PARDUS’u geliştirenlere parasal destek sağlanmalı; gençlerimiz kazanmalı
81 AFAD İl Müdürlüğü’nde milli işletim sistemi PARDUS göçünün tamamladığı şu günlerde, 30’ with Ankara dijital etkinliğimize konuk olan AFAD Bilgi Sistemleri ve Haberleşme Dairesi Başkanı İrfan Keskin’in açıklamalarından bu başarının şifrelerine tanıklık ederken gelinen noktanın tesadüf olmadığını da görüyoruz.
“Küresel ve evrensel bir dünyadan bahsediyorsak kol kola, el ele çalışmak zorundayız” ifadesini kullanan İrfan Keskin, kapalı bir yerlilik bakış açıları olmadığının altını çizerek kamu, özel sektör, STK’lar ve teknokentlerin birlikte çalışmasıyla bir ürün, bir teknoloji ortaya çıkarabileceğine dikkat çekti. Üniversite hocalarının da açık kaynağa desteğinin önemini özellikle vurgulayan Keskin, BThaber’in 30’ with Ankara dijital etkinliğinde, BThaber Ankara Temsilcisi Sedef Özkan’ın sorularını yanıtladı:
-
AFAD’ın dijital dönüşümü pek çok kamu kurumuna örnek ve öncü olacak nitelikte. Bu yolculuktan söz eder misiniz; hangi projelerle nasıl bir katma değer sağladınız?
Hayatımızı; yaşadıklarımızı size anlatmaya çalışacağım. Tarih yazılmaz, tarih yaşanır. Yaşandıkça da, tarih içinde bir takım kilometre taşları oluşur. 2015 yılında AFAD’a geldiğimde ekibimle beraber bilişim vizyonu değerlendirmesi yaptığımızda hem ekonomik, finans hem siber saldırı kaynaklı herhangi bir ambargoyla karşılaştığımızda hiç etkilenmeden afet ve acil durumları bütünleşik bir afet yönetim felsefesini yönetebilecek bağımsız bir altyapının temellerini atmak için beraber yola çıktık. “Yerli Bilişim ile Milli Değişim” sloganıyla başladığımız serüvene hızlı bir şekilde devam ettik. Tüm bu çalışmaları yürütürken bağımlı sistemler yerine kendi insan kaynağımızla, kendi mühendislerimizle, ülke firmalarıyla beraber yerli bir bilişim altyapısı kurmanın gerekliliğini hepimiz biliyorduk. Bu yüzden ekipçe kenetlendik. Böylece ekibimizle birlikte bir süreç başladı; bu sürece de konsantre ve motive olmuş biçimde devam ettik. Ekiplerime o dönem söylediğim şuydu: “İki türlü hikâye yazarı vardır; kalemiyle yazanlar yazar olur, yüreğiyle yazanlar ise kahraman olur. Sizler bu süreçten sonra bu ülkenin tarihçesinde, bu ülkenin geleceğinde önemli bir kilometre taşında yer alan çok önemli birer kahraman olacaksınız.” Bu söylemle çıktığımız dijital dönüşüm yolculuğumuzda 4 temel aşamadan bahsediyoruz. Bunlardan bir tanesi; insan kaynağımız. Diğeri platform bağımlı ürünler. Üçüncü aşamada da bilgi fabrikası bileşenlelerinin yerlileştirilmesi konusu bulunuyor. İlk aşama şuydu; biliyorsunuz dönüşüm sadece teknoloji ve cihazlarla, donanım ve yazılımla olmuyor. Öncelikle insan kaynağına odaklanmanız, bir ekip olmanız gerekiyor. Onların da sizin vizyonunuza inanması gerekiyor. Orada da şöyle bir yol izledim. AFAD’a geldiğimde önce ben ‘ekibim’ oldum; onların bilgisi, tecrübesi, yetenekleri oldum, sonra onlar da ‘ben’ oldu ve neticede biz bir ekip olduk. Ekip olduktan sonra inandık, üst yöneticilerimizi inandırdık, il müdürlerimizi inandırdık ve böylece hikâye başladı. Üst yönetimin maddi ve manevi sponsorluğu olmadan bir dijital dönüşüm gerçekleştirme imkânınız maalesef yok. Çalışanların, il müdürlerinizin de bu desteği vermesi gerek. Personelimiz bizim için çok değerli dedik ve ilk dönüşümü de personelimizde yaptık. Uluslararası bilişim firmalarının ofis ortamlarına hem ahenk hem de huzur açısından denk bir ortam sağlayarak bir başlangıç gerçekleştirdik. Diğer konu platform bağımlı ürünlerimiz. Burası çok önemli. Eğer bir açık kaynak, bir dönüşüm, PARDUS temelli platform bağımsız bir dönüşümden bahsetmek istiyorsak orada gerçekten ürünlerinizin hepsini lisans bağımlı olmadan platform bağımsız ürünlere