Parasal ekosistem yeni rotasına alışıyor
Bilişim Zirvesi’20, birçok sektörde uzman isimleri detaylı bilişim odaklı beklentilerini almak üzere buluşturdu. Bu dijital buluşma başlıklarından ‘Finans, Bankacılık ve Ödeme Sistemleri Platformu’ da 25 Kasım’da günün ikinci yarısında sektörden isimleri bir araya getirdi. Açılış konuşmasını “Ödeme Dünyasına Hızlı Bir Bakış” adlı sunumu ile KPMG Türkiye Bilgi Sistemleri Risk Yönetimi Bölüm Başkanı Sinem Cantürk yaptı. Günümüzde artık tüketicilerin yaklaşımı sadece ödeme sistemleri, fintech, yapısal hizmetler dünyasında değil, tüm sektörleri etkiler hale geldi. Sinem Cantürk’ün dikkat çektiği gibi, bu etkileri ödeme dünyasında da görüyoruz. Pandemi ile birlikte müşteri ve tüketici davranışlarının yüz yüze kanallardan dijital kanallara doğru yönelimi de ön plana çıktı. “Bu dönüşüm ödeme, finans, bankacılık ve diğer sektörlerde kalıcı olmak üzere karşımıza çıktı” vurgusunu yapan Sinem Cantürk’e göre, ödemelerin hem yerelde, hem de küresel ölçekte çok daha kolay, hızlı ve ekonomik yapılabildiği bir dünya söz konusu. Ödeme sistemleri tüm bu parametreler ışığında çok büyük bir dönüşüm geçiriyor, önümüzdeki dönemi de bu bilgiler çerçevesinde şekillendiriyor. Sinem Cantürk bu noktada KPMG’nin ödeme sistemleri için 10 öngörüsüne işaret etti. Bu 10 öngörü de 5 bakış açısıyla temel buluyor. Bunlar; politika ve regülasyon, ekonomik, sosyal, teknoloji bakış açıları ve son olarak da operasyonlar. Bu bakış açılarından hareketle çıkardıkları öngörüleri Sinem Cantürk, şöyle anlattı:
Sosyal medya, ödeme sistemleri ile buluşacak
“İlk olarak politika ve regülasyon. Devletler, ekonomik politikaların kontrolünü elinde tutmak için kendi dijital para birimlerini hayata geçirecekler. Bunun örneklerini Japonya, Çin, Malta’da görmeye başladık. Eskiden regülatörlerin işi daha kolaydı. Ödeme sağlayıcıları denetliyorlardı. Ödeme sağlayıcı kurumlar da bankalar. Ancak artık tüketiciler; cep telefonu, e-ticaret sitesi üzerinden ödeme yapabilir hale geldi. Bu noktada regülatörler ödeme sağlayıcıları değil, ödemelerin kendisini denetleyecekler. Bu şekilde ortama regülatörler kendilerini adapte edecek ve regülasyonlarının hazırlıklarına başlayacaklar. Ekonomi bakış açısına geldiğimizde iki bakış açısını paylaşmak istiyorum. Veri, artık gerçekten üzerinde ekonominin değişeceği yeni parametremiz. Ödemelerin değer zincirleri veriye bağlı olacak. Verinin bu kadar kıymetli olduğu noktada verinin güvenliğini de sağlayabilmemiz gerekiyor. Türkiye de dahil olmak üzere çeşitli uluslarda veri ile ilgili standartlar belirlendi. Buna GDPR, KVKK örneklerini verebiliriz. KPMG’nin beklentisi; verinin korunmasında küresel bir standarda ulaşılacağı yönünde. Veriyi her ülkenin kendi standardı içerisinde değil, küresel çerçevede küresel bir standartta sağlanması gerekecek. Üçüncüsü sosyal bakış açısı ve burada üç öngörüde bulunuyoruz. Bir tanesi; herkesin kendine ait biyometrik özellikli bir kimliği olacak. Türkiye’de de nüfus cüzdanı ile ehliyetin birleşmesi, pasaportlarda retina okuyucuyla geçiş yapılması gibi konuları konuşmaya başladık. Her birey en az bir biyometrik kimliğe sahip olacak ve finansal işlemler, ödeme hizmetleri de dahil olmak üzere bu biyometrik dijital kimlik vasıtasıyla işlemlerini gerçekleştireceğimiz bir dünya olacak. İkinci konu; finansal kapsayıcılığın ciddi oranda artmasını bekliyoruz. Bilişim dünyası olarak bu finansal dünyaya herkesin kolayca ulaşabileceğini düşünüyoruz. İleriki dönemde