yarattık. Açık yatırım platformu, yeni nesil bir varlık yönetim sistemi olarak tasarruf sahipleri için yeni bir deneyim sunuyor. Burada birçok banka ve kurumun yatırım ürünlerinin finansal olarak sunulduğu bir pazar yerinden bahsediyoruz. Yani sadece TurkishBank veya Turkish Yatırım’ın sunduğu ürün ve hizmetlerden değil, birçok farklı kurumun ürünlerinin bir arada müşterilere sunulduğu bir platform söz konusu. Arka plandaki süreçleri yöneten iş arkadaşlarımızla, müşterilerimiz için bu platformda benzersiz bir deneyim sunmayı hedefliyoruz. Müşteri temsilcilerimiz ve müşteri ilişkileri yönetimi yöneticilerimiz sayesinde müşterilerimize doğrudan, bire bir hizmet sunuyoruz. TurkishBank ve Turkish Yatırım’ın internet siteleri üzerinden de bu platformlara erişilebiliyor. Şu anda da üzerine çalıştığımız bir ‘açık yatırım’ internet sitesi var. Burası da bir kulüp mantığıyla açık yatırım müşterilerine hizmet verecek. Sınırlı katılıma öncelik verdiğimiz webinar’lar düzenliyoruz. Müşterilerimiz de bir araya gelip fikir alışverişinde bulunabiliyorlar. Onlara danışmanlıklarımızı interaktif toplantılar üzerinden sunabiliyoruz. Üçüncü başlığımız ise T-Gate. TurkishBank olarak bankacılık, sigorta ve yatırım şirketlerimizle finans sektörünün neredeyse tamamında faaliyet gösteriyoruz. Tüm bu alanlardaki teknolojik gelişmeleri de yakından takip ediyoruz ve bu sistemin ayrılmaz oyuncuları hale gelen fintech’leri yakından izliyoruz. Türkiye’de start-up, scale-up seviyesinde birçok fintech var ve genel olarak başarılı işler yapıyorlar. Bankalarımızın içerisinde bulunduğu finans ekosistemi dünyadaki birçok ülkeye oranla çok başarılı durumda. Bu noktada Türkiye’nin teknoloji ihracatçısı olması adına önümüzde önemli bir fırsat var.
Nasıl bir fırsat?
Tüm teknoloji şirketleri, dünyanın birçok yerinde iş yapıyorlar. TurkishBank olarak T-Gate inisiyatifimiz, Kıbrıs ve Londra’daki varlığımız ve tecrübemizle teknoloji ihracatında köprü olmak istiyoruz. Bir araya getireceğimiz fintech’lere kendi gruplarımızda geliştirdiğimiz projelerde iş ortaklığı olanakları sağlayacağız. Aynı zamanda T-Gate’deki diğer paydaşlarımızın eğitim, mentorluk, koçluk gibi yetkinliklerini fintech’lere sunma imkanımız olacak. Fintech’lere kurumsal finansman hizmetleri, yatırımcı ilişkileri, globalleşme anlamında katkı sağlamayı hedefliyoruz. Bir sonraki hedefimiz Türkiye ve Kıbrıs’tan sonra Londra’da bir uluslararası kuluçka merkezi kurmak. Burası üzerinden Türkiye’deki fintech’leri T-Gate çatısı altında birleştirerek Londra üzerinden globalleştirebileceğimiz bir yapı hedefliyoruz. Bu konuda T-Gate olarak Türkiye ve EMEA bölgesindeki fintech ekosistemi ile ilgili hazırladığımız trendlerden, gelişmelerden, sektörün önemli oyuncularından bahsettiğimiz detaylı bir raporumuz da var. Bu rapora T-Gate’in Linkedln sayfası üzerinden ulaşılabilir.
Girişimleri nasıl değerlendiriyor, onları nasıl seçiyorsunuz?
T-Gate çatısı altında iş ortaklığı yapacağımız fintech’leri belirli kurallara göre seçiyor, ürünleri, hizmetleri ile biraz daha yurtdışına açılabilecekleri tercih ediyoruz. Küreselleşme ölçeğinde temel ihtiyaçlar; kurumsal finansman ihtiyaçları. Yazılımcılarla kuracakları ilişkiler, nasıl biraz daha sistematik ilerleyebileceklerine ilişkin tecrübelerimizi paylaşmak, onların bu alandaki ihtiyaçlarını paydaşlarımızla birlikte giderip onların yolunu açmak, daha yapısal bir şekilde yatırım alacakları düzeye getirmek yolunda danışmanlık veriyoruz.
Boş vakitlerinizde öncelikleriniz neler?
ODTÜ mezunuyum. Öğrencilik günlerimden itibaren Türk Halk Bilimi Topluluğu üyesiyim. 1959’da ODTÜ, 1961’de Türk Halk Bilimi Topluluğu kurulmuş. Okulu bitirip mezun olduğumuzda bu topluluktaki üyelik statümüz değişiyor. Bu birlikte adı konmamış, yasal bir statüsü olmayan tamamen gönüllülük esasına dayalı bir sivil toplum örgütü şeklinde ilerliyor. Temel amacımız; halk müziği, halk oyunları, halk tiyatrosu gibi halk biliminin tüm unsurlarının bir arada değerlendirildiği, bu konulara ilişkin akademik araştırmaların sürdürüldüğü bir yapı. Mezunlar olarak öğrencilere destek olmak, halk kültürüne katkıda bulunabilmek amacıyla bahsettiğim alanlardaki faaliyetlerimiz devam ediyor. Mezunlar olarak halk müziği, halk oyunları, halk tiyatrosu temalarından oluşan gösteriler yapıyoruz. Bunları pandemi başlayana dek aktif olarak Türkiye’nin tüm illerinde, Yunanistan’ın bazı şehirlerinde sergiledik. Birlikteliğimiz dijital platformlardaki farklı etkinliklerle devam ediyor; ancak birlikte halay çekmeyi, türküler söylemeyi özlemiş haldeyiz. Projeler hazır durumda. Bu etkinliklerde elde ettiğimiz gelirler de ODTÜ’deki öğrencilerin faydalandığı burs fonuna katkı oluyor.