dönüştürmeniz gerekiyor. Bunun için 3 yıllık emeğimizi sarf ettik. Dolayısıyla tüm yazılımlarımızı platform bağımsız hale getirdik. Bu yazılımlardan AYDES (Afet Yönetimi ve Karar Destek Sistemi) Projemiz bizler için son derece önemli. Ulusal afetlerin ERP’si diyebileceğimiz, tek platformda toplanan bir platformumuz ki biz bunu kendi aramızda ‘yüzyılın projesi’ olarak tanımladık. Altyapısı, teknolojisi, modernizasyonu, şu an güncel teknolojilerle, dünya devi teknolojilerle kıyasladığımızda, benzer teknolojileri çok iyi, ahenkli şekilde tasarlayıp modern teknolojilerin hepsini kullanarak komple açık kaynak ve kendi ülkemizin mühendisleriyle yaptığımız bir bir süreçten bahsediyorum. Üçüncü aşama; bilgi fabrikası diye tabir ettiğimiz veri merkezlerimizin modernizasyonu ve yerlileştirilmesi konusu. Veritabanlarının hepsini açık kaynak veri tabanlarına geçirdik. Yerli bir e-posta ve arşiv sistemine geçtik. Kurumsal bulut depolama uygulamamız bizler için son derece kritik. Komple yerli depolama sistemi kullanıyoruz. Tüm bunları gerçekleştirirken yeri geliyor, bir kişilik dev adamlar olabiliyoruz, yeri geliyor bir kişilik koca yürekli insanlar; hepsi arkadaşlarımız. Motivasyon, inanç çok önemli.
-
AFAD’ın; PARDUS’ ve ‘Açık Kaynak’ın yayılması konusunda da öncü bir rol oynadığını biliyoruz. Bu süreci aktarabilir misiniz? Sizce Açık Kaynak’ın daha geniş kitlelerce kullanılması için ne yapmalı? PARDUS çalışmalarında AFAD’ı motive eden nedir?
Yerlileşmek, yerli açık kaynak ürünleri kullanmak sıradan bir vizyon değildi. PARDUS’a 2011 yılından bu yana gönül vermiş birisi olarak, Cumhurbaşkanı Yardımcımız Sayın Fuat Oktay’a o zaman bizim başkanımızken “Bir gün gelecek AFAD ülkenin fatihi olacak, ülkenin Steve Jobs’ı olacak, herkes parmakla AFAD’ı örnek, model bir kurum olarak gösterecek, sizin desteğinizle başaracağız” demiştik. Artık başardık! Bizim tarafta artık dil de değişti ve o dil değiştikten sonra maliyet anlamında ciddi bir tasarruf sağladıktan sonra, o hazzı bir kere alınca bir daha lisanslı ürünler ya da başka bağımlı teknolojilere yönelme şansınız olmuyor. Bunları gerçekleştirirken gencecik dimağlar, gençlerimiz, bu işe aşık Ar-Ge’de çalışan firmalarımız, üniversitedeki hocalarımız; onların enerjisi, motivasyonu, verdikleri emek bizi hem motive ediyor hem de dinamizm sağlıyor. Zorluklar elbette var. Ama biz aldığımız o enerjiyle ülkemize katkı sağlama motivasyonuna devam ediyoruz. PARDUS’a başlarken neler yaşadık? PARDUS yaygınlaştırmasını kendi personellerimizle yapıyoruz. İl müdürlüklerimizde çalışan hem başkanlıkta hem de illerdeki ekibimiz ki onlar benim için kariyerimin, PARDUS’un kahramanlarıdır. 10-15 kişiyiz; bu arkadaşlarımızın hepsi sıfır PARDUS bilgisi olan arkadaşlarımızdı. Kendi çabalarıyla kendilerini yetiştirdiler, bizler de onları destekledik, eğitim verdik. PARDUS’a geçerken başka platformları atalım gibi bir bakış açımız yok. Elbette başka platformlar da olacak, biz onlardan bir şeyler öğreneceğiz, onlara PARDUS’u, yerli ürünlerimizi öğreteceğiz. Böylece yerli ürünlerimiz küreselde çalışırken, ülkemizdeki teknolojileri yurt dışına götürme şansını yakalıyoruz, onlardan da Ar-Ge, inovasyon anlamında yetenekler öğreniyoruz. Bunlar bizim yerlileşmemize engel bir konu değil. Bakış açımızı bu noktaya oturtmak lazım. Küresel, evrensel bir dünyadan bahsediyorsak kol kola el ele çalışmak zorundayız. Bu nedenle bizim kapalı bir yerlilik bakış açımız yok. Bir ili kurmadan önce o ilin öne çıkan yeteneklerini ortaya çıkarıyoruz, tanıtımını yapıyoruz ve peşinden de o ili PARDUS’a geçirdikten sonra o ilin çalışanlarına teşekkür ederek o süreci tamamlıyoruz. Hem bir kültür yolculuğu yapıyoruz hem de PARDUS’a devam ediyoruz.