bu inovatif ödeme sistemlerine ulaşamayan bireylerin ve şirketlerin teknolojiye erişimlerinin çok kolay bir hale geleceğini, finansal kapsayıcılığın ve finansal okuryazarlığın tüm dünyada ciddi oranda artacağını öngörüyoruz. Sosyal medyanın ödeme sistemleri ile birleşmesini de bekliyoruz. Sosyal medyada tüketicilerle ilgili veriyi ödeme sistemlerindeki teknolojiyle birleştirebilirsek hem sosyal, hem de ekonomik alanda büyük avantaj elde edileceği öngörümüz var. Dördüncü bakış açısında teknoloji var ve ilk başlık; dağıtık defter teknolojileri. Bu teknoloji küresel bazda yüksek hızlı ödeme ağlarını destekleyecek yapı ve ürünlerle önümüze çıkacak. Bir diğeri; gerçek zamanlı ödemeler. Bunlar özellikle sınır ötesi işlemler dahil olmak üzere yeni normal haline gelecek. Son bakış açısı; operasyonlar. Ödeme sistemleri dünyası evrim geçirecek. Yeni piyasa oyuncularıyla sektör liderlerinin işbirliklerini çoğalttıkları bir dönem göreceğiz. Özellikle fintech şirketlerin piyasaya girmeleri noktasında bankacılıkta büyük oyuncuların kendilerine rakip gözüyle bakmalarına ilişkin bir söylemleri vardı. Pandemi döneminde dijitalleşme bunları yok etmiş durumda. Biz ‘rekabet’ yerine ‘reka-birlik’ kavramını görüyoruz.”
İlerleme, 2021’de hız kazanacak
NetBt Satış ve Pazarlama Müdürü Onur Şensabah, “Fintech, Açık Bankacılık ve API Stratejisi” başlıklı sunumuyla 2021 yılı içerisinde bankacılık ekosistemi içerisinde yeni bir rotaya dikkat çekti. Buna göre, açık bankacılık; bankaların sistemlerinde konumlandırdığı müşterilere ait bilgilerin üçüncü parti sistemlere, fintech’lere açılması, bunlar üzerinden erişim, işlem ve kontrol imkanlarının bütünü. Burada hesaplar, krediler, çek senetler, hisse senetleri gibi temel bankacılık ürünleri ve bankacılık işlemleri, EFT, havale gibi riskli olarak tanımlanan bankacılık işlemleri var. Onur Şensabah’ın belirttiği gibi, tüm bu bankacılık ürün ve hizmetlerinin tek bir ortak uygulamada toplanarak fintech’ler aracılığıyla son kullanıcılara ulaşması konusu aslında uzun süredir gündemdeydi. 2021’in ise bu sistemlerin devreye alındığı bir yıl olması bekleniyor. “2013 yılından itibaren her banka API üzerinden hesaplara erişim ve bu hesaplardaki hareketleri görebilme gibi bir servis entegrasyonu tesis ediyordu. Bu model gelişerek artık üzerine işlem yapılabilen platforma doğru ilerliyor. Bu, sektörün geleceğini ifade ediyor” diyen Onur Şensabah, bunu üç noktada topladıklarını vurguladı. Birincisi; sektör oyuncularının rekabette güçlendirilmesi. Bu noktada bankalar ve fintech’lerin kendi aralarında olan rekabet ortamının güçlenmesi bekleniyor. İkincisi; müşterilere sunulan ürün ve hizmetlerde derinleşme olacak. “Türk bankacılık sistemi halihazırda çevre bankacılık sistemlerinden birkaç tık önde. Bunun daha da ilerlemesi gerçekleşecek” beklentisini dile getiren Şensabah’a göre üçüncü konu pazarın şeffaflaşması. “Artık finansal bilgiler sadece çalışılan bankada değil. Ortak bir API üzerinden çerçevesi çizilecek yapı ile pazarın şeffaflaşacağını öngörüyoruz” yorumunu yapan Onur Şensabah, bunun bankalar, firmalar, fintech’ler tarafında kazanımlarını dört ana başlıkta toparladıklarını belirtti ve devam etti:
Açık bankacılık, kullanıcıları özgürleştirecek