Kamuda açık kaynak kullanımından bahsediyorsak arkasında mutlaka profesyonel destek olmalı
Windows bağımlı uygulamalar kesinlikle PARDUS’ta çalışmıyor. Doğrudan PARDUS ve onun üzerinde çalışan uygulamalarımız var. Bu nedenle Windows bağımlı uygulamalarımızda yüzde 20-30 civarında Windows’u bıraktığımız makinalarımız var ve bırakmak zorundayız. Çünkü Cumhuriyet tarihinde bu kadar kurumsal, bu kadar sistematik PARDUS’a geçiş yapmış başka bir kamu kurumu yok! Biz PARDUS’a geçişte Windows bağımlı ürünlerde ülkedeki üreticileri çağırdık, bu nedenle kullanıcı alışkanlıkları önemli bir konu. PARDUS kullanımı arttıkça insanlar korkularını yeniyorlar ve geçiş süreci de buna göre hızlanıyor. Sıkıntılarla baş ederek devam ediyoruz. ‘Office’ ve yazıcı sorunlarımız var. Son 5 yılda üretilmiş, ülkemize giriş yapmış IP tabanlı yazıcılarda sorun yaşamıyoruz. Açık kaynak konusunda şuna değinmek istiyorum; hassas ve narin bir konu. Otorite olan yöneticilerimize, yetkin olan arkadaşlarımıza, yazarlara şunu hatırlatmak istiyorum; ücretsiz herkes kullanabilir gibi algılar mevcut. Evet, ücretsiz ve herkes kullanabilir! Ama bunu siz kamu ölçeğine çektiğiniz zaman, kamu kurumu altyapısı kullanmaya başladığınızda, bunu istediğiniz gibi kullanamıyorsunuz. Talepleri ve ihtiyaçları karşılayamazsanız. Eğer bir kamu kurumunda açık kaynak kullanımından bahsetmek istiyorsak mutlak surette o açık kaynağın arkasına profesyonel bir firmanın ve desteğin olması gerekiyor. Bir ekibin olması gerekiyor; ya bir firma desteği alacaksınız ya da kendi bünyenizde bu işlerden anlayan, gerektiğinde yazılım geliştiren, altyapısını geliştiren ekiplerimiz olmalı. O zaman ücretsiz de olabilir ama desteğini almak kaydıyla… Bu destek de bir maliyet gerektiriyor ki ücretsiz olmadığını herkesin bilmesi gerekiyor. Biz AFAD’ta açık kaynak kullanıyorsak muhakkak arkasında profesyonel bir firmanın olmasını istiyoruz. Bu firmanın da bu ürünü geliştirirken bir sonraki aşamada kendine bir ürün haline getirmesi, başka bir kurumda o ürünü kullanması, o kurumda da var olan yetenekleri kazandığında tekrar bize getirmesi gibi bir ekosistemin, bir yaşam döngüsünün oluşması, ülkemize bir değer oluşması açısından son derece önemli. Dünya 15 senedir açık kaynağı zaten hâlihazırda kullanıyor. İyi olan ürünler, otoriteler, dünya devi firmalar tarafından zaten alınıyor. Geriye kalan şu anki açık kaynak ürünler; denensin, bir potansiyeli var mı diye kurgulanan, kullanımımıza sunulan ürünler… Bu nedenle kamu kurumları bir açık kaynağı tercih edecekse mutlak surette iyi araştırması, incelemesi, sonradan bu ürünü kullanmaya karar vermesi gerekiyor. Peki ülkemizde nasıl gelişecek? Bu konuda organizasyonların oluşması, bunlara öncülük etmesi ve özellikle üniversitelerimizin, hocalarımızın açık kaynağa çok ciddi bir destek vermeleri gerekiyor.