“Bugüne dek ürünler ve hizmetlerle ilgili gelişen platform daha da fazla yenilikler sunmaya başlayacak, Ar-Ge’yi tetikleyecek. Finansal sisteme dahil olmayan kitleler de tek bir arayüz üzerinden tüm bankacılık işlemlerini gerçekleştirebilecek, onlar da finansal sisteme dahil olacak. Ekosistem büyüyecek. İlişkiler değişecek, hem banka, hem de fintech tarafında inovasyonu getirecek. Ürün ve hizmetlerin tek bir platform üzerinden sunulabilmesi bir fayda. Bu faydadan bankaların, fintech’lerin yanı sıra en çok kullanıcılar yararlanacak. Açık bankacılığı, kullanıcıları özgürleştirecek bir ortam olarak düşünüyoruz. Türkiye’deki açık bankacılığa baktığımızda; Haziran 2013’te BDDK ve TBMM’nin 6493 no’lu kanunun devreye girmesiyle düğmeye basıldı. Bununla ilgili daha sonrasında çalıştaylar, konferanslar düzenlenmekle birlikte, ilk kez Mart 2019’da BDDK tarafından yayınlandı. “Bankaları Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri” ile Avrupa’daki PSD2 bir nevi çerçeve olarak alınarak açık bankacılık hizmetleri ilk kez tanımlanmaya başladı. Mart 2020’de “Bankaların Bilgi Sistemleri ve Elektronik Bankacılık Hizmetleri Hakkında Yönetmelik” yayınlandı ve teknik altyapının tüm sınırları çizildi. 2021 yılında çok önemli gelişmeler bizi bekleyecek. Bununla ilgili usül ve esasları son döneme kadar BDDK üstlenerek yürütüyordu, ama usül ve esas belirleme görev ve yetkisi Merkez Bankası’na devredildi. Ödeme emri başlatma ve hesap bilgilerini sağlama hizmetlerin bu kapsam içerisinde almışlar. Söz konusu hizmetlerin, ödeme hizmeti sağlayıcıları tarafından verilebileceğine ilişkin çok ciddi hükümler var. Bu konuda banka, fintech’lere geniş sorumluluklar yükleniyor. Bu konudaki geçiş, hizmet noktasında 2021 yılında yeni regülasyon, açık bankacılık altyapısını tamamen oluşturacak. Avrupa’da ve Uzakdoğu’da yaşanan endişeler, Türkiye’de de mevcut. En başta bankalar veri güvenliği ve müşteri gizliliği, müşteri verisinin kaybedilmesi konularında ciddi risk ve endişeler olduğunu görüyorlar. Bundan sonra gelecek regülasyonların da buna yönelik olması bekleniyor. Genel standartların eksikliği konusunda büyük bir çekince yok. Çünkü zaten büyük çoğunluğu gerçekleştirildi. Lisans tarafının tamamlanması ile birlikte genel standartların tamamlanacağını düşünüyorlar. NetBT olarak 2013 yılından bu yana özellikle hesap bilgisi başlatma web servisi entegrasyonunu uzun yıllardır kullanıyor, bununla ilgili önemli referanslar, hizmetler verebiliyoruz. Bu hizmeti verebilen tüm bankalarla entegre anlamında fintech şirketleri rekabet anlamında ortak paydada bir araya geliyorlar. Yazılım geliştirme, Ar-Ge ekiplerinin destekleriyle birlikte süreç 2021 yılından itibaren açık bankacılığa doğru evrilecek. Bu noktada Merkez Bankası tebliğleri ve PSD2 gereksinimlerine uygun olarak altyapısını diğer tüm fintech’ler gibi hazırlayan NetBT, açık bankacılık ekosisteminde yurtiçi ve yurtdışı her bankacılık grubu ile iş ortaklıklarını derinleştirmeyi hedefliyor.”
Bilişim Zirvesi ‘20’de ‘Finans, Bankacılık ve Ödeme Sistemleri Platformu’, Mazars Bilgi Teknolojileri Denetim, Güvenlik ve Danışmanlık Hizmetleri Lideri Ortağı Ateş Sünbül’ün yönettiği Dijital Ticaret, Açık Bankacılık ve Ödeme Güvenliği Paneli ile tamamlandı. Denizbank Finansal Hizmetler Grubu CISO/DPO’su Ali Rıza Aydın, Medical Park ve Liv Hastaneler Grubu CFO’su Burcu Öztürk, AvivaSA İş Zekası ve Yönetişim Grup Müdürü Devrim Zımba ve Netaş Siber Güvenlik Hizmetleri Operasyon Müdürü İsmail Orhan’ın panelist olarak yer aldığı etkinlikte, tüm sektörlerde dijitalleşme geçmişi ve gelinen nokta ele alınırken, bunun ödemelerden alışverişe etkilerine, geleneksel finans ürün ve hizmetlerinde yarattığı ve yaratacağı değişimlere odaklanıldı.