Öğrenciler üniversitelerde açık kaynak eğitimi alırlarsa muazzam olur
-
Kamu, özel sektör, STK, üniversite iş birliğinin gelişmesi için önerileriniz nelerdir; bu iş birliğinin geliştirilmesi nasıl bir katma değer sağlar?
Öyle bir sektörde yaşıyoruz ki tek başımıza ne kamu kahraman olabilir, ne özel sektör ne de bir üniversite. Bu nedenle bu üçlü sacayağını çok iyi bir şekilde bir araya getirilmesi ve beraber hareket etmesi, ülkeye değerler, ürünler manzumesi haline getirebilmesi için el ele kol kola beraber çalışmamız gerek. Teknokentleri unutmamak lazım. Beraber çalıştığımız zaman ancak ve ancak bir ürün bir teknoloji ortaya çıkarabiliriz. Yoksa başka türlü bir kamu kurumunun açık kaynağı geliştirmesi ya da bir ürüne dönüştürmesi çok zor bir konu. Özellikle açık kaynağın ve PARDUS’un gelişmesi için kamu ihtiyaçlarını, analizlerini belirtecek, özel sektör de bunu gerçekleştirmek için efor sarf edecek. Kamu talep edecek, onlar geliştirecek. Geri bildirim, analiz, geri bildirim, analiz… PARDUS işletim sistemi ayrı ayrı bileşenlerden oluşuyor. Örneğin bir üniversitemiz PARDUS’a bir fotoğraf görüntüleyici yazsın, diğeri bir medya oynatıcısı yazsın… Bir başka üniversitemiz de desin ki dosya tarayıcısı yazacağım. Bunlara da sistematik bir ekiple devam etsinler. Bu ekosistem bir araya geldiğinde bir süreç ortaya çıkıyor. Hem özel sektör hem üniversite hem de kamunun PARDUS için bileşen, yazılım geliştiren arkadaşlarımızın bir otorite tarafından parasal destek de sağlanırsa hem motivasyon olur hem de gençlerimiz kazanır.
Yetiştirdiğimiz insanlar ‘Banyan Ağacı’nın kökleri gibi kurumları güçlü kılacak
-
AFAD’ın dijital dönüşümünün merkezindeki kişi olarak bundan sonraki hedeflerinizi aktarabilir misiniz? Bu yoğunluk içinde insanın kendine zaman ayırması çok zor ama… Kişisel olarak İrfan Keskin iş dışı zamanını nasıl geçirir?
Ulusal hedefimiz; afet ve acil durumların koordinasyondan sorumlu bir kurum olarak platform bağımsız çalışan bütünleşik afet yönetim sisteminin tüm ülkeye yaygınlaştırmak ve kullanılmasını sağlamak. En net hedefimiz bu. AFAD olarak hedefimiz ise; bir akıllı cihazdan karar veren yönetici profili, verileri giren personel profili ve kurumdaki verilerine platform bağımsız ulaşabilen bir personel kullanıcı profiline ulaşmak. Yani bulut tabanlı, platform bağımsız bir şekilde internetin olduğu her yerde sistemlere ulaşsın ve çalışsın istiyoruz. Covid; bizler için çok zor bir süreç. Kitap okumaya, yazı yazmaya, yaptıklarımızı paylaşmaya çalışıyoruz, sıradan bir hayat yaşıyoruz. Spor ve aktiviteleri kendi içimizde çözmeye çalışıyoruz. Bu aralar Python öğrenmeye çalışıyorum. Biz yöneticiler, liderler, karar vericiler ‘Banyan Ağacı’ gibidir. Ve kurduğumuz sistemler ve yetiştirdiğimiz insanlar da ‘Banyan Ağacı’nın kökleri gibi kurumları güçlü kılacaktır. Onlar var oldukları sürece, sistemler iyi çalıştıkları sürece, bizler iyi insanlar, iyi lider adayları yetiştirdiğimiz sürece var olmaya devam edeceğiz.